İSTANBUL

Attığı tweetlerle İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'na yönelik "terör örgütlerine hedef gösterme ve tehdit" suçunu işlediği iddiasıyla, 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılanan Sedef Kabaş, ağır ceza mahkemesindeki ilk duruşmasında beraat etti.

İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, "suç vasfından görevsizlik" kararıyla İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan davanın ilk duruşmasına sanık Sedef Kabaş katıldı. Müşteki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu'nu avukatı Cihan Köse'nin temsil ettiği duruşmayı, CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ile bazı gazeteciler de izledi. Duruşmada, İstanbul ve İzmir baroları avukat hakları merkezlerinden gözlemci avukatlar da hazır bulundu.

Savunması sorulan sanık Kabaş hazırladığı 9 sayfalık yazılı savunmasını mahkeme heyetine okuduktan sonra sundu. Yazılı savunmasında Kabaş, yazdığı tweetin nedenini açıklayarak, "TBMM Yolsuzlukları Soruşturma Komisyonu üyesi, dönemin CHP Milletvekili sayın Erdal Aksünger, Hadi Salihoğlu'nu HSYK'ya şikayet etmişti. Zira sayın savcı kendisine teslim edilen 17 Aralık soruşturma dosyalarını, Meclis'e incelenmesi için göndermeden takipsizlik kararı vermişti" dedi.

Bu şikayetin gazetelerde haber olarak yer aldığını ve yazdığı tweete bu haberlerden birini eklediğini anlatan Kabaş, düşüncesini paylaştığını, yeni bir bilgiyi ifşa etmediğini, herkesin bildiği gerçeğe dair bir cümleden ibaret yorum yazdığını, Salihoğlu ile ilgili başka paylaşımda bulunmadığını ve amacının hedef göstermek değil, verdiği kararı eleştirmek olduğunu savundu.

Şikayetçi Hadi Salihoğlu'nun artık DGM'de görev yapmadığını ve bu nedenle artık terörle mücadele görevinin bulunmadığını söyleyen Kabaş, attığı tweetin de terörle değil, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla ilgili olduğunu ifade etti.

Kabaş, şunları kaydetti:

"Anlayamadığım, benim gibi bir gazetecinin attığı bir tweet cümlesinden dolayı kendini tehdit altında hisseden biri sonra nasıl çıkıp, '60 yaşındayım, çağırsınlar savaşmaya giderim' diyor. Bir tweetten dolayı kendini tehdit altında hisseden biri mi savaşa gidecek? Yoksa bir twetten dolayı kendisini aslında tehdit altında hissetmeyen ama muhalif bir sesi dava açmak suretiyle korkutup, susturmak isteyen biri mi kendisi? Sayın savcı bu açıklamasıyla aslında kendisini terör örgütü için bir hedef haline getirmiş olmuyor mu? İlla 'savaşacağım' diyorsa, bizim de o zaman, 'keşke zamanında yolsuzluklarla savaşsaydı' deme hakkımız doğar."

Hedef gösterilenin kendisi olduğunu kaydeden Kabaş, attığı tweetin arkasında olduğunu ve Türk adaletine güvendiğini sözlerine ekleyerek beraatini istedi.

Mahkemenin kararı

Beyanı sorulan şikayetçi Salihoğlu'nun avukatı Cihan Köse, sanığın savunma dilekçesinin bu davayla değil 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili olduğunu savunarak, sanık Kabaş'tan şikayetçi olduklarını söyledi.

Davaya ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Abdullah Mirza Coşkun, müştekiye karşı terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme suç kastıyla hareket ettiğini gösterir herhangi bir olgu ve söz konusu twette suç unsurunu oluşturacak herhangi bir ibare bulunmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine hükmedilmesini istedi.

Davaya ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Sedef Kabaş'ın "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" ve "tehdit" suçlarından beraatini kararlaştırdı.

Polislerle CHP Milletvekili Yarkadaş arasında tartışma

Duruşmanın ardından Kabaş, duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ve diğer gazetecilerle birlikte Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yapmak istedi. Burada konuşmak isteyen Yarkadaş'ı polisler, "adliye önünde açıklama yapmanın yasak olduğu" gerekçesiyle uyardı.

Daha sonra açıklama adliyenin önündeki meydanda yapıldı. Kabaş, "Bugün çok güzel bir gün. Düşüncelerimizi ifade etmekte özgürüz. Bu bizim en temel anayasal hakkımız. Bu karar gösteriyor ki Türkiye'de hala adalet var" dedi.

Dava süreci

Hazırlanan iddianamede, Kabaş'ın, 26 Kasım 2014'te attığı tweetlerle "tehdit" ve "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme" suçunu işlediği, Salihoğlu aleyhine, bulunduğu makamı hedef alarak asılsız, kasıtlı, kötü niyetli ve hedef gösteren paylaşımlarda bulunduğu ve tereddüde yer vermeyecek şekilde tehdit ettiğinin anlaşıldığı öne sürülüyordu.

Kabaş'ın, yanlı hareket ettiğini ima ederek Salihoğlu'nu itibarsızlaştırmaya çalıştığı ve bu beyanların altında resmini de kullanarak açık bir şekilde hedef gösterdiği kaydedilen iddianamede, bu kişinin "tehdit" suçundan 6 ay ila 2 yıl ve "terörle mücadelede görev alan kamu görevlisini hedef gösterme" suçundan da 1 ila 3 yıl arasında olmak üzere toplam 1 yıl 6 ay ila 5 yıl arasında değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.

İddianamenin gönderildiği İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, ilk duruşmanın yapıldığı 30 Nisan 2015'de verdiği kararla, sanık Kabaş'a isnat edilen, "terör örgütlerine hedef gösterme ve tehdit" suçlarıyla ilgili davanın, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca ağır ceza mahkemelerinde görülmesi gerektiğini belirtmiş va dosyayı yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti.