İlkokuldan itibaren üniversite mezunlarımız dâhil hepimiz “Babil Kulesi” veya “Babil’in Asma Bahçeleri’ni” duymuşuzdur ve de biliriz. Ama birkaç kelime ile olsa bile tanıtmakta zorlandığımız “Babil Kulesi” veya “Babil’in Asma Bahçeleri” efsanesi nedir bir göz atalım!

Babil günümüzde Irak'ın bir ilidir. Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Eski bir şehir olan Babil, Bağdat'ın 100 km kadar güneyinde bulunur. Şehirde yaşamın olduğu dönemde Fırat Nehri Babil şehrinin tam ortasından geçmekteydi. Bulunan yazı tabletlerine göre M.Ö. 275 yılında şehrin terk edildiği sanılıyor.

Tanrıdağı diye adlandırılan Dünya’nın Yedi Harika’sından biri sayılan ve Babil'in Asma Bahçeleri içinde bulunan Babil Kulesi, zamanımızdan 5000 yıl önce Tanrı Marduk adına yapılmıştır. Bir efsaneye göre, Babil’in Asma Bahçeleri, Babil Kralı, İmparator II. Nabukadnezar tarafından eşi Kraliçe Amytis için yaptırılmış. Çünkü Amytis memleketinin yeşil tepelerini ve vadilerini özlemiştir. Nabukadnezar ‘İnsanlık harikası’ diye bilinen büyük sarayı da inşa ettiren kişidir. Bu yeri yüksek duvarlarla, sütunlarla destekleyerek inşa etmiştir; cennetin bahçesi olarak anılan bu yeri, kısa ağaçlarla doldurdu. Tam anlamıyla dağlık bir manzara haline getirildi. Bu kraliçeyi memnun etti, çünkü kraliçe Med ülkesinde doğup büyümüştü ve dağlık manzaralara düşkündü. Asma Bahçelerin adı Semiramis’ti. Babil Kulesi’nin bulunduğu tahmin edilen Babil şehri, Bağdat'ın 100 km kadar güneyinde bulunur. Sümerliler, inançları gereği yükseklere taparlar ve yer ile göğü bağlayan kutsal bir ağacın varlığına inanırlardı.

Kule ilk olarak, 90 metre genişliğe ve 90 metre yüksekliğe sahip 7 katlı bir bina olarak inşa edilmişti. 1.Kat-taşı, 2.Kat-ateşi, 3.Kat-bitkileri, 4.Kat-hayvanları, 5.Kat-insanları, 6.Kat-gökyüzünü ve 7.Kat da melekleri sembolize ederdi.

Bir insanın bütün bunları öğrenip, anladıktan sonra yani yedi basamağı sırayla çıktıktan sonra Babil Tanrısı (Marduk)’a ulaşılabileceği düşünülürdü. İnançlarına göre Mardukinsanlara sadece orada görünürdü. Ama onun görünmesine sıradan ölümlüler dayanamazdı. Bu nedenle tapınmaya gelen halktan kişiler birinci kata çıkabilirlerdi. Bundan sonraki üst katlara sadece rahipler çıkabilirlerdi.

Babil'i fetheden Pers Kralı Serhas (Kserkses) 'ın kuleyi yıkmasından sonra ne yazık ki kule tekrar onarılamadı. Sonrasında Büyük İskender Babil'e geldiğinde kulenin o harap haline bile hayran kaldı ve kuleyi eski haline getirmeye karar verdi. Büyük İskender kulenin enkazı için 10.000 kişiyi iki ay boyunca çalıştırarak molozları temizletti onarımı da Büyük İskender'in ölümüne kadar sürdü.

İslami kaynaklara göre, Kuran’da Hz. Musa, Firavun, Karun, Haman ve kerpiçten yapılan bir kule aynı hikâyenin içinde anlatılmaktadır. Farklı coğrafya ve tarihsel dilimlere ait bu öğelerin uyumunu sağlamak amacıyla bazı yorumcular kulenin piramit olabileceğini söyleseler de Mısır piramitlerinin ne mimarisi kuleye benzer ne de inşaatında kullanılan malzemeler Kur’an da bahsedildiği gibi ismi Babil diye geçer ve kilden yapılmıştır. Firavun, Haman'a, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Hz. Musa'nın tanrısına bakacağını söyler. Öyküye göre tüm insanlar rüzgârın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgârla geldikleri yerlere dağıtılırlar. İslam tarihçilerine göre Nemrut Babil'de bir kule inşa ettirir. Tanrı bu inşa edilen kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dillerini bölerek 72 dile ayırdığını belirtirler. Ama İbrahim'in atası Hud'un kendi dili olan İbraniceyi korumasına izin verildiğini eklerler.

Bugün Irak bölgesinde bulunan Babil içerisinde yapılan kazılarda Babil'in Asma Bahçeleri ile ilgili herhangi bir kanıt da gün yüzüne çıkarılamamıştır. Eğer böyle bir yer tarihte bulunmuş olsa da şimdilerde Fırat Nehrine gömülü olduğu da düşünülmektedir.