Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, COVID-19 sürecinin küresel ticarette gerek ürün grupları gerekse coğrafi açıdan dengeleri değiştirdiğini belirtti. Salgının, özellikle teknoloji ve savunma sanayi dışındaki sektörlerde ciddi bir daralmaya yol açtığını anlatan Güçlüer “Bu nedenle öncelikle işsizlik ve hayat pahalılığı olmak üzere artan ekonomik riskler ile dünya ekonomisinin daha kırılgan hale gelmesi sosyal sorunların da artmasına yol açtı” dedi. 

 “SALGIN SİYASAL SONUÇLAR DA DOĞURDU” 

 “COVID-19’un dünyayı daha kaotik ve daha istikrarsız hale getirdiğini söyleyebiliriz” diyen Eray Güçlüer şöyle devam etti: 

“Petrol fiyatlarının düşmesi ile döviz ve altın fiyatlarının ciddi şekilde yükselmesinin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğunun yer aldığı Afrika, Ortadoğu, Uzakdoğu Asya ve Güney Amerika kuşağında ekonomik kökenli travmatik siyasal sonuçların ortaya çıkmasına zemin oluşturdu.” 

“TARIM POTANSİYELİ RİSKLERİ BASKILADI” 

Ülkelerin Covid-19 krizini atlatmasında sahip oldukları tarımsal potansiyelin çok önemli bir parametre olduğunu vurgulayan Dr. Eray Güçlüer, “Türkiye bir sanayi toplumu olmanın yanında ciddi bir tarım potansiyeline de sahip. Bu sayede gıdada kendi kendine yetebilen az sayıdaki ülkeler arasında yer alması, Türkiye’de başlangıçta pandemiye bağlı endişe ve korku nedeniyle ortaya çıkabilecek sosyal riskleri de baskıladı. Bir anda halkın stok yapma isteği piyasalara sunulan gıda arzının kesintisiz olarak devam ettirilmesiyle birlikte kısa sürede sönümlendi” diye konuştu. 

EŞGÜDÜMLÜ MÜCADELE SONUÇ VERDİ 

Salgının en hızlı yayıldığı Mart-Nisan döneminde Türkiye’de devletin COVID-19’a karşı eşgüdümlü ve koordineli şekilde mücadele ettiğini hatırlatan Güçlüer, bu sayede kısa sürede toplumda ihtiyatlı bir iyimserliğin hakim hale geldiğini anlattı. Bu mücadelenin tarım, sanayi ve ticarette olumlu geri dönüşlerin yaşanmasını beraberinde getirdiğini anlatan Güçlüer şöyle devam etti: 

“Ancak özellikle dış ticaret açısından başta komşu ülkeler olmak üzere ticari ilişki içerisinde olduğumuz diğer ülkeler için aynı şeyleri söyleyebilmemiz mümkün değil. Hal böyle olunca sağlık sektöründeki solunum cihazları, maske ve koruyucu elbise üretimi gibi dünyanın ihtiyaç duyduğu yeni malzemelerin Türkiye’de üretilmesi ve ihracı ekonomimiz açısından yeni imkanlar ortaya çıkardı.” 

YÜKSEK ADAPTASYON KABİLİYETİ 

Türkiye’nin toplumuyla ve devletiyle pandemiyi yenmek için yüksek bir adaptasyon kabiliyeti ve performansı gösterdiğini ifade eden Güçlüer, “Özellikle normalde ofislerde, iş yerlerinde, okullarda hatta mahkemeler dahil daha pek çok alanda yüz yüze yapılan birçok işin uzaktan yapılabilmesini sağlayan yeni yazılım ve donanımların ülkemizde üretilmesi ve/veya kullanılması ekonomi çarklarının kesintisiz şekilde dönmesini sağladı. Türkiye’nin pandemiyi kontrol altında almada sergilediği çaba ve gösterdiği başarı ile ekonomideki durgunluğu aşmadaki becerisi yurt dışından da ülkemize olan güvenin devam etmesini sağladı. Türkiye bu kritik süreçte ayakları üzerinde durmayı başararak diğer ülkeler açısından cazibesini koruyan merkez olma durumunu büyük ölçüde koruyabildi” ifadelerini kullandı. 

COVID-19 AŞISI ÜRETİLMESİ 

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, Türkiye’nin COVID-19 aşısı geliştiren ülkelerle bu konuda iş birliği yapması gerektiğini belirtti. Güçlüer, “Hem ortak aşı üretimi hem de yerli aşının geliştirilmesi, normal hayata bir an önce dönülmesi ve ülkemizin pandemi sonrası aşı üretecek ülkelere başta ekonomik olmak üzere çok yönlü bağımlılığının ortadan kaldırılması açısından son derece önemli” şeklinde konuştu. 

Editör: TE Bilisim