Selda Center’ın oluşum hikayesi nedir?

Ben Selda Öztürk olarak ortalama 11 yıl önce yurtdışı fuarlarına katılmaya başladım. Orada estetik ve saç ekimine karşı çok büyük bir merak fark ettim. Sonrasında ülkeye dönüş yaptıktan sonra doğru hekimleri de bularak Selda Center markasını kurdum ve o dönemden beri çalışmaya devam ediyorum.

Bulunduğunuz statüye gelmek için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?

Çok büyük bir motivasyonla çalıştım. Gerçekten çok disiplinli çalıştım. Yola çıktığım ekip arkadaşlarımla hala birlikteyim. Bu işin 3 ayağı var ve ben bu üç ayakta da en doğru İsimlerle çalıştım. Gelişime açık bir vizyonla , öğrenmeye, araştırmaya devam ediyorum. Böylece vizyonumu ve misyonumu da geliştiriyorum diyebilirim

Saç ekimi, estetik ve diş sağlığı alanlarında faaliyet yürütüyorsunuz. sizi diğerlerinden ayıran en önemli faktör nedir?

Çok güzel bir soru bu… Saç ekimi, diş estetiği ve onun dışında estetik kliniği olarak ayrı ayrı bu işi yapan arkadaşlarımız var. Bizi onlardan ayıran en büyük özellik bir hastane sahibi olmamız. Biz bütün işlemleri hastanemizde yapabiliyoruz. Danışanımız yurtdışından, şehir dışından veya şehir içinden  hem saç ekimini hem estetik işlemlerini yaptırabiliyor. Hem de diş tedavilerini alabiliyor. Tek merkezden bütün işlemlerini alıp ayrılabiliyor. Bazı firmalarda şu var; bir saç ekimi merkezine gittiniz, üst göz kapağı ameliyat olmak istiyorsunuz “Evet size biz yapıyoruz” diyor. Gittiğiniz yer Bakırköy'de, ama sizi bir Nişantaşı'ndaki doktorun kliniğine yolluyor. 

Şimdi sizin Doktorunuz da var?

Alanında uzman doktorlarımız var; dermatoloji doktorumuz, estetik cerrahi doktorumuz, plastik cerrahi doktorumuz var. Birden çok diş hekimimiz var. Zaten bizim bulunduğumuz hastane bu işlemlerin dışında 22 branşı barındırıyor kardiyoloji dahiliye kadın hastalıkları...

Yılın en iyi saç ekimi ve estetik cerrahı ödülünü aldınız. özellikle pandemi döneminde bu çok büyük bir başarı. Bu süreci nasıl geçirdiniz?

- Öncelikle  sektördeki arkadaşlarımızdan ayrılarak hiçbir personelimizle yolumuzu ayırmadık. Aynı yola çıktığımız personelimizle kendimizi koruyarak, evden çalışmaya devam ettik. Yurtdışındaki hastalarımızda iletişimimizi kesmedik. Bütün ekip arkadaşlarımızla birlikte evden çalışmaya devam ettik. Pandemi sürecinin devlet tarafından esnetilmesi ile birlikte de tekrar işinizin başına geri döndük diyebiliriz. Biz Hala yurtdışından online muayenelere devam ediyoruz.

Şuan nasıl önlemler alıyorsunuz?

Bir kere devletin belirlediği şeyler var. Bu kuralların hepsine uyuyoruz. Öncelikli olarak Pcr testleri, yurtdışı hastalarından en geç 48 saatlik Pcr testleri alıyoruz. Yurtiçi hastalarından da PCR testinden ziyade antikor bakabiliyoruz. Eğer hasta şu anda virüsü geçiriyorsa zaten antikorundan belli oluyor. Onun dışında hastanede pandemi koşullarına uygun bir şekilde hijyenik şartlarda çalışıyoruz. Örneğin hastaların randevularını en az 15 dakika aralıklarla veriyoruz, hastayı aldıktan sonra bir diğer hastadan önce dezenfektan ve havalandırma yapıyoruz, maske , hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uyuyoruz.

Güzellik sektörü pandemi koşullarında en az etkilenen sektörlerden biri oldu. Yemek sektörü gibi birçok işyeri bu süreçte kapandı. Estetik sektörü su yüzeyinin üstünde kalanlardan. Bu sektörün daha az yara almasının sebebi nedir?

Bu süreçte talep çok daha fazlalaştı, %90 arttı diyebilirim. Ben şöyle düşünüyorum; insanlar günlük koşuşturma esnasında belki aynaya bir kere bakıyorlar,  kendileriyle ilgilenmiyorlardı, kendilerine ayıracak vakitleri yoktu. Şimdi neredeyse bütün zamanımızı evde geçiriyoruz ve kişiler kendilerine göre kusurlarını görmeye başladılar. Bence bunun psikolojik etkileri de var. Biraz daha kendimizi mutlu etmek istiyoruz. Özellikle kadınlardan ziyade erkeklerde de çok büyük bir artış var. Türkiye'de pandemi de önce üst göz kapak ameliyatını soran erkek sayısı 10’sa şu anda net bir şekilde 80 diyebilirim. Bu süreçte Herkes kendi kusurlarını, çizgilerini görmeye başladı. Güzellikle ilgili böyle bir durum var. Biz de bu durumdan çok mutluyuz tabii ki (gülerek)

Selda’nın gözünden pandemi nasıl geçiyor?

Çok zor çünkü en az günde 10 tane yurt dışı danışanla görüşmek zorundayım ve ciddi anlamda kendimi korumam gerekiyor. Ben görüşmelere 3 maske ve siperlikle katılmak zorunda kalıyorum. Sosyal mesafeme dikkat ediyorum ve açıkçası herkes gibi ben de korkuyorum. Sahilde yürümeyi özledim, denizi özledim. Kış boyunca denizi göremedim. Ailemle, arkadaşlarımla bile görüşemiyorum. Herkes gibi ben de zorlanıyorum ama psikolojik olarak kendimi üst düzeyde tutmaya çalışıyorum. 

Başka bir röportajınızda başarının ekip işi olduğunu vurgulamışsınız. Ekibinizle nasıl bir çalışma stralejisi izliyorsunuz?

Özellikle ekip arkadaşları mı ciddi ciddi eleyerek seçiyorum. Kişisel özelliklerini, yeteneklerine, becerilerine bakıyorum ve o alanda yönlendiriyorum Ben ekip arkadaşlarımızın özellikle yeteneklerine göre yönlendirerek, onların da kendi yeteneklerini firmamıza katarak çok ciddi anlamda bir vizyona sahip olduğumuzu düşünüyorum. Hekimler için de aynısı geçerli. Hekimin canlı bir organizmaya müdahale ettiğini biliyor olması lazım. Yani maddiyattan ziyade bir insana hizmet ettiğini biliyor olması lazım. Bunların hepsini topladığımızda ekibimiz ciddi anlamda başarı hikayesi yazıyor.

Yurtdışında hastanenize yoğun bir talep var. Aktif bir çalışma içinde olmak zor olmalı. Bu kadar çok tercih edilmenizi neye borçlusunuz?

Sonuçta sağlık sektöründeyiz ve sağlık sektöründe unutulmaması gereken en önemli şey, bir insana hizmet ediyorsunuz ve insan benim için bir mucizedir Siz gerçekten burada doğru hizmeti verdiğinizde, bazen hastaları reddetmek zorundasınız. Mesela birisi size gelip de benim burnumu şu manken gibi yapın dediğinde “Hayır bu senin için uygun değil. Sana bunu yapamayız” diyebiliyoruz. Danışan bizden geri gidip istediğini başka bir yerde yaptırabiliyor. Sonuca asla yaklaşamıyor. Dürüstlüğümüz den dolayı tekrar bize geliyor. Bir hasta günde üç paket sigara içiyorsa bir liposuction ameliyatı yapacaksanız, bu anestezi de çok ciddi bir risktir. Bunu reddediyoruz. Biz bunu reddettiğimiz de bazı hastalar “Biz ölüm riskini bile kabul ediyoruz, yeter ki bizi ameliyat edin” dedikleri oluyor ama biz asla okey vermiyoruz. Ticari bakış açısını tamamen kapatıyoruz. Hasta geri dönüyor. Hastanın çocukları arıyor, eşleri arıyor bize teşekkür ediyor. Işte böyle durumlarda İtalya'daki bir hasta, başına böyle bir şey geldiğinde herhangi bir yakını veya akrabası işlem yaptıracağı zaman bize yönlendiriyor. Şeffaflık kesinlikle bunu size kazandırıyor diyebilirim.

Şiddet gören kadınlara ücretsiz estetik yaptırmak için Haluk Levent ile ortak bir işbirliği içerisine girmişsiniz. Nasıl bir çalışma yapacaksınız?

Bir kızımız var, ismini vermek istemiyorum. Bu kızımız şiddet görmüş ama buna sadece şiddet demek olayı küçültmek demektir. Tamamen vahşeti yaşamış genç bir kız... Yüzü gerçekten ciddi anlamda deformasyona uğramış, ama “hadi gel hemen ameliyat edelim biz de burada reklam yapalım”dan ziyade doğru tıbbi tedavilerle gidiyoruz. Kızımızın biraz dikkatini dağıttık. Biz biraz kızımızın psikolojisi de düzelsin diye küçük estetik müdahaleler yaptık. Bir süreç başlattık, o sürece de aynı şekilde devam ediyoruz. Şu an bu revizyon ameliyatını yapmadık. Zaten ben bu tür sosyal sorumluluk projelerinde bir birey olarak da yer alıyordum. Sadece Haluk Levent ile birlikte değil. Şöyle düşünün, bir kadın kocasından dayak yiyor, dişleri kırılmış, kadın'ın bu dişleri yaptırma şansı yok. Zaten manevi olarak yeterince mağdur olmuş. Ben dişlerini yaptırmaya gönüllü oluyorum. Bence illa bir kadının mutlu olması için mağdur olmasına gerek de yok. Ben ayda 2-3 tane kadına ücretsiz botoks, dolgu yapıyorum. Benim ona yardım edebilmem için vahşeti veya şiddeti yaşamasına gerek yok. Benim hayatımdaki en büyük ilke; kadın çocuk ve hayvan. Benim için üçü de çok özel.

Peki, bu yola nasıl çıktınız?

Şiddet görmüş kadınlarla birebir konuştuğumda beni çok etkileyen bir şey oldu. O kadınların gözlerindeki ışık daha önce baktığım hiçbir şey de yoktu. Bence kadın çok kutsal bir varlık. Doğurma özelliği var. Kadının mutsuzluğu demek, mutsuz  gelecek nesiller demek. Şiddet dediğimiz şey illa fiziksel de olmuyor. Psikolojik şiddete uğrayan bir sürü kadın var. Bence Türkiye'de yaşayan bütün kadınlar gün içerisinde en az 1 defa erkeklerin psikolojik şiddetine uğruyor. Küçük bir örnek vermek gerekirse; trafikte kadınlar erkekler tarafından çok büyük bir psikolojik baskı altında. Ben bir kadının hayatına, bir insanın hayatına olumlu anlamda dokunabiliyorsam o gün benim için müthiş geçmiştir. Benim yaşam felsefem kesinlikle ve kesinlikle “Çalışmak, üretmek, kazanmak ve paylaşmak. Paylaşmadığın anda kazanmanın hiçbir anlamı yok. 

Bu yolculuğu daha da ilerletmeyi düşünüyor musunuz? Özellikle Haluk Levent ile birlikte…

Kesinlikle daha çok kişiye ulaşmayı düşünüyorum Aslında bu yola çıktığımda tabii ki de biraz reklam amaçlı, biraz da kadınlara olan bu ilgimi insanlar bilsin diye düşünmüştüm, ama ben o kızla tanıştıktan sonra gözünde gördüğüm  o ışığı sana anlatamam. O kıza tekrar o mağdur gömleğini giydirmek istemedim ve bunu gizledim. Şu ana kadar hiç kimseye söylemedim, hiçbir yerde yazılıp çizilmesini istemedim. Haluk Bey ile de konuştuğumuzda “Bu kızı hayata döndürelim” dedik. Şu anki tek düşüncemiz, tek gayemiz bu. Her kadın mutluluğu, nefes almayı her şeyden de önce yaşamayı hak ediyor. Kadına şiddet maalesef iyileşmiyor ve son bulmuyor. Bizim de başımıza böyle bir olay geldi. Hastanemizde bir hemşire kızı rehin aldılar.  Bunun akıl alır yanı yok. Zaten kadınlar fizyolojik olarak erkeklerden biraz daha güçsüz yaratılmışlar, ama bu kadınlar mutlu olsun, mutlu erkekler yetiştirsinler. Doğru ve düzgün insanlar toplumumuza kazandırsınlar. Mutsuz kadınlar gördüğümde gerçekten çok üzülüyorum. 

Şuan için en çok hangi cilt bakımları, estetik müdahaleler tercih ediliyor?

Hydrafacial, altın iğne, somon Dna en çok  tercih ediliyor. Onun dışında IV tedavisi dediğimiz bağışıklığı güçlendiren ve içerisinde B ve C vitamini olan özel bir solüsyonumuz var o tercih ediliyor. Lokal işlemlerde alt ve üst göz kapakları işlemleri tercih ediliyor. Cerrahi operasyonlarda büyük bir artış var Liposuction, dolgu çok tercih ediliyor. 

Özellikle pandemiden sonra saç dökülmesi daha yaygın bir hal aldı. Bu neredeyse sağlık sorunu olarak gündeme geliyor. Bu durumun özeti yaşanılan yoğun stres olabilir mi?

Ağır stresten dolayı olabilir, genetik faktörler de çok etkili. Ayrıca dış faktörler dediğimiz fönler, spreyler... Bunlar da çok saç dökülmesine neden oluyor. Pandemi ile birlikte gerçekten herkesin o stres yönetiminde insanların vücudun bir bölümünde tepkimeler ortaya çıktı. Saç da bunlardan bir tanesi diyebiliriz.

En çok hangi dökülme tipiyle karşılaşıyorsunuz?

Erkek tipi dökülme.

Saç ekimi müdahalesiyle kalıcı çözümü garanti ediyor musunuz?

Evet ediyoruz ama her hasta saç ekimine uygun değildir. Öncelikle hastaların saç ekimi ile ilgili bilgi sahibi olması lazım. Biz saçları dışarıdan nakli etmiyoruz. Kişinin kendi saçlarından veriyoruz. Dolayısıyla buna yetecek saçları olması gerekiyor. İki kulak arası ense bölgesi dediğimiz alandan saçları almamız gerekiyor. Danışan bunun için uygunsa zaten biz uygunluk veriyoruz %100 çıkış garantisi alabiliyor.

Son olarak sizi örnek alarak sizin yolunuzdan gitmek isteyen bir gençlik için Bir Selda Öztürk sözü bırakabilir misiniz?

Durmak istediği yere ulaşmak için birçok engelle karşılaşır insan. Ben de diyorum ki o engelleri başarıya giden yolunuzda birer basamak yapın.