Başlangıçta bu savaşı bir, iki bölümle sonlandırmayı düşünüyordum. Dünyanın dört bir yerinden araya girenlerin(!) olayı yörüngesinden saptıran mesajlar vermesine, birde savaşın uzun süreceğine dair ilginç mesajlar girince yazı dizisi doğal olarak sekizinci (8) bölüme geldi dayandı. Tahminen dokuzuncu (9) bölümle sonlanacakmış gibi duruyor.

Zira 08 Temmuz 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından öyle ilginç mesajlar geldi ki (!) tüm dünyanın hop oturup hop kalkmasına, korku ve şaşkınlık yaşamasına sebep oldu..

Anılan tarihte Rusya parlamentosunun önde gelen üyelerine hitap eden Putin, savaş çığlıkları atan Ukrayna devlet başkanı Zelenski’nin sözlerine karşılık "Herkes bilmeli ki, Rusya henüz büyük çaplı bir şey yapmadı. Ukrayna’da her şeye daha yeni başlıyoruz!” diyordu!

Daha sonra ise Ukrayna’ya, devamlı silah takviyesi yapan Küresel Batı da Putin’in aşağıdaki mesajından nasibini alıyor ve bu sayede hakim olmaya çalıştığı coğrafyasındaki tehlikeleri aşmada ne kadar kararlı olduğunu gösteriyordu, akıllı ve azimli PUTİN!

"Bizi cephede yenmek istediklerini duyuyoruz. Ne diyebiliriz ki, bırakın denesinler. Batı'nın tek bir Ukraynalı kalmayıncaya kadar bizimle savaşmak istediğini duyuyoruz. Bu Ukrayna halkı için bir trajedidir. Ama her şey buraya doğru gidiyor!” diyordu!. Daha da ileri giderek “Batı, cesareti varsa cepheye gelsin " diye de cüretkarca meydan okuyordu!

***

Şimdi gelelim küresel batının bizim gibi çerez gözüyle baktığı ülkelere kurguladığı senaryolara!

Malumunuz Birleşmiş Millerler ve peşi sıra yürürlüğe giren diğer kuruluşların genel amacı; ‘savaşları ve barışa yönelik tehditleri önlemektir’.

Gelin görün ki Küresel Batı: bu güne kadarki icraatlarıyla bırakın savaşları önlemeyi, bir yandan amaçları uğruna tarafına kattığı kurşun askerleri (!) öne sürerken , bir yandan da savaşın ateşine odun taşımasıyla bilinir! Bizde Türkiye olarak bu zihniyeti ilke edinen Birleşmiş Milletlere 1945 Haziran’ında adeta bodoslama girdik. Ve organizasyonun Kurucu üyesiyiz! İkinci(2) dünya harbinden hemen sonra Amerika, üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletleri (BM) devreye sokarak Türkiye ve onun gibi çerez gözüyle bakılan ülkeleri saflarına çekmekle meşguldür. Gerekçe olarak ta Sovyetler Birliği’nin ne kadar tehlikeli ve acımasız bir güç olduğunu ileri sürmekte ve çarenin batı bloğunun yanında olmaktan geçtiğine işaret etmekteydi.

20 Yüzyılın ortasında Küresel batı tarafından işbaşına getirilen bu iktidarla (Bayar, Menderes ) ülkemiz ‘aldatılmak’ konusunda maalesef bir ilki yaşamaktaydı.

Kurulan tuzakları umursamayan iktidar her isteneni kabul ediyor ve ülkenin kapılarını, -o dönemde dünyayı tek başına yönetmeye soyunmuş batının doyumsuzlarına - ardına kadar açıyordu!

O nedenle şimdi ben size, batının en tehlikeli askeri kuruluşu olan NATO’ya Türkiye’nin neden sokulduğunu kısaca anlatmaya çalışacağım.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Türkiye’yi NATO’ya alabilmek için ileriye sürdüğü aşağıdaki gerekçe çok dikkat çekici ve bir o kadar da tehlikelerle doludur.

BMGK: “Çin ve Sovyetler Birliğinin koruması altında bulunan Kuzey Kore 25 Haziran 1950'de Güney Kore topraklarını işgal etmiştir. Bizlerde kuruluşumuza (BMGK) üye olan ülkelerin işgal altında olan Güney Kore’ye asker göndermesine onay veriyoruz” diyordu.

Kısaca diyordu ki; “Kore’de Savaşırsan NATO’ya Girersin! “ ( İnsan deposu gibi kullanılmanın başka bir ifade şekli! )

Bu amaçla 1950 yılında NATO’ya girmek için Kore’ye asker göndermiştik. Hem de ülkemizin temel yapıtaşı olan demokratik uygulamaları hiçe sayarak konuyu TBMM’ye getirmeye dahi tenezzül etmeden!..DEVAM EDECEKTİR.

NOT: Tarihler 1951’i gösterirken Menderes Hükümeti’nin (!) izniyle Adana’da İncirlik üssü kuruluyordu! Bu üs ki Nükleer bombaların yer aldığı ABD’nin bölgedeki tek harekat üssü idi. Sabık başbakan kapıyı aralayınca Amerika’nın tayin ettiği diğer hükümet liderleri ( Demirel, Ecevit vb) boş durmamış ve Türkiye’nin 16 farklı noktasında ABD radarları , 5 beş farklı noktasında ise ABD’nin füze ve nükleer silah depoları kurulmuştur!

Bendeniz müşterek bir tatbikat nedeniyle Kıbrıs’tan Kara İrtibat Subayı olarak Adana İncirlik Hava Üssüne gittiğimde Amerikalar beni bu üsse sokmadılar iyi mi?