İnsanın dışına baktığınızda içini göremezsiniz, ama içini görmeye başladığınız an onun hayat tecrübelerinden siz de ders alırsınız. Bir Sığacık seyahatinde bana hayatın en güzel dersini öğreten bir kadınla tanıştım. 13 yaşında gelin edilmiş, okulundan alınmış, hayatı çalınmış küçük bir kız çocuğundan, üç çocuk annesi, güçlü bir kadın olmayı başarmış Nergis Yıldırım. Evlendikten üç gün sonra eşi tarafından dövülmeye başlamış. 14 yıl boyunca, üç çocuğuyla birlikte hayatta kalabilmek için direnmiş. Tam bir anne, tam bir bükülmez demir. Eşi öldükten sonra kimsenin yardımı olmadan üç çocuğunu da alıp Adana’dan İzmir’e geliyor. İşte ikinci hayatı böylece başlamış oluyor. 

Nergis Yıldırım, hayatta gördüğüm en güçlü kadınlardan biri, çünkü yaşadıklarına rağmen yüzünde büyük bir gülümsemeyle güzel şeyler olsun diye çabalamaya devam ediyor. Hiç vazgeçmeden hayallerine doğru koşmuş. Şimdi hayalini kurduğu bir cafenin işletmecisi. Aynı zamanda bir butik otel de işletiyor. Hazır olun, tüylerinizi diken diken edecek bir hikayeyle tanışacaksınız. 

İncitta butik otel & cafe nasıl kuruldu?

Cafe’nin kurulumunu ben yapmadım. Ben buranın işletmecisiyim. Şu andaki bütün dekorasyonu bana aittir. Burası daha önce hediyelik eşya, çay, kahve makinesi olan bir yerdi. Ben hediyelik eşyaları kaldırdım. Onun yerine reçeller, pastalar, kurabiyeler, kahve çeşitleri girdi. Benimle birlikte burası pastane oldu. 

Buradan önce hiç cafe & restoran tecrübeniz oldu mu?

Daha önce restoranda çalışmıştım. Balık ve mezeler yapıyordum, ama hayallerimde bir pastane işletmek vardı. Bu hayalimi de burada gerçekleştirdim.

Sığacık’ın en bilinen cafelerinden birisisiniz. Burası kaç yıldır var?

6 sene önce açıldık. Cafe açılalı 4 yıl oldu.

Nergis Hanım’ın mutfak macerası nasıl başladı?

Büyük bir çoğunluğumuzda olduğu gibi anne olduktan sonra başladı. Önce çocuklarıma yemekler yapıyordum. Günlere mezeler, tatlılar yapıyordum. Sonra cafelere pastalar, kurabiyeler verdim. Sığacık’ta da günlere pastalar veriyordum. İncitta ile birlikte kendimi patlattım. 

Menünüzde kendinize ait tarifleriniz var mı?

Menülerimiz standart menüdür, ama kremalarını, hamurlarını kendi tariflerime göre değiştiriyorum. Hiçbir zaman bir kurabiyeyi direkt kendi tarifiyle yapmam. Mutlaka kendimden bir şeyler katarım. 

En çok hangi yemekleriniz tercih edilir?

Hamburgerlerim, anne köftelerim çok beğeniliyor. Tatlılarda da en çok magnolia, incir tatlısı ve malaga tercih edilir. Ada kurabiyesi günde kilolarca satılıyor. 

Geriye dönüp baktığınızda sıfırdan başlamak zor mu?

Çok zordu. Şimdi burada olmak güzel, ama bundan önceki hayatım hiç güzel bir hayat değildi. 

Neden Sığacık?

Bir süredir İzmir’de yaşıyordum. Kardeşim de evlenip İzmir’e yerleşmişti. Sığacık da gece pazarları açılıyordu. Kardeşimle her gün sabah gidip, akşam dönüyorduk. Üç ay böyle denedik. Sonra burada yaşamaya karar verdim.

Buranın en çok neyini sevdiniz?

Herhalde çocukluğumu özlemiştim. O yaşayamadığım çocukluğu burada yaşıyorum. Küçük bir yer, aynı zamanda herkes birbiriyle akraba gibi. Bayramlaşmaları, komşun hastalığında onun kapısının önünde beklemeyi, komşunun aç olduğunu, tok olduğunu bilmeyi burada öğrendim. 

Siz nerede büyüdünüz?

Diyarbakır / Ergani ilçesinde büyüdüm. Çocukluğumdaki Diyarbakır da böyleydi. Kapıdan çıktığımızda herkese günaydın diyebiliyordun. Büyükşehirler de maalesef bu durum söz konusu değil. 

Diyarbakır’ı özlüyor musunuz?

Hayır, burada yaşamaya başladıktan sonra özlemiyorum.

Hem üç çocuk annesi hem de tek başına ayakta kalmayı başarmış güçlü bir kadınsınız. Bugünkü başarıyı nasıl sağladınız?

Hırsla sağladım. Çocuklarımı tek başıma büyütmek zorundaydım. Onları büyütebilmek için de çalışmaya ihtiyacım vardı. Hep çalışmam gerekti. Bu beni daha çok hırslandırdı. Hastalanmaya bile vaktim yoktu. 

Düştüğünüzde nasıl kalktınız?

Düştüğümü kimseye söylemedim. Kendi kendime yaralarımı onardım. Bence bir kadının yapamayacağı bir şey yoktur. Bir kadın tek başına üç tane çocuk da büyütebilir, yıkılmadan bir otel işletmeciliği de yapabilir. Yeter ki istesin. 

Ben yapamayacağım dediğiniz zamanlar oldu mu?

Çok oldu. Ezan sesi gelince korkardım. Ev sahibi kapıya gelecek, elektrikler kesilecek diye korkuyla beklerdim. Çok geceler sabah olmasın diye dua ettim. Ama yeter ki hayatın bütün zorlukları karşısında doğru olmayı bil, çünkü doğru duvar yıkılmaz. Gerçekten doğruluğumdan hiç ödün vermedim, hiç de yıkılmadım. Düştüm kalktım, elektriklerim kesildi, aylarca kira ödeyemedim, ama susuz da yaşayabildim. Kimseye suyum kesildi demedim, ama komşularım bana hep destek oldular. Çok iyi insanlarla da tanıştım. Geceleri merdiven silmeye gittiğimde alacağım para 50 liraysa, 55 verirlerdi. Ben o 5 lirayla sabah çocuğuma harçlık verirdim. 

Nasıl bir annesinizdir?

Aslında bana çocuklarım baba der. Çocukken bana hep “Biz hayatımızda anne istiyoruz” derlerdi. Hep benim babalar günümü kutlarlar, çünkü çalışma hayatımdan dolayı annelik yapamadım. 2 tane erkek bir tane kız çocuğu yetiştiriyordum. Onların karşısında hep erkek gibi durmak zorunda kaldım. Biz böyle büyüdük. Çocukları ancak bir erkek koruyabilirdi. Ben de hep çocuklarımın karşısında öyle durdum. 

Kaç yaşında evlendiniz?

13 yaşında evlendim. 

Nasıl evlendiniz?

Kimse bana evlenip evlenmek istemediğimi sormadı. Zaten 13 yaşındayım. Daha çocuğum “Evlilik” kelimesinin bile tam anlamını bilmiyorum.

Tek kız çocuğu muydunuz?

Hayır, bir de ablam var. Akrabalarım içinde tek çocuk gelin benim. 

Evlendiğinizde eşinizi tanıyor muydunuz?

Hayır, hiç görmemiştim. 

Evleneceğinizi nasıl öğrendiniz?

Benim babam hiç okula gelmezdi.  O gün hademe gelip bana “Baban gelmiş” dedi. Ben o an iyi bir şey olmayacağını anladım. Müdürün odasına gittiğimde babamın beni okuldan aldığını söyledi. Ben okulumu çok seviyordum. Atletizm yarışmalarında birinci geliyordum. Derslerim çok iyiydi. Bir anda babam beni okuldan alıp, eve götürdü. Eve girdiğimde evde çok büyük bir kalabalık vardı. Çantamın içinden kitapları çıkarttı. Hepsini gözümün önünde yırttı. Ben su gibi ağlamaya başladım. Annem beni aldı, elimi yüzümü yıkadı “Kızım ağlama, bak seni istemeye geldiler” dedi. Ben o an neyi istemeye geldiklerini bile anlamadım. 

Eşiniz kaç yaşındaydı?

O benden 11 yaş büyüktü. 

13 yaşındaki Nergis’in hayatını elinden aldılar…

Hayatımın en acı sahnesi; eşim öldükten bir hafta sonra eşimin ailesi gelip “Biz kendimize zor bakıyoruz. Seni de çocukları da kabul edemeyeceğiz” dedi. Annem, babam, abim geldi “Çocukları ver yuvaya. Biz hem onlara hem sana bakamayız. Bir tek sana bakabiliriz” dediler. Babama “Eğer sen beni alırsan tekrar bir kocaya verirsin. Zaten ben çocuklarımdan vazgeçmem” dedim. O gün herkes kendi evlerine dağıldı. Üç çocukla, hayatta tek başıma kaldım. Adana’da yaşıyorduk. Orada evler senelik verilirdi. Senenin dolmasına bir buçuk ay vardı. Bundan sonrasında ne yapacağıma karar vermek için bir buçuk ayım vardı.  İzmir’de ablam oturuyordu. Burada iş hayatı var, buraya gel deyince ben de İzmir’e gelmeye karar verdim.

Nasıl bir eşiniz vardı?

Evliliğimin üçüncü günü dayak yedim. 14 sene boyunca eş dayağı yedim. Sabah, öğle, akşam kemerlerle dövüldüm. Benim çocuklarımın vücudunda bile dayak izi vardır. Benim kocam öldüğünde kimse ağlamadı. Onun ölümünden sonra ikinci hayatım başladı. Ablamın dediği gibi İzmir’e geldim. Burada çalışma hayatı vardı, ama bilmiyordum. Ben cafeye bile gitmemiştim. Benim kocam beni kapıdan dışarı çıkartmazdı. Perdenin kımıldamasını bile kontrol ederdi. Çocuklar öğlen okuldan gelip, evde oyun oynamasınlar da perde kımıldamasın diye yalvarırdım. Eğer kımıldarsa hepimiz dayak yerdik.

Aileniz her şeyi biliyor muydu?

Ben hiçbir şey söylemedim, çünkü beni zaten gözden çıkartmışlardı. Söyleseydim de diyecekleri sözleri biliyordum. Sen kadınsın, çekeceksin diyeceklerdi. Gözümün mosmor olduğunu görüyorlardı, kulaklarımın uçları hep yırtıktı. Bunları gördükleri halde ne olduğunu biliyorlardı, ama asla sormuyorlardı. O gün yaşadıklarım sayesinde hırslı bir kadın oldum. Çocuklarıma olan sevgim beni hırslandırdı. Kaç gece tren garında yattık, yeri geldi aç kaldık, ama hiç vazgeçmedim

Hiç hayatı sorguladınız mı?

Hayatın bana verdiği kötülükleri hiç sorgulamadım. Sorgulasam akıl sağlığımı kaybederdim. Ben de onun yerine başıma gelen iyiliklere şükrettim. Geçmişi düşünmemeye çalışırım. Artık o günleri yaşadım bitti. Önüme baktığım zaman çocuklarım var. Malım mülküm yok, burada da maaşla çalışıyorum, ama bütün servetim çocuklarım.

Sizi dışarıdan gören bir insan asla böyle bir geçmişe sahip olduğunu anlamaz…

Asla anlamaz. İzmir’e ilk geldiğimizde çocuklarla birlikte otogarda yatıyorduk. Ablamın komşusu bizi görmüş, neden orada yattığımızı sordu. 

Ablanız size sahip çıkmadı mı?

Üç çocuk, dört boğaza bakmak kolay değil. Ablamın kocası konuşmaya başlayınca çocukları da alıp evden çıktım. Nefesi Allah vermişse, nefesimiz yettiğince koşarım. Bir yandan çocuklarımı korumaya çalıştım, bir yandan ayakta kalmaya. Ablamın komşusu bizi o halde görünce evine götürdü. Bize çok destek oldu. Hep birlikte ev tuttuk, komşular eşya verdi orası bir ev halini aldı. Bir de bana iş buldular. İlk kez çalışmaya başlayacaktım.

Hiçbir şey bilmeden nasıl başardın?

Cafenin patronu bana nasıl servis yapacağımı anlattı. Müşteri geldiğinde “hepsine hoş geldiniz” dedim. Sonra kadınları öptüm, kucaklaştık. Cafenin arkasında herkes bana gülüyor, kadınlar şaşkın. Arkaya gittiğimde patron şaşkınlıkla ne yaptığımı sordu ben de onun dediklerini yaptığımı söyledim. Doğu da bir misafir geldiğinde herkes böyle yapardı. O gün her şeyi sil baştan anlattı. Patronum bile bu kadar cahil olduğumu düşünmemiş. O gün çok utandım. Eskiden internette yoktu. Ben de garsonların neler yaptığını inceledim. Ertesi gün işe ateş gibi gittim. Patronum bile şaşırdı “Sen bizimle dün dalga mı geçtin?” diye sordular. Kaç sene orada çalıştım. İnsan kendi kendini eğitir. Ben de kendimi eğittim. 

