MERSİN

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bu seçim, bu ülkeyi kafası karışıklara teslim etmememiz gereken bir seçimdir. Bu seçim bir eli Demirtaş'ta olan, bir eli Avrupa'da Türkiye'nin ayağına engel takmaya çalışanlarla birlikte Türkiye'nin geleceğini karanlıklara doğru getirebilme seçimi olmamalıdır." dedi.

Soylu, Mersin'in Erdemli ilçesi Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen mitingine geçmeden önce Erdemli Polis Merkezi Amirliğini ziyaret etti. Daha sonra meydana gelen Soylu, burada yaptığı konuşmada, çok önemli bir seçime doğru gidildiğini söyledi.

Milletin 50 gramlık oy pusulasıyla her seçimde bir boğum açtığını, düğümü çözüp engeli kaldırdığını belirten Soylu, "1950'de bir seçim oldu. Tam 1 ay 2 gün sonra ezanı Muhammedi 'Allahuekber' diye semalarda tekrar buluştu. Hepsi 50 gramlık oy pusulası, bu milletin iradesiydi." diye konuştu.

28 Şubat'ta getirilen yasakların, 2002'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde milletin oylarıyla kaldırıldığını anlatan Soylu, şöyle devam etti:

"Her 100 liranın 86 lirası vergi gelirlerinden faize veriliyordu. '14 lirayla ne yapacağız? Okul, üniversite hastane mi? Emekli maaşlarını mı artıralım? Öğretmen, doktor, hemşire mi alalım? Ne yapalım.' diyorlardı. Allah'a şükürler olsun 50 gramlık oy pusulasıyla her 100 liranın 86 lirası faize gitmiyor. 75 lirası yatırıma, bu ülkede engellilere, insanımıza, ülkemizin ve milletimizin gelişmesine gidiyor."

"Bu seçim Türkiye'nin zenginleşme seçimi olmalıdır"

Soylu, bu seçimin sadece günümüzün yöneticilerinin seçileceği bir seçim olmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu seçim bu ülkeyi kafası karışıklara teslim etmememiz gereken bir seçimdir. Bu seçim bir eli Demirtaş'ta olan, bir eli Avrupa'da Türkiye'nin ayağına engel takmaya çalışanlarla birlikte Türkiye'nin geleceğini karanlıklara doğru getirebilme seçimi olmamalıdır. Bu seçim Türkiye'nin zenginleşme, özgürleşme, 3 bin dolardan 11 bin dolara taşıdığı milli geliri 25 bin dolara taşıma seçimi olmalıdır. 7 Haziran tarihinde bu ülkede 2015'te bir seçim oldu. HDP yüksek oyla beraber barajı aştı. 80'in üzerinde milletvekili getirdi. Ertesi gün yaktı, yıktı, kül etti. 7 Haziran'dan önceki Türkiye'yi bir başka kaos ortamına döndürdü. Yani hepimiz bir günde nelerin değişeceğini, neler olacağını biliyoruz."

"Bu Türkiye çok çekti"

Ülkenin çok büyük sıkıntılar çektiğini, geçmişte darbelerin olduğunu, başbakanın asıldığını anımsatan Soylu, 1999 depreminde yaşananlara da değinerek, şöyle konuştu:

"Eğer bugün çok çalışıyor, gayret gösteriyorsak, 2-3 saatlik uykularla milletimizin bize verdiği emaneti yerine getirmeye çaba sarf ediyorsak, her türlü riski, mücadeleyi alıyorsak bilesiniz ki o gün bana verilen cevap kanıma dokundu. Dediler ki 'Ceset torbamız yok. Onun için böyle ortada duruyorlar.' Deprem sadece evleri yıkmadı, devletimizin bütün anlayışını yerle bir etti. Bu Türkiye çok çekti. Bu ülkede gece yatılıp sabah kalkınca yüzde 80 fakirleşilen dönemler yaşandı. 28 Şubat oldu. 'İrticayı ortadan kaldıracağız' diye bankaları hortumladılar. Hepsini bu millete ödettiler. Bir günde bankalardan binlerce insanı çıkardılar. Yetmedi bizi Türk, Kürt, Alevi, Sünni, sağcı, solcu, laik, antilaik, irticacı diye ayırdılar. Birbirimize düşüp araba, uçak, enerji santralleri yapmayalım, Türkiye'yi yarına taşımayalım, insansız hava uçağı, helikopter, Altay tankı yapmayalım istediler. Hep dediler ki birbirleriyle mücadele, kavga etsinler. Ortadoğu'yu, Avrupa'yı, Kafkasları görmesinler, kimse için bir söz söylemesinler. Güçlü, kudretli olmasınlar. Birbirlerine düşsünler dediler. Çok çekti bu millet."

