1958 yılında doğduğumda, Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakandı. Memlekette ve dünyada ne olup bittiğini fark edecek yaşa ulaşıp 1964

1958 yılında doğduğumda, Celal Bayar cumhurbaşkanı, Adnan Menderes başbakandı. Memlekette ve dünyada ne olup bittiğini fark edecek yaşa ulaşıp 1964’te ilkokula başladığımda bu makamları artık Cemal Gürsel ve İsmet İnönü işgal ediyordu. Bayar ve Menderes, 1960 darbesinin ardından idama mahkûm olmuş, Menderes’in cezası 17 Eylül 1961 günü İmralı Adası’nda infaz edilmişti. Yaşı göz önüne alınarak cezası müebbet hapse çevrilen 81 yaşındaki Bayar ise Kayseri Cezaevi’nde idi.
Çocukluğum, ülkenin böylesine vahim bir siyasi çalkantıya sahne olduğu yıllarda başlamıştı. 1965 yılı başında, Suad Hayri Ürgüplü’nün başbakanlığındaki 29. hükûmet kuruldu. O günden bugüne nice hükûmetler kuruldu, niceleri yıkıldı ve bugünkü 65. hükûmete gelindi. Gelindi gelinmesine de ülke olarak bu yarım asrı aşkın zamanda başımızdan neler geçti kısaca bir hatırlayalım.
ARA REJİM HÜKÛMETLERİ
Ülke siyasetini daha bir bilinçli takip edebildiğim 1972-75 arasındaki lise çağlarım, bambaşka karışıklıklarla geçti. 12 Mart 1971 günü Genel Kurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının imzasıyla verilen muhtıranın akabinde Süleyman Demirel istifa edince başında olduğu 32. hükûmet düşmüştü. Zamanın ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ettirilerek tarafsız (!) hâle getirilen Kocaeli Milletvekili Nihat Erim’in başbakanlığında 33. ve 34. hükûmetler, 13 Ekim 1973’teki milletvekili seçimlerine kadar da Ferit Melen ve Naim Talu’nun başbakan olduğu 35. ve 36. hükûmetler kuruldu ki bu dört hükûmete 12 Mart Ara Rejimi hükûmetleri denmektedir.
Liseyi bitirene kadar, Ecevit’in başbakanlığında kurulan 37. CHP-MSP koalisyon hükûmeti, Ecevit’in istifası üzerine Kontenjan Senatörü Sadi Irmak tarafından kurulan 38. azınlık hükûmeti görev yapmış, nihayet AP, MSP, MHP ve CGP’nin koalisyonuyla Demirel’in başbakanlığında Birinci Milliyetçi Cephe denilen 39. hükümet kurulmuştu.
ÜLKE TERÖRE ESİR DÜŞÜYOR
Bu hükûmet zamanında Bursa Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirerek tahsil için 1975’te İstanbul’a gelmiştim. Lisedeki bütün hocalarımın ısrarlarına rağmen hiçbir Tıp Fakültesini yazmayarak birinci tercihim olan İstanbul Teknik Üniversitesi’ni kazanmış, büyük bir şevkle derslere sarılmıştım. Heyhat ki idealimdeki tahsili ağız tadıyla yapamayacaktım. Bugünün gençlerinin, yaşları gereği bilemeyecekleri kâbus dolu yıllar başlamıştı. Hocalarımız yol ortasında öldürülüyor, sınıf arkadaşlarımız üniversite koridorlarında kurşunlanıyordu. Dersler militan gruplar tarafından boykot ediliyor, okul sık sık kapanıyordu. Bu sebeple 4 yıllık fakülteyi ancak 5 senede bitirmiştim ama, ülke de tam bu sırada 12 Eylül 1980 askerî darbesine maruz kalmıştı.
Bu arada Ecevit’in 1977’de kurduğu 40. azınlık hükûmeti, bu hükûmetin güvenoyu alamaması üzerine aynı yıl AP, MSP ve MHP’nin koalisyonuyla Demirel’in başbakanlığında İkinci Milliyetçi Cephe denilen 41. hükûmet kuruldu. Daha 1977 yılı sona ermeden, siyasi tarihimizde kara bir leke olan Güneş Motel Olayı yaşandı. Adalet Partisi’nden bakanlık vaadiyle istifa ettirilen 11 milletvekilinin desteğiyle hükûmet gensoru verilerek düşürüldü. Bu 11 milletvekilinden dokuzunun bakan olduğu 42. hükûmet Ecevit tarafından kuruldu. Ecevit’in 1979’da istifa etmesi üzerine bu defa Demirel tarafından 43. azınlık hükûmeti kuruldu. Bu hükûmetin ömrü tabiatıyla, 12 Eylül 1980 darbe günü sona erdi.
Darbecilerin vesayetindeki 44. hükûmet Bülend Ulusu’nun başbakanlığında kuruldu. Daha sonra 1983’ten itibaren, Cenabı Hakk’ın bu millete bir lütfu olan rahmetli Özal’ın kurduğu 45 ve 46. hükûmetler dönemini yaşadık. Özal’ın 1989’da cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine Yıldırım Akbulut’un kurduğu 47., 1991’de Mesut Yılmaz’ın başbakanlığındaki 48. hükûmetler görev yaptı.
KOALİSYONLAR DÖNEMİ
1991’deki erken genel seçimlerin ardından Demirel tekrar ortaya çıktı ve 49. DYP-SHP koalisyon hükûmetini kurdu. Özal’ın 1993’te görevi başındayken şaibeli şekilde ölümü üzerine Demirel cumhurbaşkanı seçildi. Bu defa Tansu Çiller tarafından 50. DYP-SHP (sonra DYP-CHP) koalisyon hükûmeti, 51. azınlık hükûmeti ve 52. DYP-CHP koalisyon hükûmeti görev yaptılar.
