Para ve mutluluk arasında olan bağ aslında zannedildiğinden daha zayıftır. İnsanlar için geçerli olan para-mutluluk ilişkisi ülkeler için de geçerl

Para ve mutluluk arasında olan bağ aslında zannedildiğinden daha zayıftır. İnsanlar için geçerli olan para-mutluluk ilişkisi ülkeler için de geçerli. Yapılan bilimsel çalışmaların gösterdiği gerçeğe göre Paranın insan mutluluğu üzerinde ki etkisi ancak %10 civarında olduğu anlaşılmış. Dünya üzerinde en mutlu ülkeler arasında en fakir ülkelerin yer alması bu olguyu doğrulamakta. El Salvador ve Nijerya gibi ülkeler fakir olmalarına rağmen mutluluk sıralamasında birçok zengin ülkenin çok üstünde yer alırlar. Dünyanın en mutlu ülkesi olarak bilinen Porto Riko ekonomik olarak oldukça gerilerde yer alır.
Aslında daha doğru tabirle en temel ihtiyaçlarını karşılamayan insanların elde edeceği ilk para onların mutlu olmalarından çok mutsuz olmalarını engelliyor. Temel ihtiyaçların karşılanamaması ise depresyon nedeni olabilmektedir.
Etkinlikler, deneyimler için harcanan para maddeler için harcanandan daha fazla mutlu ediyor. Bir şey almak için değil, bir şey yapmak için harcanan daha mutlu ediyor insanları. Alınan maddi şeyler alışkanlık yaparken etkinliklere insan alışmıyor...
Hem mutlu hem zengin insanlalar için ne söyleyebiliriz?
İnsanın en verimli olduğu an onların en sakin mutlu ve neşeli anlarıdır.
Hem zengin hem de mutlu insanlar da gözlenen diğer bir olgu da; sevdiği işi yapanlar, sevmediği işi yapanlara göre daha mutlu. Paranın varlığından çok, nasıl harcandığı mutlu olmada daha etkili.
Konunun bir boyutu da sistemle ilgilidir. İnsanlar en yeni, en güzel en moda en güzelini en kaliteli ve pahalısını tüketmeye şartlandıran içinde yaşadığımız sistemdir. Daha yeni kaliteli ve pahalısını tüketerek daha mutlu olabileceğimizi zannederiz. Bunun içinde daha çok para amaç olmaya başlıyor.”
‘Ne kadar çok paran olursa, o kadar mutlu, başarılı ve güçlüsün!”e inananlar başarı odaklı bir mutluluk peşinde koşarlar. Onlar başarı hapishanesinin labirentlerinde ömür tüketen müebbet tutuklularıdır. Paraya taparlar. parası kadar konuşurlar, paraları kadar kıymetleri vardır. O tutuklular sürekli stres altındadırlar. Rekabete açık olmaları onları mutlu etmez. Çok paraları vardır ama sürekli tetiktedirler sürekli tedirgindirler. Sayılıp adam yerine koyulmayı "sahip olmakla" mümkün zannedenlerin paraya endeksli haytaları onları kaybetme korkusunu sürekli yaşamalarını güven ve garanti için daha fazlasına sahip olmak gereğine zorlar onları. Bu durum stres nedenidir, mutsuzluk nedenidir.
Birde tam tersi mutluluk odaklı başarı vardır ki orada insanlar sadece bir şeyler re sahip olmak için değil bir şeyler yaparak var olmak isterler. Onlar için var olmak sahip olmak değildir. Onlar için var olmak, almak değil vermektir. Onlar için var olmak sevmek sevilmek işe yaramak bir şeyler yapmaktır. Onlar için para bir araçtır. Paranın satın aldıkları onlar için sadece araç niteliğindedir. Amaç ise bir şeyler üretmek topluma vererek mutlu olmak vardır. Batıda bu olguya "yardım severlik mutluluğu" denir. Bir grup insana 20 şer dolar verilir onlara kendileri için bir şeyler almaları söylenir. Diğer gruba da aynı miktar verilir, onlara da sevdikleri için alışveriş yapmaları istenir. Alışveriş sonunda görülür ki başkaları için alışveriş yapanlar daha mutlular. O anda onlar için başkalarına bir şeyler almak bir amaç olmaya başlar.
A.Einstein; “Mutlu olmak için insanlara ve eşyalara değil amaca endekslenin” der.