ANKARA - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Bugün, meselemiz, Osman Kavala değildir. Çünkü Osman Kavala, mevcut yasalarla, zaten aklanmış, mahkeme bile bunu kabul etmiştir. Bugün meselemiz; milletimizin her bir ferdinin, kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır. Bugün meselemiz; istibdat karşısında, hürriyet için dik durabilme meselesidir" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, Millet İttifakı'nın toplantılarına ilişkin "Siyasette durduğumuz yerler farklı. Vaatlerimiz farklı. Gündem karşısında aldığımız tavırlar farklı. Hatta çoğu zaman, söylemlerimiz de farklı. Ama tüm farklılıklarımıza rağmen, Türkiye için ortak görüşlerimiz var. Mesela bu ucube sistemin, Türkiye’yi taşıyamaz olduğu konusunda, fikir birliğine sahibiz. Mesela Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in esasları hakkında, fikir birliğine sahibiz. Mesela rantı, yolsuzlukları, hırsızlıkları engellemek için, Siyasi Ahlak Yasası çıkarılması konusunda, fikir birliğine sahibiz. Mesela Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda, fikir birliğine sahibiz. Allah bizleri milletimize karşı utandırmasın" dedi.

'HER 10 EVDEN BİRİNİN ELEKTRİĞİ KESİK'

Akşener, her 10 evden birinin elektriğinin kesik olduğunu savunarak, "1 milyon hanenin de, doğal gazı kesik. Ama ortada böylesine acı bir tablo varken, Enerji Bakanı çıkıp, göğsünü gere gere, nisan sonu itibarıyla yaklaşık 278 bin abonenin elektriğinin kesik olduğunu söylüyor. Görevi, memlekette elektriksiz, doğal gazsız hane bırakmamak olan bakan, zerre utanmadan, 2022 yılı Türkiye’sinde, yaklaşık 1 milyon vatandaşımızın elektrik gibi temel bir ihtiyaçtan yoksun olduğunu savunuyor. O da, eğer bu arkadaşların rakamlarına inanırsanız. En acısı da ne biliyor musunuz? İki holdingin, silinen vergi borcu kadar etmiyor. Kırşehir’de girdiğim birçok dükkanda, ışıklar açık değildi. Artık ışık, müşteri gelince açılan bir adet olmuş. Artan elektrik faturaları, esnafımızı, böyle bir uygulamaya zorlamış. Biz dükkana girince ışıklarını açan berber esnafı bir kardeşim diyor ki 'İdare edecek gibi değil durumumuz. Sabahtan beri 4 müşteri oldu, yetmiyor.'"

'GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTECEKMİŞ'

Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin "Gerekirse gemileri karadan yürütürüz" sözlerini anımsatarak şöyle dedi:

"Peki, enflasyonu düşürebiliyor mu? Hayır. Doları düşürebiliyor mu? Hayır. Gençlere iş bulabiliyor mu? Hayır. EYT’yi çözebiliyor mu? Hayır. 3600 ek göstergeyi verebiliyor mu? Hayır. Çiftçinin, esnafın, sanayicinin çilesini bitirebiliyor mu? Hayır. Elektrik faturalarını, doğal gaz faturalarını indirebiliyor mu? Hayır. Maaşlara zam yapabiliyor mu? Bayram ikramiyelerine, anlamlı bir iyileştirme yapabiliyor mu? Hayır. Neymiş? Gemileri karadan yürütecekmiş. Bu söz; ne yaptığına dair, en küçük bir fikri bile olmayan, liyakatsiz bir bakanın, Fatih Sultan Mehmet Han üzerinden, hamaset yaparak, acınası bir şekilde, durumu idare etme çabasıdır. Bu kadar basit. İşte size bu ucube sistemin, memleketimizi düşürdüğü ibretlik durum."

'OSMAN KAVALA, ZATEN AKLANMIŞTIR'

Akşener, Gezi davası kararına ilişkin de şunları söyledi:

"Türk milletinin geleceği, tehlikeye düşmesin diye; bu direnişi gerçekleştirmiştir. Bu yönüyle Gezi direnişi, Türk gençliği için, yalnızca bir protesto değildir. Aynı zamanda, milli şuurun da, ayağa kalkmasıdır. Sayın Erdoğan, aklınca, aylarca üst perdeden beylik laflar ettiği, rahip Bronson davası ile neredeyse kendisini savcı ilan ettiği Kaşıkçı davasında, milletin yargı egemenliğini, alenen ve utanmadan satmasının, sadakasını vermiştir. İşte o nedenle bugün, meselemiz, Osman Kavala değildir. Çünkü Osman Kavala, mevcut yasalarla zaten aklanmış, mahkeme bile bunu kabul etmiştir. Bugün meselemiz; milletimizin her bir ferdinin, kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır. Bugün meselemiz; istibdat karşısında, hürriyet için dik durabilme meselesidir. Çünkü, 1908’de istibdata karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur. 31 Mart’ta, meşrutiyeti yıkmaya kalkışan darbecilerin karşısında duran irade neyse, Gezi de odur. Demokrasi için seferber olan, o günün Türk gençleri neyse, ağacına, parkına ve heykeline sahip çıkan, Gezi’deki Türk gençleri de odur."