GİZEM YILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...
7 yaşında kendi parasını kazanmaya başlamış bir çocuk düşünün, 8 yaşında tek başına sokaklarda yaşamayı öğrenmiş, hayatta kalmayı başarmış ve kimseden bir şey istememiş. 20 yaşında beş çocuk babası olmuş, çocuk olamadan koca olmuş. Etin içinde büyümüş, 10 yaşında usta olmuş. Ustalığına önce patronunu sonra da tüm dünyayı inandırmış bir adam. Birçok kez batıp, küllerinden yeniden doğmuş ve kendi adından marka yaratmış; Bedri Usta… Evet, bir hayatın içine birçok hayat sığdıran bir adam.
Hayata erkenden atılan, çocuk olmadan büyüyen, engellerin üstüne basa basa zirveye tırmanan Bedri Usta... Daha adın duyulmadan efsaneleşmiş hikayen anılıyor. Mardin’de doğup Adana’ya gelmişsin. Neden Adana?
Adana’da bir akrabamız vardı. Babam 7 yaşındayken beni onu yanına yolladı. Akrabam kuyumcu olsaydı ben kuyumcu olacaktım. Kebapçı olduğu için ben de kebapçı oldum. Yanında çırak olarak başladım. Soğan, sarımsak soydum. Bir sene onların yanında kaldım. Zamanla çekinmeye başladım. Yük olduğumu düşünüyordum. Dükkanda çalışanlara gurbete gelenlerin nerede kaldığını sordum. Hürriyet Mahalallesinde Haco’nun evlerinde kaldıklarını söyledi. Akrabama sordum, o da babama sormuş. Onlar da izin vermiş. Daha ilk geldiğim gün Haco abla “Oo, sen de mi düştün buraya” dedi. Elleri şalvarının içindeydi. “Abla nereye düştük, buraya yatmaya geldik” dedim. 10 kişiyle yatıyorsun, ama kimse birbirini tanımıyor. Sana bir sünger bir battaniye veriyorlar. Ayakkabıyı yastık yapıp öyle yatıyordum. Ertesi günü geldiğimde başka bir 10 kişi vardı. Soğuk suyla banyo yapardık. Mintax’la kot pantolonu, tişörtü yıkardım. Sabaha taş gibi sert olurlardı.
Ailedeki tek çocuk sen miydin, neden özellikle seni yolladılar?
Ben iki numarayım, ailenin büyük çocuğuyum. Benden sonrakiler de benim yaşıma gelince sırayla aynı formülle geliyordu. Bir gün babamın evi Adana’ya taşıdığını öğrendim, ama iki gün sonra… Akşam eve geldiğimde yatak yorgan deterjan kokuyordu. Cennete düşmüş gibi hissettim kendimi. Çocukluğumun en güzel anısı o andı. Ama mutluluğum çok fazla sürmedi. Eğer gece yövmiyemi babama vermezsem, babam eve almazdı. Dondurma aldıysam, sinemaya gittiysem gece sokaktaydım. Ben de çözümü Adana’daki Atatürk parkında kalmakta buldum. Bir insanın 8 yaşındaki bir çocuktan para istemesi çok kötü bir şey. Yarısını parkta yarısını evde yatarak 10 yaşına geldim. Ben de Yılmaz Güney hayranlığı vardı. Zaten Adana’da da parkta yatıyordum. İstanbul’a gitmeye karar verdim.
O yaşta, tek başına İstanbul gibi büyük bir şehre gelmeye korkmadın mı?
Neden korkacağım? Şehirde yaşayan 10 yaşındaki bir çocukla köyde yaşayan 10 yaşındaki bir çocuk arasında 5 yaş fark vardır. Aksaray, Laleli’de iş arıyordum. Eskiden camlarda “Bulaşıkçı, kebapçı ustası” alınacak diye yazarlardı. Ben 10 yaşında çok iyi bir ustaydım. Bir insan bir işi severek yaparsa çok çabuk öğrenir.
Ustalığın bir sırrı var mı?
Ben kitabımda da yazıyorum “Çırağı olmadığın hiçbir işin ustası olamazsın”. Kimse sana hiçbir şey öğretmiyor. Sen bakıp alacaksın. Ben hep izlerdim. Bize kebap saplamayı öğretmezlerdi. Ben kasaptan et alırdım, dükkandan eve şiş götürürdüm. Saplar saplar bozardım.
