RÖPORTAJ: MELİSA ZEHRA ÖZKAN





Yahya Karakurt Kimdir?



1978 yılında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise tahsilini Sarıkamış'ta tamamladı. 1998 yılında Gazi Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Çeşitli okullarda öğretmen olarak çalıştım ve yöneticilik yaptı.  Ulusal ve yerel ölçekte birçok gazete, dergi ve haber sitelerinde eğitim, kişisel gelişim, teknoloji ve güncel konular üzerine düzenli olarak yazıları yayınlanmaktadır. Uluslararası geçerli NLP Practitioner sertifikası vardır. Yazar evli olup, iki çocuk babasıdır.



Önce Vatan, Yeni Çağrı  ve Beylikdüzü gazeteleri köşelerinde makaleleri kaleme alarak yazarlık serüvenine adım attı.



Eğitim okulda mı? Yoksa her yerde mi?



Çoğu insanı eğitim dört duvar arasına sıkıştırmaya çalışıyor, oysaki eğitimin ne sınırı ve ne de bir yerde sıkıştırılabilir. Ömür boyu süren, sınırı olmayan bir etkinliktir. Eğitim bittiği an insanın gelişimi, değişimi hayata bakışı biter. Amaçsızca dolanır durur.



Eğitimin işlevi ne o zaman?



Eğitim ömür boyu süren bir beyin işlevidir. James Hawel, “Dünyayı yöneten kalem, mürekkep ve kâğıttır.” diyor. Haksız da değil.



Eğitim, beyinde başlar, beyinde biter. Eğitimin, dört duvar arası etkinliği sanmak, satrancı beyin sporu değil, parmak sporu sanmaya benziyor. Bu yanlışlar bana kanguru isminin hikâyesini hatırlatıyor.



Avustralya’ya giden ilk insanlardan biri, dilinden anlamadığı yerliye kanguruyu işaret ederek “Bu ne?” diye sormuş. Yerli “Kanguru” demiş. Adam o hayvanın adını herkese o şekilde öğretmiş ve hayvanın adı kanguru kalmış.



Oysa yerli dilinde kanguru ‘bilmiyorum’ demekmiş! Beyinle ilgili bilgilerimizin çoğu, bu kanguru hikâyesine benzer.



O halde “kitap okumamız” gerekmez mi?



Bilgi çağında yaşıyoruz. Başarının en önemli kaynağı bilgi ve bilgiyi kullanmadır.



Bacon: ‘Bilgi, güçtür.’ der.



Kitap okuma seviyeleri yüksek ülkelerin insanları daha bilgili ve daha başarılıdırlar. Başarılı insanlar, zamanlarının çoğunu okuyarak geçirirler. Onun için okuma alışkanlığı edinmemiz gerekir.



Voltaire: ‘Okuma, ruhu yüceltir.’ demiş.



Kitaplar insan dağarcığında onlarca kelime bırakır. Okudukça güçleniriz. Okudukça kelimelere hükmederiz. Okudukça beynimiz daha güçlü çalıştığını görürüz. Okudukça, duygu ve düşüncelerimiz gelişir.



Dale Carnegie: ‘Her gün yirmi otuz sayfa okumakla kısa bir zaman içinde kültürünüzü yükseltip kitaplıklar devretmiş olursunuz. Kitap okuduğunuz zaman bir tek kelimeyi bile anlamadan geçmeyiniz, sözlüğünüz daima yanınızda bulunsun.’ diyor.



Eğitimin kaynağı neresi oluyor?



Eğitimin en önemli kaynağı tabi ki beyindir. Kişinin kendisinin farkında olması ve potansiyelini harekete geçirmesi beynini kullanmasıyla başlar.  Başarı, başarısızlık, öğrenme isteği, kısaca her şey beyinde başlar. Son 30 yılda beyin içini görüntüleme cihazlarında çığır açtı. İnsanın yaptığı her şeyin beyinde karşılığı olup olmadığını izlemek mümkün hale geldi.



Olumlu düşünmenin hayata pozitif etkileri nedir?



