Merhaba Tahir, kaç yıldır görüntü yönetmenliği yapıyorsun?

8 yıla yakındır görüntü yönetmenliği yapıyorum.

En son Afili Aşk’ın görüntü yönetmeniydin. Öncesinde Bizim Hikaye, Acil Aşk Aranıyor adlı dizilerdeydin. Bu türlerin çoğu komedi. Böyle hikayelerin içinde olmayı sen mi istiyorsun yoksa sana teklif mi geliyor?

Genel olarak 2 tür arasında kalırsam tabi ki seçim yapıyorum, ama bu seçimi projenin türüne göre değil, işin senaryosuna, oyuncu castına, mekanlarına, bana neler katacağına yönelik yapıyorum. Son zamanlarda komedi projelerinde yer aldım, ama güzel drama işlerinde de çalıştım. Böyle denk geldi diyelim.

Görüntü yönetmenliği ile yönetmen arasında nasıl bir fark var?

Görüntü yönetmenleri filmin görselleştirmesine katkıda bulunur. Işığın ayarlanması, senaryoya uygun şekilde kameranın kullanımının yanı sıra yönetmenin imgelemine en büyük yardımı sunan kişi görüntü yönetmenidir. Yönetmen ise oyuncuların hem mekanik hem de dramatik olarak performanslarını yönetir.



Görüntü yönetmenliğinin sendeki anlamı nedir?

Herkesin çocukluğunda yapmak istediği bir iş olmuştur. benim için de çocukluğumda kameraman olmak gibi bir hayalim vardı. Sektöre kameraman asistanı olarak ilk girdiğimde kameraya aşk gibi bakıyordum. Kameraya bakarken gözlerimin içi gülüyordu. Şimdi görüntü yönetmeniyim. Senaryoyu okuduğumda kafamda o sahnenin ışığını hayal ederek kuruyorum. Televizyonun başında oturup çektiğim sahneleri izleyen milyonlarca kişinin, benim görseline katkıda bulunduğum bir işi izliyor olması, benim bu işi daha büyük bir iştahla yapmamı sağlıyor.

İyi bir yönetmen olmak için gelen senaryonun da yönetilmesi gerektiği söylenir. Bu görüntü yönetmenliği için de geçerli mi?

Tabi ki, sonuçta orada bir ekibiz. Ekip olarak var oluyoruz. Görüntü yönetmeninin veya ışık ekibinin bir yanlışı yönetmeni de etkiliyor. Aynı şekilde senaryo da bazen umduğumuz gibi çıkmayabilir; kötü bir senaryoyu iyi bir yönetmen kurtarabilir, ama kötü bir yönetmenin ve bu yönetmen ekibinin eline gelen çok iyi bir senaryo çok kötü bir hale dönüşebilir.



Eline bir senaryo geldiğine ilk neye bakarsın?

Mekanlarına, hikayesine, anlatmak istediğine… Aslında ben o işe bakarken kafamda çekiyorum. Eğer kafamda bir şey tasarlanmazsa dönmez bir hikaye demektir.

Hiç başına kötü bir senaryoyla çalışmak geldi mi?

Geldi. İsim söylemek istemiyorum, ama yönetmen ekibi ve oyuncu performanslarıyla o projeyi izlenir kılabiliyor.

Yıllardır, görüntü yönetmeni ve oyuncunun arasındaki ilişkinin hep sıcak tutulması gerektiği savunulur. Bu süreç senin için nasıl geçiyor?

Görüntü yönetmeni ile oyuncu arasındaki ilişki gerçekten iyi olmalıdır, çünkü oyuncunun ilk seyircisi görüntü yönetmenidir. Bir görüntü yönetmeni herkesten önce görür oyuncunun oyununu… Eğer kopuk bir ilişki varsa ekip içinde ciddi problemler olabilir.



Son diziniz “Afili Aşk”taki ekiple aran nasıldı?

Aramız çok iyiydi. Bir ekip değil bir aileydik. Gerçekten işini severek yapmak, böyle güzel ekiplerle, oyucularla çalışarak gerçekleşiyor. Dizideki uyum çok güzeldi. Zaten bunu da seyirciye yansıttıklarını düşünüyorum.

Aralarında en çok hangisini seviyorsun (gülerek)?

Bir ayrım yapamam, hepsini çok seviyorum. İşlerini çok iyi, severek yapıyorlar. Çoğuyla bu proje sayesinde tanıştım. Dostluğumuz dizi bitse de bakidir. Umarım ilerleyen günlerde yine bir projede yollarımız kesişir.

Afili Aşk çok sevilen bir diziydi. Ne oldu da ani final kararı alındı?

