Sevgili okuyucular merhaba,

Bu hafta küçük yaştan itibaren tiyatro oyuncusu olma inancıyla yaşayan ve hayatının bir yerlerinde karşılaştığı fırsatları azmiyle,cesaretiyle değerlendiren ve daha sonra ülkemizin bir değeri olan Umuz Oğuz’un evine konuk oluyoruz.

Umut Oğuz’u sadece bir kuşak değil üç kuşak tanıyor diyebiliriz.Kimilerimiz onu Üvey Baba dizisindeki rolünden kimisi herkesin severek izlediği Adanalı dizisinde ki Lezize Teyze ve Fiko rollerinden kimisi ise bu dönemde oynadığı Bahtiyar Ölmez dizisi ve Sahne performanslarından tanıyor.Tabi ki bunlar ilk akla gelenler.Bunların haricinde pek çok dizi ve filmde Umut Oğuz’la karşılaşabiliyoruz.

Umut Oğuz’la gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportaja siz de misafir olun.

 

 

 

Umut Oğuz kimdir ?

Delinin tekidir! Bu iki kelimeyle bile özetleyebilirim. Köyde doğup yetiştim. Daha sonrasında ise 18 yaşıma geldiğimde evdekilere ben gidiyorum deyip Turisttik bölgelerde kendi ekmeğimi aramaya,kazanmaya başladım. Daha sonrasında hayatının her alanında cesaret gösteren hayallerini ve amaçları için her şeye göze alan birisiyim. Oyunculuk ise benim sonrasında değil,çocukluktan beri hayalim olan bir inançtı.


 

 

 

 

18 yaşından sonra evden ayrılarak gittiğiniz Antalya’dan İstanbul’a uzanan süreci anlatır mısınız?

Fethiye’de bir tatil köyünde benim de içinde aktif olduğum 2 performans sergiledik.İzleyenler arasında Ahmet Gülhan’da bulunuyordu.Gösteri bittikten sonra beni kenara çekerek performansımı çok beğendiğini dile getirdi.Ve bana ne olmak istiyorsun ? Amacın ne ? diye sorulduğunda ünlü olmak,reklamcı olmak gibi şeyler söyleseydim hayalim orada kalırdı.Fakat ben hep tiyatro oyuncusu olmak istiyorum dedim.Sonrasında 1999 yılında Ahmet Gülhan’ın daveti üzerine bir bavulla istanbul’a geldim.

 

İstanbul’dan sonra ki süreci şimdi daha da merak ettik.Geldikten sonra ne oldu?

Geldiğim yıl Kaan Demir konduk kendi adıyla bir tiyatro kurmaya karar vermiş.O güne kadar ki hayaliymiş.Kaan Demirkonduk benim uzaktan o yıllara kadar takip ettiğim bir isimdi.Onun tiyatrosunun çatısı altında olmak çok mutluluk vericiydi.Ahmet Gülhan 80 kişilik oyuncu kadrosuna bir Audition yaparak kadroyu 22 kişiye düşürdü.O 22 kişi arasında ben de vardım.Bu anlamda da beni çok güzel yerlere yerleştirmiş.daha sonrasında 6 ay sonra bir gala yaptık ve bizi o yıllarda çok ünlü isimler izledi.Metin Akpınar,Kemal Sunal,Uğur Dünrar,Perran Savaş,Perran Kutman hatırladığım isimlerin bazıları.Çok özel bir gece oldu ve hepsi de parmakla beni gösterdiler.Fakat ben o 6 ay çok emek verdim.Hayatım tiyatro olmuştu.Gece gündüz,uykuda ,duşta sürekli aklımda oyun vardı.



Hayalinde tiyatrocu olmak isteyen çok kişi var.Siz bu yollardan geçen usta bir oyuncu olarak ne düşünüyorsunuz ? Bu işin temelinde ne var ? Gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bu bir inanç meselesidir.Ben çocukluktan itibaren hep oyuncu olmak istedim.Bugün gençlerimiz niyetlerini net koyamıyorular.Ben bazen kolejlerde seminerlere gidiyorum.Çocuğa soruyorum ne olmak istiyorsun ? diye.Oyuncu olmak istiyorum diyor.O zaman konservatuvara gideceksin diyorum. Yok diyor. Ben Tıp okuyacağım.E tamam da oyuncu olmak istiyorsan konservatuvara gitmen gerekli deyince oyunculuğu yan dal olarak düşünüyorum diyor.

Böyle bir şey yok ! Bu iş bir meslek. Bizim yaptığımız iş bir ikna sanatı. Çocuk daha kendini inandıramamış.Ailesini de inandıramamış.Birinci seviyede kalmış oluyor.

Ben deve kuşu kabarenin kasetlerini dinleyerek büyüdüm.Evde soğuk odada kendimi sahnede hayal edip gösteriler yapardım.Kendimi binlerce kişinin karşısında hissederdim.Bu inançla Deve Kuşu Kabarenin kurucularından Ahmet Gülhan’ın öğrencisi oldum.



İlk oynadığınız tiyatro oyunu, ilk oynadığınız dizi,ilk oynadığınız film hangileridir?

İlk tiyatro oyunum : Medya Medya Nereye

İlk oynadığım dizi Kandemir abinin yaptığı bir üçlemeydi.Sinema da ‘’Abuzer Kadayıf ‘’,tiyatro da ‘’Medya Medya Nereye’’,Televizyonda da TRT ‘ de ‘’Ona Bakma Bana Bak’’ televizyon kanallarını eleştiren dizi yapmıştı.13 bölüm sürmüştü.

İlk Sinema Film : Umut Adası

 

18 yıllık profosyonel oyunculuk hayatınızda oynarken en keyif aldığınız rol hangisiydi?

Benim en çok keyif aldığım seyircinin de keyif aldığı oyunlar oluyor.

Hem ben de ayrı bir yer edinen hem de izleyici de ayrı bir yer edinen Adanalı dizisinde oynadığım çift katakrter olan ‘’Fiko’’ ve ‘’Lezize Teyze’’ karakterleriydi.Çekerken hem kamera önü hem kameraarkası çok eğlenceli geçiyordu.Sette kahkalar eşliğinde çekim yapıyorduk.

 



Oynadığınız rollerin gerçek hayatta insanlarda etkisi oldu mu?

İlk üvey baba dizisinde tanınmaya başladım.Normalde içki,sigara kullanmıyorum.Fakat rol gereği içki-sigara içen,uyuşturucu kullanan,taciz işlerine bulaşan birini canlandırıyorum.Artık sokakta insanlar kötü bakar oldu.Ciddi ciddi tepki göstermeye başladılar.Pazarda domates satmadıkları zaman oldu.Benim de artık sabrımın taşma noktasına geldi.Seyircinin bu halleri beni çok yormuştu.Sete gittim bir gün Şemsi İnkaya’ya’ ben artık bırakmak istiyorum’ dedim.Bana dedi ki insanların sana böyle davranmasından gurur duymalısın.Ne kadar güzel oynuyorsan insanlar oyunculuğunu sahiplenmişler diye tepki verince benim bakış açım değişti.Ben artık bana tepki gösteren insanlara gülerek cevap vermeye başladım.Ben bu şekilde tepki verince bana domates vermeyen pazarcı adam domatesten para almamaya başladı.

 

 

Adanalı dizisinde oynadığınız lezize teyze ve Fiko çift karakter canlandırmanın sette zorlukları nelerdi?

Öncelikle şunu söylemeliyim oyuncu her rolü oynamalıdır.Her rolün kendisine göre farklı zorlukları vardır.Adanalı dizisinde oynadığım karakterlerin birisi kadın birisi erkek olduğu için kıyafet zorluğu vardı.Lezize teyzenin kıyafetleri çok ağır bir kostümdü.Daha sonra sürekli sinek kaydı traşlı olmak zorunda kalıyordum.Bir sahne fiko bir sahne Lezize teyze olunca sakal,kıyafet derken 2 kat efor sarfediyordum.

Genel de oynadığınız roller komedi üzerine bu sizin seçtiğiniz bir alan mı yoksa iyi olduğunuzdan dolayı bu rolde mi teklifler geliyor?

Komedi herkesin oynayabileceği bir alan değil.Ben komediyi çok seviyorum.Güldürmeyi çok seviyorum.Dışarıda ki insanlarla esnafla bile aynı muhabbeti sürdürebiliyorum.Fakat artık yaş itibariyle farklı rollerde oynamayı,kötü bir adamı canlandırmayı da istiyorum.İnsanların hiç beklemediği aykırı bir rolde oynamayı istiyorum.Yapabildiğimi göstermek değil,bu açlığımıda bastırmak için istiyorum.