Olumsuz düşününce, hayatımız da olumsuz oluyor. Bilinçaltımıza yerleşip, bu olumsuz düşünceler kişiliğimizi ve hayatımızı etkiliyor.



Olumlu ve güzel düşünmek; beynimizin ve ruhumuzun temel gıdasıdır. Beyin bu gıda ile beslendikçe, vücudumuza faydalı hormonlar gönderilmesi için çaba sarf ediyor. Bu hormonlar da, bizleri daha sağlıklı yapıyor.



Olumlu düşünürsek bilinçaltımızı pozitif etkileyerek daha rahat bir şekilde hedeflerimize hayallerimize ulaşmamızı sağlar. Bu da motivasyonumuzu zinde tutar.



Eğitim Her Yerde Beyin Nerde?



Dikkatimiz dağınık, belleğimiz zayıf, duygularımız karışık, mantık kalitemiz düşük halde yaşıyoruz. Zinde bir zihin, beyni tanımakla başlar. Beyin ‘kullan ya da kaybet’ kuralına göre çalışır. Yani, kullanmadığınız kısmını zamanla kaybedersiniz.



Almasını, görmesini, öğrenmesini bilen için eğitim her yerdedir.  Gerçekten görmesini, öğrenmesini bilmeyen için istediğiniz kadar özverili olun, fikir verin, model olun gerçekten istemedikten sonra bir eyleme dönüşmez. Kişinin gerçekten başarıyı içselleştirmesi gerekir. Başkalarının iteklemesiyle, yönlendirmesiyle bir yerlere kadar gelir. Gerçekten en önemli konulardan birisidir beynin hazır olunuşu…



Yaptığınız işi sevmek başarı için en önemli faktördür. Hedeflerinizi seçerken çok güçlü bağlarla bağlı olduğunuz alanlardan seçmek gerekir. Hayatta amacımız olmalı, bu uğurda emek verilmeli, bir sonuca götürdükten sonra yolculuğun kendisi mutluluk verici hale gelir.



Eğitim her yerde ömür boyu devam eden bir süreçtir. Beyin hazır olduktan sonra süreç başarıya doğru yol alır. Sürükler götürür insanı hayallerine, yüreğinin ve beyninin gitmek istediği yere…



Kendimizi koruyor muyuz?



Elimizdeki eşyalara değer verip en iyi şekilde koruyoruz. Onlara verdiğimiz değeri kendimize veriyor muyuz acaba?  Bilgisayar ve telefonumuzu virüslerden koruyup gözümüz gibi bakıyoruz. Arabamızın tüm bakımlarını zamanında yapıyoruz değil mi? Kendimize karşı bu duyarsızlığımız neden? Bu nedenleri irdeleyip mutlaka bir çıkış yolu bulmak gerekir. Yoksa çok geç kalabiliriz. Günümüzde gerek teknolojiden gerekse diğer faktörlerden dolayı sürekli bir kuşatma altındayız.  O yüzden tüm kirliliklere karşı kendimizi koruma altına almak zorundayız.  Koruma şemsiyemizin açılma zamanı geldi ve geçiyor bile.



Beynimize yeterince değer veriyor muyuz?



Beyin; işitme, görme, kavrama, öğrenme, düşünme, akılda tutma gibi hassaların komuta merkezidir. Geçmişten günümüze insan beyninin karmaşık ve mükemmel sistemi tüm bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve üzerinde onlarca araştırma üretilmiştir. İnsan beyni yapısı ve kapasitesi olarak tüm canlıların beyin yapısından daha üstün ve daha sistematiktir.



Beynine değer verdikçe gelişiriz. Beyinle üretiriz, onu kullanmakla iyi yerlere geliriz.



İnsan gücünü beyninden alır. Sosyal ve ekonomik gücün en önemli gücü beyindir. Başarı, mutluluk, huzur beyinde başlar. Yeter ki güvenelim, yeter ki saksıları çalıştıralım.



Nedir Bu Hedefsizlik?



Hedef denince genelde Montaigne’in sözü aklıma gelir.’’Hedefi olmayan gemiye hiç bir rüzgâr yardımcı olamaz.’’ Burada aslında insanın bir hedefi olması gerektiği vurgulanmaktadır. Hedefi olmayan insanların rastgele bir yaşam tarzları olur. Bir benzetme yapacak olursak, sonbaharda rüzgârın yaprakları sürüklediği gibi, hedefsiz insanların da nereye gideceği belli değildir.  Rüzgâr onları güzel bir yere götürürse şanslıdır. Yanlış bir yere götürme ihtimalide unutulmamalıdır. 



Yeni kitaplarınızdan bahseder misiniz?



İlk önce “Sembollerin Gölgesinde” romanıyla başlayalım. Bu kitapta da macera kaldığı yerden devam ediyor. Almanya’dan Türkiye’ye tatile gelen ailenin etrafında dönüyor. Art arda ortaya çıkan gizemli işaretler tanıttı kendini. Uzak diyarlara sürükledi, onlara bir rota çizdi. Sırlarla dolu bu yolculukta sırlar çözüldükçe yeni sırlar belirdi. Farkında olmadıkları tehlikenin girdabına kapılmışlardı bir kere.  Her adımlarında biraz daha maceranın içine daldılar. Hayallerimizin bile ulaşamadığı bir dünya… Kimbilir, belki de geleceğimizin dünyası hayallerimizde bile yok… Belki de hiç hayal ettiğimiz gibi olmayacak geleceğimiz…



Diğer kitabım  ise “Gelişen Beyin Akıl Oyunları” dır.  Bu kitapta beynimizin kapasitesini yedi farklı bölümden geliştirecek beyin egzersizleri yer almaktadır. Nasıl ki bir sporcunun müsabakalarda başarılı olması için sürekli antrenman yapması gerekiyorsa, beynimizin de dinç kalması için idmanlı olması gerekir. Kendi ayakları üzerinde durabilen, fiziksel ve zihinsel engelleri aşabilen, üreten, fayda sağlayan bir birey olmak için beyni geliştirmek şart.



Süper bir beyine sahip olmak için neler yapmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?



Kitap yazmak için ideal bir zaman sınırlaması var mıdır?



Bir kitabın ortaya çıkması için herhangi bir süre sınırı koymam. Bazen dört ayda ortaya çıkabilir, bazen de beş yıldan daha fazla sürede çıkabilir. Kitaptan kitaba değişir. Bazı kitaplar araştırma ister, bazı konularda detaylı inceleme yapman gerekir, tıkandığın noktalar olursa aradaki detayları çözmen gerekir. Bu gibi sebeplerden dolayı kitaba göre süreç değişir.



Gelecekteki projelerinizden bahseder misiniz?



Yazmaya, düşünmeye, okumaya devam ediyorum. Bunların yanında “Şifrenin İzinde” serisinin üçüncü kitabı olan “Anahtarın Gölgesinde” kitabını yazmaya devam ediyorum.   Romanımda dikkat ettiğim en önemli konularından birisi de sürükleyici olması ve insanları değişik dünyalara çekmesidir. Okuyanlar kahramanlarla birleşip uzun yolculuklara çıkarmaya devam edeceğim. 



Teşekkür ediyorum. Okurlarımız size nasıl ulaşabilir?



Ben teşekkür ediyorum.Sosyal medya dışında, internet sitelerim www.gelisenbeyin.net ve www.egitimedair.net sitelerimden bana ulaşabilirler. Tüm okurlarıma başarı dolu bir ömür temennisiyle…  Değişimi beklemeyip, harekete geçecekleri gelişim dolu günler diliyorum.



Sevgili yazarımıza bu keyifli sohbet için teşekkür ediyoruz.  Gelecekteki projeleri için şimdiden başarılar diliyoruz. Öğrenmesini, araştırmasını, almasını ve bakmasını bilen için “Eğitim Her Yerde” diyoruz.    

Editör: TE Bilisim