Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, istedim ki böyle güzel bir gün de hayata tırnaklarını geçirmiş, sevdiği mesleği yapabilmek için bütün engelleri aşmış, gecenin ardından doğacak güneşe inanmış güçlü bir kadınla bu özel günü karşılayalım. İncinur Sevimli, kime sorsam yüzündeki tebessüm ve işindeki başarısıyla anlatılan kadın. Hem edebiyat fakültesi’nden hem de tiyatro bölümünden mezun olmuş. Tiyatro sahnelerinden kamera karşısına uzanan bir başarı hikayesi…

Her kadının içinde bir aslan yatar, mesela o aslanın kükremesine kulak vermektir. İçindeki o kükremeye kulaklarını kapatmamış olan İncinur Sevimli hakkında merak ettiğiniz her şey bu sohbette… Şimdilerde “Doğduğun Ev Kaderindir” dizisinde Benal rolüyle izliyoruz. Yeri geliyor kızıyoruz, yeri geliyor arkasında duruyoruz. Rolünü hakkını vererek yaşatıyor. Şimdi Benal’in hikayesini bir de İncinur Sevimli’den dinleyelim…

Merhaba İncinur Hanım, tiyatro salonlarından ekran karşısına uzanan başarılı bir yolculuğunuz var. Hem Edebiyat Fakültesi’nden hem de tiyatro bölümünden mezunsunuz. Oyunculuğa karar verirken zorlandınız mı?

Merhabalar, teşekkür ederim. Beni oyunculuk yapmaya iten şey, çocukluk yıllarımdan itibaren kendimi ifade edecek yolları hep sanatta bulmuş olmamdı. İlkokul öğretmenim tarafından keşfedilmiş bir eğilim diyelim. Daha sonra felsefe bölümünü tercih ettim. İş meslek seçimi yapmaya gelince artık ben kesinlikle oyunculukla hayatımı sürdürmeliyim dedim. Galiba biraz varmak istediğim yeri bilip, yola çıktıktan sonra araya araya vardım diyebilirim oyunculuğa.

Uzun yıllar tiyatro yapmışsınız. Tiyatro tozu yutmuş oyuncuların içindeki oyunculuk aşkı hep başka olur. Sizin için oyunculuk bir meslekten ziyade nasıl bir tutku?

Evet tiyatro yaparak başladım oyunculuğa. Yeri ayrı derler ya, bu tıpkı şey gibi çok lezzetli bir yemeği başka şubesi olamayan bir restoranda yemek gibi. O akşamın o performansın tekrarı aslında yoktur haftada iki kez oynasan bile. İzleyiciyle kurduğun ilişkide tabi sinema ya da dizidekinden farklı oluyor. Bazı meslekler var ki hakikaten iş hayatı özel hayat diye bir ayrım yapmana izin vermiyor. Hele oyunculukta her şey, hayatın kendisi , ‘insan’ konusu hem gözlem alanın hem malzemen oluyor. Tabi ki belli sınırları var.  Ama haklısınız bu bir tutku çok sevmeyen giremez.

Doğduğun Ev Kaderindir dizisinde “Benal” karakteriyle sizi izliyoruz. Başladığı günden beri çok sevilen bir dizi oldu. Seyirci dizideki her bir karakterle bağ kurdu, empati yaptı. Bu kadar çok sevilmesinin nedeni “Gerçek bir hayat hikayesinden” yola çıkılması mı?

Çok bileşenli bir denklem diyeyim bunun sebebi. Gerçek hikaye olması yanında, o hikayeyi yönetmeninden senaristine oyuncusuna katmanlı, samimi ele alışıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Dizimizin hazırlık aşamasında yönetmenimiz Çağrı Bayrak’la bunun konuşmasını yapmıştık. Ben Benal’i görmeye alıştığımız klasik baş erkek karakterin kötü eski sevgilisi gibi değerlendirmek istemediğimi, zaafları, zorlukları, güzel taraflarıyla seyircinin empati kuracağı sahici samimi bir kadın olarak yansıtmak istediğimi paylaşmıştım ve hem fikir olmuştuk bu konuda. O yüzden izleyicilerden bazen “çok kötüsün çık aradan” bazen de “Mehdi’yi sen hak ediyorsun” gibi çok uç yorumlar alabiliyorum. 

Hayatta hepimizin kabul ettiği bir gerçek varsa o da kader… Sence gerçekten doğduğumuz evler kaderimiz mi? 

