RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZEN

Sizi biraz tanıyalım bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Müzik dünyasına nasıl girdiniz? Çevrenizden tepkiler size nasıl oldu?

İstanbul Arabesque Project’in mazisi on yılık bir süreye dayanıyor. Bu süreye 5 albüm ve 4 single sığdırdık. Bu süreçten önce hepimiz müzik dünyasının içindeydik. Çeşitli sanatçılara, gruplara eşlik ediyor veya akademik olarak müzik  yaşantımızı sürdürüyorduk ancak arabesk hepimizin içinde bir tutkuydu. 10 yıl önce Barbaros Akbulut içindeki arabesk aşkını dışarı vurmak istediğinde bir çok insanla iletişim kurmuş, projesini anlatmış ve kendisine inanan insanlarla bu oluşumu başlatmış. Ve on yıllık süreçteki değişimlerle birlikte grup şimdiki haline kavuşmuş oldu. İlk zamanlarda her şey elbette ki daha zordu. Arabesk sonsuz bir derya ve dolayısıyla da sömürüye açık bir müzik türü. Ama biz bunu sömürmek ya da buradan beslenmek değil; arabesk müziğin doğasını korumak ve buna hizmet etmek istedik. Ve yaptığımız işe karşı olan samimiyetimiz, saygımız ve en önemlisi aşkımız güzel tepkileri de beraberinde getirdi.


Son çalışmanızdan bize bahseder misiniz?

Son albümümüz birbirinden değerli ve Müslüm Gürses’in sesiyle ölümsüzleşen on adet Burhan Bayar ve Şakir Askan şarkısından oluşuyor.. Bu albüm yıllardır hayalini kurduğumuz bir projeydi ve ağabeylerimizin desteğiyle hayata geçmiş oldu. Gerek müzikalitesi gerekse sevgili Barış Büyük’ün mix ve mastiringiyle birlikte albümün ulaştığı sound bizim için son derece tatmin edici oldu. Çıkış şarkısı Sende Kalmış, Gel Bahtımın Kar Beyazı ve Seni Kalbime Gömdüm ile birlikte şu ana kadar üç şarkıda kliplenmiş oldu ve devamının geleceğini umuyoruz.

Leyla Gencer Yıllar sonra aynaya baktığında kendini tanıyabilmelisin diyor. Siz aynaya baktığınızda ne hissediyorsunuz?

Zaman çok değerli ve kontrolsüzce akıp gidiyor. Akan zamanda hem kendin için hem yaşadığımız Dünya için ne yaptığın büyük önem kazanıyor. Aynaya baktığımızda gördüğümüz yüzle gurur duyabilmek için ne olduğumuzu, nereden geldiğimizi unutmamak ve samimiyetle üretmek gerekiyor. Hiçbir zaman göründüğümüzden farklı insanlar olmadık ve aynalarla barışırız.

Son dönemde Evde Kal konserleri çok trend siz ne düşünüyorsunuz bu konserler hakkında sizde yapmayı planlıyor musunuz?

İnsan sosyal bir varlık. Hele ki son yıllarda sosyal olanakların artık daha hızlı çeşitlenmesi ve ulaşımının her geçen gün biraz daha kolaylaşmasıyla sosyal aktiviteler insanlar için bir lüks değil ihtiyaç halini aldı. İnsanlar hiç olmadığı kadar dışa dönük ve evde kalmak artık daha zor. Bunu kolaylaştıracak, insanlara umut olabilecek, bu süreci değerli kılabilecek her türlü aktiviteyi destekliyoruz. Ancak bu etkinliklerin ticari birer oluşum halini alıp kapital sisteme hizmet eden yeni bir kol oluşturmasını çok içimize sindiremiyoruz açıkçası.

Son dönemde çok sık sorduğum bir soru. Pop müzik nereye gidiyor?

Pop müzik adı üstünde popüler müzik. Buradaki sorun her şeyin çok büyük bir hızla popüler olması ve yine aynı hızla baş aşağı gitmesi. İnsanların artık bir şeyi sindirmeye, anlamaya ihtiyaçları ve zamanları yok. Çünkü tüketilmeyi bekleyen o kadar fazla şey var ki. Müzik dinleme olanakları son yıllarda stream servisleriyle birlikte fazlasıyla arttı bu da beraberinde müzik dinleme alışkanlıklarımızı da değiştirdi. İşin üretim kısmı da aynı şekilde teknolojiyle birlikte çok basitleşti. Şimdi bu sindirimi kolay ve anlaşılmaya gerek duymayan şarkılar haliyle fazlasıyla hızlı sunulabiliyor. Bir nevi arz talep meselesi. Hal böyle olunca 90”lı yıllarda duyduğumuz ve hep “samimi”, “sıcak” diye nitelendirdiğimiz ve türk pop müziğine en güzel çağlarını yaşatan eserlere daha sıkı sarılıyoruz.

Korona Virüs ülkemizde salgın hastalık olarak yaygınlaşmaya başladı ne gibi önlemleriniz var?

