Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Karadeniz'de bulunan doğal gaz rezervi ve Doğu Akdeniz bölgesinde yaşanan kıta sahanlığı tartışmalarına ilişkin, açıklamalarda bulundu. Bakan Dönmez, Sakarya isminin Türk tarihi ve kültüründe ayrı yeri olduğu için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Sakarya Gaz Sahası olarak adlandırıldığını söyledi. 14 ay önce sismik araştırmalara başlandığını anımsatan Dönmez, uzmanlarca yapılan potansiyel değerlendirmeleri sonucu, araştırmaları Karadeniz'e kaydırdıklarını belirtti. Karadeniz'deki araştırma sürecine ilişkin konuşan Dönmez, "O esnada biz biliyorsunuz 2018'de ilk Akdeniz'de derin deniz sondajlarına başlamıştık. Orada bir iş programımız vardı. İş programını tekrar bir planladık, 'çıkartabiliriz dedik' ve nitekim nisan gibi gemiyi biz oradan önce Marmara'ya getirdik, kuleyi söktük. Çünkü kule köprülerin altından geçemeyecek kadar yüksek, 100 metrenin üstünde. Sonrasında da İstanbul'un fethinin 567'nci yıldönümünde Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle uğurladık Karadeniz'e. Trabzon'a gitti. Trabzon'da tekrar o sökülen kuleyi yerine monte ettik, akabinde de 15 Temmuz gibi bu sahaya geldi, 20 Temmuz'da da matkap dönmeye başladı" diye konuştu.

'1500 METRE CİVARINDA BİR KAZIDAN SONRA İKİ TANE GAZ REZERVUARI KESTİK'

Dönmez, 1500 metrelik bir kazının ardından gaz akışları keşfedildiğini belirterek, "1500 metre civarında bir kazıdan sonra iki tane gaz rezervuarı kestik. Bunlardan bir tanesi yaklaşık 100- 110 metre, diğeri de yaklaşık 400 metreler civarında ve buradan gaz akışları gelmeye başladı. Sonrasında da yine teknik ekip, bu gazları test ettiler gerek gemide, gerekse kıyıdaki laboratuvarlara getirmek suretiyle. Basınç okumaları yapıldı ve 'burada bir gaz keşfi oldu'  kararına varmış olduk. Sonrasında zaten bu bizim yıllardır hasretle beklediğimiz bir konuyu Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik. Hatta teknik ekiple de kendisine gittik, biraz daha ayrıntılı olarak kendilerine bir sunum yaptık. Bugün de bu müjdeli haberi Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından 83 milyon insanımız, belki de 83 milyon demek de doğru değil, bölgede yaşayan- yaşamayan birçok insanın merakla beklediği bu haberi, bilgiyi paylaşmış olduk" ifadelerini kullandı.

'7- 8 YILLIK BİR SÜREDEN BAHSEDİYORUZ'

Keşfedilen rezervin Türkiye'ye ne kadar yeteceği sorusunu yanıtlayan Dönmez, Türkiye'nin yıllık 45 ila 50 milyar metreküplük ortalama tüketimi baz alınarak 7 ila 8 yıllık bir süreçten bahsedilebileceğini aktardı. Bölgedeki keşiflerin artmasının da muhtemel olduğunu kaydeden Dönmez, "Ancak tabii keşifler daha devam edecek, belki rakam daha da artacak. O anlamda biz 2023'te ilk gazı kıyıya ulaştırmaya çalışacağız Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatları doğrultusunda. Bir üretim planlaması yapacağız. İlk üretim bu tip üretilen sahalarda bir miktar düşük olur, bir plato dönemine erişinceye kadar bir süre geçmesi gerekir, bunların hepsini planlayacağız. Planladıktan sonra da yine kamuoyuyla ve sektörle de zaten paylaşmış olacağız" dedi.

'YAKLAŞIK EKONOMİK DEĞERİ 65 MİLYAR DOLAR'

Dönmez, rezervin doğal gaz faturalarına etki olup olmayacağı sorusuna şu cevabı verdi:

'Bundan sonraki gaz fiyatlarını ve petrol fiyatlarını bilmeden geleceğe dönük olarak bir tahminde bulunmak zor. Çünkü dünyada küresel ölçekte doğal gaz fiyatları, petrol fiyatlarına endeksli olarak gerçekleşiyor. Ama şöyle geriye dönük 3- 5 yıllık perspektifte baktığımızda, bu miktardaki gazın yaklaşık ekonomik değerinin 65 milyar dolar olacağını söyleyebiliriz. Maliyetler henüz çıkmadı, çünkü biz burada sahayı geliştireceğiz, ilave kuyular açacağız, yaklaşık burası kıyıya 180- 200 kilometre mesafede, boru hatları çekilecek. Açılacak kuyu sayısı ve maliyetler çıktıktan sonra bunlar çıkacak. Ama bugünden şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: İthal ettiğimiz gaza göre daha ekonomik olacağını söyleyebiliriz. Fakat bu çalışmalar bitmeden de maliyetleri bugünden ifade etmek çok anlamlı olmaz."

'AMBARGO VE YAPTIRIMLA KARŞI KARŞIYA KALDIK'

Dönmez, 1- 2 yıllık süreçte kendisi de dahil bu alanda çalışan pek çok kişinin, AB ve ülkeler tarafından ambargo ve yaptırımlarla karşı karşıya kaldığını söyledi. Yabancı uyruklu çalışanlara, evlerine gidilerek Türkiye’de çalışmamaları için baskı yapıldığını söyleyen Dönmez, çalışanlardan ikisinin Türk vatandaşlığına geçtiğini belirtti.