"Biz bu ülkeyi hainlere teslim etmedik"

Soylu, Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bize her türlü şeyi söyleyebilirler. Ancak bir iftirayı atamazlar. Allah'ım da milletim de şahittir. Allah'a yemin olsun ki biz bu ülkeyi hainlere teslim etmedik. İşlerimizi yarım mı bırakalım? Terörle mücadele ediyoruz, yarım bırakalım mı? PKK ile mücadele ediyoruz, belini kırıyoruz, dağlarda sıçan gibi kaçırıyoruz, mücadeleyi yarım bırakalım mı? Şu hain, ülkemize irin akıtan, okyanus ötesine, Amerika'ya uşaklık yapan ve Türkiye'yi özgürlüğünden, namusundan uzaklaştırmak için tezgah kuran, darbe yapmaya çalışan FETÖ ile mücadeleyi yarım bırakalım mı? DEAŞ ile mücadeleyi yarım bırakalım mı? Burada o illet bir örgüt var. DHKPC ile mücadeleyi yarım bırakalım mı?"

"Bir tek uyuşturucu satıcısı kalmayacak"

Ülkenin evlatlarına bir dönem terör, bir dönem anarşi, şimdi de uyuşturucu ile musallat olunmaya çalışıldığına dikkati çeken Soylu, şunları ifade etti:

"Bir söz söyledim bana kızdılar. Aldılar yerden yere vurdular beni. Okulların etrafındaki uyuşturucu satıcılarına, polislerimize, jandarmalara, 'bunları bulunca ayağını kırın' dedim. Beni yerden yere vurdular. O enteller, danteller varya, 'İçişleri Bakanı böyle söyler miymiş'. Söyledim. Bizim evlatlarımız da yıl başından bugüne kadar 9 bin 500 uyuşturucu satıcısını kodese tıkıverdi. Bu bilesiniz ki Avrupa'dan geliyor. Danimarka, Hollanda, Belçika, Avusturya, buralardan evlatlarımızı zehirlemek için geliyor. Ama buna büyük tedbir aldık. Daha işimiz bitmiş değil. Bu bizim namus ve şeref sözümüzdür. Bir tek uyuşturucu satıcısı kalmayacak. Hepsinin ama hepsinin gereğini yerine getirip, silip süpüreceğiz. Bu ızdırabın ne olduğunu biliyorum. Anneler, babalar rahat edin. Anneler koluma yapışıyordu. Hala yapışanlar var. Hala mücadelemiz devam ediyor. Gözünün altı mosmor. Ne oldu sana dedim. 'Evladım para vermeyince uyuşturucu için bana bunu yaptı.' dedi. Bizi dinimizden, kimliğimizden, kültürümüzden ayırmaya çalışıyorlar. Bunun bir terör saldırısı gibi olduğunu elbette biliyoruz."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Şimdi diyor ki 'Kandil'e de bu arada gitmenin gereği yok. Nereden çıktı bu Kandil meselesi?' Çünkü birileri onların kulaklarına kar suyu kaçırmışlar; 'Türkiye karar verdi, Kandil'e girecek. Siz buna itiraz edin'. Muharrem Efendi, sen buna da itiraz etsen, Amerika da itiraz etse, Selahattin Demirtaş'ı çıkarmak için gayret de göstersen biz o Kandil'e Türk bayrağını dikiyoruz, dikeceğiz, hiç merak etme." dedi.

