Müzik sektörüne nasıl giriş yaptınız sizi biraz tanıyalım ?



Merhaba. Ben Barakka grubunun gitarist ve vokalisti Barış Kaya. Müziğe lise çağlarında yabancı Hard Rock ve Metal grupları dinleyicisi bir çocuk iken “acaba ben de bir enstrüman çalmayı öğrenebilir miyim” diyerek başladım. Gitar dersleri alırken, arkadaşlarımızla ufak ufak grup kurma hayallerine geçtik. İlk grubumu da sevgili Ediz Hafızoğlu ile kurdum. Sonra gruplar dağıldı , yeni gruplar kuruldu. Derken ben ABD’e taşındım ve orada şimdiki grup arkadaşlarımdan Udi Roger ve perküsyoncu Joe ile tanışarak, Barakka’nın temellerini attık. 



Müzik yaşantınızı seçtiğinizde çevrenizden size ne gibi tepkiler geldi ?



Ailemden çalışmalarıma herhangi bir köstek gelmedi. Kimse yaptığım şeye karşı çıkmadı. İlk başlarda zaten herkes için geçerlidir bu, bir düş gibidir. Acaba’dır. Zamanla, müzisyenin hali “nelerden feragat edebilirsin?” sorusunun yanıtıyla belirlenir. Her zaman enstrümanına çalışman gerekir. Kendini geliştirmen gerekir. Öğrenmenin sınırları olmadığını, senden çok daha yetenekli insanların varlığını ve gördüğün, tanıdığın her müzisyen ya da müzik sektöründe çalışan insandan öğreneceğin şeyler olduğunu anlaman gerekir. Bu durumda hala devam etmek istiyorsan , ki ben istedim, o zaman herkesin kendine özel bir yolu olduğunu da anlaman gerekir. Aile orada çok önemli. Amerika’ya yerleştiğimde de müziğe devam ettim. O zamanlar da bana Türkiye’de yaşadığım günlerden daha çok destek oldu ailem. Manevi anlamda. Şanslıydım yani. 



Son çalışmanızdan biraz bize bahseder misiniz ?



Barakka olarak ikinci albümümüzü bitirdik. Kayıtlar, Philadelphia, Ankara , İstanbul ve İzmir’de yapıldı. Albümün mikslerini sevgili Uğur Memiş, kendisi ayrıca yapımcımız oluyor, yaptı. Mastering’i Selim Sayarı tarafından yapıldı. Albüm öncesinde de “Alevler İçindeyim” adlı parçamızı tekli halinde çıkardık. 



Klibin bence çok güzel bir hikayesi var. Bundan tam bir sene önce Meksika’ya tatile gittim. Bir gece sahilde bir “Ateş Dansı” grubu gördük. O zamana kadar yönetmen arkadaşımızla hangi parçamıza klip çekeceğimizi düşünürken, bu performansı gördükten sonra kararımı verdim ben. Klibin içinde bu gruptan görüntüler olmalıydı ve klip Alevler İçindeyim’e yapılmalıydı. Yani kafamda oluşturduğum video klibin konusu piyasaya çıkacak olan parçamızı seçti.  Meksikalı ateş dansı grubuyla  yaptığımız görüşmelerde teklifimize evet yanıtı alınca, yönetmen arkadaşımız Hüseyin Cevahir Ünal , Ankara’dan kalktı geldi ve çekimlere başladı. Philadelphia, New Jersey, Manhattan New York’ta uzun uzun farklı mekanlarda çekimler yaptık. Ateş dansını yapan Diana’nın çekimleri Cancun ve Tulum adlı şehirlerde, Meksika’da yapıldı. Biz çekimlerimizi Amerika’da kışın soğukta yaparken , Diananın çekimleri yaz ayları gibi sıcakta yapılmış oldu. Güzel bir tezat yarattı. 



Parçanın klibi YouTube NetD kanalında yayınlandı. Türkiye ve Amerika’da da radyo istasyonları “Alevler İçindeyim” ‘i çalmaya başladılar. Şimdi ikinci klibimizin çalışmalarına başladık. İkinci klip ile birlikte albümümüzü de yayınlayacağız. 





