Sevmek, insan olmanın temel kazanımlarından, ilk sırada olduğu vurgusunu dahi yapabiliriz. Sevmek bir zorunluluk mu, hayır, zorunluluk değil, bir kazanı

Sevmek, insan olmanın temel kazanımlarından, ilk sırada olduğu vurgusunu dahi yapabiliriz. Sevmek bir zorunluluk mu, hayır, zorunluluk değil, bir kazanımdır. İnsan doğası sevgi üzerine yoğrulmuş olsa da, zorunluluk dayatma halini ortaya çıkarır ki, olmaz. İnsanın insanı, insan haliyle bilmesi, kabullenmesi, farkında olması dahi yeterlidir. Sevmek ise tek katmanlı bir fiil değildir, akıl, yürek ve duygular devreye girer, ortak karardır, oy çokluğu yetmez, oy birliği gerekliliği vardır.

Sevmeyi tüm insanlara uygulamamıza engel çok sebeplerimiz vardır. Her insanla olan diyaloglarımız, iletişimimiz dimağımızın bir köşesine puan olarak kaydedilir. Aklımızın bir köşesindeki bu panlama, kayda alma durumunu tolerans puanı olarak da tanımlayabiliriz. Bazı insanlar küçük bir hatası, eksikliği, yetersizliği ile sevilebilecekler arasında yer almaz, sebebi tolerans puanı çok düşüktür. Bazı insanlar içinde benzeri hata, eksik ve yetersizliklerini defaten görsek dahi sever, çok severiz. Sevme halimizdeki bu istikrar ve süreklilik hali, tolerans puanını çok yükseklere çıkarmış olabilmesi halidir.

İnsanların son birkaç asırdan bu yana toplu halde yaşama durumu ve bir arada olma gerekliliğimiz malumunuzdur. Okullar, işyerleri, dernekler, vakıflar, organizasyonlar, seyahatler, partiler, lokaller, kafeler vb yerler profesyonel ya da sosyal yaşamımız gereği bir arada olmamızı sağlayan merkezler, yerlerdir. Öğrencinin öğretmenini sevme zorunluluk yoktur, öğretmenin de öğrencilerinin tümünü sevme zorunluluğu olmadığı gibi. Çalışan amiri ya da üstünü sevmek zorunda değildir, amirde tüm çalışanlarını sevmek zorunda olmadığı gibi. Sevmek konusunda sayfalar sürebilecek örnekler çoğaltmak mümkündür. Bir arada olmak, ortak birliktelikler sadece okul, işyeri örneklerinin de dışına taşmıştır. Aynı site, aynı apartman bloğu, aynı katta farklı dairelerde beş yüz metrekare içinde sadece duvar aralıklarıyla yaşamlarımız var.

Bilimsel göndermesi olan diğer bir örnek ise frekans uyumluluğudur. Farklı frekans tanımlamamız bakış açılarımızdır. Hayata ve olaylara aynı ya da bir birlerine yakın pencerelerden bakmaktır. Bakış ve değerlendirmelerimiz için aynı gözlüğü kullanmak, en azından yakın derece mercekleri olan gözlükleri kullanma gereği vardır. Sanırım sevmek ya da sevememe durumları, sevmesek dahi aynı ortam ve birlikteliklere dahil olma durumlarını anlatmış oldum. Sevmeden ortak bir arada olmakta temel insani vasıfların varlığını ve kullanımını gerekli kılar. İnsanın kendi dışında her insana, yaşama, hareket, konuşma, ifade, ibadet, eğlenme, spor vb konularda azami saygı ve özen göstermesi sadece nezaket değil, mecburiyettir. Bu karşılıklı tavırlarımız tüm insanlara yayıldığı an, hayatlarımızın yaşanabilirlik puanını ve lüksünü artıracaktır. Bu mücadelenin, uğraşın müdahili tüm insanlardır.

Murat Demir