Televizyon dizileri için bu ne yazık ki olağan bir durum. Reyting sistemleri, reklam anlaşmaları vs… Ve Türkiye’de dizi sektörü çok revaçta olduğu için ekrana sürekli yeni diziler, yeni hikayeler, yeni oyuncular geliyor. Dolayısıyla seyirciler 30-40 bölüm el üstünde tuttuğu diziyi bir çırpıda silip diğerine geçiyor. Bazen senaryonun tıkanması da bunlara sebep oluyor. Bu durum da reytinglerin düşmesine ve dizinin bitmesine sebep oluyor.

Bir görüntü yönetmeni ağırlığını en çok hangi kısım da hissettirir? Oyuncu mu, mekan mı, senaryo mu?

En çok mekan



Neden?

Mekanın elverişli olması çekim yapmamız açısından çok önemlidir. Bazı üst kattaki mekanlar bizim çekim alanımızı zorluyor.

Yönetmenlik için, Süpermen’in pelerini takıp göklere uçması gibi insanı çok iyi hissettirdiği düşünülüyor. Hatta bunu birçok yönetmen de söyledi. O koltuğa oturduğunda bir anda devleşme hissi oldu mu?

Ben kendimi süper kahraman gibi hissetmedim, ama bazı zor sahnelerde kameranın başına direkt kendim geçmeyi seviyorum. Böyle anların keyfine varmak benim için çok özel.

Zorlandığın bir sahne oldu mu?

Yorulduğum sahneler oldu. Türk dizileri genelde 35 oyunculu, uzun sahnelerle çekildiği için onları kadraja sokmakta zorlandığımız anlar oluyor.

Bir görüntü yönetmeni ekibin içinde kimlerle çekim yaparken daha çok zevk alır? Oyuncuyla mı, yönetmenle mi?

Yönetmen... Onlar bize çok şey katar. Hele bir de güzel bir projenin içinde, iyi bir yönetmenle çalışmak gerçekten bir görüntü yönetmeni için çok güzel bir şans. Bugüne kadar usta yönetmenlerle çalıştım. Mustafa Şevki Doğan, Kudret Sabancı, Serdar Gözenekli… Hepsinin ben de emeği çoktur.

 

Türk seyircisinin hatta gençlerin yönetmenliğe karşı yorumunu, ilgisini nasıl değerlendiriyorsun?

Görüntü yönetmenine karşı bir eleştirileri olmuyor, ama yönetmenler hedefte oluyor. Bu konuda seyircimiz çok acımasız. Yapılan en ufak hatada sosyal medya aracılığıyla yönetmeni, oyuncuyu, senaristi linç etmeye başlıyorlar. Bu durumu doğru bulmuyorum. Biz bir iş yaparken, tüm ekip olarak en iyisini vermekle, en iyi sahneyi çekmekle yükümlüyüz. Bunu yaptığımızı düşünüyorum. Bütün yönetmenlerin ve yönetmen ekibi içinde geçerli. Halkın da bu kadar sert eleştiriler yapması hoş bir şey değil.

Sence bunun nedeni nedir?

Kendilerini karakterlere çok fazla kaptırıyorlar. Hayalle gerçeği ayırt edemiyorlar.

Senin de eleştirel bir yapın var mıdır? İzlediğin şeye kendini kaptırır mısın?

Ben o sınırı korumayı başarıyorum.

Dizi görüntü yönetmenliği mi yoksa film görüntü yönetmenliği mi?

Ben film yapmayı daha çok seviyorum. Dizi öyle değil. İleride güzel filmler yapıp, adımdan söz ettirmeyi istiyorum.

Aynı zamanda yazıyor musun?

Yazdığım bazı projeler var, ama şuan kendimi bu konuda profesyonel bulmadığım için sadece senarist arkadaşlarımla paylaşıyorum. Görüntü yönetmenliğini bıraktığımda kendi filmimi yazmak istiyorum.

İleride yönetmen olmak istemez misin?

Şuan öyle bir hedefim yok. Şuan tek hedefim kalıcı işler yapmak. Belki zamanla fikrim değişir ve bir anda kendimi yönetmen koltuğunda da bulabilirim.

Bugüne kadar başka kalemlerin yazdığı hayatları çektin. Bir gün kendi hayatını çeksen nasıl bir iş çıkardı?

Güzel bir trajikomik hikaye çıkardı. Bazı arkadaşlarım “Kendi hikayeni yazsana” derler. Yazacak bir hayat hikayem var, ama kalemi henüz elime almadım. Kim bilir, belki bir gün hem yazar hem çekerim.
Editör: TE Bilisim