Sade Yaşam ve Faydaları


Uzman Psikolog Yasemin Aydoğdu, sade yaşamın faydaları ile ilgili bilgiler verdi.

Minimalist yaşam yani sade yaşam, bireyin yaşamındaki maddi manevi ögeleri ihtiyaçlarına göre azaltarak, yaşam kalitesi  ve rahatlık elde edilen hayat biçimidir. Minimalist olmak hiçbir şeye sahip olmamak değil, gerekene sahip olmaktır.

Sade yaşam, hobilerle, etkinliklerle, aile ve arkadaşlarla daha fazla vakit geçirmektir.

Son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin ilerlemesiyle ürün türlerinde artış oluyor. Bu artış tüketim fazlalığına neden olmaktadır. İnsanlar daha fazla tüketmek için daha fazla çalışıyor. Bunları yaparken kendine ve yakınlarına ayıracak vakti azalıyor. Gün geçtikçe bireyselleşmeye başlıyor. Devamlı olarak yetişmesi gereken bir şeyler olduğu için hayatı hızla geçiyor ve anı yaşayamıyor.

Günümüzde tüketim tutkusuyla, kişi ihtiyacı olmayan nesneleri, bir gün lazım olabilir düşüncesiyle alabiliyor. Bu nesnelere karşı farkında olmadan sorumluluk duyulabilir ve zihinde gereksiz bir yer kaplar.

 

Bu tip hayatı kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Yaşamımızı sadeleştirerek, daha rahat ve kaliteli hayata geçiş yapabiliriz. Hayat, o ana odaklanarak keyfini çıkarabildiğimizde güzeldir. Nesnelere sahip olmayı hayatın amacı olmaktan çıkarabiliriz. Bize ait olan her nesneyi sürekli olarak saklamak zorunda değiliz. Kullanmadıklarımızı ihtiyacı olan kişilerle paylaşabiliriz. Kullanılır halde değilse de atabiliriz. Geri dönüşümle değerlendirebiliriz.

Nesnenin elden çıkarılabilecek durumda olduğunu anlayabilmek için, ne kadar sık kullandığınıza, sizin için gerekliliğine ve bu nesne olmazsa hayatınızda bir aksama olup olmadığına bakabilirsiniz. Bir ürün alırken de kendimize aynı soruları sorarak sadece ihtiyacımız olan ürünleri almayı başarabiliriz.

Eşyalar çoğaldıkça onların bakımı, temizliği ve düzenlenmesi için daha fazla vakit ayırmak, daha çok para harcamak gerekir. Kıyafet seçenekleri arttıkça hangisinin giyileceğine yönelik karar vermek için geçirilen süre artar. Depolamak amacıyla aynı üründen fazla miktarda alındığında alan daralır.

Maddi nesnelere bağlı olmak stres oluşturur çünkü kaybetme korkusunu da yanında getirir.

Fazla eşyalardan açacağımız alanlar zihinsel ve fiziksel olarak rahatlamamızı sağlar. Ferah alanda yaşamak, yaratıcılığı arttırır ve huzur verir. Kişi eşyalar yerine kendisine odaklanabilir ve hayatının anlamını fark edebilir.

 


Kusursuz ellerin sırrı:

Atoderm Hand&Nail Cream, gün boyu süren yoğun nemlendirici ve koruyucu etkisiyle elleri şımartıyor…


 

Atoderm Hand&Nail Cream hem el hem de tırnaklar için benzersiz bir bakım sunuyor… El ve tırnak bakımı için yoğun nemlendirici etki sağlarken sabun ve deterjan içerikli ürünlerin cildi tahriş etmesine karşı yatıştırıcı etki sunuyor. Ayrıca formülündeki shea yağı ve gliserin sayesinde tahriş olmuş el ve tırnakların yeniden yapılandırılmasına destek sağlıyor. Atoderm Hand&Nail Cream, aynı zamanda cildin nem tutma kapasitesini artırıyor.

 

 


11 KASIM İSTANBUL MARATONUNA ADIM ADIM…


 

Önümüzde 11 Kasım’da koşulacak olan İstanbul Maratonu var. İstanbul Maratonu Türkiye’den ve dünyadan rekor katılımın olduğu Asya ve Avrupa yakasını birleştiren parkurda yapılan bir yarıştır. Bu yarışta 10 K (kilometre), 15 K, Maraton (42, 195 K) ve Halk koşusu kategorileri bulunuyor.

Kadıköy Florence Nightingale Tıp Merkezi, genel cerrahi bölümünden, Prof. Dr. Gülüm Altaca ise 4 yıldır İstanbul Maratonuna katılmakta, geçtiğimiz 3 yıl 10K’da yarışmış, bu yıl 15K’da yarışacaktır.