Kaderci bir yerden değil benim bakışım ancak, Evet bence öyle. Çocukluk hepimizin anavatanı. İçimize yerleşik bir dünya diyeyim. O dünya biz doğmadan belirlenmiş, seçim yaptığımız bir yer değil. Bu zorluklar da barındırıyor olabilir, kolaylıklarda. Yalnızca doğduğumuz evde edindiğimiz araçları hayat yolunda özgür irademize göre değerlendirme, iyi ve kötü yanlarını iyi bir insan olmaya çalışmak için kullanabiliriz. Kaderini sev diye bir söz vardır ya hani ben onu kabullen olarak değil iyi yanlarını geliştir, kötü yanlarını değiştir olarak alıyorum.

Senin doğduğun ev nasıl bir yerdi? Nasıl bir ailenin içinde büyüdün?

Kalabalık bir aileye doğdum, klasik ama en küçük çocuk olmanın avantajlarını yaşadığım şımartıldığım desteklendiğim bir aile ortamım oldu. Sona doğru ebeveynlerin deneyimi damıtıla damıtıla iyiye evriliyor sanırım ☺ Maalesef annemi de babamı da kaybettim, bu da acı yanı keşke daha çok zamanımız olsaydı beraber geçirdiğimiz diyorum ama onlar dediğim gibi hala içimde yanımda. Çok şükür ki şansım kardeşlerimle güzel bir ilişkim var. Birbirimize hep destek ve sevgi veriyoruz. 

Özellikle Türkiye’de oyunculuk yapmak zor ve fazlasıyla çaba gerektiriyor. Oyuncu olmak istediğini söylediğinde ailen nasıl bir tepki verdi?

İnci inciliğini yaptı dediler. Felsefeyle ilgili bir şey yapacağımı düşünüyorlardı, çok şaşırmadılar çünkü o zaman da edebiyat fakültesinde okurken, amatör tiyatro yapıyordum hatta onlara bilet satmışlığım bile var. Ellerinden geldiğince destek oldular hep, köstek olmadılar. Evimizde sanatla ilgilenmek iyi bir şey olarak algılanırdı hep çok şükür ki. Ne şanslıymışım.

İzleyenler Benal’e hem çok kızıyor hem de yaşadıklarından dolayı ona çok üzülüyor. Sence Benal aradığı mutluluğu bulacak mı?

Mehdi’ye duyduğu aşkın bir kafa karışıklığı var. Aşkı bulursa mutlu olacağını düşünüyor, bundan da vazgeçemiyor. Bakalım kısmet ☺ şaka bir yana biraz da senaryo yolda belli oluyor, ben oyunumu kurarken onun kendini haklı bulduğu sebeplere odaklanıyorum. Umarım bulur mutluluğu, tüm kadınlar kendini keşfedeceği deneyimleri acı tatlı yollardan geçerek buluyor. Bedeller ödüyor. Benal’in de yaşayıp görmesi gereken çok şey olduğunu düşünüyorum.

Benal kostümünü üzerine giydiğinde İncinur olarak ne hissediyorsun? Roller değişse ve sen bu dünyada Benal olsaydın kendine nasıl bir yol çizerdin? 

Benal’in hislerini, nedenlerini düşündüğümde kendi içimde belli oranlarda benzerlikler buluyorum tabii ki. Ama arkadaşım olsa ona sağlam bir kaç ayıltıcı cümle kurardım. En başta mesleğini yapmakta ısrar etmesini söyledim mesela. Zaten işimizin güzel tarafı bu. Her insanın yaptığı seçimlerde, aldığı kararlarda onları dayandırdığı içsel nedenleri anlamak, empati kurmak, sempati beslemesen de… Aaa nasıl düştü diye hemen kınamaktansa onun ayakkabılarını giyip onun yürüdüğü yollardan geçmek gerek. 

Doğduğun Ev Kaderindir hem herkes tarafından çok yorumlanan hem de yabancı ülkeler tarafından en çok satın alınan dizilerden biri. Siz dizi hakkında yapılan yorumları okuyor musunuz? 

Okuyorum, bence çok yorum alması işimizi tüm ekip olarak iyi yaptığımız anlamına geliyor. İyi kötü yorum yapan herkes sağ olsun.

İzleyenler arasında ikiye ayrılmış farklı bir gruplaşma var. Bir taraf gerçek aşkın Zeynep & Mehdi olduğunu savunurken diğer taraf diziye ikinci sezonunda kan getiren Barış ile Zeynep olduğunu düşünüyor. Bu hikayenin bir kazananı olacak mı?

Kişisel olarak bir fikrim var ama onu seyircinin takdirine bırakmak isterim. Birazda gidişatta belli olacak diye düşünüyorum.

1 yıldır dünyayı etkisi altına alan pandemi dolayısıyla hayatlarımız bir kıskacın içine girmiş durumda. Siz bu süreçten nasıl geçiyorsunuz?

Başta çok zorlandım ama bir yıl oldu. Herkes hayatı sorguladı, ben de önem listemi değiştirdim bu süreçte. Önlemlere dikkat etmenin dışında ben de geleceğin daha iyi olmasını umut ediyor ve o gün bir an önce gelsin istiyorum.

Günün çoğunda settesiniz. Daha açık, kalabalık bir ortamın içindesiniz. Hastalık korkusu oluyor mu?

Oyuncular olarak sahnelerimiz dışında maske ve mesafe kurallarına dikkat ediyoruz. Ekip zaten tüm set boyunca maske kullanarak çalışıyor. Düzenli olarak test oluyoruz. Korku var tabi ki ama bilimsel olarak açıklanmış kurallara uyduktan sonra o korku da geçiyor.

Bu kadar aşktan, kaderden, hayattan bahsetmişken, sence gerçek aşk nedir? 

Yaa ne kadar güzel bir soru bu. Teşekkür ederim. Konuşmaktan en zevk aldığım konu bu herhalde; aşk bence en insan olduğumuz yer. Hayatın kendi mucizesine dahil olduğumuz, aklından özgürleştiren, duvarları, kuralları yıkan, ilkel bir o kadar arzulu, coşkulu bir varoluş hali. 

Aşkın öyle ilk görüşte olduğuna inanır mısınız? 

Aşkın her haline inanıyorum. Dünyada ne kadar insan varsa o kadar aşk hali de var. 

Kova burcu özelliklerini taşır mısınız?

Kova burçları için şöyle bir laf vardır, kendi burç özelliklerini öğrendikleri zaman burçlara inanmaya başlarlar diye. Evet öğrendikten sonra, reformist, geleceğe odaklı, özgürlükçü gibi özelliklerini kendimde buldum diyebilirim. Ama jung’un dediği gibi insanda, bütün insanlık halleri mevcut. Bende de bu yönler gelişmiş olabilir. 

Ülkenin dört bir yanından kadına şiddet, taciz ve kadın cinayetlerinin her gün kat be kat arttığını görüyoruz. Boğazımızda bir yumruyla izliyoruz. Siz de bir kadın hikayesinin anlatıldığı projenin içerisindesiniz. Sanatla bütün yaralar kapanır mı?

Evet maalesef. O zaman bir daha söyleyelim, İstanbul sözleşmesi yaşatır. Sanat ilham verir ama insanlık haklarımız kanunlarla belirlenip uygulanmalı.

Kanayan yaralardan biri de pandemi dolayısıyla bir yıldır faaliyet gösteremeyen tiyatrolar. Bir tiyatro oyuncusu olarak bu süre içerisinde kapanan tiyatro salonlarını, zor durumda kalan tiyatro oyuncuları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Başta dediğimiz gibi, bu bir tutku. Ve bir sürü tiyatro insanı internet platformunda seyirciyle buluşma yolunu da deniyor şu günlerde. Bu tutkuyu yaşatmaya çalışıyor. Romantize edilecek bir konu da değil tabi ki. Hayatını sürdürmeye çalışan insanlarız nihayetinde. Her sektör gibi tiyatro da ağır şeyler yaşıyor. Gerekli destekler verilmeli bir an önce diye düşünüyorum.

Bu hoş sohbet için teşekkür ederim. Üniversite yıllarından bugüne başarı merdivenlerini tırmanarak gelmişsiniz. 10 yıl sonraki İncinur’un hatırlaması için bugüne bir not düşseniz İncinur Sevimli’nin sözleri ne olur?

Teşekkür ederim, benim için de çok güzeldi. On yıl sonraki İnci hatırla, Nazım’ın yaşamaya dair şiirindeki gibi, bütün işin gücün yaşamak olsun. Kalbini karartmadan, onu rehber bilerek, aşkla, umutla, arzuyla devam et yoluna. Ben şimdi bunu hayal ediyorum, umarım on yıl sonraki sen gerçek kılmışsındır bunu. İyi ki varsın, seni seviyorum. Şimdi sırada ne var? ☺