Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılından bu yana 3 Aralık'ta kutlanan uluslararası bir farkındalık günü. Bizde Sayın Salih Arıkan ile bir araya gelerek bugünün anlam ve önemine binaen röportaj gerçekleştirdik.

Salih Bey 1977 Manisa’nın Akhisar ilçesinin Koca Kağan köyünde doğmuş. “Aslı Hanım, her çocuk doğduğunda eve bir mutluluk yayılır herkes güler eğlenir ve aile tebrik edilir. Ben görme engelli bir çocuk olduğum için aileme yas ve acı getirmişim. Anneannem bir bakracın içine koyalım ölsün demiş. Babaannem itiraz etmiş. Gariban annemde ne yapsın evimi bekler demiş. Babam bir iş kazası geçirdi. Çam keserken üzerine devrilince omurilik felçlisi oldu. 11 ay yaşadı ve rahmetli oldu ben körler okuluna başladım. Daha sonra görenler ile birlikte devlet parasız yatılı olarak Karabağlar Cumhuriyet lisesinde okudum. Daha sonra Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlı Uşak Eğitim Fakültesinde Sosyal Bilgiler öğretmenliği yaptım. 20 yıla yakın Türkiye Beyaz Ay Derneği’nin İzmir Şube başkanlığını yaptım. İzmir Kent Konseyi engelli meclisi ve ana yürütme kurullarında seçilerek faaliyetlerde bulundum. Bir kamu kuruluşunda çalışıyorum. Farklı blog ve sitelerde engellilerle ilgili yazılar yazıyorum. İnsanlar kişinin yeteneğine değil engeline odaklanılıyor, iş güç sahibi olsalar bile engelli komşu istenmiyor, evlilik arkadaşlık gibi sosyal ilişkilerde ayrı tutuluyor ayrımcılığa uğruyor. Mesela komşular bir yere gideceklerken engelli komşularını yanlarına almak istemiyorlar. Ben bir keresinde çok iyi hatırlıyorum engelliyim diye apartman toplantısına çağırılmadım. İşyerlerinde de öyle, çalışanlar iş arkadaşlarıyla beraber çoğu zaman bir yerlere gitmek istemiyorlar. Esas niyetim hem yazılarda hem dernek faaliyetlerinde bu ayrımcı uygulamaları bitirerek birlikte yaşama kültürünü arttırmak istiyoruz.” İfadelerini kullanan Sayın Salih Arıkan ile röportajımız sizlerle.

Öncelikle haydi, sizi tanıyalım sevgili Salih Bey. Kimdir Salih Arıkan?

1977 Manisa Akhisar doğumluyum görme engelliyim. İzmir Bornova görme engelliler ilkokulunda okudum. Ortaokul ve liseyi de Karabağlar Cumhuriyet lisesinde okudum. Sosyal Bilgiler Öğretmenliği mezunuyum. 20 yıla yakın Türkiye Beyaz Ay Derneği’nin İzmir Şube başkanlığını yaptım. İzmir Kent konseyi engelli meclisi ve ana yürütme kurullarında seçilerek faaliyetlerde bulundum. Farklı blog ve sitelerde engellilerle ilgili yazılar yazıyorum.

 Pozitif enerjine hayranım. Peki, bunu sürdürme gücünü kendinizde nasıl buldunuz?

Yaşadığım sıkıntıları ve pratikleri paylaşarak kalıcı eser bırakmak istiyorum. Bundan mütevellit pozitif enerjimi diri tutuyorum.

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler günü. Bir hafta bir gün değil her gün bilincinde olmalıyız siz güzel insanların. Toplum tam olarak hissettirebiliyor mu özel olduğunuzu? Bu hafta kapsamında ilgili etkinliklere katıldınız mı hiç?

O KADAR ÇOK MESAJ VERİLİYOR Kİ GÜNE DAİR, ÇOĞUNUN KAYBOLUP GİTTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

O kadar çok mesaj veriliyor ki güne dair, çoğunun kaybolup gittiğini düşünüyorum. Engellilerin bütün sorunlarını sıralayıp, basın açıklaması yaparak sorunu daha çok içinden çıkılmaz hale getirdiklerini düşünüyorum. Çözümümüz nedir peki derseniz; çatı kuruluşlar ve engelli derneklerinin her dönemde yeni bir sorunu belirleyerek ortak irdeleyip kamuoyunu bilinçlendirmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Birlikte yaşama kültürünü arttırıp tanış olma sürecinin yelpazesini genişletmeliyiz.

Yazın yolculuğuna ne zaman başladınız? Bu yolculukta esas amaç neydi?

Önceden sadece dernek faaliyetlerini basın bülteni olarak geçiyordum. Sonradan bazı arkadaşların basit ve yanlı yazılarını görünce, bende fakülte mezunuyum iyi kötü fikrimi ifade edebilirim diye düşündüm ve yazmaya başladım iyi oldu 1000’e yakın yazım var internette. Fırsat buldukça yazıyorum.

Niyetim, günlük sorunlardan ziyade akademik camiaya doneler bırakmak, yaşadığımız çağa şahitlik yapmak ve engellilerin ayrımcılık önyargı tutumlar gibi yaşadığı sıkıntıları kamuoyuyla paylaşmak.

Engelli olma hikâyenizi anlatır mısınız, engelli olmayı kabullenmek zor olmadı mı, zorlukları nasıl aştınız?

BİZİM KÖYDE 13-14 TANE GÖRME ENGELLİ VAR IRSİ BİR DURUM VE BAKANLIK TARAFINDAN ARAŞTIRILIP İNCELENMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ

Manisa Akhisar Koca Kağan köyü doğumluyum demiştim. Bizim köyde 13-14 tane görme engelli var ırsi bir durum ve bakanlık tarafından araştırılıp incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görme engelli doğduk ailemiz üzüldü. Kabullenme sürecine gelirsek aslında böyle bir süreç olmadı. Küçük yaşta aileden ayrı kalarak yatılı okullarda büyüyerek öğretmenlerimin desteği ile geleceğimde söz sahibi oldum. 5 yaşına gelinceye kadar görme engelli çocukların çoğu herkesi kendi gibi olduğunu sanırlar. Sonrada kör falan demeye başlayınca çevreden böylelikle farkındalık başlıyor.

Küçükken arkadaşlarla saklambaç, yakar top oynardık arkama saklanırlardı her türlü oyunları oynardık. Köyde hiç ötelenmedik güzel bir çocukluk geçirdik. 

Engelsiz insanların genel algısında engelliler başaramaz, yapamaz, edemez gibi klasik kalıplar var değil mi?

KİŞİNİN YETENEĞİNE DEĞİL ENGELİNE ODAKLANILIYOR

Engelli bir çocuk okula başladığı zaman, ailelerinin baskısıyla toplumdaki çocuklar engellilerden uzaklaştırmaya çalıştırılır. Bazı öğretmenlerde doğru tutum sergilemeyince çocuk ayrımcılığa uğramış olur. Okullarda özel eğitim sınıflarındaki öğrencilerin giriş çıkış saatleri değiştirilerek kaynaşmaları engelleniyor. 

Kişinin yeteneğine değil engeline odaklanılıyor, iş güç sahibi olsalar bile engelli komşu istenmiyor, evlilik arkadaşlık gibi sosyal ilişkilerde ayrı tutuluyor ayrımcılığa uğruyor. Mesela komşular bir yere gideceklerken engelli komşularını yanlarına almak istemiyorlar. Ben bir keresinde çok iyi hatırlıyorum engelliyim diye apartman toplantısına çağırılmadım. İşyerlerinde de öyle, çalışanlar iş arkadaşlarıyla beraber çoğu zaman bir yerlere gitmek istemiyorlar. Esas niyetim hem yazılarda hem dernek faaliyetlerinde bu ayrımcı uygulamaları bitirerek birlikte yaşama kültürünü arttırmak istiyoruz.

Engellilerin toplumla beraber yaşama kültürünü oluşturmaları için neler yapabilir?

Öncelikle insanların birbirini tanıyıp anlayabileceği zaman ve zeminler oluşturmak.  Hayatın içine dâhil olmalıyız. Kültür sanat eğitim ve tüm sosyal etkinliklerin içine engellilerde dâhil edilmeli. Kadınlarla ilgili dernekler engelli kadınları, çocuklar ile ilgili dernekler çocukları, hemşehri dernekleri de diğer engellileri dâhil ederek birlikte yaşamayı öğrenmeleri gerek. 

Başaran bir isimsiniz. Başarılarınızdan bahsedelim istiyorum. Ben hayallerinizi ve hedeflerinizi de çok merak ediyorum. Eminim okuyucularımızda merak ediyordur. Haydi, bize hayallerinizden başarılarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

Önce başarılarımdan bahsetmek isterim, Yazılarım ve faaliyetlerimle ciddi anlamda bir kamuoyu oluşturduğumu düşünüyorum. İzmir’de engelli camiasına hizmet veren kişileri sayın deseniz birine benim adımı muhakkak söyleyecektir. İşte başarının bendeki anlamı budur.

Hayallerime ve hedeflerime gelecek olursak, hayallerim kimsenin ayrımcılığa uğramadığı önyargısız bir dünya hedeflerimse engellilerin çalışan üreten ve topluma değer katan bireyler olmasını sağlamak.

Toplumun engellilere yaşattığı sorunları sizce nasıl en aza indirebiliriz?

Engelli ailelerinin bir araya gelip kader birliği yaparak sorunlarına müdahil olarak en aza indirilebilir. Aynı sorunu yaşayan insanlar bir araya geldiklerinde tek ben miyim demezler ve pratiklerini paylaşıp ortak mücadele gücü oluştururlar. 

Son olarak eklemek istediğin nelerdir? Söz sizde biz sizi dinliyoruz.

Yasalar yönetmelikler değişebilir ancak önemli olan o yasaları uygulayanların zihniyet değişiminin gerçeklemesidir. Tanış olarak bu soruların çözülebileceğine inanıyorum. 

Röportaj: Aslı M. Sarı

Editör: TE Bilisim