1995 sonunda yapılan milletvekili genel seçimlerin ardından Mesut Yılmaz tarafından DSP’nin dışarıdan desteğiyle 53. ANAP-DYP (ANAYOL) azınlık hükûmeti, 3 ay sonra Yılmaz’ın istifası üzerine Necmettin Erbakan tarafından 54. RP-DYP (REFAHYOL) hükûmeti kuruldu. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı ile başlayan ve siyasi tarihimize “postmodern darbe” olarak geçen sürecin ardından Erbakan istifa etmek zorunda kaldı. Herkes hükûmet kurma görevinin koalisyonun diğer ortağı Çiller’e verilmesini beklerken Cumhurbaşkanı Demirel görevi Mesut Yılmaz’a verdi. Yılmaz CHP’nin dışarıdan desteğiyle 55. ANAP-DSP-DTP (ANASOL-D) azınlık hükûmetini kurdu. Bu hükûmet 1998’de gensoru ile düşürüldü.
Bu defa hükûmet kurma görevi Ecevit’e verildi. Ecevit hükûmeti kuramayınca 20 gün sonra görevi iade etti. Görev Yalım Erez’e verildi. Erez de hükûmet kuramayınca iki hafta sonra Ecevit tekrar görevlendirildi. Ecevit’in kurduğu 56. azınlık hükûmeti 18 Nisan 1999’da yapılan genel seçimlere kadar göreve yaptı.
Bu arada 28 Şubat Süreci denilen uğursuz süreç son hızıyla devam ediyor, inancını yaşamak isteyenlere her taraftan müthiş bir baskı uygulanıyordu. Devletin Cumhurbaşkanı “Başı örtülüler Suudi Arabistan’a gitsinler!” diyor, Başbakan Meclis’teki yemin törenine başı örtülü olarak gelen milletvekilini, Meclis kürsüsünden “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Bu hanıma haddini bildiriniz!” diyerek dışarı attırıyordu. Kız öğrenciler üniversitelerde, ikna odalarında manevi işkenceye tabi tutuluyor, mezuniyet törenlerinde aşağılanıp tartaklanıyor ve okul birincisi olsalar bile salondan çıkarılıyorlardı. Askerlerimizin başı örtülü anaları, oğullarının yemin törenlerine alınmıyordu.
1999 seçimlerinin ardından Ecevit 57. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükûmetini kurdu. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan milletvekili erken genel seçimini Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kazanması üzerine Ecevit istifa etti.
AK PARTİ HÜKÛMETLERİ
Siyasi yasaklı olması sebebiyle 2002 seçimlerine katılamayan AK Parti lideri Tayyip Erdoğan Meclis dışında kalınca 58. ve ilk AK Parti hükûmeti Abdullah Gül’ün başbakanlığında kuruldu. Milletvekili olması üzerine Erdoğan 14 Mart 2003’te 59. hükûmeti kurdu. Devamında kurulan 60 ve 61. Erdoğan hükûmetleri 2014 Ağustos’unda cumhurbaşkanı seçilinceye kadar görev yaptılar. Ardından 2014-2016 tarihleri arasında 62, 63 ve 64. Ahmet Davutoğlu hükûmetleri ve şu anda son günlerini süren 65. Binali Yıldırım’ın başbakanlığındaki 65. hükûmet göreve geldi.
Sadece okuması bile insanın başını döndüren 1960-2002 arasındaki siyasi istikrarsızlığın ardından, Erdoğan’ın liderliğinde 16 yıla yaklaşan AK Parti iktidarı ile uzun bir siyasi istikrar dönemi yaşadık. Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi bu uzun dönemde pek çok hayırlı hizmetin yanında hatalar da yapıldı. Bunlardan bazılarını bizzat Erdoğan da kabul etmektedir. 81 milyonun tamamını, her bakımdan memnun etmenin mümkün olmasa da yakınmaları en aza indirmek yeni hükûmetin birinci vazifesi olması gerektiği kanaatindeyim.
SAĞDUYU KAZANDI
24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimini böylece sağ salim geride bıraktık. Yüksek Seçim Kurulu’nun verilerine göre 56 milyon 322 bin 632 seçmen sayısı, yurt dışındaki seçmenlerle birlikte 59 milyon 354 bin 849’a ulaşmaktadır. %86,8 gibi dünyadaki hiçbir ülkede görülmeyen bir katılım oranıyla, oy kullanan seçmen sayısı 51 milyon 525 bin olarak bildirildi ki bu sayı, hiçbir şekilde toptan manipüle edilemeyecek, yanlışta ittifak etmesi çok zor olan önemli bir nüfustur.
Üç partinin ittifakıyla cumhurbaşkanlığı seçiminde ancak %52,5 rakamının elde edilmesinden, milletvekili seçiminde ise AK Parti’nin %42,5’ta kalmasından partisinin gerekli mesajı aldığını, balkon konuşmasında Erdoğan da söylemiş, eksikliklerini tamamlayacaklarını, yeni dönemde millete hizmete daha ayrı bir şevkle devam edeceklerini bildirmiştir.
Dünyanın en tecrübeli devlet adamlarından biri olan Erdoğan’ın bu durumu derhâl değerlendireceğini, kendi seçmenindeki memnuniyetsizlikleri giderecek tedbirleri alacağını, ayrıca milletin, kendisine oy vermeyen %47,5’luk bölümünün şikâyetlerini de en aza indirme gayretinde olacağına inanıyorum. Pazar günkü seçimlerin milletimize ve memleketimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.