Her birimiz gerek fiziksel gerekse ruhsal, hatta ekonomik bakımdan bile bir birimizden farklı ve de farklı görüş ve düşüncelere sahibiz. Hal böyle olu

Her birimiz gerek fiziksel gerekse ruhsal, hatta ekonomik bakımdan bile bir birimizden farklı ve de farklı görüş ve düşüncelere sahibiz. Hal böyle olunca herkese önerilen aynı sağlık reçetesini kullanmamız ne kadar geçerlidir? Yorumu sizlere bırakıyorum. Televizyonlarda vücudumuzun su ihtiyacı sorulduğunda, bir fırıncı ile masa başında, serin bir yerde görev yapan bir kişinin su ihtiyaçlarının da farklı olacağını dile getirmekteyim. Yani anlayacağınız gibi, herkese bir kibrit kutusu kadar yağsız beyaz peynir önerisinin biraz havada kalacağını düşünüyorum. Ancak günümüzde çoğumuz farklı diyetlerin peşine takılmış, kendi bünyesini devre dışı bırakmış görünüyor. Diğer bir ifade ile bazılarımız sağlık konusunda bir yol çizmiş veya başka birinin çizdiği yolda yürümeye gayret sarf etmektedir. Bugün sizler ile bu konuda uzman kişilerin hem fikir oldukları bilgileri paylaşmak istiyorum. Şöyle ki; Sağlıklı olmak, insan mutluluğunu perçinleyen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlığı biz genellikle kendiliğinden var olan bir durum olarak algılarız. Hâlbuki sağlıklı olmak ve sağlıklı kalabilmek için bu uğurda çok çaba göstermemiz gerekir. Hatta şunu bilmeliyiz ki bu uğraşın daha doğum öncesi dönemde başlaması gerekmektedir. Doğal olarak bu aşamada yapılması gerekenler ancak anne ve babalara düşmektedir. Olaya nesillerin sağlığı açısından bakıldığında, sağlığın ve sağlıksızlığın nesiller boyunca aktarılabileceği bir gerçektir. Anne ve babalar genetik özelliklerinin yanı sıra kendi sağlıklarına gösterdikleri özen ile bebeklerine de sağlık aktarabileceklerini bilmelidirler. Hamilelik döneminde sigara içen bir anne çocuğuna nasıl bir sağlık sağlayabilir ki?

Sağlıklı bir yaşam için alınması gereken önlemlerin pek çoğu günlük yaşantımızda uygulamamız gereken küçük ve kolay çabalardan oluşmaktadır. Nerede olursa olsun günlük yaşamı düzenleyen bazı temel kuralların bilinerek uygulanması, sağlığın korunmasını ve diğer bireylerle paylaştığımız yaşamı kolaylaştırır. Bu kurallardan en önemli olanlara ait bazı ip uçlarını sizler ile paylaşmak istiyorum.

Hijyen: Günlük yaşamımızın sağlıkla ilgili en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Aşırıya kaçmamak kaydıyla, başta vücut olmak üzere, mutfak, lavabo ve tuvalet, buzdolabı, yiyecek içecek tüm besinler de hijyenite şarttır. Burada temel gaye, mikro organizmaların ortamdan uzaklaştırılmasıdır.

Dengeli beslenme: Metabolizmamıza, yaşımıza ve sağlık durumumuza göre beslenmek esastır. Bilinçli ve dengeli beslenme sağlık açısından çok önemlidir. Bağışıklık sistemimizi (immun sistem) güçlendirmek, vücut direncimizi düşürmememiz gerekli.

Mevsimine göre giyinme: Havada ki fiziksel değişimler bizi hasta edebilir. Bu nedenledir ki, ne üşürmeli nede terlemeliyiz.

İstirahat ve düzenli bir yaşam: İnsanların çalışmaya olduğu kadar dinlenmeye de ihtiyacı vardır. Uyku ise istirahatin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.

Bedensel ve zihinsel aktivite: Sağlıklı yaşam, sağlıklı düşünebildiğimiz oranda başarıya ulaşır. Bu önemli maddeyi “işleyen demir ışıldar” sözüyle özdeşleştirebilmek mümkündür.

Evde ve işyerinde ki huzur: Huzursuz, stresli bir kişinin başarılı olması çok güç, hatta imkânsızdır. Psikolojik sorunlar sağlığımızı büyük ölçüde sekteye uğratmaktadır.

Sigara ve alkol, kumar, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak: Bu tür bağımlılıklar insanı, sağlık, maddi, ve manevi yönden uçuruma itmektedir.

Tüm bu bilgilerin ışığı altında yaşamamızın sağlığımız açısından büyük yararlar sağlayacağı bir gerçektir. Ancak bazı durumlar da bizim elimizde olmadan bizlerin sağlığını tehdit edebilmektedir. Salgın hastalıklar ve istenmeyen kazalar bunlara en iyi örnekleri oluşturmaktadır.
Sağlıklı, mutlu nice güzel günler diliyor, saygılar sunuyorum.