 

Artık "Mıknatıs" ismiyle Stand up gösterileri yapmaya başladınız.Bu iş temponuzda nasıl bir yer ediniyor?

Bu zaten uzun süredir planımızda olan bir şeydi.Fakat bir yandan dizi devam ediyordu.Dizi devam ederken İstanbul’a hapis durumda oluyorsunuz.Çok zaman ayoramıyorsunuz.Artık uçağı kaldırdık.1500 kişiye kadar gösteriler yaptık ve takvimimiz dolmaya başlandı.Kurumsal firmalara,sanat merkezlerine,kolejlere gitmeye stand up gösterilerini gerçekleştirmeye başladık.Bir yandan da ilham veren konuşmalar platformu adı altında konuşmalarda gerçekleştiriyoruz.Ben bir konuşma yapacaksam bu iyi bir konuşma olmalı.Yarım saatlik bir konuşma kolaydır.15 dakikalık konuşma zorlar.Fakat 5 dakikalık konuşma çok zordur.Konuima ajansları bu yönüyle benden faydalanmak istiyorlar.Ben de bu yönde çalışmalara yer veriyorum.

 

Alaylı eğitimle bugünlere gelen bir oyuncu olarak sanat merkezi açma hayaliniz var mı?

Evet var.Hatta ekonomik olarak kendini döndürecek fikirlerim de var.
Şu anda da oyunculuk eğitimi vermemi istiyorlar.Fakat ben çok doğrucuyum.Ben insanların gönlü olsun diye yalan söyleyemiyorum.
Gördüğüm potansiyeli söyleme mükellefiyetim varsa görmediğim bir potansiyeli de söylemem gerekiyor.Bu konuda doğru olamamak bana göre umut tacirliğidir.Dolandırcılıkla eşdeğerdir.
Küçük yaş gruplarını eğitmeyi istiyorum.Çünkü karakteri oturmuş insanlara her rolü oynatamazsınız.
Adaptasyon sağlayamaz.Yaşı başı gelmiş birine gay rolü oynatamazsınız.O olayı kişiselleştirir.

 



Kendi girişiminiz olan ‘’KurumsalHane’’ ismini verdiğiniz şirketten bahsedebilir misiniz?

2007 yılında yaklaşık 8000 kişilik bir organizasyon olan, Turkcell elçiler zirvesiyle başlayan kurumsal yolculuğumuz, başka markalara da sıçrayarak bugünlere geldi.

Kurumsal firmalara fikir veren ,yapmak istediklerini nasıl yapacaklarına dair proje üreten bir kuruluş olduk.Personellerin motivasyonlarını yükselten,hedeflerine ulaşmalarına yardımcı stratejiler üreten,belirli periyotlarla gerçekleşen toplantılarda yaşanan süreçleri ironi yöntemleriyle ile sahne taşıyarak sorunlara çözüm üretenfarklı bir model oluşturduk.

Türkiye’de zirve markalarıyla beraber işbirliği yaptık.Turkcell, Ülker, Ing bank, Domınos, Opel, Marshall, Borusan Mannesman, Borusan lojistik, Grımme, Euromaster, Imperıal tobacco, Knauff, Huaweı, Hıtachı, Permolit, Otokar, Sahibinden.com, Çimsa, e-bebek, Hedef Filo, Stfa Group ve Aytemiz gibi şirketlerle çalıştık.Şu an itibariyle de Cvk otelleriyle personelin motivasyonlarını arttırmaya yönelik bir proje hazırlığı içerisindeyiz.

Her firmamıza özel hazırladığımız ironik içeriklerle mesajların, %100 odaklanmayla aktarılmasını sağlıyoruz.Turnover’ı azalttığımız ve satışları arttırdığımız rakamlarla tescil edildi. Çalışanlarla empati yaparak, markaya olan aidiyet hissini güçlendiriyoruz.

Mizaha açık,kendiyle barışık,değişime ve gelişime açık firmalarla işbirliği yapabiliyorum.

 

Umut beye bizleri evinde ağırladığı ve gösterdiği misafirperverlik için çok teşekkür ediyoruz.

Sanat hayatında başarılar diliyor,ülkemize kattığı ve katacağı değerleri için şimdiden teşekkür ediyoruz.