Soylu, Mersin'in Erdemli ilçesi Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen mitingde yaptığı konuşmada, çarşı ve mahalle bekçilerinin kentin asayişi açısından önemine işaret ederek, 10 bin kişinin daha işe alınacağını aktardı.

Şehirlere yönelik yeni bir güvenlik politikası oluşturduklarını vurgulayan Soylu, bu kapsamda ekiplerin kuvvetlendirildiğini, kameraların ve plaka tanıma sistemlerinin artırıldığını, metruk binaların yıkıldığını söyledi.

Soylu, Türkiye'yi dünyanın en güvenli ülkelerinden bir haline getirmeyi hedeflediklerinin altını çizerek, "Asayiş, hırsızlık dahil dünyanın en güvenli şehirleri Türkiye'de olacak Allah'ın izniyle. Hiç merak etmeyin. Terörün nasıl belini kırdıysak, uyuşturucunun, organize suçların, hırsızlıkların da belini kıracağız. Türkiye, medeniyetine layık bir şekilde dünyada güvenli ülke olacak inşallah." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kararların daha hızlı alınıp, yatırımların daha hızlı yapılacağını belirten Soylu, turizm alanında da iyiye giden Türkiye'nin bu yıl 40 milyon turiste ev sahipliği yapmasını beklediklerini anlattı.

Türkiye'yi, 3. havalimanı gibi büyük projelerle dünyanın merkezi haline getirmek için çalıştıklarını dile getiren Soylu, "Kanal İstanbul'u yapıyoruz. İstanbul Boğazı... Bakın bağımsızlık projesidir. Geçiyorlar istedikleri gibi. Geçmişte bir anlaşma imzalamış, geç babam geç. Tehlike olsa da geç, olmasa da geç." ifadesini kullandı.

Soylu, Doğu ve Güney Doğu'da artık huzurun olduğunu, terör örgütünün zulmünden kurtulan ailelerin dua ettiklerini, sokakların gece saatlerine kadar canlı olduğunu vurguladı.

"Demirtaş sazı bıraktı, bunlar aldı"

Bazı muhalefet partilerinin HDP'ye yönelik tutumları nedeniyle eleştiren Soylu, şöyle konuştu:

"Bu PKK'nın bir partisi var, HDP. Gerçi şimdi onun çok sahibi çıktı. Muharrem İnce sahibi. O bir yaşlı adam vardı, cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu sahibi. Bir de güya sözde milliyetçilik yapan... Allah Devlet Bahçeli'den razı olsun, onun ne olduğunu anladı ve partisinden uzaklaştırdı; Meral Akşener... Aynı sazı çalıyorlar. Demirtaş sazı bıraktı, bunlar aldı. 'Demirtaş hapisten çıksın.' diyorlar. Bu parti Mart 2014 seçimlerinde bir reklam yaptı Van'da. Musluklardan kan akıtıyorlardı. Biz ona güzel bir cevap verdik. Aynen bu Yörükler, bu Toroslar gibi güzel bir cevap, okkalı bir şekilde verdik. Belediyeleri PKK'nın şubesi haline getirdiler. Onların hepsini görevden aldık, hizmete verdik. Yani hizmet versinler, hizmet ortaya koysunlar diye. Neler neler ortaya koydular biliyor musunuz? Hakkari'de 30 günde 1 gün su akıyordu, şimdi 30 günde 30 gün akıyor. Cizre'de 7 günde 1 gün su akıyordu, şimdi 7 günde 7 gün akıyor."

