“TBMM Genel Kurulu’nda, Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası verilmesini öngören teklif oybirliği ile kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, Kurtulu

“TBMM Genel Kurulu’nda, Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası verilmesini öngören teklif oybirliği ile kabul edilerek yasalaştı.
Kanuna göre, Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği destansı mücadeleyle büyük kahramanlık gösteren Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası verilecek. Teklif, AK Parti, CHP, HDP ve MHP'li bütün milletvekillerinin oylarıyla oybirliği ile kabul edildi. Başkanlık Divanı’nda bulunan Başkanvekili ve kâtip üyeler ile AK Parti, CHP, MHP ve HDP'li milletvekilleri ayağa kalkarak teklifin kabul edilmesini alkışladı.” (Gazeteler 08.04.2016).
Bu güzel haberde; sevindirici olan bu kanunun meclisteki bütün partilerin oy birliği ile yasalaşmış olmasıdır. İnşallah bugünden sonra da ülkemizin en büyük sorunu olan “terörü” belasını önleme çabası konusunda da birleşirler; böylece Türk insanının yaşamını altüst eden teröre dur diyerek yüzlerce sivil vatandaşımızın polisimiz ve askerimizin şehit olmasını önlemiş olurlar. Yani vatandaşlarımızın sosyal ve ticari yaşamalarına güzellik getirmek olurlar.
11 Nisan 1920 Urfa’nın Fransız işgalinden kurtuluş günüdür.
Urfa Kurtuluş savaşında kendi gücü ile işgalcilere karşı başarılı olan tek şehrimizdir. Urfa “Şanlı” unvanını ve “İstiklal” madalyasını nasıl hak etmişti?
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgiye uğramasından sonra İngiliz kuvvetleri 24 Mart(/ Mart?) 1919’da kenti işgal ettiler. Bir İngiliz yarbayı, iki subay ve bir zırhlı otomobille geldikleri Urfa’da İngiliz Kumandan, ziyaret ettiği Mutasarrıf Nusret Bey’e “Galip bir hükümetin askeri neden karşılanmıyor?” diye sorduğunda ondan “Haksız yere memleketi işgal eden bir kuvveti karşılamaya çıkmak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz. Bir misafir gibi gelseydiniz, sizi Birecik’de karşılardım” cevabını alıyordu.
İngilizler sonra daha Urfa’yı, 30 Ekim 1919’da da Fransızlara bıraktılar.
Urfalılar Ali Saip (Ursavaş) önderliğinde 9 Şubat 1920’de Fransızlarla mücadeleye giriştiler. Şanlı direniş halkın deyimiyle bir muhteşem bir direniştir;
Tılfıdır hastane karşıma karşı
Zalım Fransız’ın bomba atışı
Urfa çetelerinin süngü takışı
Di yeri yeri yeri Saip Beğim yeri
Çetelerin gidiyor dönmiyor geri
Kolumu salladım toplar oynadı
Kara daş içinden asker kaynadı
Yaşasın Urfa'lılar teslim olmadı
Di yeri yeri kumandanım yeri
Çetelerin gidiyor dönmiyor geri
Evet, çeteler hep ileri atıldı, Urfalılar teslim olmadı, yürüdüler düşman üstüne, büyük bir azim ve direnişle bombalara, kurşunlara aldırmadan, Fransızları dize getirdiler. 9 Nisan günü artlar görüşüldü, Fransızlar Urfa’yı terk etmeyi kabul etti.
10 Nisan’ı 11 Nisan’a bağlayan yarı gece Fransız kuvvetleri, Hastane ve Hızmalı Köprü yolunu izleyerek iki koldan Suruç yönüne doğru yola çıktı. Sabah saatlerinde silah sesleri gelmeye başladığında Fransız kuvvetlerini arkadan izleyen Teğmen Halil Münir Efendi’den Ali Saip Bey’e şu rapor geldi: “Düşman öncüsü, bilhassa öncüde bulunan Ermenilerin yolda rastladıkları aşiretlere ve bilhassa yol üzerindeki köylülere ateş etmeleri üzerine Şebeke Boğazı’nda şiddetli bir çatışma başladı. Kumandan, Fransız kuvvetlerine savaş düzeni aldırdı. Bize karşı da ateş etmeye başladılar. Urfa yolunu koruma altında bulunduruyorum, durumumuz tehlikelidir, acele etmenizi bekliyorum.” Bu sırada halk ve aşiretler akın akın olay yerine gidiyordu. Olay yerine hareket eden Ali Saip Bey, yarı yolda Ömer İzzet Efendi ile karşılaştı. Ömer İzzet Efendi’den durumu öğrenen Ali Saip, olay yerine vardığında Sajous ve subaylar öldürülmüş yerde yatıyorlardı. Savaş sonucunda kalan 100 Fransız askeri de esir edilerek Urfa’ya getirilmişti.
Kısacası; "Şanlıurfa'nın kurtuluşunda büyük rol oynayan ve Başta Binbaşı Ali Rıza Bey olmak üzere Urfa Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti’ni kuran 12'leri rahmet ve minnetle anıyorum. 12 Haziran 1984'te verilen şanlı unvanı da bugün verilen İstiklal Madalyası da onların hediyesidir." Şanlıurfa Birecikli olarak hemşerilerimin kurtuluş mücadelesinin 96. Yılını kutluyorum...