Son zamanlarda bazı sanatçılar albüm çıkarmak mı asla diyor bunu neye bağlıyorsunuz, muzık



sektorumuzun içinde bulunduğu durum hakkında neler düşünüyorsunuz ?



Bence bu stratejiye bağlı. Albüm yapmanın çok da kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ama dediğim gibi herkesin bir planı, programı ve stratejisi var. Bir albüm içinde on parçanız vardır; bu on parçanın içinden üç ya da dört eserinize klip yapabilirseniz ve isminiz duyulmaya başlarsa, o zaman dinleyiciler sizin pek bilinmeyen şarkılarınızı da merak edecektir. Albümün o noktada avantajı var. Bazı sanatçılar, özellikle tanınmış olan kişi ve gruplar, tekli çıkararak hem masraflarını düşük tutuyorlar hem de ellerinde kalan parayı PR, reklama harcayabiliyorlar. Bulunduğunuz durum ve strateji çok önemli. Sektörde artık çok büyük paralar dönüyor. Sadece kayıt anlamında değil, PR, klip çekimleri, reklamlar bu meblağları yükseltiyor. Yapımcılar da tanınmamış gruplara o harcamalarda pek yardımcı olmuyorlar. Biz bu konuda da şanslıydık; Uğur Memiş sayesinde bir çok kaliteli insanla tanışıp çalışma şansımız oldu. İkinci albümden sonra yeni bir albüm yapar mıyız, neden olmasın? Plan, bulunduğunuz güne göre belirlenir. Bütçeyi, planını doğru yapan gruplar ve şarkıcılar bir süre daha ayakta durabiliyorlar. Devamını getirebilmek için de konserler vermek ve üretimi bırakmamak lazım. 



Youtube kanalınız da canlı performanslarınızı yayınlıyor musunuz ? Youtube dakı sahte tık



olayları hakkında neler düşünüyorsunuz Youtube Album / Single satışlarınızı etkiliyor mu?



Zaman zaman yayınlıyoruz. YouTube önemli bir mecra, doğru. Ama ben aslında bizi kaydedip kendi YouTube sayfasına koyan dinleyicilerin kanallarını seyretmeyi daha çok seviyorum. Belki size garip gelecek ama öyle. Dinleyicinin o anını paylaşması ve lütfedip bizi koymuş olması hoşuma gidiyor. Birkaç tane favori videom var öyle. İstanbul konserinden bir kısım vardı, Philadelphia World Cafe Live sahnesinden bir çekim yapmıştı bir dinleyici, o da çok güzeldi. Bir tane de Philadelphia Türk Festivalinden kısım vardı. Hatırladıklarım bunlar şimdilik. Bizim videolarımız (kanalımız ) için konuşacaksam; çıkıp, başkalarının parçalarını çalıp YouTube’a koymak bana pek cazip gelmiyor. Yine de zaman zaman koyuyoruz parçalarımızı, doğrudur. Roger ile birlikte grubumuzun çaldığımız birkaç farklı mekanda gerçekleşen performans videolarımız var. 



Sahte tık’lara gelince: bunun da birkaç nedeni var. İnsanlar kısa yoldan bir yerlere ulaşmaya çalışıyorlar. İnsanlar, çok çalışmadan dikkat çekmek istiyorlar ve bunun gibi mazeretler yüzünden sahte tık’lar, sadece YouTube’da değil, diğer platformlarda da yaşanan abartılı rakamları görüyoruz. Kırk, elli milyon izlenmesi olan Türk Pop şarkıcısı bir arkadaşın ABD’de iki yüz kişiden az insana konser vermesi abesle iştigaldir. Bizzat biliyorum bu durumu. İnsanlar kendilerini kandırmak için paralarını bu şekilde harcıyorlar. Bir nevi beğenilme hırsı. Uyuşturucu gibi. 



Alevler İçindeyim, YouTube ‘a girdiğinde kaç dinlemeye ulaşacak bilmiyordum. Bildiğim tek şey asla ve asla sahte tıklanma almayacağımız idi. İnsanlar gidip bakabilirler. Sahte tıklanma almadığımızı görecekler. Ben gayet memnunum. Yeni dinleyicilerle tabii tanışmamıza vesile oldu. Güzel mesajlar aldık. Türkiye’de bir kere daha çalmak için bize büyük bir motivasyon oldu bu. Yeni klip çekimi için çalışmalara da  başladık. Satışları da pek tabii ki az da olsa etkiliyordur. Çok olduğunu sanmıyorum. Nedeni de artık insanlar istedikleri anda istedikleri parçayı YouTube’da dinleyebildikleri için, albüm Ya da tekli’leri alan kişiler genelde gerçek müzikseverler ve sizin gerçek dinleyicileriniz oluyorlar. 



Son zamanlarda Sanat eğitimi almayanlar da single çıkarıyor bu konu hakkında neler



düşünüyorsunuz ?



Bu konuyu da müzik dallarına göre açıklayayım. Bu söylediğiniz tekli’ler genelde Pop ve türevleri üzerinde çıkıyorlar benim gördüğüm kadarıyla. Az önceki sahte tıkları almak ya da sahte toklarla kendini avutma psikolojisine benziyor. İnsanlar müziği ünlü olmak için kullanmak istiyorlar ise bu tür davranışlara giriyorlar. Müziğiniz iyi olduğu için tanınabilirsiniz, bu güzel ve oldukça mümkün. Tanınmak için müziği kullanmaya çalışırsanız bir yerde duvara çarparsınız. Belki belli bir süre dileğinize kavuşursunuz. Amerika’da böyle bir durum var mesela. Tek şarkı ile ünlü olup sonra kaybolanlar, yani “One hit Wonder” diye tabir edilen insanlar var. 



Ben gitar çalmaya lise zamanında başladım ama çocukken “Yurdaer Doğulu Sanat Merkezi”nde çocuk korosunda idim. Koronun solisti de Kenan Doğulu idi. Kenan bizden yaşça büyüktü, solist oydu, Ozan Doğulu da piyano çalardı koroya. Bu iki iyi müzisyen kardeş, ünlü olmak için başlamadılar bu işe. İyi işler yaptıkları için ünlü oldular. Bu önemli bir nokta.



Sanat eğitimi almadan kendini geliştirerek başarılı olan veya olabilecek, müziğe gönlünü kaptırmış bir çok insan vardır.  Onlar da başarabilirler. Bunda hiç bir sorun yok. Ancak ünlü olabilmek için müziği kullanmaya çalışıp , bir yerden para bulup o parayı sağa sola saçanlar eninde sonunda hüsrana uğrarlar. 



Fan Grubunuz var mı onlara neler söylemek istersiniz?



Amerika içinde sayıca daha çok Fan kitlemiz var. Hatta deyim yerinde ise “Hardcore” denilen bir Amerikalı dinleyici kitlemiz bile var. Türkçe bilmeden şarkılarımızı aksanlı da olsa söyleyen Amerikalı dinleyicilerimiz var, görseniz şaşarsınız. Bizim için 3-4 saatlik yol kat edip konserimize gelen Amerikalı seyircilerimiz var. 



Alevler İçindeyim’den sonra Türkiye’de dinleyici sayımız arttı. Sosyal medya hesaplarımıza Türkiye’deki dinleyicilerimizden mesajlar geliyor, bizi mutlu ediyor bu durum. En çok “Türkiye’ye ne zaman geleceksiniz” sorusu soruluyor. En kısa zamanda konserlerimize başlamak istiyoruz. Yıllar sonra yeniden Türkiye’de çalmak Harika bir duygu olacak. Sabırsızlanıyoruz. 



Bizim fan’lerimizle aramızda güzel bir iletişim var. Onların desteği ile buraya geldik ve umuyoruz ki onların desteği ile daha çok insana ulaşacağız. 



Konserlerinizi etkinliklerinizi öğrenmek isteyenler size nereden ulaşabilecek ?



Sosyal medya kanallarından ulaşabilirler. İnstagram adresimiz, barakkamusic. Facebook arama seçeneğindeki “grup barakka” yazarlarsa Facebook grubumuzu bulacaklardır. Aynı şekilde, Twitter’da barakkamusic ismi altonda geçiyoruz. Türkiye’deki konserlerimizi farklı basın kuruluşlarında ve radyolarda da duyurmaya çalışacağız. 



Müzik dışında başka aktıvıtelerınız var mı Müzik dışında neler yaparsınız ?



Grupça farklı şeyler yapıyoruz, farklı işlerimiz de var. 



Aktivite olarak, bir ara tiyatro gruplarına ses ve ışık amirliği yapıyordum, çok zevkliydi. Bunun dışında aktivite olarak gezmeyi çok severim. Bir ara barmen’lik yapmıştım, o yüzden miksolojiye ilgim vardır. Ayrıca emlak işleri de dikkatimi çekiyor. Grupta bir üyemiz bilgisayar mühendisi, bir öğretmen ve bir kişi de hastanede ses sistemleri müdürü.



Mutfakla aranız nasıl ? Dışarıda mı yemek yersiniz yoksa evinizde kendiniz mi yaparsınız ?



Mutfakla aram iyidir. Genelde eğer konserimiz Ya da provalarımız olmadığı sürece evde yemek yapmaktan hoşlanırım. Bazen grup arkadaşlarımızla birlikte sevdiğimiz restoranlarımıza da gideriz. Farklı çeşit yemekler ve farklı kültürlerin mutfakları ile ilgileniyorum diyebilirim. 



Uzun soluklu bir evliliğin sırrı neler vede aşk hayatınız nasıl ?



Uzun soluklu bir evliliğin sırrı sanıyorum ki karşılıklı anlayış. Öncelikle bu. Sonrasında sevginin devamında karşılıklı iş bölümü olabilir. Benim başımdan bir evlilik geçti, sonunda başaramadık. İyi şekilde ayrıldık ama boşanmalar çok zorlu oluyor. Çocuklu aileler için daha da zor. Bizim çocuğumuz yoktu belki bu daha kolaylaştırdı boşanmayı. 



Müzik en büyük aşk. O yüzden aşk hayatım gayet iyi diyebilirim . 



Bir idolünüz var mı ? Türkiye'de ve dünyada en beğendiğiniz isimler kimler ?



Türkiye’de ve dünyada beğendiğim çok isim var tabii. İdol noktasında biri var mı, sanmam. Ama en çok saygı duyduğum (grup müziği yapanlardan dersem) James Hetfield. Metallica’nın solisti ve gitaristi. Metal gibi alternatif kalmış bir müzik türünü en yüksek seviyeye çıkardılar. Kendisi ayrıca müthiş bir vokalist ve inanılmaz iyi bir şarkı yazarı.



Türkiye’den dersem, en başta Bulutsuzluk Özleminin solisti Nejat Yavaşoğulları. Moğollar grubu duayenleri Cahit Berkay ve Taner Öngür. Daha yeni jenerasyondan söyleyeceksem de Haluk Levent ve Feridun Düzağaç. 



Neden dünya çapında bir star çıkaramıyoruz ve de neden yabancı şarkılarımız Avrupa'da



tutmuyor bir sebebi var mı ?



Var. Yeterince  güçlü PR’ımız yok. Yoksa Avrupa’da özellikle Türk potansiyeli çok yüksek. Çıkabilir miydi bir star? Tabii ki çıkabilirdi. Yetersiz PR, eksik çalışma bu sorunun en büyük sebepleri. Porto Riko’lu İspanyolca söylenen bir şarkı dünyayı sallıyorsa, bir Türk şarkıcının Avrupa’da Türkçe Ya da İngilizce bir parça yaparak büyük başarılar sağlamamasına hiç bir neden yok. Türkiye’de ünlü olmuş bir şarkıcı, daha gazla uğraşmak istemiyor. Çünkü Türkiye’de zaten ünlü o şahıs. Daha fazlasını istemiyor. Yeniden başlamak istemiyor. O kadar çalışmak istemiyor. PR açısından çok para harcamak istemiyor. Yapımcılar da korkuyorlar ve para harcamıyorlar. Sonucunda gelinen durum bu. 



Bu yılki projelerınızden bize biraz bahseder misiniz?



İkinci klibimizin çalışmaları Ekim ayı sonunda başlıyor. Kasım ayı içinde Türkiye’ye geleceğim. Radyolara konuk olacağım. Bir iki tane canlı yayın performansı olacak. Bunun dışında Barakka’nın Türkiye konserlerini planlayacağız. En kısa zamanda grupça gelmeyi düşünüyoruz.



Amerika’da zaten konserlerimiz sürüyor. Aralık ayı içinde bir tane Philadelphia ve bir tane New York City görünüyor şimdilik. 



Düet projeleriniz var mı kimlerle çalıştınız bu zamana kadar ?



Albümümüz içinde bir parçada düet var. Parçamızın ismi “Tutsak” . İngilterede sanat hayatını sürdüren sevgili Zeynep Önkaya ile yaptık parçayı. Muhteşem bir sesi ve yorumu var. Parçaya büyük bir güç kattı kendisi. Çok mutlu etti bizi. Bundan sonra da bu tür çalışmalara devam etmek istiyoruz. Mümkün olduğunca. İleride isim olarak şu kişiyle çalışalım diye bir takıntımız yok. İşini severek yapan herkesle çalışmak isteriz. 



Konserleriniz nasıl gidiyor sahnelerinizde artış var mı Yaz Kış dönemleri etkiliyor mu



konserlerinizi ?



Amerika’da konserlerimizin durumu iyi. Türk izleyicilerdeki artış biraz daha belirgin, özellikle de “Alevler İçindeyim” çıktıktan sonra bu artışı gördük. Mutluyuz. Amerikalı seyircimiz zaten artıyordu, Alevler İçindeyimi seyretmeleri de pozitif bir etken. Yaz / Kış dönemi tabii ki etkiliyor. Özellikle yaz aylarında daha az seyirciye çalıyoruz çünkü şehirler boşalıyor. Amerika dışına gidenler çok oluyor. Sonbahar ve İlkbahar ayları en çok seyircinin olduğu zamanlar bence. 



Sanatçılar birbirine laf atarak gündeme gelmeye çalışıyor son zamanlarda bu sanatçının sizce



popülaritesini arttırıyor mu ? Sanatcı sizce yaptığı işlemi yoksa bu sekılde mı gündeme gelmeli ?



Belli bir süre için popülerliğini arttırır, doğru. Nereye kadar ama? Saçma saçma laf atmalar ya da kavga çıkarmalarla bir süre ortalıkta olursunuz, ürettiğiniz eser ve eserler kötü ise eninde sonunda silinirsiniz. Bunun ötesi yok. Bence tartışacakları konular, yaptıkları işin kalitesi olmalı. Herhangi bir grup ya da şarkıcı bir parça çıkardıysa, bunun üzerinde konuşulmalı. Daha iyi nasıl olabilir, o konuşulmalı. Bu parçada neler iyi, o konuşulmalı. Bunun dışında gerçekleşen tüm laf atmalar, kavgalar, tamamen boş işlerdir. 



Beste yapıyor musunuz kimlere yapıyorsanız Beste verdiniz bu zamana kadar ?



İkinci albümümüzü piyasaya çıkarmak üzereyiz. Bu albümlerde yer alan parçaların büyük çoğunluğu da benim bestelerim. Yani , evet. Beste yapıyorum. Çok popüler olamamış bir iki sanatçıya beste verdim ama o işler de sayısal anlamda başarı kazanamadı. Daha  önce tanınmış isimlerden kimse benden bir beste istemedi. İsterlerse de seve seve veririm, onlara uyan bir parçam varsa neden olmasın ? Ayrıca Udi’miz Roger’ın da çok iyi besteleri var. Yani bizim grupta bir değil iki kişiden beste alma şansları bulunuyor, hahah. 



Müzik ile Aşk ikilemi arasında kalsanız hangısını tercih edersiniz ? Aşkın tanımı sizce nedir ?



Bu tercih etme konusu bana daha çok çocuklarının içinde en çok hangisini seviyorsun ya da anneni mi babanı mı seviyorsun gibi bir seçim yapma zorunluluğunu hatırlatıyor. Aşk veya müzik. Hayatımda şu anda böyle bir seçim yapmak zorunda değilim. O yüzden şanslıyım demek ki. 



İnsanlar hayatlarında türlü tecrübeler yaşarlar. “Asla şunu yapmam” diyen bir çok insanın başına “yapmam” dediği şeyin geldiğini biliyorum, bu dünyada. Hayatta hiç bir şey için çok net konuşmamak lazım . 



Aşk, gözünle değil ruhunla gördüğün şeydir. Ruhunla hissettiğin, ruhunla baktığın, ruhunla sevdiğindir, aşk. 



Ekranlarda sizi görebılecek mıyız kendinize ait bir muzık programınız olacak mı ya da dizi film



oyunculuğunda da görebılecek mıyız ?



Kendime ya da kendimize ait bir müzik programımız olmasını çok isterdim açıkçası. Özellikle yurt dışında yaşayan, benim gibi Türk müzisyenlerle söyleşiler yapmayı, Türkiye’den gelip ABD’de konserler veren Türk sanatçı ve gruplarıyla sohbet etmeyi çok isterdim. Yani, format var ama daha böyle bir proje yok diyelim. 



Dizi oyunculuğu gibi bir teklif de gelmedi. Gelse, düşünülebilir tabii. Kendimi geliştirebileceğim her türlü sanatsal projeye açığım. 



Sahnede mi çok otoritersiniz yoksa evde mi ?



Sahnede ne istediğimi iyi bilirim. Grup arkadaşlarıma, mekandaki sesçi ve ışıkçılara hatta kendi rodilerimize saygılıyımdır. Çünkü onlar bizim sahnede işimizi kolaylaştıran en önemli insanlar . Ben onlara ne istediğimi saygılı bir şekilde anlattığım sürece, onlardan da hep pozitif geri dönüşler aldım. O yüzden kendim için  otoriter demesem de ne istediğini bilen biri  diyebilirim. Evde daha sakin biriyimdir kesinlikle. 



Sizin için ideal bir eş nasıl olmalı ? Hayat Arkadaşım ille de sanat camıasından yada ıs dünyası



kesımınden olacak dıyen bır kıtle var bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz ?



Hayat arkadaşım illa ya da bu kesimden olacak diyemem. Aşkın tanımını az önce yaptık çünkü. İşine bağlı, işini hakkıyla yapan biri olması bence yeterli. Sanatçı, iş kadını, spiker veya bir bankada memur olması hiç bir şeyi değiştirmez. O yüzden ben, iş dünyası ya da illa sanatçı diyen kesime katılmıyorum. Aşkın ısmarlama olacağını düşünmüyorum. 



İdeal eş, kendi ayakları üzerinde durabilen, eşi ile ilişkisine ve yaptığı işe saygısı olan insandır. Sizin vermeniz gereken bazı kararlarda sizi cesaretlendirip size destek olabilmesi çok önemlidir. Aynı şeyi sizin de “ideal eş”inişe yapmanız şartıyla tabii. 



Son dönem de yapılan müzik yarışmaları bazı sanatçıların kendılerını gostermesı ıcın pr



calısması mı yoksa yenı sesler bulmaya yönelik yarışmalar mı bu konu hakkında neler



düşünüyorsunuz ?



Bu tip yarışmalar Amerika’da başladıktan sonra Türkiye’ye geldi. Tv izlenme oranları yüksek olduğunu düşünürsek, o jürideki sanatçılar için çok iyi bir PR çalışması diyebiliriz tabii. Yeni seslerin çıkması açısından da muhakkak iyidir. Güçlü bir başlangıç yapabiliyor o yarışmadan çıkan insanlar. Bir gün önce kimse sizi tanımazken bir gün sonra milyonlarca kişi tarafından televizyonda izlenmiş oluyorsunuz. Bu çok iyi bir başlangıç. Sonrası o yarışmadan çıktıktan sonra size bağlı. Doğru kişilerle doğru çalışmaları yapabilenler tabii ki ayakta kalacaklardır. 



Hayatınızda hiç pişmanlıklarınız oldu mu ?



Pişmanlığım olmasa da “keşke”lerim oldu. Çok genç yaşta kaybettim babamı. Keşke daha çok zamanımız olsaydı onunla. Keşke yıllar içinde kaybettiğim o çok sevdiğim insanlarla da daha çok zaman geçirtebilseydim. Hayatıma girmiş olan herkese, beni şimdiki ben yaptıkları ve acı ve tatlı bütün anılar için teşekkür ederim. Pişmanlık noktasına gelecek kadar bir deneyim yaşamadım. Memleketimden ayrıldıktan önce de sonra da hayatımda çok iniş çıkışlar oldu. Pişmanlığım olmadı. 



Dizi film müzigi yapma düşünceniz var mı ?



Aslında beste açısından bu tip çalışmalarım var. Hatta Roger ile birlikte bu tip yazdığımız müzikler var. Şimdilik bir teklif almadık ama çok isteriz. Biz müzik yazmaya devam ediyoruz, günün birinde doğru bir proje gelirse de seve seve müziğimizi o çalışmada kullanırız.



Müzik ödülleri hep aynı isimlere veriliyor bu bir pr çalışması mi sizce ?



Amerika’da ve Avrupa’da bu durum öyle değil. Ödüllerin hep aynı isimlere verildiğini de ilk defa sizden duyuyorum. Ben bu ödül işine pek inanlardan değilim demek ki. Bence en büyük ödül, dinleyicinizin size sadık olması, yaptığınız çalışmaları takip etmesi ve konserlerinize gelmesi. Bunun dışında müzik ödüllerinde şu kazanmış, bu kazanmış çok da bağlamıyor beni. Ödülleri dediğiniz gibi, hep aynı isimler alıyorsa, tabii ki PR çalışması değil PR çatışması diyebiliriz. Yani, kimin PR’ı daha iyi ise o zaman ödülü o kişi alıyor demektir. 



Müzik yarışmalarının amacına gore hareket ettiğini düşünüyor musunuz yoksa bazı sanatçıları



gündeme getirmek için pr çalışması mi?



Müzik yarışmaları, adı üstünde yarışma. Televizyonda yer aldıkları için hem reklam amaçlı hem de insanları ekranlara çekmek için yapılan programlar. Bence her kesime ve her amaca ulaşmak için yapılıyor bu programlar . Yani, jüri üyeleri için PR, televizyon kanalı için izlenme oranlarının artması ve yarışmacılar için de tanınmak. Bir çok amacı var ve hepsine uygun hareket ediyor. Yarışmacılar açısından bakarsak, en zor onların işi. Yine de onların da Tv’ye çıkması küçümsenecek bir tanıtım değil. 



Rap Müziği ülkemizde daha çok dikkat çeker hale geldi sizce bunun sebebi nedir?



Bunun sebebi öncelikle dünyadaki Rap/HipHop tarzının yükselişi. Dünyada yükselişte olan tarzların da Türkiye’ye gelmesi gayet doğal. Rapçilerin genç kesime ulaşmaları daha kolaylaştı. Ayrıca standart pop müzikten daha farklı şeyler dinlemek isteyenler için de ideal bir tarz. Bence Rock ve Alternatif müzik Türkiye için konuşacaksam hala iyi bir yerde ama farklı şeylerin dikkat çekmesi doğal. Rap de o yüzden ilgi çekiyor. 



Yeni Jenerasyondan kimleri beğeniyorsunuz ve beğendiğiniz aranjörler var mı ?



Yeni jenerasyondan Sufle grubunu beğeniyorum mesela. Bence gayet başarılılar. Adamlar (grubu) iyi. 



Aranjörlere geçersem, Özgür Bakkaloğlu diyorum. Kendisi ile çalışma şansımız olduğu için çok şanslıydık. Müthiş bir iş çıkardı. Bir önceki jenerasyondan dersem, Ozan Çolakoğlu derim. Özellikle yaptığı bazı albümlerde çok başarılıydı. Bir de Tarkan Gözübüyük tabii ki.



Sizce kariyerinizin en önemli yılı hangisi unutamadiginiz bir ani varmı?



Kariyerimin en önemli yılı tabii ki bu yaşadığım yıl. Geçmişte güzel şeyler yaşadık ama onlar geçmişte kaldı. Bugünü yaşamak gerek ve bugün neler yapıyoruz , bu sene neler yapacağız onları düşünüp öyle hareket etmek istiyorum, istiyoruz.