Kebapçı olmayı seviyorsun…
Ben etin içinde büyüdüm. Bu işi ben seçmedim, kendimi onun içinde buldum, ama dünyaya bir daha gelsem yine bu işi yapardım. Bugün ulaşamayacağım kimse yok. Senin arayıp bulamadığın adam senin ayağına geliyor. Bu sayede sosyalleşiyorsun. Eğer mesleğini iyi icra edersin sana karşılığını verir. Bana bazen diyorlar “Futbolcu arkadaşın, ünlü arkadaşların var” onlar benim arkadaşlarım değil, buradaki tabelanın arkadaşı, Bedri Usta’nın arkadaşı benim adım Bedrettin Aydoğdu. O tabelanın ışığı söndüğü zaman benim arkadaşım değiller.
Bedrettin’in arkadaşları var mı?
Hiç yok, çünkü onlara da zaman ayıramadığım için arkadaş çevrem olmamış. Hep hayatla mücadele ederken kendim için bir şey yapamadım.
Yalnızlık çekiyor musun?
Asla, beş çocuğum var, aramızda 14 yaş fark var. Benim en yakın arkadaşlarım kendi çocuklarım.
Kazandığın parayı ailene yolluyormuşsun hiç kendin için bir şey almış mıydın?
Ben dünyaya zengin geldim, 7 yaşından beri kendi paramı kazanıyorum. Sonradan görme değilim. İlk kazandığım parayı ben görmedim, akrabam alıp babama gönderiyordu. Koca koca insanlar çikolata yemeden duramam diye geliyorlar bazen, ben ilk çikolatamı 40 yaşında yedim. Kendim için ilk harcadığım para da yine ihtiyaçlarım için olmuştur. Babam bana hiçbir şey almamıştır, bir fanile bile…
Babanı suçladın mı?
Tabi ki suçladım. Madem bakmayacaktın, o zaman bizleri neden yaptın? Ben 7 yaşında sana para götürmek zorunda mıydım? Babam öldüğünde üzülemedim. Onu baba olarak düşünmüyorum. Beni sadece zevki için dünyaya getiren bir adamdı. Ne beni ne de çocuklarımı bir gün bile sevmemiştir, başımızı okşamamıştır.
Peki anneni suçluyor musun?
Annemin bir suçu yok, babam beni sokağa atarken annem mutfak penceresinde ağlardı ben dışarıda ağlıyordum. Ataerkil bir toplum olduğumuz için annemin gücü babama yetmiyordu. Ben dışarıda üzülüyordum o içeride üzülüyordu.
Kardeşlerinle aran nasıldır?
Kardeşler ne zaman birbirlerini sever biliyor musun? Fakir ve bekarken. Aynısı benim çocuklarımda olmasın diye cepleri ayrı olsun diyorum.
Sokakta kaldığında ilk öğrendiğin ders neydi?
Ben sokakta kalmaktan korkmadım. Sen gece sokakta birini gördüğünde korkarsın, o senden korkmaz. Bana kimse bir şey yapamazdı. Sokaktaki kişinin kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Öldürse ne olur ki… Ben sokakları hala severim. Bazen sabaha kadar parklarda otururum. Hala yatakta kollarım açık uyuyamam. Hep banklarda yattığım için kollarımı birleştirip uyurum. Düşersem, kolumun üstüne düşeyim diye.
14 yaşında evlendin. Peki bu evliliğin sebebi neydi?
20 yaşında beş çocuğum vardı. Sonra da askere gittim. Evlendikten sonra 9 yıl boyunca babamların yanında kaldık. Biraz para kazanınca evleri ayırmak istedim. Evden ayrılırken beş çocukta ağlıyordu. “Baba gelmedi” dediler. O zamana kadar babalarının ben olduğunu bile biliyorlardı. Dedelerini hep gördükleri için onları babaları olarak görürdü. Ben kitabımda diyorum ki “Bu çocukları kim yaptı hatırlamıyorum”. Doğu kültüründe kadın aile büyükleri uyumadan yatağa gelmez. Ben gece 12’de yatağa giderdim hanım yoktu, sabah kalkardım bu sefer de kahvaltı hazırlardı, yine yoktu. Bir evde herkes bir adama baba diyordu, onlar da babalarını dedeleri olarak görüyorlardı.
Çocuk yaşta evlenip, çocukken baba oldun. Bir anda Babalık, kocalık, ustalık gibi kavramlar girmiş. İlk baba olduğunda ne hissettin?
Baba olduğum zamanı hatırlamıyorum ki… Beş çocuk 50 Tl. Annem “Git bu akşam ebeyi getir” diyordu. Ebenin her gelişi 10 Tl’ydi. Ben hanımın hamile olduğunu bile bilmiyordum. Eski insanlarda hamileliği göstermek ayıptı. Geniş elbiseler giyinirlerdi, göstermezlerdi.
Eşine zamanla aşık oldun mu?
40 senedir evliyim. Sevmesem evli kalmazdım. Benim gibi insanlar evlendiği kişiye alışmak zorundadır. Karşındaki kadın senin gibi yokluktan gelmiştir. Biraz popüler olunca hemen yeni kadın yeni araba alıyorlar. O yeni gelen kadın o adama parası için geliyor, adam iflas ediyor. Para için gelen kadın gidiyor, yine onu eski karısı topluyor. Böyle ihanet eden erkekler şunu bilmiyor; belki Allah o kadın için o rızkı veriyor.
Çocuklarına düşkün müsündür?
Dünyada en çok çocuklarımı severim. Önce çocuğum, sonra torunum gelir. Herkes çocuklarını sevsin.
Birçok kez batmışsın, ya çıkamazsam korkusu taşıdın mı?
Asla, sokaktan gelmiş adam korkmaz. Hiç yokluk görmediysen elindekini kaybetmek çok zordur, ama ben zaten sokaktan geldim, orayı biliyorum. Benim şuan 15 şubem var. Hiç birisi olmasa umurumda değil. Eskiden de yoktu. Ben hayatta her zaman pozitifimdir. Yokluk içindeyken de böyleydim. Negatif adama selam bile vermem. Ben sana derdimi anlatsam, sen bana ne yapabilirsin? Senin de moralini bozmuş olurum. Ağzımda kan olsa yutarım, kimseye boşaltmam. Çok üzgün olduğum zamanlarda eve gitmem, dükkanda yatarım. 7 kişi üzüleceğine sadece ben üzüleyim.
Seni bu hayatta en çok üzen şey ne oldu?
Kardeşlerimin bana yaptığı kalleşlik.
Adana kebabın ismini ilk sen almışsın. Doğru kebap nasıl yapılır?
Adana’nın en iyi ustaları, Adana’nın Arap ustalarıdır. Benim ustalarımın hepsi de Arap’tı. Bunlar kebabı inşa eden adamlardır. Doğru kebap bir tanedir. Acılı kıyma, acısız kıyma. Tuz, toz biber, kapri biber katılır ete. İçinde baharat olmaz.
Gün senin için nasıl başlar nasıl biter?
Gün benim için hiç batmaz. Günde 4 saat uyuyup, 20 saat çalışırım. Kendimi bildim bileli böyledir. 36 senedir Kalamış’ta dükkanım var. İlk ben açarım son ben kaparım. Aksi bir gün bile olmadı. Bugün benim her şeyim var, ama her şeyim var diye Bodrum’daki eve gidip ölümümü bekleyeceğim. Ben yine hiçbir şeyim yok gibi her sabah çalışmaya devam ederim. İşe geç kaldım diye asansörde ayakkabıyı giyinirim.
Bugün yapmak istediğin ama hala yapamadığın bir hayalin var mı?
Ben hayallerimin ötesine geçmiş bir adamım. Benden artık bir şey beklememeniz lazım (gülerek). Sosyal medyaya çok dua ediyorum. Ben 36 senedir buradayım ama son 10 senedir biliniyorum. Sosyal medya sayesinde…
Hayatta her şeyi görmüşsün ama hiç yılmadan çalışmayan devam etmişsin. Bu başarı hikayesinde seni zirveye taşıyan şeyin adı neydi?
Çalışmak… Öldüm, bittim demek yok. Mücadele edeceksin. Bizden sonra bu meslek ölür. Herkes sosyal medyada Bedri Usta olayım, Nusret olayım diyor. İnsanlar mücadele etmeyi öğrenmeli. Ben Bedri Usta olabilmek için bir ömür harcadım. Emek vermek zorundasınız. Torpille bir yere kadar gelebilirsiniz. Ben hayatımda kimseden bir şey istemedim, hep kendim aldım.