Sanata olan aşkımın en büyük sebeplerinden biri hayal gücünün sınırsızlığına olan hayranlığımdır. Hayal gücünü geliştiren etkenlerden biri

Sanata olan aşkımın en büyük sebeplerinden biri hayal gücünün sınırsızlığına olan hayranlığımdır. Hayal gücünü geliştiren etkenlerden biri de kuşkusuz çocukluğumda dinlediğim, duyduğum masallardır. Bir çocukken ağzımız açık dinlediğimiz masallar için bunca yıl sonra söyleyebileceğim en öncelikli şey, her masalın sonunda iyilerin bütün zorluklara rağmen kazandığıdır. Bir masal kahramanı değiliz elbette ama bu zor günlerde, biliyorum ki, cesur ve iyi bir masal kahramanı gibi karşımızdaki bütün kötülüklerin üstesinden geleceğiz ve karşımıza çıkan bütün engellere, engellemelere rağmen korkusuzca doğruları söylemeye devam edeceğiz. İşte bu sebeplerden dolayı sanat, özü itibarıyla muhaliftir. Sanatçı; ideolojisi ne olursa olsun, hiçbir durumda, iktidarın ya da egemen güçlerin güdümünde olmaz, olamaz. Gördüğü her yanlışı, yarattığı, icra ettiği sanat eseri dahil, fırsat bulduğu her ortamda söyler ve farkındalık yaratır. O yüzden de faşist, dikta rejimlerinin en çok saldırdığı alanlardan biri sanattır ve her defasında yanlışlarını yüzlerine vuran sanatçıları zapturapt altına almaya çalışır.

Bunun örneklerini Türkiye’de daha önce görmediğimizi söyleyemeyiz ne yazık ki... Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Ahmet Kaya, Yılmaz Güney gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz nice edebiyatçı ve sanatçı yaşadıkları dönemlerin egemenlerine karşı, cesurca mücadele ettikleri için baskılara maruz kalmış ve bedeller ödemiştir.
Kendi alanlarında çok değerli sanatçılar, Mehmet Ali Alabora’ya yapıldığı gibi, meydanlarda yuhalatılmakta, Fazıl Say gibi hapse atılmakla tehdit edilmekte ve bazı gazetelerden manşetlerle hedef gösterilmektedir. Fakat kendilerine sorgusuz sualsiz itaat eden, omurgasız, hiçbir düşünceye ve kendine ait bir fikre sahip olmayan - sözüm ona - sanatçıları, halka "İşte sizin sanatınız ve sanatçınız" diye yutturmaya çalışmaktadır.

Ülkemin savcısının bile hayal gücünü zorlayan sizlere bu ülkenin bir genci olarak şunu söylemek zorunluluğumdur. Biz kimseden özgürlük talep etmiyoruz. Bizler, kimsenin hayal dahi edemeyeceği kadar özgürüz. Şeyh Bedrettin gibi özgürüz. İşkence karşısında tek bir geri adım atmayan Hallacı Mansur, "Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan" diyen Pir Sultan Abdal gibi özgürüz. Zulmün karşısında eğilmeyen Deniz gibi, Mahir gibi, üzerinizden nemalanmaya çalıştığınız Erdal gibi özgürüz. Cesaretlerinden, güzel gülüşlerinden korktuğunuz Ali İsmail Korkmaz, Ethem, Abdullah, Ahmet, Medeni, Mehmet, Hasan Ferit ve Berkin Elvan gibi özgürüz ve sizler asla özgürlüğümüzü elimizden alamayacaksınız.