Geçmişe dair anne babanıza öfkeniz, kırgınlığınız var mı?

Kırgınlığım var, ama öfkeli değilim. Aileme hiç “Neden ben?” sorusunu aileme hiç sormadım. 

İkinci bir evlilik düşündünüz mü? 

Asla, çok kötü tecrübelerim oldu. Bundan sonra evlilik düşünmüyorum. Çocuklarım, arkadaşlarım da evlilik konusunda beni cesaretlendirmek istiyor, ama ben şuan çok mutluyum. Çocuklarımla istediğim gibi vakit geçirebiliyorum, istediğim saatte işe gelebiliyorum, istediğim şeyleri yapabiliyorum. Kimseye muhtaç değilim. Allah bana güç kuvvet verdiği müddetçe kendi geçimimi kendim sağlarım. 

Bugüne kadar yapamam dediğiniz bir şey oldu mu?

Demişimdir, yapmışımdır olmamıştır. Ama mutlaka denemişimdir.

Gerçekleşmesini istediğiniz bir hayaliniz var mı?

Kutu kadar da olsa önünde bahçesi olan bir evim olsun istiyorum. Hayallerimde İncitta gibi böyle bir cafe vardı. Ben ölene kadar burada kalmak isterim. Allah razı olsun buranın sahibi, patronum, abim, babam yerine koyduğum Veysel abim (Temizce) ve eşi Derya abla olmasa hayallerimi gerçekleştiremezdim. Ben Veysel abimi 13 yaşında kaybettiğim babam, 13 yaşında kaybettiğim annem, 13 yaşında kaybettiğim abim yerine koydum. Babam öldüğünde ağlamadım, abim öldüğünde ağlamadım, ablam öldüğünde ağladım. Herkes benim duygusuz olduğumu düşündü, ama ben onları 13 yaşında kaybettim. O evden ağlayarak çıkarken benim için öldüler. Ben Veysel abime “Bu cafe benim hayalim” dediğim de buraya bana bıraktı. Benim babam 13 yaşında bana ekmek vermedi. 

Ailenizle görüşüyor musunuz?

Kışları annem buraya gelir, ona bakarım. Ben çok vicdanlı bir insanım. Annem beni doğurdu, 13 yaşına kadar bana baktı. Ben bana verdiği emeği asla unutamam. Benim annemin de zor bir hayatı oldu. Annem evlenmemi hiç istemedi. Annem babamla konuşması için İstanbul’a gelip, dayımdan yardım istedi. Dayım babamla konuştuğunda “Kardeşini de bir daha yollama” dedi. O zamanlar ne dayımın ne de annemin imkanı yoktu. Doğu da kadınların söz hakkı yoktur. 

Tek başınıza ayakta kalmayı başarmışsınız. Hem de 2 yıldır pandeminin içerisindeyiz. Bu süreçte nasıl etkilendiniz?

Geçen sene yazın çok fazla gelen olmadı. 2 kıştır oteli de cafeyi de açamadık. Bu yaz geçen seneye oranla daha aktif geçti. Ben artık geçtiğini düşünüyorum. Daha fazla çalışarak aldığımız yaraları kapatabiliriz. 

Ada masalı dizisinin çekimleri de burada yapılıyor. Pandemi sürecinde zor olmuyor mu?

Onlar da çok anlayışlı. Sabah erken saatte gelmiyorlar, müşterileri rahatsız edecek şeyler yapmıyorlar. Burada güzel bir ekip çalışması yapıyoruz. Ben çok memnunum. 

Türkiye’nin her köşesinde ayakta kalmaya çalışan, yeni bir hayat için çabalayan kadınlarımız var. Siz de o kadınlardan birisiniz. Bu yola çıkmaya korkanlara, ikinci bir şansı arayanlara ne söylemek istersiniz?

Nefes aldığımız sürece yaşıyoruz. Yaşadığımız sürece de mücadelemiz devam edecek. Kendimize bir hedef belirlememiz lazım. Hedefimiz olmazsa yönümüzü kaybederiz.