Kıbrıs Rum Yönetiminin KKTC’ye yönelik “Algı Operasyonu” etkisi altında kalıp, her fırsatta Rum tarafının öven veya haklı gören nesebi bozukl

Kıbrıs Rum Yönetiminin KKTC’ye yönelik “Algı Operasyonu” etkisi altında kalıp, her fırsatta Rum tarafının öven veya haklı gören nesebi bozuklar ile "Aşağılık aklın yerli hain piyonları" son birkaç yıldır Anastasiadis Yönetiminin Kıbrıs Türk Üniversitelerine karşı başlattığı aşağılık saldırıyı bir türlü görmemezlikten geliyorlar.
KKTC ile anavatan Türkiye’nin “E-okul oluşturma” süreci içerisindeki bir yazışma belgesini kendi istedikleri gibi yorumlayıp, bir kaşık suda fırtına yaratmaya çalışan bu kişiler, Kıbrıs Rum Yönetiminin KKTC’deki üniversitelere karşı başlattığı “Akreditasyonların iptali” girişimi hakkında tek kelime etmiyorlar, Kıbrıs Rum Yönetimini eleştirmiyorlar ve bu konuda basına açıklamalarda bile bulunmuyorlar. İş anavatanı eleştirmeye, kötülemeye, aşağılamaya gelince, etmedik laf, söylemedik söz bırakmayan, basına çarşaf çarşaf açıklama yapan bu nesebi bozuklar, konu Rum tarafını eleştirmeye gelince ağızlarını açmıyorlar, menfaatlerine, çıkarlarına halel, zarar gelmesin diye.
Bazı hayalperestlerin, “iyiniyet gösterisi” ve “barış açılımı” adı altında Rumlara “şunu da verelim, bunu da kabul edelim” nevinden konuşmalar yaparak KKTC Hükumetini suçladığı günlerde Rumlar Kıbrıslı Türkleri yok etmek ve tüm ekonomik kanallarını tıkamak adına nelerle uğraşıyor, anlatalım; Dünya üzerinde, özellikle de Avrupa Birliği, ABD ve Türkiye’de MÜDEK, ABET, ACA, AHPGS, EDEXCEL, NAAB, TEDQUAL, AQAS, ASIIN, FIBAA gibi üniversitelerin eğitim programlarına uluslararası geçerliliği olan akreditasyon veren kuruluşlar var. Örneğin Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü eğitim programına ABET, ASIIN, MÜDEK ve benzeri kuruluşlar uluslararası akreditasyon verince, 4 yıllık eğitim sonrasında alınan “İnşaat Mühendisliği” diploması, hangi ülkeden alındığına bakılmaksızın uluslararası geçerliliğe sahip olmakta. Gerçekte KKTC’deki üniversiteler YÖK tarafından tanındığı ve denetlendiği için diplomaları Türkiye’nin diplomatik ilişkisinin bulunduğu her ülkede otomatikman geçerli oluyor.
Geçmişte bazı art niyetli ülkeler, YÖK’ün akreditasyonu olmasına rağmen KKTC’nin tanınmamış bir ülke olduğunu öne sürüp, KKTC’deki üniversitelerin verdikleri diplomaları kabul etmeme uygulamasına gittiler. Eğitim Bakanlığımız ve YÖDAK, birlikte yaptıkları çalışma ile bu engellemenin çözüm yolunun, üniversitelerimizin yukarıdaki uluslararası akreditasyon kuruluşlarından eğitim programlarının denkliğini almak ile aşılacağını saptayıp, üniversitelerimize bu yönde çalışma yapmaları tavsiyesinde bulundu. GAÜ, YDÜ, DAÜ, LAÜ, UKÜ ve adlarını yer azlığından dolayı yazamadığım için beni affetmelerini dilediğim bir çok güzide üniversitemiz de bu yöntemi uygulayarak eğitim programlarının büyük bir bölümü için bu uluslararası akreditasyon kuruluşlarından denklik aldılar. Her yönden Kıbrıslı Türkleri ve KKTC’yi abluka altına alıp, izolasyonlarla dünyadan koparıp kendi egemenlikleri altına almak için her yolu deneyen Kıbrıs Rum Yönetimi şimdi de, bu “Uluslararası Akreditasyon Kuruluşları”na ve bu kuruluşların bağlı oldukları ülkelerin Eğitim ve Dışişleri Bakanlıklarına gönderdikleri resmi yazılarla KKTC’deki üniversitelerin eğitim programlarına denklik verilmesini önlemek için yoğun bir çalışma başlatmış durumda.
Zaten Rumların girişimleri ile AB içindeki, ASEM, Erasmus Mundus, Marie Curie, Euromed, Eurydice, Euro 2020, Tempus ve Yaşam boyu Öğrenim gibi programlar ile öğrenci ve öğretim elemanı değişimi programlarından üniversitelerimiz dışlandı. Şimdi de akreditasyonlardan dışlanmamız için çalışmaktalar.
Rumları çılgına çeviren de KKTC’deki üniversitelerin çok başarılı olması. WOS, SCI, ISI gibi akademik makalelerin kalitesini belirleyen kuruluşlarda, Rum üniversitelerinden çok yukarılarda yer alması, KKTC’deki üniversitelerde okuyan öğrenci sayısının kendilerindeki öğrenci sayısından üç misli fazla olması Rumları gerçekten deli ediyor. Yükseköğrenim konusunda Kıbrıslı Türklerin gerisinde kaldıklarından dolayı da ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. “Ne yapsak da KKTC’deki üniversiteleri kapattırsak, dünyadan koparsak ve önlerini kessek” diye de kara kara düşünmekteler. Allah belasını versin böyle ortağın da, bizlere yaşam hakkı tanımak istemeyen böyle adi bir ortakla kurulacak Federal Devletin de.
Bu durumda Rum hayranlarının KKTC liderliğini kötülemek yerine Rumdan hesap sorması, ülkemizdeki üniversitelerin de birbirleri ile didişmeleri yerine, bir yumruk gibi birlik olup Rumlara karşı eğitimin her alanında mücadele vermeleri gerekmekte. Tüm enerjilerini açılan veya açılacak üniversitelere takoz koymak için harcayan bazı üniversitelerin, enerjilerini bu tehlikeyi bertaraf etmek için harcamalarının çok daha iyi olacağını düşünmekteyim zira olay sandığımızdan da tehlikeli…