"Hepiniz bahar kelebekleri oldunuz"

Süleyman Soylu, HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın TRT'de yayınlanan propaganda konuşmasına da değinerek, şunları ifade etti:

"Bana onları anlatma Demirtaş. Sen 53 kişinin katlinin talimatını nasıl verdin, onu anlat. Meral Akşener sağda solda geziyor. Demirtaş'ı çıkaracağını miting kürsülerinden söyleyeceğine, Yasin Börü'nün annesinin dizinin dibine otur da 'Demirtaş çıksın.' diye ona söyle de bak bakalım seni ne yapıyor. Yazıklar olsun. 3 tane oy alacaksınız diye, 3 oyun peşinden koşacaksınız diye; Avrupa'ya yalakalık yapıp, birilerine şirin gözükeceksiniz diye hepiniz bahar kelebekleri oldunuz. Bu belediyeleri yöneten Demirtaş'ın partisi değil miydi? Askerimize, polisimize, jandarmamıza kurşun atan PKK'nın şubesi haline gelen, 13-14 yaşındaki çocukları dağa taşıyan, o iğrenç, ahlaksız adamların hizmetine sunan Demirtaş'ın partisi değil miydi? Şimdi hepsi hapisten çıksın diyorlar."

"Tezgahı görün"

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye de eleştiriler yönelten Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Muharrem Efendi, 'Ben Tayyip Erdoğan'ın yemeğine katıldı diye o komutanın apoletlerini sökeceğim.' diyor. O komutan kim? Bir taraftan Selahattin Demirtaş'a özgürlük verecekler, öteki taraftan da PKK'yı, PYD'yi oradan silen, süpüren ve bu millete on yıllardır beklediği onuru yaşatan bir kahraman komutanın da apoletlerini sökecekler öyle mi? Tezgahı görün. Orada bitmiyor. Şimdi diyor ki 'Kandil'e de bu arada gitmenin gereği yok. Nereden çıktı bu Kandil meselesi?' Çünkü birileri onların kulaklarına kar suyu kaçırmışlar; 'Türkiye karar verdi, Kandil'e girecek. Siz buna itiraz edin'. Muharrem Efendi, sen buna da itiraz etsen, Amerika da itiraz etse, Selahattin Demirtaş'ı çıkarmak için gayret de göstersen biz o Kandil'e Türk bayrağını dikiyoruz, dikeceğiz hiç merak etme."

"Oligarşik bürokrasinin iktidarı bitti"

Yeni hükümet sistemi hakkında da bilgi veren Soylu, şunları kaydetti:

"Bugün git, yarın gel diyen bürokrasi var ya, oligarşik bürokrasi, o hep iktidar. Siyasetçiler gider onlar yerinde kalır. Şimdi ne yapıyor Tayyip Erdoğan? Siyasetçilerle gelecekler, siyasetçilerle gidecekler. Öyle bugün git, yarın gel yok. Oligarşik bürokrasinin iktidarı bitti. Milletin iktidarı başladı. Bu çatışmadan kim medet umuyordu? Türkiye'nin borçları vardı. Bu borçları Türkiye ödüyordu ama içeride çatışma, kriz olunca bu krizden faizciler istifade ediyordu; uluslararası faiz çeteleri. Türkiye çalışıyordu, faiz çetelerine veriyordu. Nasıl olsa hükumetle Meclis her zaman birbirine düşüyor. Her zaman çatışma var. Bütün bunları Tayyip Erdoğan ortadan kaldırdı. Neyle? Yeni getirdiğimiz sistemle. Ben heyecanlı bir adamım. Ama hayatımda en büyük heyecanı ne zaman yaşayacağım biliyor musunuz? 25 Haziran Pazartesi sabahı. Türkiye Allah'ın izniyle darbeleri besleyen bir sistemi tasfiye ediyor. Demokrasiyi askıya alan, faizi besleyen, insanını yok gören, 'Senin hastanede ne işin var?' diyen bir sistemi tasfiye ediyor. Milletimin hakim olduğu yepyeni bir sistem getiriyor."

Soylu, yeni sistemle işlerin hızlanacağını, Türkiye'nin 10 yılda yapacağı işi 3 yılda yapacağını, ülkenin iş ve yatırım cennetine döneceğini ifade etti.

Kürsüde asker selamı veren Soylu, konuşmasının sonunda vatandaşlarla fotoğraf çektirdi.
Editör: TE Bilisim