Zorlayıcı yaşam olayları karşısında verdiğimiz duygusal tepkilerin oldukça olağan ve hayat akışının içerisinde kaçınılmaz bir durum olduğunu söyleyen VM Medical Park Maltepe Hastanesi’nden Uzm. Klnk. Psk. Deniz Oğur Yiğit, "Uyaranların şiddetli ve uzun süreli olması, duygusal açıdan kişinin dayanıklılığına bağlı olarak duygu durumda bir takım dağılmalara sebebiyet verip kişinin günlük hayattaki işlevselliğini bozduğu durumlarda kronik stresten bahsedebilir. Bu müdahale edilmesi gereken önemli bir durumdur. Çünkü kronik stres bir süre sonra diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla da bir araya gelerek, kişinin ciddi klinik belirtiler göstermesine ve yıkıcı bir hal almasına sebebiyet verebilir. Zorlayıcı bir uyarana maruz kalan bir bireyin bir süre kaygı, endişe taşıması, tedirgin ve güvensiz hissetmesi ve gün içinde dikkat süreçlerinin dağılması gibi süreçlerin belli bir süre devam etmesi oldukça normal bir durumdur” diye konuştu.

“DUYGUSAL AÇIDAN ZAYIF BİREYLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLEBİLİR”

Kronik stresin her bireyde görülebileceğine değinen Uzm. Klnk. Psk. Deniz Oğur Yiğit, “Bazı bireylerin kişilik gelişimleri ve organik farklılıkları kişiyi kronik strese daha yatkın hale getirebilir. Duygusal açıdan zayıf, çocukluk çağı travmalarının yoğun olduğu, benlik farkındalığı olmayan, stresi olduğu gibi algılamayan ve değerlendiremeyen bireylerde bazen çok küçük uyaranlar bile kronik strese sebebiyet verebilir. Bazı bireyler stresle belli bir süre baş edebilirken bazı bireyler sürecin en basından itibaren bu durumu kontrol edemeyebilir. Fakat ne olursa olsun, her iki birey grubunda da şiddetli ve uzun süreli stresin mutlaka bir takım olumsuz etkileri gözlemlenecektir” ifadelerini kullandı.

“BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT EDİLMELİ”

Kronik stres kişiden kişiye farklılık gösteren bir takım psikosomatik belirtilerle kendini gösterebilir diye konuşan Uzm. Klnk. Psk. Yiğit, “Uykusuzluk veya çok uyuma, iştahın azalması veya tıkanırcasına yemek yeme davranışı, baş ağrıları, sindirim problemleri, halsizlik, çarpıntı gibi birçok belirtiyle kendini gösterebilmektedir. Kronik strese bağlı bu belirtilerle kişilerin baş etme becerileri stresin şiddeti ve yoğunluğuna veya kişinin aldığı sosyal desteğe göre zayıf veya güçlü olabilir. Günlük hayattaki işlevsellikte de ciddi bozulmalar görülmeye başlayabilir. İçe çekilme davranışı, kalabalık ortamlarda olmak istememe, konuşmada ve bedensel hareketlerde ciddi yavaşlamalar, hayatı sanki ağır çekimdeymiş gibi yaşama durumu, dikkat süreçlerinin bozulması, öz bakımın zayıflaması, iş hayatında verimsizlik, aşırı tepkisellik veya aşırı durgunluk gibi sosyal ilişkilerini de etkileyen bir takım belirtiler görülmektedir” dedi.

