Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete uğurlanışının 84. yılında saygı minnet ve hasretle anıyoruz. Bize açmış olduğu çağdaş medeniyet ışığının değerini her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Türk milletine verdiği bu kutsal emaneti hakkıyla ilerletebilmek dahili ve harici bedhahlara karşı; hangi şartlar içerisinde olursak olalım korumak ve sahip çıkmak bizim asli görevimizdir.

İşte bunun için her zaman algısı açık, araştırmaya ve öğrenmeye meraklı, karakterli,yolundan sapmayan, vatanına ve milletine faydalı olmayı ilke edinen bireyler olmalı ve bundan sonra gelecek nesillere örnek olmalıyız.

Türk istikbalinin muhafaza edilmesi için bizleri 29 Ekim 1923'de cumhuriyet ile buluşturan atamızın yolundan gitmeli ve onun hakkında daha çok bilgi edinmeliyiz.

Atamızın her sözü çok kıymetlidir. Bunlardan biri de hiç kuşkusuz gençliğe hitabesidir. Günümüz Türkçesi ile okuduğumuz zaman bize çok kıymetli mesajlar vermektedir. 

"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini(bağımsızlığını), Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza(korumak) ve müdafaa(savunmak)

 etmektir.

Mevcudiyetinin (var oluşunun) ve istikbalinin (geleceğinin) yegâne( bir,tek) temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.

İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların (kötü yürekliler) olacaktır.

Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini (koşullarını, şartlarını) düşünmeyeceksin.

Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette (uygun olmayan nitelikte) tezahür edebilir.(ortaya çıkabilir) İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili(temsili) olabilirler.

Cebren ve hile( zorla ve tuzakla) ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış  ve memleketin her köşesi bilfiil(eylemli olarak) işgal edilmiş olabilir. 

 Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim(acı ve korkulu tehlikeli) olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet (aymazlık, manevi sorumluluklarını unutan, dünyevi olaylar peşinde koşan) ve dalalet(sapkınlık,doğru yoldan ayrılan) ve hatta hıyanet(hainlik) içinde bulunabilirler.

 Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin (bir yeri işgal edenlerin) siyasi emelleriyle tevhit (birleşmiş, bir olduğuna inanmış) edebilirler.

Millet, fakruzaruret( ileri derecede yoksulluk sebebiyle mecbur bırakılan) içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

Okuduğumuzdaki anlamı günümüz türkçesi ile açıklandığında bu şekildedir.Mana anlamını ise "bedhah olmayan" kalplerinizle idrak etmenizi temenni ediyorum.

Yüce Atamıza Saygı, Minnet ve Hasretle...