Mimar bir baba ve Resim öğretmeni bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmişsin. Sıfırdan güzel bir şey yaratma dürtüsü, sanat ortaya çıkarmak genlerinde varmış. Ailede hiç oyuncu var mı?

Dedem film makinistiydi, ablam da oyuncu. Çocukken dedemle birlikte çok film izlerdim ama o zamanlar oyuncu olmak gibi bir isteğim yoktu, daha çok dekorları severdim, lise ve üniversitede resim okudum sonra işler zamanla oyunculuğa döndü. Yolumu ararken ailem hep destek oldu, sağ olsunlar.. 

Dipsiz bir kuyu, alabildiğine büyük bir deryanın içinde savaşılan bir sektörün içindesin. Üniversitede öğrenci olan bir kız için bu dünyanın içine dalmaktan korkmadı mı?

İstanbul' a gelmeden önce işimi bulmuştum. 2010 yılı İstanbul Avrupa kültür başkenti olmuştu ve bir seri film çekilecekti. Ben de son sınıf öğrencisiydim, zaten İstanbul’a gelmek istiyordum. Daha İzmir'de öğrenciydim, filmlerinin sanat yönetmeniyle iletişime geçtim ve asistan olarak işe girdim. Çok hızlı oldu, biraz da şanslıydım sanırım. Ama kararsızlık yaşamadım, ne istediğimi biliyordum. Sonra oyunculuk yapmaya karar verdikten sonra da uzun süre eğitim, televizyon ve tiyatroyu beraber götürdüm. Önümü göremediğim zamanlar da oldu ama asla mesleğimi bırakmadım. Yıllar içinde akışına bırakmayı öğrendim. Şimdi öyle zamanlarda kendime ve olaylara dışarıdan bakmaya çalışıyorum. 

Moda üzerine eğitim aldın. Şuan o alanda faaliyet gösteriyor musun?

Hayır, ama çizimlerim var. Hatta endüstürüyel bir alanda kendi tasarımlarımla ürünler çıkartmak istiyorum. 

Hem bu işin eğitimini aldın, hem de tiyatro sahnelerine çıkıp oyun sahneledin. Sahneye çıktığın an kendini kanıtladığını düşünüyor musun?

Kendimi bir yerde kanıtladığımı hala düşünmüyorum, sadece sahnede olmayı çok seviyorum.         

İlk kez sokakta tanınmaya başladığında ne hissetin? Şöhretin güçlü duygusu seni ele geçirdi mi?

Bir şey değiştirmedi.  Gözlüğüm, kulaklığım her yerde yürürüm. İnsanlar benimle vapurda da, pazarda da karşılaşabilirler. Bence bu yaptığın işi sindirmekle alakalı bir şey... Hala ilk günkü gibi tanındığımda tebessüm ediyorum.

Oynadığın roller arasında cebinde hala kırıntılarını taşıdığın bir proje, karakter var mı?

Hepsini seviyorum. Vuslat' ta Sultan karakteri; Naif, neşeli, kendine has bir melekti, çok ince bir bağ kurdum. Marie Curi’nin hayatını canlandırmıştım. Bu da çok özeldi. Çilek Kokusu'nda Çağla'nın karakter dönüşümüne bayıldım, ruhsal iniş çıkışlarında çok eğlendim. Sultan Abdülhamit Hatice Sultan, onunla derin bir bağ kurdum, kalbim kırıldı. Bir sürü karakter.. Hepsi hayatımda özel bir yere sahip. 

Filmden biraz bahsetsene… Sonsuza Dek Nedime bizi güldürecek bir romantik komediyi anımsatıyor. 

Bence izlerken sürekli yüzünüzde bir tebessüm olacak. Temelde kadınların ön plana çıktığı duygusal komedi. Eğlenceli bir grup arkadaşın heyecanlı bir 10 gününe ortak olacağız. Birbirlerinin arasındaki ilişkileri ve saf bir aşkı da göreceğiz. Biz çekerken çok eğlendik. 

Pandemide kapalı kaldığımız o kasvetli günlerden sonra set ortamına dönmek sana nasıl hissettirdi?

“Oh be” dedim. En sonunda yine setteyim. Bir yandan da çok garip hissettiriyor. Daha önce hiç bilmediğimiz bir temponun içindeydik. Her hafta kan veriyoruz, her hafta test oluyoruz. “Acaba bu hafta aramızdan kim covid olacak?”  diye endişeleniyorsun.

O korkuyu yaşadın mı?

Tabi ki yaşadım, çünkü kalabalık olarak çalışıyorsun. Genelde iki ekiple çalıştık. Bir ekipte çıkmasa diğerinde çıkıyor. Bu arada ben iğneden çok korkarım. Her hafta kan verdiğim için İğne fobimi yenmek zorunda kaldım. Bu filmle birlikte artık çalışma dünyamızın, o temponun farklı olduğunu görmüş oldum. 

Peki, Covid kelimesini ilk duyduğunda yerin altından kaydığını hissettin mi?

Ben panik biri değilimdir, ama kendimce bir takım korumalara girdim. Arap sabunuyla sirkeyi karıştırıp sürekli ellerime sıktığım, alışveriş poşetlerini bir köşede bırakıp her şeyi iki kere yıkayarak içeri aldığım bir dönem yaşadım ben de herkes gibi. Bir ara dışarı çıkmaktan çok korkuyordum. Çift kat maske, üstüne siperlik ile çıkıyordum. Eldiven de taktım bir ara. Sonra kendime has koruma duvarımı yavaş yavaş yıktım. Kapandık kelimesi dünyada hiçbirimizin başına gelmemiş bir şey. Her gün sabah kahvemi yapıp, corona haberlerini izliyordum. Zamanla yakın çevremden insanların corona olduğunu duymaya başlayınca daha da gerildim, ama bu beni işimden ya da yapmak istediğim şeylerden uzaklaştırmadı. 

Sen de kendi ekmeğini kendin yaptın mı?

Evet, ekmek yaptım (gülerek). Bir de bahçem vardı. Tam bir çiftçiye dönüştüm. Bir arkadaşım her bana ata tohumları getirdi. Bütün sebzeleri ektim, biçtim. 7/24 onlarla ilgilendiğim bir dönem var. Covid ciğerleri harap eden bir hastalık olduğu için aktarlardan otlar satın alıyordum. Çok şükür ki bunları da atlattım. 

Tiyatro ve sinema pandemi sürecinde çok büyük yara aldı. Her geçen gün bir yükselip, bir alçalan rakamlar da hiçbir şeyi net olarak göstermiyor. Sonsuza Dek Nedime filmini sinemada izleyebilecek miyiz?

Bu bir muamma… Ben de bilmiyorum. Eğer bir değişiklik olmazsa 2021’in sonuna doğru filmi izleyebileceğimizi düşünüyorum. 

Bugüne kadar hep iddialı rollerin kadını olarak seni izledik. Gözde de iddialı bir karaktere sahip midir?

Enerjime güvenirim, ama Gözde iddialı biri diyemem. Kendime güvendiğim alanlarda iddiam vardır, genelde kendi halinde biriyim.. 

Güzel bir çocuk olmak, güzel bir genç kız olmak ve şimdi de güzel bir kadın olmak. Çocukluğundan beri buna benzer kelimeleri çok duymuşsundur. İsminin yanına böyle tamlamaların gelmesi hayatında hangi dengeleri değiştirdi?

Bu yüzden dengem hiç değişmedi. Hep arayışım içsel yolculuğumda ve kendimi anlamaya çalışmaydı ,hala da sürüyor.Ama dövüş eğitimi almayı falan düşünüyorum ????

Her geçen gün cinayet ve tecavüz haberleriyle güne uyanıyoruz. Bundan sonra bizi ne şaşırtabilir derken, gün geçmesin ki bir haber de bizi şaşırtmasın. Böyle bir dünyanın içinde güzel olmak “Güzel bir kadın olmak” seni korkutuyor mu?

Bütün kadınların, kendilerini böyle bir dünyanın içinde hem mental olarak hem de fiziksel olarak korumayı öğrenmeleri lazım. Tabi ki ben de başıma gelecek herhangi bir tehlikeden korkuyorum, ama bu korkumu sağaltarak hareket etmeye çalışıyorum.  Bugün hala kadınlar, genç kızlar baş edemedikleri durumlar yaşayıp anlaşılamayacaklarını düşünüyorlar ve yardım istemekten çekiniyorlar.. Artık sesimizi çıkarmak zorundayız kızlar!

Geriye dönüp baktığında iyikilerin mi ağır basıyor yoksa keşkelerin mi?

Hiç keşkem yok. İyi ki hata yapmışım ki, şuan olduğum kişi olabildim.” Keşke onu yapmasaydım” şu anı değiştirmeyecek. Keşke dediğin şey, geçmişe dönüp bir şeyleri tedavi edemez. O yüzden geçmişle barışıp, geleceğe iyikilerle devam etmek seni çoğaltabilir.

En mutlu olduğun zamanlar nerede, ne yapıyorsundur?

Kedilerimle oynarken, sahnede işimi yaparken,  yemek yaptığımda, yaptığım yemeği beğenen birinin yüz ifadesi anlık gördüğümde, bir resmi yaparken kaptırıp gittiğimde, piyano çalışırken, ata binerken, yüzerken mutluyumdur. Bana zamanı unutturan, kendimi kaptırıp aşkla yaptığım şeylerde çok mutluyumdur.. Ve bir de sevgilimle birlikteyken çok mutlu ve huzurluyumdur. 

Sen de aşkın mutlak gücüne inanan biri olarak, sence aşk insanı dönüştürüyor mu?

Tabi ki, ama sen izin verdiğin için bu dönüşüm yaşanıyor. Sevgi iyileştirir.   Buna inanıyorsan, değişmek dönüşmek, dinlenmek söz konusuysa dönüşsün hayat. 

Değişmekten korkmuyor musun?

Özümle barışıp, ruhsal olarak geliştiğim sürece korkmuyorum.  Değişimden de korkmamak lazım, hayat size yeni sürprizler hazırlıyor.

Yeni sezonda seni sürpriz projelerin içinde görecek miyiz?

Evet, yeni bir proje var. Dijital platformda, çok şahane bir ekiple, çok güleceğimiz bir iş daha geliyor..

Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Kalabalık bir odanın içerisinde Gözde çok konuşan bir midir yoksa o odada konuşulanları sakince dinleyen biri mi?

Ruh halime, bulunduğum ortama ve insanlarına göre değişir, ama ikisi de benim. Galiba yükselenim ikizler.