'KİMSENİN MALINDA GÖZÜMÜZ YOK AMA KİMSE DE BİZİM YETKİ ALANIMIZA, MALIMIZA GÖZ DİKMESİN'

Doğu Akdeniz'deki yetki alanları tartışmalarına değinen Bakan Dönmez, Türkiye'nin kıta sahanlığının 2012'de Birleşmiş Milletlere bildirdiğini hatırlattı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), Ada'daki Türk varlığını yok sayarak kendi münhasır ekonomik bölgesini ilan ettiğini aktaran Dönmez, şunları söyledi:

"Rum Yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ve oradaki Türkleri yok varsayarak kendi münhasır ekonomik bölgesini ilan etti. Bize göre sözde ve hukuken de geçersiz. Bir, önce Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan insanlarla masaya oturacaksın ve Ada'nın doğal kaynaklarını eşit, hakkaniyet ölçüsünde paylaşacaksın. Nitekim onlar bizim kıta sahanlığımızı da işgal edecek şekilde bir ekonomik alan belirlediler. Burada da zaman zaman bizimle çakıştığı alanlar var. Bu ruhsat alanlarında, zaman zaman da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin vermiş olduğu ruhsatlarla çakıştığı alanlar var. Rum Yönetimi'nin hakkaniyete sığmayan, ana karadaki ülkenin projeksiyonunu örtecek şekilde, kıyıya uzunluğuyla orantısız olarak, sanki anakarada yerleşik ülkeymiş gibi davranarak bu şekilde münhasır ekonomik bölge belirlemesinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu defaatle söyledik. Onun için de onların ne dediğine bakmaksızın iş ve işlemlerimize, operasyonlarımıza devam ediyoruz. Biz şunu da ifade ediyoruz: Kimsenin malında gözümüz yok ama kimse de bizim yetki alanımıza, malımıza göz dikmesin."

Yunanistan ile yaşanan ihtilafa ilişkin konuşan Dönmez, Yunanistan'ın 2007'de yaptırdığı münhasır ekonomik bölge haritasına göre; alandaki adaların hepsini anakaranın bir parçası gibi kıta sahanlığının belirlendiğini kaydetti. Dünyanın hiçbir yerinde bu şekilde bir deniz yetki alanı olmadığını söyleyen Dönmez, "Biz de şu anda bu bölgede de çalışıyoruz. Onların başka bir ülkeyle, Mısır’la bir anlaşması vardı, oraya kadar da zaten bizim bu tarafta, yani Doğu Akdeniz’de bir yetki alanı paylaşımı anlaşması da söz konusu değildi" diye konuştu.

'9 KİLOMETREKARELİK BİR ADA İLE YAKLAŞIK 40 BİN KİLOMETREKARELİK YER EDİNME İDDİASINDA'

Dönmez, Türkiye'ye 2 kilometre uzaklıktaki Meis Adası ile ilgili, "Meis Adası'yla ilgili hususa gelince, bizim karaya 2 kilometre ama Yunanistan anakarasına 580 kilometre mesafedeki bir durumdan bahsediyoruz ve bu adanın yüzölçümü yaklaşık 9 kilometre, yani nereden baksanız şöyle 2,5- 3 kilometre eni- boyu olan, belki binin altında insan yaşayan küçük bir ada. Lozan Anlaşması'nda da buralar zaten silahtan arındırılacak adalar statüsündeydi. Bu adadan hareketle bizim ana karadaki alanımızı kapatmak suretiyle bir yetki gaspı söz konusu. Yani ufacık, 9 kilometre karelik bir ada ile burada yaklaşık 40 bin kilometrekarelik haksız bir yer edinme iddiasında. Bir de bizim son dönem de Libya'yla yaptığımız bir anlaşma var. Karşıdan karşıya kıyıları gören bir kesişim noktası tespit ettik ve orada da böyle bir anlaşmaya gittik. Biz yine de aslında buradaki adaların karasularına saygı göstererek bu işi yaptık. Yani normalde adaların uluslararası ihtilafsız bölgelerde 12 millik karasuyu var. Ege'nin özel statüsünden dolayı biz biliyorsunuz karşılıklı 6 mil üzerinden anlaşmışız, onu dikkate alarak bir yetki anlaşması yaptık ve böylece Doğu Akdeniz'in batı kısmındaki yetkili sınır çizgimizi de bu anlaşmayla netleştirmiş olduk" açıklamasında bulundu.

'BİZİM İÇİN YOK HÜKMÜNDE'

Yunanistan ve Mısır arasındaki anlaşmanın da zorlama bir anlaşma olduğunu ifade eden Dönmez, "Bu anlaşmada da bize göre geçersiz. Bizim Libya'yla yaptığımız anlaşmayı bir yerde geçersiz kılmak adına alelacele yaptığı bir anlaşmadır. Biz onun için tanımıyoruz o anlaşmayı, bizim nezdimizde de yok hükmündedir. Mısır, belli bir deniz alanını kaybetmiş oldu bu anlaşmayla" dedi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile yaşadığı ihtilafa, geçmişte İngiltere ve Fransa ile Malta ve Libya arasında yaşanan itilafları örnek gösteren Dönmez, 'Mavi Vatan' kavramına vurgu yaparak, "Bu sularda da tabi bizim egemenlik haklarımız var tabi ki hukuka saygılı olarak. Uluslararası ticaret gemilerinin seyir seferlerinde bir sıkıntı yok, yani herkes malzemesini, insanını neyse su üzerinde taşıyabilir. Sadece karasularımıza girdiğinde bayrağımızı dikmek zorunda ama onun dışında eğer bir ekonomik değer varsa onu da kimseyle paylaşmayız" şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim