Ramazan ayı 11 ayın sultanıdır. Bu mübarek ayda 30 gün boyunca oruç tutulur ve ibadet edilir. Ramazan ayının sonunda ise dini bayramlarımızdan olan R

Ramazan ayı 11 ayın sultanıdır. Bu mübarek ayda 30 gün boyunca oruç tutulur ve ibadet edilir. Ramazan ayının sonunda ise dini bayramlarımızdan olan Ramazan Bayramı kutlanır. Oruç tutan; nefsini tutar, hırsını tutar, kinini tutar, sabrını tutar… Mükâfatını sadece Allah'tan alır. Müslümanlar için bir fırsattır cennetin fırsatı, cehennemden kurtuluşun fırsatı. Ramazanı iyi değerlendirmeli, iyilikler arttırılmalı kötülükler engellenmelidir. Ramazan sonunda bayram tam bir bayram havasında yaşanmalıdır.
Ramazan deyince akla gelen ilk eğlencelerden biride Hacivat ve Karagöz gölge oyunudur. Gerçi bu kuklaları hatırlayan nesil 40'lı yaşların üzerindedir. Kaba görüntülü ama çok ince bir zekâya sahip olan Karagöz, kibar hoşgörülü bilgili Hacivat ramazan ayının en iyi kahramanları… 
Al sana bir tencere,
Yar bana bir eğlence..  
 Zamanımızda bu eğlenceler çocuklar ve gençler tarafından demode bulunduğu için tutulmuyor. Hacivat ve Karagöz kitaplarda bilgi amaçlı görünüyor ne yazık ki :( Ramazanda ilk defa oruç tutmaya başlayan çocuklar aileleri tarafından, çocukların tüm gün oruç tutamayacakları için oruç öğle vaktinde bozdurulurdu, buna da tekne orucu denirdi. 
Ramazan ayının farklı bir heyecanı olur. Çarşı pazar kalabalıklaşır alışverişler artardı. Daha çok yemek için değil daha çok yapılan yemekleri paylaşmak içindi. Şimdilerde ise bazıları fakire fukaraya yardım yapayım derken internette canlı yayın şov yapıyor. Yardıma muhtaç insanların gururları kırılacak mı üzülecekler mi hiç düşünülmüyor bile. Yardımın gizli olanı makbuldür, bir elin verdiğini diğeri görmemesi gerekmez mi?
Pide kuyruğunda beklerken sohbetler, pidelerden gelen mis gibi kokular insanın kendi sabrını hatırlatırdı. Eş dost ile yapılan iftarlar kıymet bilinirdi paylaşımlar yardımlaşmalar fazlaydı, şimdilerde de paylaşımlar var belki de, ama sadece kendisiyle aynı ortamda oturanlar arasında.
Geleneksel kırmızı Ramazan şerbeti, Osmanlı renkli macunlar, kâğıt helvalar, horoz şekerleri yenir, sokaklar bayram havasında olurdu. Şimdi ise çoğu tatlısını pastaneden alıp evinde yiyor. Sahur vakti davulcularımız var, sahi eskiden onlar da ne güzel maniler söylerlerdi değil mi? Bu şekilde sahura kalkan insanlar aynı zamanda anlamlı hoş sözler de duymuş olurlardı.
Bak geldi etli dolma,
Çok yiyip göbek salma,
Üstüne bir kahve iç,
Bak falına, keyfini çıkar...

Ya şimdi davulcular mani söylemiyor. Yoksa bilmiyorlar mı? Tokmağı vurup mani söylemek bu kadar zor olmamalı. Bizler rahatsız oluyoruz bunun yerine telefonların alarmlarını kuruyoruz. Bazı semtlerde de çok sessiz gezdiklerine ramazanın ortasında ve sonunda bahşiş almaya kapılara gittiklerinde de davulcuların vay başına gelenler, uyandırılmadıklarını düşünen komşular ile gergin anlar az yaşanmıyor.
Ramazanın ruhunu hissetmeye yaşatmaya yönelik çalışmalar bir kaç yıldır, belediyelerin desteğiyle bazı faaliyetler yapılmaya çalışılıyor ama eski havasının olmadığı kesin aslında, Ramazanlar değişmedi, Ramazanlar değişmez ki sanırım Ramazanı bizler değiştirdik :(

Haftaya Perşembe Görüşmek Üzere Dostlarım, Sevgiler…