Unutamadığım çok anımız var. Moğollar ile birlikte Philadelphia’da verdiğimiz konser mesela. Yeni Türkü ile New York konserimiz, biletler tükenmişti, süperdi. Mirkelam konseri keza öyle. Bir unutmadığım sahne anısı ise, biz ses kontrollerimizi yaparken (O gece Üstad Erkan Oğur ile çalacaktık Philadelphia’da)



bir eser çaldık. Erkan hoca, sahne arkasından çıktı sahneye geldi. Tabii saygımız çok büyük, ne diyeceğini bilmiyorduk, “Ooo Çeçen Kızı çalıyorsunuz, aferin çocuklar” dedi. Biz de çok mutlu olduk tabii. Bu unutulmaz bir anı. Güzel anılar biriktirdik bir çok sanatçı ile. Bu konuda şanslıyız.



Turkiyede Sanat yapmak Sanatını icra etmek zor mu ?



Finansal açıdan rahatlığınız yoksa, her yerde zor. Uğraşmanız gereken çok şey var. Sadece parça yazmak, kaydetmek ile kalmıyor. Doğru aranjörü ve yapımcıyı bulmak, onları projenize inandırmak, projenizi geliştirmek, güzel ve etkileyici bir klip çekmek, bütün bu basamaklar sanatçıları zorluyor. Bu işlerin yürümesinde menajerlerin etkisi de önemli.  Doğru takım doğru proje ile işler yürür. Yoksa, tabii ki zor. Hatta çok zor diyebilirim. 



Sosyal Medya ile aranız nasıl?



Genelde her gün grup sayfasına girip, bize yazılan mesajlara bakarım. Bana özel bir soru varsa yanıtlarım. Dinleyicilerimiz ile iyi bir bağ kurmamızı sağladığı için, onlara daha kolay ulaşmamızı sağladığı için sosyal medyayı kullanmayı seviyorum. Aram iyi diyebilirim. 



Dergilerin popüler isimlere yer verme konusu hakkında neler söylemek istersiniz ?



Dergiler satışlarını arttırma amaçlı olarak  bu şekilde davranıyorlar, popüler isimler de böylece reklam yapıyorlar, bu da çok normal. Eğer dergiler sadece tanınmamış ya da yeni yeni tanınan insanlara yer verselerdi, satışları oldukça düşük olabilirdi. O yüzden bu durumu anlıyorum. Yine de, tanınmamış ya da tanınmaya çalışan yeni isimlere ve yeni çalışmalara daha çok yer vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Bunun bir yüzdesi olması ve bu yüzdeleri doğru şekilde kullanmaları daha doğru olacaktır. 



Son olarak sevenlerinize neler söylemek istersiniz ?



Türkiye’deki sevenlerimize, çok yakında buluşacağımızın müjdesini vermek istiyorum. Konserlerimizi bağladıkça, sosyal medya hesaplarımızdan duyuracağız, mutlaka takip etsinler. Az kaldı!



Amerika ve diğer ülkelerdeki dinleyicilerimize ise, bize verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum. Yıllarca bizi desteklediler, konserlerimize geldiler, festivallerde çaldık, geldiler. NBA maçı öncesi çaldığımızda bile eski dinleyicilerimizi gördük. Ne kadar teşekkür etsek az. Beraber çok daha güzel günler göreceğiz! 



Çoklu soru köşemiz :



En sevdiğiniz renk : Kırmızı



En sevdiğiniz yemek : Annemin yaptığı (çalı) taze fasulye 



En sevdiğiniz şehir : Havana, Philadelphia ve İstanbul



En sevdiğiniz film : Baraka, Fight Club



En sevdiğiniz dizi : Game Of Thrones



En sevdiğiniz spor : Futbol ve beyzbol



En son gittiğiniz konser : Philadelphia Orkestra’nın Şehrazad.2 



En son gittiğiniz film : Joker



En nefret ettiğiniz şey : iki yüzlülük



En sevdiğiniz hayvan : köpek 

Editör: TE Bilisim