Öncelikle bilinmeyenlerinizle bizlere kendinizden bahseder misiniz?

Zeyn’el: Az kişi bilir aslında ben mesleğimi icra etmiyor olmasam da bir felsefe öğretmeniyim ve pek tabii bir felsefeci olarak bilinmeyeni sevip onla uğraşmayı öğrendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca tam bir gelecek meraklısıyım. İleride neler olacak acaba diye düşünmek beni daima ve inanılmaz derecede heyecanlandırır. Bunu da yine bilinmeze duyduğum merakla ilgilendirebilirim çünkü gelecek ‘en bilinmeyen’ olduğunu söyleyebiliriz. Bunun dışında yine az kişi bilecektir İstanbul’un bir varoşunda Gaziosmanpaşa’da doğdum ve belki bazılarına ilginç gelecektir ben kendimi bu yüzden şanslı hissediyorum. Bu durumun İstanbul’u ve yaşamı tanımak konusunda erken yaşta bana bir avantaj sağladığını söyleyebilirim. 

Müziğe ilginiz nasıl başladı? Müzik yolculuğunuzu anlatır mısınız? 

Zeyn’el: Kökenlerim Aşık/ozan geleneğine dayanıyor. Kendimi bildim bileli şarkı türkü söylüyorum. Evimizde müzik ve türküler hiç eksik olmazdı. Dede toprağım olan Erzincan’dan nice müzik üstadları çıkmış. Müzik kültürü zaten Anadolu’nun hemen hemen her yerinde günlük ritüellerin en başlarında gelir. İş yaparken ya da boş bir vakitte yapılan ilk şeylerden birisi türkü dinlemek ya da söylemektir. Ancak müzik yaşamımda en önemli kırılma şudur ki lise yaşlarımı 2000’lerin başındaki Beyoğlu’nda geçirdim ve orda Rock müzik kültürüyle tanıştım. Açıkçası müziğimin temeli de işte bu günlere dayanır. O günlerden bu güne rock müzik ve türküleri sentezleyerek kendime has bir müzik tarzı oluşturmaya çalışmaktayım.

Yeni single çalışmanız hayırlı olsun projenin oluşumunu anlatır mısınız? 

Zeyn’el: Evet, uzun zamandır dost olduğumuz ve birlikte çalıştığımız Evrencan Gündüz ile akustik ve canlı bir türkünün, “Karanfil Deste Gider” in kaydını yayınladık. Bu kayıt Rezonans isimli kavramsal ve akustik bir türkü projemin, 4. Albümünün ilk teklisi oldu. Bu çalışmanın hem sesi hem de videosu aynı anda, canlı bir şekilde Kadıköy Yeldeğirmeni’ndeki Mothership gitar atölyesinde kaydedildi. Bir sonraki tekli ise çok kıymetli Sufle ile 19 Ağustos’ta yayında olacak. Nihayetinde başka güzel isimlerle dolu bir Rezonans albümü olarak “Ağaçlar ve Çiçekler” adını alacak. Kalbimizi ortaya koyduğumuz bu albümde adları saymakla bitmeyecek pek çok dostumun emeği var, hepsine buradan tekrar ve sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. 

Otokontrollü müsünüz, yoksa hatalar yapar mısınız?

Zeyn’el: Gayet otokontrollü biriyimdir. Hata yapmaktan çok çekinirim fakat korkmam. Her insanın hata yapabileceğini kendime unutturmamaya çalışırım çünkü hata yapmaktan korkmanın ve bunun baskıya dönüşmesinin insan için tehlikeli olduğunu düşünürüm. Tam da bu baskı insan için daha çok hata getirir. Bunun da ötesinde benim için hata yapma imkanına sahip olmak kıymet verdiğim bir durumdur. insanı doğadan ve robotlardan ayıracak bir şey arıyorsak bu şeyin ancak hata yapabilme imkanı olabileceğini düşünürüm. Bu yüzden hata yapabilme ihtimali ile ve hatalardan kaçınabilmek sayesinde insan, insan olur. Doğadaki diğer canlılar ve robotlar hata yapmazlar. Bu konu üzerine Adem ile Havva mitosunu hatırlayım. İnsanın alemdeki varlığı bu mitosa göre yasak elmaya yani bir hataya bağlıdır. Böylelikle hataların insan yücelikle ilişki kurabileceği bir anlamı da vardır. Kısaca Hatalarımız olmasaydı biz olamazdık. Yaşasın hatalarımız demeyeceğim ama ne kıymetlidir hatalarımız diyebilirim.

Size yapılan ne gibi yanlışı affetmezsiniz?

Zeyn’el: Net olarak şu yanlışı affedemem diyemem ama iyi niyetli emeklerimin hiçe sayıldığı anlarda telafisi olmaz şekilde kırılabiliyorum.  Eşime, dostuma, çevremdeki insanlara elimden geldiğince çok emek veririm. Daima iyi niyetli olmaya çalışırım ve iyiliğe doğru hep birlikte yol alalım isterim. Bunu hor kullandıklarında ya da hiçe saydıkları anlarda dengem bozulabiliyor, affedemeyene dönüşebiliyorum.

Zamanla geriye gidip hayatınızdaki bir şeyi değiştirebilseydiniz bu ne olurdu?

Zeyn’el: Aslında bugünümden memnunum o yüzden geçmişimde bir şeyin değişmesini istemeyebilirim fakat geçmişi değiştirip bugünü etkilemek kulağıma daima eğlenceli bir fikir olarak gelir. Bu yüzden birlikte biraz eğlenelim diye ortaya atabileceğim bir cevap verebilirim. Şimdi en baştaki soruya dönersek geleceğe ve gerçekleşmemiş (belki de bizim gerçekleşmediğini zannettiğimiz) olasılıklara dair daima güçlü bir merakım olduğunu söylemiştim. Çocukluk yıllarımda karateye gitme furyası vardı ve ben de o yaşlarımda karate yaptım ve gerçekten çok severek yaptım. Pek çok insanda bu sporu bana çok yakıştırırdı ve siyah kuşağa kadar ilerlemiştim. Acaba hala karate yapıyor olsaydım hayatıma nasıl bir etkisi olacaktı, bunu hep merak ederim. Bu yüzden karateyi bırakmış olduğum anı değiştirip hayatımı bir de o şekilde izlemek isterdim.

Müzikte hızlı tüketim devrindeyiz. Maalesef artık hit şarkı çıkmıyor. Sadece popüler oluyor şarkılar ve tüketimden sonra dinlenmiyor. Bunun nedenleri sizce nedir?

Zeyn’el: Öncelikle çok güzel bir soru, bunun için teşekkür ederim. Hit ve popüler kavramlarının yerleşmiş anlamları arasında önemli bir fark var ve bu fark müziğin dijital platformlar üzerinden yayınlanması ve dinlenmesi sebebiyle giderek açılıyor. Dijital üretim ve tüketimin sağladıkları kolaylıkların yanı sıra müzik sektörüne verdiği zararlar da var. Müzik alanında, süratli ve dijital dünyada varolma savaşı müzik üreticisini daha çok ve hızlı üretme kıskacı içerisine alırken müzik dinleyecisini de acaba kaçırdığım yeni bir şarkı/sanatçı var mı sorusuyla derhal başka bir müzik arama yoluna itiyor. Bu durum doğal olarak hit olanı değil popüler olanı yetiştirmeye itiyor hepimizi. Başka ekonomik sebeplerin de olduğunu, müziğin diğer sektörlere göre pastasının giderek küçüldüğünü de söyleyebilecek olsak da asıl sebebin müzikteki dijitalleşme olduğunu öne sürebilirim. 

Başarılı bulduğunuz yorumcular kimler? Kimleri severek dinliyorsunuz?

Zeyn’el: Aslında bir bilinmeyen özelliğimi daha bu arada söylemem gerekir. Müzik sektöründe bir ses mühendisi olarak az çok eskiyim. Çalıştığım pek çok konser mekanı ve solist/grup oldu. Evrencan Gündüz, Madrigal’den Anıl, Sufle’den Göksu, Su Soley gibi ismini hemen sayabileceğim pek çok iyi solist dostum var. Bildiğiniz üzere zaten bu güzel solistlerle düetlerim de yayınlanmaya başladı. Bu isimlerin dışında yorumculuğundan akıl almaz bir şekilde etkilendiğim bir isim olarak Birsen Tezer’i sayabilirim. Onun şarkıları ve sesi beni başka yerlere götüyor. Belki bu röportajımıza denk gelir, sevgi ve saygılarımı iletiyorum kendisine.

Müzikal anlamda hedefleriniz neler?

Zeyn’el: Folk-rock, türkü-rock dediğimiz alanda müzikler üreterek Anadolu kültürünü ve derinliğini yurtdışında yeni halleriyle dinlenilebilinir kılmak en büyük müzikal hayalim. Yeni nesil bir aşık/ozan olabilmeyi istiyorum. Biliyorum ki bu yol uzundur dağlar dolanır ve zordur ama sanki bunların bir kısmı olmaya başladı bile. Ancak müjdelerini her şey daha kesin bir hale geldiğinde önümüzdeki günlerde vereyim.

Aşk hayatınız nasıl gidiyor? İlişkilerinizde çok kıskanç mısınız?

Zeyn’el: Aslında bu aralar aşk hayatım biraz karışık ama kimin karışık değildir ki diyerek kaçasım geliyor bu sorudan :) Şaka bir yana aşkın yaşamımızdaki en yüce şey olduğunu düşünüyorum ve karmaşık, içinden çıkılamaz durumların tam da aşkın kendisinidışarı vurduğu anlar olarak düşünüyorum. Aşk hele ki benim gibi aşık/ozan geleneğinin temsilcilerinden biri olmaya çalışan bir kimse için hem yolu var eden, hem yollara düşüren hem de müziğe sebep olandır. Aşk ile diyorum… ????

Editör: TE Bilisim