Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara'da görev yapan infaz koruma memurları ile iftar yemeğinde bir araya geldi. Bakan Bozdağ, Ramazan ayının rahmet ve mağfiret ayı olduğunu belirterek "Her türlü yardımlaşma ve dayanışmanın en yüksek olduğu bir aydır, Kur'an ayıdır. Bu ayın güzelliklerinin Ramazan ayı dışındaki aylara da sirayet etmesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. 

'TÜRKİYE İNFAZ SİSTEMİ BAKIMINDAN DÜNYAYA ÖRNEK SİSTEME SAHİPTİR'

Bakan Bozdağ, infaz sisteminin ülkelerin demokratik hukuk devleti göstergesi olduğunu ifade ederek "İnfaz sistemi bir ülkenin demokratik hukuk devleti olduğunun en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Türkiye infaz sistemi bakımından dünyaya örnek olan bir sisteme sahiptir. Ülkemize dönük inceleme yapanlar, cezaevlerimizi gelip inceleyenler ve Türkiye'deki uygulamaları gören, yurt dışından gelen temsilcilerin her defasında gördükleriyle Türkiye'mizi takdir ettiklerinin bizzat şahidiyiz. Her şeyin daha iyi olması, demokratik hukuk kurallarına göre sağlıklı bir biçimde işlemesi bizim en büyük arzumuzdur" diye konuştu. 

'TÜRKİYE'NİN ULUSLARARASI ALANDA SUÇLANMASINA İZİN VERMEYİZ'

Bozdağ, bugüne kadar cezaevlerinde işkenceye izin vermediklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Cezaevlerinde işkenceye, kötü muameleye hükümet olarak bugüne kadar hiç göz yummadık bundan sonra da göz yummayız. Varsa bir hadise hem idare hem adli yönden üzerine gittik yine gideriz. Ama iftiralarla da herhangi bir cezaevi personelinin karalanmasına, yıpratılmasına Türk İnfaz Sisteminin kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılmasına, Türkiye'nin uluslararası alanda suçlanmasına asla izin vermem, vermeyiz. Bizim Ceza Kanunumuzun 94'üncü maddesi 4'üncü fıkrası 'İşkence suçunda zaman aşımı işlemez' diyor. Hükümet olarak biz kendimize güvendik, devlet olarak kendimize güvendik, infaz kurumlarında görev yapan cezaevi personeli olarak kendimize güvendik. Ceza Kanunumuza açık ve net hüküm koyduk, 'zaman aşımı yok'. 50 sene sonra da 100 sene sonra da eğer bir şey varsa üzerine gidilir. Kendine güvenmeyen, kendine inanmayan böyle bir hükmü yasaya koyar mı?"