"Seninle ya da sensiz olmaktır benim zaman ölçütüm. Biliyorum, bu aşktır: sesini işitmenin kaygısı ve ferahlığı, umu

"Seninle ya da sensiz olmaktır benim zaman ölçütüm. Biliyorum, bu aşktır: sesini işitmenin kaygısı ve ferahlığı, umut ve anı, ardından yaşamanın dehşeti. Bir kadının adı beni esir alıyor. Bir kadın bütün vücudumu acıyla dolduruyor."



Belki hiç ummadığın bir anda, herkesten her şeyden umudunu kesmişken, hayatına bir adam gelir veya bir kadın…



Dünyayı değiştirir, dünyanı değiştirir.



Büyük bir otelin kendi halinde, özelliksiz ve sorumluluk sahibi müdürü Barney Thompson (Héctor Elizondo) belki tarihe geçecek bir laf eder ve kıymetini bilmediğin tekdüze yaşamına usulca dokunur.



"Bu kadar güzel ve değerli bir şeyden vazgeçmek çok zor olmalı Efendim!"



Oysa vazgeçmenin ve kimsenin senin değerini bilmediği sefil hayatına geri dönmenin eşiğindesindir.



Geriye dönüp baktığında ‘hayatı küstahça ıskaladım’ demene neden olacak ve seni kesif pişmanlıklara gark edecek adımı atmana engel olur Barney Thompson...



Her şey bir anda başkalaşır.



Birden başka bir insan olursun.



Üstelik bu kadar güzel ve değerli bir şeyden vazgeçmek zor olmamalı mıdır? Yoksa nasıl anlayacak insanlar, ellerindekinin kıymetini…



***



İnsan; sahip olduklarının ve burnunun ucundakilerin kıymetini bilirse mi gerçek mutluluğu yakalar?



Etrafındakiler seni sürekli aşağılayınca ve bir müddet sonra sen de buna inanmaya mı başlamışsındır?



Peki, dünyayı ve dünyanı kim değiştirir?



Şişinerek aşağılayanlar mı yoksa aşağılananlar mı?



Sahi, insanlar ne için yaşar?



Güzel ve değerli şeylerden vazgeçmek ve kalan ömrünün hayatının en mutlu anlarını ıskalamış bir yüksek kafalı olarak devam ettirmek için mi?



Belki, sislerin arasından bir adam gelir veya bir kadın…



Yükseklik korkunu alır; seni sağaltır, ehlileştirir.



Gözlerini büyük büyük açar.



Seni dünyaya bağlar.



Ve her şey bir kez daha güzelleşir.



"Seninle ya da sensiz olmaktır benim zaman ölçütüm. Biliyorum, bu aşktır: sesini işitmenin kaygısı ve ferahlığı, umut ve anı, ardından yaşamanın dehşeti. Bir kadının adı beni esir alıyor. Bir kadın bütün vücudumu acıyla dolduruyor." der Jorge Luis Borges, Altın ve Gölge'de…



Jorge Luis Borges insan doğasını ve aşkı anlamış/anlatmış, nadir yazarlardandır/şairlerdendir.