 

Prof Altaca yarışlar öncesinde bizlere beslenme önerilerini sunuyor;

Karbohidrat (karb) yüklemesi yaklaşık 75-90 dakikadan fazla sürecek olan yarışlar öncesinde yapılması önerilen bir beslenme şekli. Amacı vücudumuzdaki glikojen depolarını yeteri kadar doldurmak ve yarışta bunların kullanılmasıyla yarış performansımızda %2-5’lik bir artış sağlamaktır. Bu da 42 K (maraton ) için birkaç dakika kazanç demektir. 15 K yarışı öncesinde de önerilmektedir (15 K’yı 75 dak’dan kısa sürede koşan elit atletler hariç). Yarış performansının yanında yarıştan sonra daha az yorgunluk hissedilmesi ve toparlanmanın daha çabuk olmasına da katkısı bulunmaktadır.

Bunun da önerilen birkaç şekli var. Önceden yapılan karbohidrat yüklemesi öncesinde 1 hafta hiç karbohidratsız yemek tüketmekve glikojen depolarını iyice boşaltıp daha sonra 1 haftalık Karbohidrat yüklemesine geçmektir. Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre bundan vazgeçilmiş ve günümüzde direk karbohidrat yüklemesine başlanması öneriliyor.

 

Karbohidrat yüklemesi sırasında YAPILMAMASI gerekenler nelerdir?

Bu arada yarış öncesi daha önce yemediğimiz, midenizin alışık olmadığı hiç bir şeyi yemeyin.

Aşırı egzersiz yapmayın.

Fazla lifli gıda tüketmeyin.

Karbohidratları artırırken, diğer gıdaları azaltın ki kilo alımına yol açmasın.

Bu arada glikojen depolanması sırasında vücutta su tutulumu olacaktır, tartıda 2-3 kg fazla çıkması sorun değil kilo aldım diye korkmayın.

 

Karb yüklemesi için önerilen gıdalar;

-Düşük lifli tahıl gevrekleri

-Meyve suları

-Beyaz ekmek

-Makarna (ağır yağlı sos eklenmeden)

-Beyaz pilav

-Kabuğu soyulmuş patates

-Meyveler (muz, portakal)

 


6 HAFTADAN UZUN SÜREN BEL AĞRISINA DİKKAT !


 

Faset eklemdeki bir sorun (enflamasyon, tahriş, şişme veya artritler) bel ağrısına yol açabilmektedir.Bu durum es geçilmemelidir.INCA Klinik Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr. Kerem Bıkmaz konu ile ilgili bilgiler verdi..



Faset eklemler nelerdir ?

“Z” eklemler olarak da bilinen faset eklemler, omurların komşu omurlarla üst üste bindiği yerin her bir yanında, omurganın arkasında (posterior) yerleşmiştir. Faset eklemler denge ve sağlamlık (stabilite) sağlar ve omurgaya eğilip bükülme özelliği verirler. Komşu omurların iki yüzeyinden yapılmışlardır ve ince bir kat kıkırdak ile ayrılırlar. Eklem, kese benzeri bir kapsülle sarılıdır ve snovyal sıvı (omurga hareket ettiğinde iki kemik yüzeyi arasında sürtünmeyi azaltan ve ayrıca kıkırdağı besleyen, yağlayıcı bir sıvı) ile doludur.

Faset eklem enjeksiyonu neden yapılır ?

 

Faset enksiyonunun iki nedeni vardır: teşhis (ağrının kaynağını belirlemek için) ve tedavi (tespit edilen anormalliği tedavi etmek için).

Bel ağrılarının çoğu, birkaç hafta içinde kendiliğinden veya dinlenme, antienflamatuar ilaçlar, fizik tedavi veya egzersiz gibi geleneksel tedavilerle iyileşecektir. Altı haftadan daha uzun bir süredir bel ağrısından muzdaripseniz ve geleneksel tedavi yöntemlerinin yardımı olmadıysa, doktorunuz omurganın yapılarını incelemek için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya bilgisayarlı tomografi (BT) gibi teşhise yönelik testler isteyebilir. Faset eklemdeki bir sorun (enflamasyon, tahriş, şişme veya artritler) bel ağrısına yol açabilmektedir. Teşhis için yapılan testler faset eklemde bir anormalliği işaret edebilir, bu da ağrının kaynağının faset eklem olduğunu düşündürebilir. Ancak bazen ağrının kaynağı faset eklemken sonuçlar normal çıkabilir, öte yandan anormal sonuçlar da sorunun daima faset eklemden kaynaklandığını göstermez.

Bel ağrısının kaynağının gerçekten bir faset eklem olup olmadığını tespit etmek için bir enjeksiyon (bazen “blok” olarak da adlandırılır) verilebilir. Faset eklemin içine küçük bir miktar anestetik veya uyuşturucu ilaç enjeksiyonu ağrıyı azaltır veya ortadan kaldırırsa, bu durum ağrının kaynağının faset eklem olduğunu gösterebilir. Bu, faset eklem enjeksiyonunun teşhise yönelik kullanımıdır.

