Sefilliğin en son mertebesinde bile hizmet ettiği kişinin hizmetinde olmakla bir işe yaradığını zannetmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşar sefil. Evet bir işe yarar ama iş kime ve neye hizmet eder farkında değildir. Şuursuzca bağlanmıştır sahibine, öl dese ölür. Sebebini bilmeden, bir an bile düşünmeden. Sormak aklına bile gelmez, ne münasebet sorgulamak... Öyle de bir hiyerarşi vardır yani. Ast ve üst hiç bir zaman muhatap olmaz, zaten üst astın farkında da değildir hani. Çünkü o kadar kişi içerisinde tek tek hepsini tanıması, hal hatır etmesi ne mümkün... Önemli olan itaat etmesi. İsmi, cismi, cinsiyeti pek de mühim değil diyeceğim ama üst erkek olunca ast olanın cinsiyet faktörü ehemmiyet taşıyabiliyor pek zaman. O da iffete bağlı tabi.

Sefil, sefil bir şekilde yaşamaya devam ettiği sürece sefillikten kurtulamaz asla. Çünkü hayatı, geçmişi ve geleceği, bütün dünyası olmuştur bu sefil yaşam. Bir uyanış, bir silkelenme gerekir sefaletten çıkmak için. HAK'TAN GELEN HAKKI İÇİN MÜCADELE ETMEYİ 

İDRAK ETMESİ GEREKİR.

EVET, HAK HAK'TAN GELİR.

HAK'KIN VERDİĞİ KULDAN İSTENMEZ.

Ama o mutlu bu hayatından. Evet oldukça mutlu. Ona "aferin" denmesi o kadar önemli bir şey ki! Belki şimdiye kadar hiç kimse yaptıkları için ona, "eline sağlık, Allah razı olsun" dememiştir. İlk defa adam yerine konulduğunu düşünmüş ve bir guruba dahil olmanın mutluluğu içinde aklını kiraya vermiştir. "Sen bizdensin, biz büyük bir aileyiz", Ne kadar motive edici sözler bunlar, hiç bir aidiyeti olmayan, kenara itilmişler için. Sefaletteki sefillik böyle bir şey işte. 

O, o kadar mutlu ki bu durumdan, kendi bir somun ekmeğe muhtaç olduğuna bakmaz, hizmetinde olduğunun serveti ile gururlanır.

Yalancı mıyım?