Korana virüs sadece ülkemizde değil bütün dünyada varlığını ve yayılımını olağanca hızıyla sürdürüyor. Bizler üzerimize düşen her önlemi uyguluyor, yapılan evde kal çağrılarına mümkün olduğunca riayet ediyoruz.

Korona Virüs salgını karantina döneminde en çok neleri yapmayı özlediniz?

Hep bir ağızdan şarkılar söylemeyi özledik. Sahnede olmayı ve seyirciyle paylaştığımız bu enerjiyi özledik.. Ama sorun değil sağlıkla bugünlere tekrar kavuşmayı bekliyoruz.

Adını bile bilmediğimiz isimlerin Youtube’de izlenme oranları milyonları buluyor ve bir Süre sonra ortalıktan kayboluyor bu isimler sizce bunun sebebi nedir?

Aslında yukarda bahsettiğimiz hızlı üretim/tüketim savaşının bariz sonuçlarını en iyi şekilde gösteren mecra Youtube. Artık üretmek kolay, insanlara ulaşmakta kolay ama işte orada kalıcı olmak her geçen gün biraz daha zor. Çok fazla uyaran var çevremizde. Mesela Youtube’da birisi sizin klibinizi izlerken yanda sayısız klip “Beni de izler misin?” diye gözünün içine bakıyor. Ve daha o şarkıyı dinleyip içine girememişken kendinizi bambaşka bir videoyu izlerken bulabiliyorsunuz. Bu şartlarda nitelikli üretim yapmayan, yapamayan herkes aynı hazin sonu yaşıyor olacaktır. Üzücü ama gerçek.

Dinleyicileri ile konserlerde uçsuz bucaksız aralarına barikat koyduran sanatçılar hakkında neler söylemek istersiniz?

Bizi o sahnelerde var eden, orada olma sebebimiz olan insanlarla aramızda bu barikatlar hiçbir zaman olmadı ve olmayacak. Nereden geldiğimiz ve nerede olduğumuzu unutmadan var olma çabasında olduk her zaman.

Son dönemde popüler olan Sosyal Medya konserleri hakkında neler söylemek istersiniz?

İnsanlar birbiriyle iletişim kurduğu sürece mutlu oluyorlar, yalnız olmadıklarını hissediyorlar. Pek çok kişinin evinde tek başına geçirdiği karantina süresinde, insanları bir parça gündemden uzaklaştırabilir.

Sanatçılardan idolünüz var mı?

Bir arabesk grubu olarak bizim en büyük idolümüz kuşkusuz Müslüm Gürses. Ancak çok geniş bir yelpazede beslendiğimiz yerli/yabancı müzisyenler mevcut elbette.

Müzik ülkemizde sizce neden magazinleştiriliyor?

Aslında müzik magazinleştirilmiyor. Magazinsel karakterler, şarkıcılar müzikle özdeşleştiriliyor. Bu da popüler kültürün ve popüler müziğin getirilerinden. Yoksa bir alternatif müzik grubunun, bir jazz piyanistinin veya Türk müziğini bütün dünyada tanıtan herhangi bir müzisyenin magazinel bir değeri yok. Kaldı ki bu insanlarında magazinle işi yok.

Müzik Ödülleri ve Müzik yarışmaları birer PR çalışması mı bu konu hakkında siz neler düşünüyorsunuz?

Amacı o olmasa da yolun sonunda müzisyenler için elbette pr dönüşü oluyor. Aslında eskiden bunlar çok daha fazla kıymet görüyordu sektörde. Şimdi haber oluyor evet ama aslolan şarkılarınızın dinleniyor ve konserlerinizin takip ediliyor oluşu.

Sosyal Aktiviteleriniz neler?

Müzik öyle bir iş ki hem hayatınızı kazandığınız hem de en büyük sosyalleşme aracınız. Evimizde olsak da müziğin içindeyiz. Bunun yanında koşturmacanın içinde vakit ayırmadığımız, ayıramadığımız şeylere yöneliyoruz elbette. Daha çok okumak, daha çok izlemek, sevdiklerimizle ve ailelerimizle daha sıkı bağlar kurmak gibi.

Sosyal medya ile aranız nasıl?

Hepimiz sosyal medyayı aktif olarak ve faydalı şekilde kullanmaya özen gösteriyoruz. Esiri olmadan ve uzağına düşmeden.

Bir Albüm Bir Single’nin bedeli ne kadar yaptığınız emeklere değiyor mu?

Bazı şeylerin bedeli maddiyatla ölçülemiyor. Verdiğiniz emek ve harcadığınız zamanın maddi hiçbir karşılığı yok zaten. İlk olarak emeğinizin meyvesini elinize aldığınızda yaşadığınız tatmin ve sonrasında sunduğunuz şeyin beklediğiniz takdiri kazanması en değerli karşılık oluyor.

Son olarak sevenlerinize neler söylemek istersiniz?

Güzel günler göre görme umuduyla ve sabırla geçirdiğimiz şu günleri atlattığımızda yine kavuşacağız, yine şarkılar söyleyecek yine eğleneceğiz.

Editör: TE Bilisim