Ağrının kaynağı olarak bir faset eklem belirlenirse, anestetik ajanlar ve antienflamatuar ilaçlar daha uzun süreler için ağrın kesilmesini sağlayabilir.

 


Spor salonlarında yapılan 7 büyük hata


 

Spor salonlarında yapılan hatalar hakkında bilgi veren Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, şunları söyledi:

“Modern dünyada insanlar, saha sporlarından hem sakatlık riskinin fazla olması, hem de yeterli sportif alan bulunamaması nedeniyle uzaklaşıp, kendilerini spor salonlarına bağladılar. Bu salonlarda çocukluktan beri sporu bir yaşam şekli olarak bilen insanlar ile, sonradan hayatlarına sokup aceleci bir ilerleme peşinde olanlar karışık halde bulunmaktadır. Eğitmenler her ne kadar iyi olsalar da, bazı hataları maalesef gözden kaçırmaktadırlar” dedi.

 

Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, hatalar hakkında şunları söyledi:

 

1-Gerçekçi hedefler belirlememek hata olur.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi sonradan spora başlayan insanların en temel hatası, en kısa sürede en uygun fiziksel ve kondisyon şartlarına ulaşma isteğidir. Halbuki, spor uzun süreli disiplin ve uygun yönlendirme isteyen bir olaydır.

 

2-Acı yoksa gelişim olmaz, demek hata olur.

Eğer yaptığınız antrenman sizde ağrıya sebep oluyorsa, arkasından sakatlık gelişmesi büyük ihtimaldir. Çünkü, ağrı vücudun savunma mekanizmalarından birisidir ve size o bölgenin aşırı yüklendiği bilgisini vermektedir.

 

3-Sağlık için yapılan sporla, fiziksel görünüm için yapılan spor arasında kalmak, hata olur. Özellikle erken 30’lu yaşlarla, 40’lı yaşlarda yapılan en büyük hata maalesef budur. Spor temelde insanın zinde kalması için yapılan bir disiplindir ve ancak fiziksel şekillenme bunun sonucu olarak ortaya çıkacaktır.

 

4-Kilo kaybı da sağlamak için beslenmenin bozulması, hata olur.

Spor şüphesiz ki zayıflamak için temel gereksinimlerden birisidir, ancak yoğun yapılan sporla kaybedilen güç ve enerji için uygun diyette şarttır. Özellikle, sadece protein üzerinden beslenmek ve vücudun gereksinim duyduğu diğer besinleri göz ardı etmek, büyük bir hata olur.

 

5-İleri yaşlarda yapılan ağırlık antrenmanları, hata olur.

İleri yaşlarda yapılan ağırlık antrenmanları, özellikle omurganın üzerinde ciddi baskı oluşturmakta ve geri dönüşü zor olan problemler ortaya çıkartabilmektedir. Bu yaş grubu için en uygun olanı, düşük ağırlıkla çoklu tekrar çalışmaları yapmalarıdır.

 

6-Spora başlamadan önce fiziksel bir değerlendirmeye girmemek, hata olur.

Pek çok insan, gündelik hayatta farkında olmadığı, ancak zorlayıcı şartlarda ortaya çıkabilen fiziksel sorunlarının farkında değildir. Bu sorunlar kan basıncı, şeker veya kalp kaynaklı olabilir ve geri dönüşümsüz sorunlara sebep olabilirler.

 

7-Hızlı ilerleme için steroid benzeri ilaçlara yönelmek, hata olur.

Maalesef bu da az görünen bir olay değildir. Çalışarak ilerlemeyeceğini düşünen insanlar, bu tür kısa yollara meyletmektedirler. Bu da sonuçta sağlıkları üzerinde çok ciddi tehlike oluşturmaktadır.

 

Therapy Sport Center’dan Uzman Fizyoterapist Altan Yalım, sözlerini şöyle tamamladı: “Sonuçta şunu bilmeliyiz ki, spor salonları bir yarış alanı değildir, her insanın başka fiziksel kapasitesi ve şekli vardır. Tek hedef, sağlıklı kalmak için sağlıklı olarak yapılan spor olmalıdır” diye konuştu.

 


Hassas cildinizi Termal Su ile yatıştırın


“Avène Termal Su”


Eau Thermale Avène


 

Avène Termal Suyu; kendiliğinden yatıştırıcı ve tahriş giderici doğasına ek olarak, steril borularla hava ile temas olmadan doldurulur. Alerjik, hassas, tahrişe yatkın ciltlerde oluşan hassasiyeti azatlamaya destek olur. Cildin reaksiyon göstermesinden sorumlu olan hücrelere etki ederek, cildin daha az hassasiyet göstermesine yardımcı olur. Nötr pH 7,5 değeriyle cildin pH’ını dengeler. Avène Termal Suyu cilde püskürtüldüğünde bir ferahlık hissi ile rahatlama sağlanır.