“CİLT HASTALIKLARINA BİLE NEDEN OLABİLİR”

Stresin birey üzerinde farklı hastalıklara da neden olabileceğinin altını çizen Uzm. Klnk. Psk. Yiğit, “Stresin birçok hastalığı tetikleme durumunu değerlendirdiğimizde şiddetli ve uzun süreli strese maruz kalmanın psikolojik, nörolojik, cilt hastalıkları, endokrinolojik hastalıklar gibi birçok hastalığı tetikleyebileceğinden bahsedebiliriz. Bazen kronik stresin belirtilerinden ziyade, bazı polikliniklere bazı şikâyetlerle başvurmuş olan hastaların da belirtilerinin aslında stres kaynaklı olduğu söylenmekte ve uzman hekimler tarafından kişi tarafımıza yönlendirildiğinde kronik stresten kaynaklı bir takım sağlık problemleri yaşadığını görebilmekteyiz” diye konuştu.

“BİR TERAPİSTTEN YARDIM ALINMALI”

Kronik stresle başa çıkmanın mümkün olup olmadığı hakkında bilgi veren Uzm. Klnk. Psk. Yiğit, “Çocukluktan itibaren olan gelişim süreçlerimiz ve ebeveynlerimizin bize yaklaşımları yetişkinlik süreçlerinde stresi algılama ve yönetme becerilerimizi etkilediği için her bireyde baş edilebilirlikten bahsedemeyiz. Kronik stresin uzun süreli ve şiddetli olmasından dolayı tek başına uzun süre yönetmeye çalışmak yerine bir uzmanla beraber baş etme süreçlerini değerlendirmek ve takip etmek, kişilerin bu süreçten en az hasarla kurtulmasına sebebiyet verebilir” ifadelerini kullandı.

“STRESLİ HİSSETİĞİNİZ DURUMLARI NOT ALIN”

Uzm. Klnk. Psk. Yiğit, kişilerin kronik strese sebebiyet veren yaşamlarının parçası olan veya sonradan dâhil olan süreçleri değerlendirmesinin oldukça önemli olduğunu vurguladı. Kişilerin kendilerini strese sokan durumları belirten Uzm. Klnk. Psk. Yiğit sözlerine şu sözlerle devam etti:

“Bunlar kendi algıları mı yoksa gerçek bir stres faktörü var mı bunu ayırt etmeye çalışabilirler. Stres faktörüyse bazılarını kabul edip temastan kaçınabilir, değiştirebileceği şeylerse kendini bu konuda geliştirebilir ve dönüştürebilirler. Kişinin tepkilerini gözlemlemesi ve değerlendirmesi önemlidir. Öz eleştiri kesinlikle yapılmalı fakat şefkat temelinde olmalıdır. Kişi icra ettiği şeyleri geliştirmeli ve gelişimi gözlemleyip değerlendirmelidir. İyi beslenmeli ve spor yapmalıdır. Bunlar bir süre size yardımcı olabilecek küçük önerilerdir. Fakat kronik streste işlevsellik de bozulmuşsa bir uzmanın desteği mutlaka sürece eklenmelidir.”

“STRESSİZ YAŞAMAK MÜMKÜN DEĞİL”

Stresin hayatımızın önemli bir parçası olduğunu söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Yiğit, “Stres olmadan yaşamak diye bir durum asla gerçekçi değildir. Stres bazen çok yıkıcı, bazense yapıcı olabilmektedir. Belli oranda kaygı ve endişenin kişiyi motive ettiğine ilişkin çalışmaların varlığı literatürde de mevcuttur. Örneğin; yarın ki sınavınıza 1 saat daha fazla çalışmanıza sebebiyet veren durum, yarın sınavda yüksek not almanıza ilişkin arzunuz ve bunun sizde yarattığı kaygıdır. Stressiz hayatı arzulamak yerine, stresi nasıl algıladığımıza ve yönetebildiğimize bakarsak ve buralarda kendimizi geliştirirsek; yeterlilik duygularınızı geliştireceğiniz ve güvenli hissedeceğiniz, zorlayıcı olaylar karsısında bile daha güçlü durabileceğiniz biri olabilirsiniz. Stres vardır ve hep olacaktır, burada önemli olan onu nasıl ele aldığımız ve kendimizi bu yolculukta nasıl eğittiğimizdir” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim