Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bu terör örgütünün Suriye'de DEAŞ ile savaş kisvesi altında meşruiyet kazanma çabalarına fırsat verilmemelidir. PYD de PKK gibi bir terör örgütüdür" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "AB üyesi ülkeler, PKK terör örgütünü, terör örgütü olarak kabul ettiği halde, bazı ülkelerin uygulamada maalesef bunu es geçmeleri bizleri üzmektedir. Teröre karşı ortak mücadeleyi tereddütsüz sürdürmek durumundayız. Türkiye bu hususta kararlıdır. Bu terör örgütünün Suriye'de DAİŞ'le savaş kisvesi altında meşruiyet kazanması çabalarına fırsat verilmemelidir. PYD de PKK gibi bir terör örgütüdür ve beraber çalışmaktadır. Bu noktada, iyi terörist kötü terörist olamaz" dedi.

Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile görüşmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında, Belçika Kralı Philippe'in davetine icabetle gerçekleştirilen ziyaret vesilesiyle Brüksel'de Tusk ile bir araya geldiğini hatırlattı.

Bölgesel sorunların arttığı bir döneme denk gelen ziyaretin ayrı bir anlam taşıdığına işaret eden Erdoğan, "AB ile diyalog ve istişarelerimizin derinleşmesini arzu ediyoruz. AB ile bu noktada aday ülke olarak etraflı görüş alışverişinde bulunmak ve bölgemiz için ortak politikalar geliştirmek her iki tarafın da faydasınadır. Avrupa'nın kaderini ve geleceğini Türkiye'den ayrı düşünmek mümkün değildir" değerlendirmesini yaptı.

"Değerli dostum" diye hitap ettiği AB Konseyi Başkanı Tusk ile görüşmelerinde, Türkiye'nin AB üyeliğinin stratejik bir tercih olduğunu bir kez daha vurguladığını dile getiren Erdoğan, "AB ile müzakere sürecimizin suni siyasi engellerden arındırılarak tekrar canlandırılması gerektiğini belirttim. Özellikle AB ile vize serbestisi diyaloğumuzun geliştirilmesine önem atfediyoruz" ifadelerini kullandı.

Görüşmede ağırlıklı olarak sığınmacılar sorununun ele aldığını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye olarak dört yılı aşkın bir süredir Suriye'den ve Irak'tan kaçan mültecilere kapımızı açmak suretiyle onlara en üst düzeyde ilgi, alaka gösteren ülke biziz. Bunu hiçbir ayrım yapmadan gerçekleştirdik. Türkiye'ye gelenleri de farklı ülkelere asla göndermedik. Bugün ülkemizde 2,5 milyona yakın göçmen var. Bunların 300 bini Irak'tan, 2,2 milyonu da Suriye'den. Bunlar Müslümandır, Ezididir, Hristiyandır demedik, hepsini kabul ettik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz onları ölüme mahkum etmedik. Şunu büyük bir iftiharla belirtmek isterim, Türkiye baştan beri uluslararası toplum adına bu yükü tek başına omuzlamış, insani ve vicdani duruşunu açıkça ortaya koymuştur. Milletimiz yeri gelmiş evini, sofrasını, gönlünü ihtiyaç sahiplerine sonuna kadar açmıştır.

Suriye krizinin sebep olduğu sığınmacı akınıyla son dönemde AB ülkelerinin de daha yoğun bir şekilde yüzleşmeye başladıklarını görüyoruz. Avrupalı dostlarımız, bu konuda ortak bir tutum belirleme çabası içindeler. Türkiye olarak bu konuda her türlü işbirliğine açık olduğumuzu ifade ettim."

"Türkiye'nin mücadelesi belli bir etnik gruba yönelik asla değildir"

Tusk ile Türkiye ve tüm bölge için kritik öneme haiz terör konusunu da ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye gerek DAİŞ gerek PKK ve DHKP-C terör örgütlerine karşı kararlı bir mücadele yürütüyor. Hem eli kanlı teröristlere karşı vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamaya çalışıyor hem de özgürlük ve güvenlik dengesinin korunmasının azami hassasiyet gösteriyoruz.

Bu konuda bir hususun altını özellikle çizmek isterim; Türkiye'nin mücadelesi belli bir etnik gruba ya da kimliğe yönelik asla değildir. Mücadelemizin hedefi, öncelikle Kürt vatandaşlarımızın hayatına kasteden eli kanlı terör örgütünün belini kırmaktır. 2002'den bu yana attığımız adımlara bakıldığında, demokratik adımlardan, özgürlüklerden ve elde ettiğimiz kazanımlardan asla geri dönülmeyecektir. Terör örgütüne müzahir çevrelerin kendi cürümlerini örtmek için bilhassa Avrupa'da sürdürdüğü kara propagandalara asla kulak asılmamalıdır. Terörle etkin mücadelenin anahtarı, uluslararası işbirliği ve dayanışmanın artırılmasıdır."

"Burada tehdit altında olan ülke biziz"

Sığınmacı krizinin sebebinin Suriye'deki savaş ve adeta devlet terörü estiren Esed rejimi olduğunu dile getiren Erdoğan, sorunun önüne geçmek için "eğit-donat", "terörden arındırılmış bölge ilanı" ve "uçuşa yasak bölge ilanı" olarak üç önemli adım atılması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, "Bu Türkiye olarak, işin içinde yaşayan bir ülke olarak bizim tespitlerimizdir" dedi.

Türkiye'nin Suriye ile 911, Irak ile de 350 kilometre sınırı olduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Burada tehdit altında olan ülke biziz. Bütün bunlar karşısında, yine de ülkemize gelen sığınmacılara, mültecilere kapımızı kapatmadık.

Burada, bir şeyi daha vurgulamak istiyorum, AB üyesi ülkeler, PKK terör örgütünü, terör örgütü olarak kabul ettiği halde, bazı ülkelerin uygulamada maalesef bunu es geçmeleri bizleri üzmektedir. Teröre karşı ortak mücadeleyi tereddütsüz sürdürmek durumundayız. Türkiye bu hususta kararlıdır. Bu terör örgütünün Suriye'de DAİŞ'le savaş kisvesi altında meşruiyet kazanması çabalarına fırsat verilmemelidir. Açık net konuşuyorum, PYD de PKK gibi bir terör örgütüdür ve beraber çalışmaktadır. Bu noktada, iyi terörist kötü terörist olamaz. DAİŞ de terör örgütüdür, PYD, PKK da terör örgütüdür. Bu noktada Avrupalı dostlarımızın da gereken hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum."

AB Komisyonu Başkanı Juncker ile görüşme

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’deki temasları kapsamında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'le Komisyon’daki görüşmesi öncesinde değerlendirmelerde bulundu.

Juncker’le 2002 Kasım seçimleri sonrasında Lüksemburg’da tanıştığını anımsatan Erdoğan, “O zamanlar Sayın Juncker’in demokrasiye olan inancını çok farklı bir şekilde kendisinden dinlemiş ve medyaya olan bu konudaki açıklamasını da hiç unutamıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Juncker’in o günden bu güne AB sürecinde Türkiye’ye her zaman destek verdiğine işaret ederek, “Bugün özellikle gerek fasıllar, gerekse son dönemlerin en önemli konusu olan mülteciler konusunu ele alma fırsatımız olacak” değerlendirmesinde bulundu.

Komisyon Başkanı Juncker de, Erdoğan'ın ziyaretinden çok memnun olduğunu belirterek, "Önemli bir toplantı olacak. Biz eski arkadaşlarız. Bunu gizlemiyorum. İlişkilerimiz eski. Ben Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin reform sürecini hep destekliyorum. Onu burada görmekten memnuniyet duyuyorum" dedi.

Editör: TE Bilisim