RÖPORTAJ: ASLAN SAYIM

Öncelikle bilinmeyenleriyle Murat Güneş kimdir? bizlere kendinizden bahseder misiniz?

Gönlünü müziğe kaptırmış, büyümeyi otuzlu yaşlarında bırakmış ama otuzlu yaşlarındayken de bazen 65 yaşında gibi hisseden bir şarkı yazarıyım. İTÜ’de mühendislik okudum aynı anda İstanbul Üniversitesi’nde konservatuvara devam ettim, yanı sıra Ali Poyrazoğlu ve Sadri Alışık Kültür Merkezleri’nde oyunculuk dersleri aldım, üstüne Marmara Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptım. Bir ara öğrencilikten emekli olacağımı düşünüyordum. Son olarak Tüzin Tiryaki’den ebru dersi aldım 4 sene boyunca. Kısaca öğrenmenin yaşı ve sonu olmadığını düşünen biriyim.
 


Müziğe şarkı sözü yazmaya ve bestelemeye ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

Biraz klişe olacak belki ama çocukken diyebiliriz. Ortaokul yıllarımda okuldan eve dönerken kimi zaman servise binmezdim ve yolda şarkılar uydurarak eve gelirdim. Şarkıcı olmak niyetiyle İstanbul’a üniversite okumak için geldiğimde ise bir farkım olmalı diyerek şarkı yazmayı ciddiye aldım. Önce çeşitli şarkıcılara sahnede vokal olarak eşlik etmeye başladım ve akabinde oradan edindiğim çevre ile şarkılarımı değerlendirme fırsatını yakalamış oldum.
 


İlk yazdığınız şarkı hangisi ve kim seslendirdi?

İlk yazdığım şarkının melodisi ya da sözleri aklımda olmasa da adını hatırlıyorum. “Aşk Her Şeye Kadirdir” :) Onu kimse söylemedi. İlk seslendirilen şarkım Erkekler de Ağlar ise bir Seda Üren Alişan düeti oldu.
 

Müzik hayatınızda dönüm noktam dediğiniz şarkı hangisi desem? Kim seslendirdi?

Geniş kitlelere ulaşan ilk şarkım Berdan Mardini’nin seslendirdiği Senden Çocuğum Olsun. Şarkının yolculuğunu ilk kez buradan söylemiş olayım. Demosunu menajeri Eyüp Kanat ile o zamanlar İbrahim Tatlıses’e ulaştırmıştım. İbrahim Bey şarkıyı kendisi için çok genç ağızlı bulunca, Eyüp de Berdan’a götürdü. Nitekim ona kısmetmiş.


Şarkı yazmak duygu işi derler hep... bu doğru mu? en mutlu olduğunuz zamanda eğlenceli şarkılar mı meydana geliyor? Mutsuzken duygusal slow şarkı mı yazılıyor?

Elbette ki bu bir duygu işi. Her şeyden önce Allah vergisi bir yetenek olmazsa olmazı bence ama yine de sadece ilhamı beklerseniz bu biraz tembelliğe kaçmak olur. Yani oturup çalışmak da gerektiren bir iş şarkı yazarlığı ki bu da gösteriyor ki besteci söz yazarının duygu durumuyla direkt olarak ilintili değil. Kaldı ki bana sıklıkla sorulan sorulardan biri bunların hepsini yaşadın mı? Şayet yazdığım her şarkıyı kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak yazmış olsaydım şu an beni akıl hastanesinde ziyaret ediyor olurdunuz. :) Sözün özü çok mutlu olduğum zamanlarda da duygusal bir şarkı yazabilirim ya da bunun tam tersi de mümkün.
 


Otokontrolü müsünüz yoksa hatalar yapar mısınız?

Şarkısı bile var hatasız kul olmaz. Otokontrolü sağlam biriyim fakat hata yapmaktan da korkmam. Çünkü o hatalar da bizim kimliğimizi oluşturan şeyler arasında. Birisi bir şeyin yanlış olduğunu söylediğinde de tavrım benzeri olur. Bırak o yanlışı ben yaşayarak deneyimleyeyim, öğreneyim.
 


Size yapılan ne gibi yanlışı affetmezsiniz?

Tam da yukarıda söylediğim gibi hatalar, yanlışlar çok insani şeyler ve birini gerçekten sevdiğinde tolere edilebilir elbette. Sanırım benim kırmızı çizgim yalan. Yalana karşı tahammülüm pek yok. Bir diğeri de saygı. İnsanlar sen ona alan tanıdığında, senin hayatına her köşeden dalabileceklerini zannediyorlar. Saygının olmadığı yerde hiçbir ilişki sağlıklı bir yol katedemez.
 


Başarılı bulduğunuz yorumcular kimler kimleri severek dinliyorsunuz?

Off dünya kadar var. Yabancı şarkıcıları es geçerek bizden isimlerden örnek verecek olursam elbette Sezen Aksu, Sibel Can, Tarkan, Kenan Doğulu gibi birçok dev ismin yanı sıra yeni nesilden özellikle sevdiğim isimler Emircan İğrek ve Kaan Boşnak. Yorumculuktan çok bu isimlerde beni çeken asıl hadise şarkı yazarlıkları. Günümüzün ozanları bu müzisyenler.
 


Müzikte hızlı tüketim devrindeyiz. Maalesef artık hit şarkı çıkmıyor. Sadece popüler oluyor şarkılar ve tüketimden sonra dinlenmiyor. Bunun nedenleri sizce nedir?

Bu soruya müzikal açıdan bakacak olursak hepimizin kabahati var. Uzunca bir süre müzik dünyasını domine eden bazı mecraların dayattığı şekilde benzer şarkılar yapıldı ve kaçınılmaz son olarak artık dinleyicide karşılık bulmamaya başladı. Sosyolojik olarak bir değerlendirme yapacak olursak da ne yazık ki artık insanların odağını bir şey üzerinde uzun süreli tutmak mümkün değil. Bunu sadece şarkılar üzerinden değil dizilere bakarak da anlayabiliriz. Eskiden 4 5 yıl süren diziler vardı hatılarsanız. Şimdi ise en fazla ömürleri 1,5 yıl bazen zorlamayla 2 yıl oluyor. Sanırım birçok sebepten ötürü insanımızın tahammül eşiği çok düştü. Bunu da sosyal medya kullanımına bağlıyorum ben.



Zamanda geriye gidip, hayatınızdaki bir şeyi değiştirebilseydiniz bu ne olurdu?

Vallahi bunu da ilk kez buradan söylemiş olacağım. Benim kimlikteki soyadım Ergüneş. Zamanında bir takım sebeplerle kendi kendime Güneş olarak kısalttım. Şimdi düşünüyorum da Ergüneş olarak kullansaymışım keşke. İnternette adımı aratırken çok zorlanıyorum. Türlü türlü Murat Güneş görmekten bıkkınlık geldi.