Merhaba Eser, sazın tellerinden kamera önüne uzanmış bir başarı öyküsü… Benzemez Kimse Sana programının senin dönüm noktan olduğu yazılıp çiziliyor, Eser’in hayatındaki en önemli gün, zaman dilimi neydi?

Selamlar. Sazın teli bana bebekliğimde sunulmuş bir nimettir. Nasıl derseniz, annem beni ayağında sallarken bağlama çalardı. Bu yüzden kulağım türkülerle, şarkılarla doludur. “Benzemez Kimse Sana” programı, ömrümün iki ayından ibarettir ama herkes çok sevdiği için sağ olsunlar, bir dönem beni o programla bütünleştirdiler. Aslında daha evvelinde de oynadığım bazı diziler ve sinema filmleri mevcut. Hayatımdaki en önemli gün, annemin rahmine düştüğüm gündür. Başka bir anneden doğsaydım, ben olmazdım.

-Haftalardır Cumartesi günleri tüm kulvarlarda birinci olan Gönül Dağı’nda Selami karakteriyle seni izliyoruz. Dizi  “Bozkırda bir Anadolu Masalı” sloganıyla iddialı bir giriş yaptı. Bu kadar çok sevilmesinin nedeni bir masal edasında yaşanıyor olması olabilir mi?

Tüm kulvarlarda birinci olmasının nedeni Anadolu’dur. Anadolu doğaldır, samimidir, neyse odur. Zenginliği, fakirliği bir yere kadardır. İnsanın kesesinden ziyade gönlünü baz alır. Gönül Dağı bunu başarabildiği için gönüllerdeki yerini koruyor. Anadolu gerçek, batı masaldır. İnsanların özlem duyduğunu onlara sunan bir projede payımın olması beni oldukça mutlu ediyor.

-Dizi başlarken halk tarafından bu kadar sevileceğini düşünmüş müydün?

Böyle bir öngörüde bulunabilecek kadar iddialı olmadım hiçbir zaman ama senaryoyu ilk okuduğumda, insanların ihtiyacı olan nefes bu, içinde olsam da olmasam da yolu bahtı açık olsun dediğim bir projedir “Gönül Dağı”.

-Bu Anadolu masalında Selami’nin hikayesi neyi anlatıyor? Şarkıcı olmak için ailesini, nişanlısını karşısına alan ancak hayal kırıklığı yaşayan Selami’yi bir de senden dinlesek… 

Selami, kasabanın en zengin adamının oğludur ve Keriman’a çok aşıktır. Etrafında gelişen olaylar vesilesiyle kendi sesinin, yeteneğinin farkına varır. Bu farkındalık ona şan, şöhret kazandırır mı bilmiyoruz ama şimdilerde Keriman’ı kaybettiği kesin. Aslında kimseyi karşısına almak değildir niyeti. Ailesine de nişanlısına da çok bağlıdır. Bazen en sevdiklerimizi kırarız ya bilmeden, o misal biraz.

-Geçen haftalarda ekrana gelen Gönül Dağı’nda sahnedeki performansınla sosyal medyada baya gündem oldun… Selami’nin söylediği şarkı özel olarak bestelendi. İzleyiciler de büyük ilgi gösterdi. Dizi, güçlü senaryosu kadar müzikleriyle de dikkat çekiyor. Başarılı olmasında bu da bir etken olabilir mi?

İnsanların eğlenmeye en çok ihtiyaç duyduğu böyle bir dönemde karşılarına fıkır fıkır, eğlenceli bir şarkıyla çıkınca, onları koltuklarından kaldırıp oynatabiliyoruz. Bunu başarabildiğimizde de insanlar bizi kaldırıp sosyal medya gündemine taşıyorlar. Sağ olsunlar, var olsunlar. Sahnelerde kullanılan müziklerle ilgili ciddi bir çalışma yürütüldüğünü çok iyi biliyorum. Bu konuda yapımcımız Ferhat Eşsiz de oldukça titiz ve özenli. Ayrıca kendisi de ney üflediği için, gönüllere neyin nasıl dokunacağını çok iyi bildiğine inanıyorum. Dizimizin müziklerini yapan Engin Aslan ve Murat Başaran, Sunay Özgür’de alanlarında gerçek manada başarılı isimler. Bu güzel insanların elinden, dilinden ve gönlünden dökülenler, dizimizin başarılı olmasında ciddi anlamda katkı sahibidir.

-Şefkat Yerimdar, Gönül Dağı… Bugüne kadar oynadığın rollerin hepsi ağırlıklı komedi türüne ait karakterlerdi. Elinde sazı, dilinde türküsü, yüzünde hep muziplik olan rollerde var oldun. Bunun hep böyle olmasından 

Bilkent Üniversitesi / Oyunculuk Bölümü mezunuyum. Ankara’dan İstanbul’a geldiğimde İstanbul pastasından dilim almakta oldukça zorlandım ama şarkı söyleyip enstrüman çalabilen birkaç insandan biri olduğum için oldukça şanslıydım. Bu durumdan ötürü şikayetçi değilim. İşimi her daim layıkıyla yapmaya çalışıyorum. Bu bir nevi prototip halimden dışarı çıkıp farklı roller oynayabilmek gibi hoş bir hayalim var tabi ama yine de “Şükür”.

-Günün büyük bir kısmını senaryoya bağlı, bir karakterin içinde rol yaparak geçiriyorsun. Bu tecrübeler seni nasıl biri haline getirdi?

Kamera kayda girdiği an, hangi karaktere hayat veriyorsam o olurum. Kamera kayıttan çıktığı an ise Eser’e geri dönerim. Kendimi inşa etmek için uzun yıllar çok farklı aşamalardan geçtim. Şimdilerde karşılaştığım Eser’den memnunum. Oynadığım rollerin büyüsüne kapılıp kendimi kaybetmem sağlıksız ve amatörce bir yolculukta kaybolmama sebebiyet verebilir. Oynadığım karakterlerden çok şey öğrendim muhakkak. Farklı bir role hayat verebilmek için onu iyi tanımak, özelliklerini iyi tahlil etmek gerekir. Olayın bu aşamasında Eser’de onların tecrübelerinden faydalanıp kendi hayatına kazanç sağlamıştır tabi.

-Saz dışında mey, akordeon, klarnet, piyano birçok enstrümanı çalmayı biliyorsun. Bu bir tür sendeki öğrenme merakından kaynaklı mı yoksa müzik aşkıyla alakalı mı?

Müzik aşkı olmadan enstrüman çalmayı öğrenemez insan. Enstrümanlar çaba, emek, özveri isterler. Aşklarından emin olmayan insanların evlerinde, üzerlerinde bir parmak toz olan bağlamalara, gitarlara denk geldiğiniz olmuştur. Bir hevesle satın alınan, kısa zamanda çok beklentiye girilen ve sonunda pes edilen durumların yarattığı, tarafına bakılmayan enstrümanlarla dolu birçok ev var malesef. Enstrümanlara olan merakım çocuk yaşlarımda başladı. Enstrümanlar, yalnızlığımı paylaştığım en iyi arkadaşlarım oldukları için onları ömrüm boyunca çok sevdim ve bu sevgim ömrümün sonuna kadar eksilmeden sürecektir diye düşünüyorum. Canım sıkıldığında, kafama bir şey taktığımda, çok üzüldüğümde insanlarla kavga etmek yerine, enstrümanlarıma sarılmak bana hep iyi gelmiştir.

-Yeni bir albüm çalışman var mı? Nasıl bir albüm hayalin var? Oyunculuk mu yoksa müzisyenlik mi önce hayatına girdi?

Bugüne kadar albüm yapmakla ilgili birçok teklif aldım ama hiçbirini değerlendirmek istemedim. Müzik konusundaki amatör ilerleyişimin bana iyi gelen bir yani vardı. Bir işi profesyonelce yapmak yoluna girdiğinizde, onun insana yüklediği farklı bir stres yükü oluyor. Sanırım bu yüzden uzak durdum. Fakat artık bu konuyla ilgili kendimi sorumlu hissediyorum ve artık bir adım atmamın zamanı geldi diye düşünüyorum. Kafamda tasarladığım bir şeyler var müzikle ilgili. Netleşince heyecanla paylaşacağıma emin olabilirsiniz. En azından ilk çalışmamın türkülerle ilgili olacağını söyleyebilirim.

Hayatıma önce müzik girdi ama tiyatroya olan sevdam da müzikten geri değildir. Oyunculuk ve müziğin birlikte ilerlemesinde şahsen bir sakınca görmüyorum.

-Pandemi başladığından beri tiyatroların yaşadığı sıkıntıları bir tiyatro oyuncusu olarak nasıl karşılıyorsun? Sence eski düzene geri dönüldükten sonra tiyatro salonları dolacak mı?

Pandemi süreciyle kapanan perdeler sahne insanlarını ekonomik anlamda ciddi sıkıntılara sokmakla birlikte, manevi anlamda da birçok yara açtı. Sosyal bir varlık olan insanın sosyalleşmek tercih ettiği alanlardan biri olan tiyatronun elinden alınması, ciddi bir üzüntü yarattı. 

Eski düzene dönüldükten sonra tiyatroların daha fazla rağbet göreceğine inanıyorum. Yalnız bu süreçte ekonomik savaşı kaybedip kapanan oldukça başarılı tiyatro salonları geri gelir mi bundan emin değilim.

-Çok sevilen bir aşk hikayesi dizisinin içinde oynuyorsun. Senin hayatında “Aşk” kelimesinin tanımı nedir?

Aşk benim hayatımın her anında olmazsa olmazımdır. Herhangi bir iş verin bana, işin neticesine baktığınızda onu aşkla yapıp yapmadığımı anlarsınız. Yaptığım işe, sevdiğim insanlara, doğaya, hayvanlara adapte olmayı başarmamı sağlayan şeydir aşk. Hayatımı anlamlandırmama yardımcı olan yegane şeydir.

-Yeni ikiz babası oldun. İkiz Babası olmak nasıl bir duygu?

Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar yüksek ve pozitif bir duygu yaşamadığım için nasıl tarif edebileceğim konusunda zorlanıyorum. Şunu söyleyebilirim ki, hayata bakışım, önceliklerim, sevgi anlayışım değişti. Bugüne kadar kendim içindim,  bugünden sonra onlarınım. Canımdan parça evlatlarımın kokusu, hayata tutunmam konusunda beni daha güçlü kıldı.

-Türkü duygularımızın en açık dilidir. Peki senin türkün hangisi? Hangi söz, hangi melodi senin müziğin?

Türküler iyi arkadaşlardır. İnsanı güzel yerlere götürür ve bu yolculukta insana müthiş eşlik ederler. Neden olduğunu bilmiyorum ama “Suya Gider Allı Gelin” türküsünü çok severim. Ne zaman duysam gözüm dolar. Ne zaman söylemeye çalışsam boğazım düğümlenir.