95 yıl önce 23 Ağustos – 13 Eylül 1921 günleri, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi ile, bin yıldır üzerinde hür ve müstakil yaşadığ

95 yıl önce 23 Ağustos – 13 Eylül 1921 günleri, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi ile, bin yıldır üzerinde hür ve müstakil yaşadığımız Anadolu’muzu işgale kalkan Yunan Ordusunu yenmiştik. Geçen hafta Kurban Bayramı’nın ikinci günü 95nci yılını idrak ettiğimiz bu muhteşem zafer, yakın tarihimizin en hayati, en önemli günlerinden biridir.
İkinci Viyana Kuşatması’ndan beri adım adım Tuna boylarını, Balkanları, Rumeli’yi kaybederek sığındığımız Anadolu, Birinci Dünya Savaşından sonra bir uçtan bir uca işgal edilmiş ve harbin galibi İngiliz ve Fransızlar, topraklarımızın paylaşımı konusundaki kararlarını bize kabul ettirebilmek için Yunanistan’ı görevlendirmişlerdi.
Bu, Yunanlıların kendilerine göre Megalo İdea safsatasını gerçekleştirmeleri için bulunmaz bir fırsattı. Yunan Ordusu hemen 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarak, Ekim ayı başına kadar Aydın-Manisa-Bergama (Milne Hattı) bölgesini işgal etmiş, daha sonra 1921 yılı başında iki defa Birinci ve İkinci İnönü Muharebelerini kaybetse de aynı yılın Temmuz ayında Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ile Türk Ordusunu Sakarya Nehri doğusuna kadar atmayı başarmıştı.
Yunan Ordusunun şimdi hedefi Ankara idi.
Hemen Sakarya’ya yöneldiler.
Değerli okurlarım, bilindiği gibi Türk Milleti Balkan Harbinden beri altı yıldır Rumeli’de, Kafkaslarda, Mezopotamya’da, Mısır ve Arabistan çöllerinde ve Galiçya’da her şeyini tüketmişti. Anadolu aç, çaresiz, yokluk ve yoksulluk içinde, düşman çizmeleri altında inim inim inlemekte, Padişah ve Osmanlı Hükümeti İstanbul’da işgal kuvvetlerinin vesayeti altında idi.
Bu zillet tahammül edilebilir gibi değildi.
Kurtuluşu Anadolu’da arayan Mustafa Kemal Paşa da malumları Samsun’a çıkarak, Erzurum ve Sivas Kongrelerini gerçekleştirip ardından önce TBMM’ni toplamış, bilahare de binbir zorluk içinde nizami orduyu teşkile başlamıştı.
Yok ve yoksulluk içinde çaresiz de olsa bu büyük millet; Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında yumruk gibi bir araya gelerek adeta kenetlenmiş, mucize gibi ayağa kalkmıştı.
Önce iç isyanlar bastırılmış, Doğu ve Güney’de ülkenin geri ve yan emniyeti sağlanmış ve Sakarya’ya kadar Yunan Ordusu İnönü’de iki defa da mağlup edilmişti.
Tekrar Sakarya’ya dönelim.
Eskişehir-Kütahya muharebelerinden sonra süratle Sakarya Nehri doğusuna çekilen Ordumuz savunma için tertiplenmiş, TBMM’de Mustafa Kemal Paşa’yı Başkomutan olarak atamıştı.
Sakarya’ya Yunan Ordusu 125 bin kişilik, ateş gücü ve hareket kabiliyeti bakımından Türk Ordusunun 2-3 misli bir kuvvetle taarruza başladı. Mevcudu 100 bin kadar olan ordumuzun cephanesi gibi silahı ve teçhizatı da yetersizdi. Yarı aç yarı tok, gece gündüz savaşan yiğit Mehmetlerin çoğunun süngüsü olmadığından süngü muharebelerinde dipçiklerini kullanabiliyorlardı. 100 km cephede tepeler, dağlar sık sık el değiştirdi. Türk Ordusunu güneyden bir türlü kuşatamayan Yunanlılar üç hafta içinde bütün gayretlerine rağmen başarılı olamadılar. Yayılmak zorunda kaldıkları geniş bir cephede büyük zayiat vermişlerdi.
Artık başka çareleri yoktu. 13 Eylül’de muharebe meydanını asıl sahiplerine bırakıp Eskişehir-Afyon hattına çekildiler.
Sakarya Zaferi haberini Türk Milleti, nefesini bile keserek tam üç hafta beklemişti. Herkes derin bir oh çekti. Çünkü bu ordu Türk Milleti’nin bütün varlığı ve ortaya koyabileceği gücünün tamamı idi.
Falih Rıfkı’nın Sakarya Zaferi ile ilgili şu ifadelerini Çankaya’dan aldım.
“1921 Eylülündeyiz. Bugünkü Türkiye’nin, doğuşu sözünü kullanmak için öteki Ağustosu beklemiyorum. Çünkü biz Sakarya Zaferi ile artık kurtulacağımıza inanmıştık. Avrupa devletleri için dahi başkent İstanbul değil Ankara idi.”
Sakarya Zaferinden sonra dünya Ankara Hükümetini tanımaya, Ankara’ya yanaşmaya başlamıştı.
13 Ekim 1921 de Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’la, daha önce Rusya ile yapılan Moskova Anlaşmasını tamamlayan Kars Anlaşması imzalandı.
20 Ekim 1921’de Fransa ile Ankara Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Fransızlar Güney Anadolu’da işgal ettikleri toprakları boşalttılar, önemli miktarda bize silah da bıraktılar.
İngiltere ile 23 Ekim 1921’de esirlerin mübadelesi için anlaşma imzalandı. Böylece Rauf Bey, Fethi Bey gibi İngilizler tarafından Malta’da tutulan komutan ve politikacılarla Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da tutuklattığı İngilizler mübadele edildi.
Bilahare 20 Ocak 1922’de Ukrayna ile Dostluk Anlaşması imzalandı.
Daha önemlisi İngiltere İtilaf Devletleri adına 22 Mart 1922’de TBMM Hükümetine mütareke teklif etti. Ankara Yunan Ordusunun işgal ettiği topraklarımızı boşaltmasını şart koştuğundan mütareke yapılamamıştı.
Sakarya Zaferi bir savunma zaferi idi.
Düşmanın azim ve iradesi kırılamamıştı.
Kesin bir zafere ihtiyaç vardı, o da öteki Ağustos’a kalmıştı.
Türk tarihinin en uzun süreli meydan muharebesi olan Sakarya Zaferi, Cumhuriyetimizin temelinin köşe taşı, tarihimizin de çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Kutlu olsun.
Başta Ebedi Başkomutanımız Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere yiğit ve kahraman aziz komutan ve Mehmetçiklerin ve varını yoğunu ortaya koyan kadın-erkek, genç-yaşlı fedakar halkımızın hatıraları önünde tazimle eğiliyorum.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun.