1. Tiyatronun emektar oyuncularından biri olarak hikayeniz nasıl başladı?



  • En başından mı? (Gülerek)

  • Evet.

  • Profesyonel hayata geçmeden önce Kandilli Kız Lisesinde okudum. Liseler arası tiyatrolar düzenleniyordu. Milli eğitim bakanlığı tarafından. Bir oyun çalıştık, bana rol verildi. Zaten şiir okumalarında, sosyal faaliyetlerde hep ön planda olan bir öğrenciydim. Oradan başarı belgesi aldım. İkinci kere bir oyun sergiledik. Oradan da bir başarı belgeseli aldım. Çalışkan bir öğrenci değildim. Bu aldığım başarı belgeleriyle tiyatrocu olmaya karar verdim. Öyle başladım. Sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne başvurdum, sınavı geçtim. 4 yıllık bir eğitim aldım. Dördüncü sınıftayken Şehir tiyatrolarında, henüz mezun olmadan bir teklif geldi. Savaş ve Barış adlı oyunla profesyonel hayata geçiş sağladım.



  1. Tiyatro ve oyunculuk tecrübeleriniz var. İleride yönetmenlik yapmayı düşünüyor musunuz?



  • Evet. Kendi yazdığım iki projem var. Birini Murat Batıkan Avcı ile yazdım. Eşim olur aynı zamanda. İki çocuk oyunu. Şehir Tiyatrolarının repertuarına alındı bu oyunlar. Bunlardan birini yöneterek başlamak istiyorum, çünkü göstermek istediğim şey kendi dünyam. Kendi hayal dünyam ve sanata bakışım. Bir yönetmenin bana bir direktif vermeden yansıtmam. Şehir tiyatrolarının oyuncusu olduğum için biz rollerimizi seçemiyoruz. Bize veriliyor, görevlendiriyoruz. Gerçi ben hep severek oynadım rollerimi ve çok şanslı bir oyuncuyum. Güzel roller oynadım ama kendi anlayışımla bir oyun yönetmeyi arzu ediyorum.




  1. Müjdat Gezen Sanat Okulu mezunusunuz. Aldığınız eğitim sizi tatmin etti mi? Bugün, bu noktada olmamda büyük bir yeri var diyebilir misiniz?



  • Diyebilirim çünkü benim okuduğum dönem (İlk mezunlarındanım) konservatuarlarda olmayan, Marmara Üniversitesinin ya da İstanbul Üniversitesinin konservatuarlarında var olmayan dersler vardı. Örnek vereyim: Tiyatro oyun yazarlığı, senaryo yazarlığı. Şuan MSM’nin içerisinde neler olduğunu bilmiyorum ama ben okurken oyun yazarlığı bölümü vardı. Tuncer Cücenoğlu eğitmenimizdi. Senaryo yazarlığı vardı, Mahmut Tali Öngören ve çok önemli bir isimdir. Senaryo yazım kitapları vardır. Tam bir başucu kitabıdır. Bu tarz derslerimiz vardı, İngilizce derslerimiz vardı, felsefe dersimiz vardı ve uygulamalı olarak ikinci senemizde yarı profesyonel rahmetli Savaş Dinçer’le birlikte bir oyun sahneleyip para da kazandık. Çok özel bir eğitim gördük. Farklı farklı hocalarımızdan. Sonra onların bize öğrettiklerinde, kendimiz onları kendi potamızda eriterek her birimiz kendi tarzımızı oluşturdu ama okulunda kendi bir oyunculuk ekolü olmuş oldu. Kurslardan olanları söylemiyorum. İki ay kursa gidiyor MSM’liyim diyor. Dört sene konservatuar bölümü okumuş olanlar için söylüyorum.




  1. Sizi izleyen salon dolusu insan varken, o sahnede hata yapmaktan korktunuz mu?



  • Hata yapmak mümkün, her an olabilecek bir durum fakat o hata yapmayı en aza indirgeyecek şey, iyi bir prova süresi geçirmiş olmak. Dolayısıyla bizim (Şehir tiyatrosunda oynadığımız için, dışarıda özel tiyatroda hiç çalışmadım) Şehir tiyatrosunda da bol bol prova yapma şansımız vardı. Yaklaşık iki ay net prova zamanımız var. müzikli oyunlar olursa bu süre üç aya da çıkabiliyor, dört aya da çıkabiliyor. Bu süre içinde çok temiz bir dramaturji çalışmasıyla, uygulamalı dramaturjizi de yaparak oyuncu olarak, sağlam çalışıldığında hata yapma riskini eliyorsunuz. Tabi ki her an olabilir çünkü canlı performans. Seyirciden aldığınız enerji her şeyi çok etkiler.



  1. Sahneyi hayatınızın neresine koyarsınız?



  • Yaşamımın her yerinde sahne. Hayatımın odak noktası. Kendimi ifade edebildiğim bir yer olarak görüyorum.



  1. Kendinizden bahsederken en çok hangi cümleleri kurarsınız?



  • Kendinden çok bahseden biri değilim. (Gülerek) bilmiyorum ki. İyi niyetli olduğumu söyleyebilirim. Biraz sinirli olabiliyorum. Bu yönüm yaşım ilerledikçe biraz kırılmış durumda ama yine de tahammül edemediğim yaşamın içinde olaylar var. O durumlar başıma geldiği zaman ya da başka birinin başına geldiği zaman sinirim yine kendini gösterebiliyor. Onun dışında hayvanları severim.



  1. Romeo ve Juliet oyununda hangi rolü üstlendiniz?



  • Juliet.



  1. İzleyici koltuğuna oturduğunuz zaman, eleştirel bir izleyici mi yoksa oyun odaklı bir izleyici misinizdir?



  • Mesleğin içinde olduğunuz zaman, çoğu meslektaşım eleştirel odaklı oluyor. Bende ki biraz farklı. Ben oyun izlemeye gidiyorum.



  1. Gece ile gündüz kadar farklı oynadığınız oyunlar, diziler var mı? Değişik karakterleri canlandırmayı sever misiniz?



  • Değişik karakterleri canlandırmayı severim tabi ki. Tiyatro için söylemem gerekirse, çoğu zaman kendi seçtiğiniz rol olamıyor. Bunun nedeni bir kurumda çalıştığım için. Benzer görünse bile her rol farklıdır aslında. Oynadığınız karakterlerin farklı olmasında bir fayda vardır, çünkü her rolle kendi oyunculuk gücünüzün üstüne çıkma şansınız olur. Aynı veya benzer rolleri oynamaya başlarsanız tekrara gidersiniz. Bizde ona cepten yemek denir.



  1. Sanatın başka dallarıyla da ilgileniyor musunuz?



  • Evet. Yazarlık yapıyorum, oyun yazarlığı yapıyorum. Henüz sahnelenmedi ama buna devam ediyorum. Repertuara alındı, o çok güzel bir başlangıç. Köşe yazarlığı yapıyorum. Teklif aldım. Neden olmasın dedim. Bir aktris yazıyor diye girdim çünkü bir oyuncu olarak kendi görüşümü yazıyorum. Bursa da çıkan bir mora dergisinde yazıyorum. Bir de Beykoz’un yerel gazetesinde köşe yazarlığı yapıyorum. Yeni başladım.



  1. Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasındaki farklar, sizin için nedir?



  • Ben çok büyük fark görmeyenlerdenim. Sadece teknik açıdan farklılık var. Oynama tekniği açısından farklılık var. Sahnede biraz daha büyük hareketler yapmanız gerekebilir. Sesinizi en arkaya duyurabilmek için biraz daha yüksek volume kullanmanız gerekebilir. Onun haricinde çok büyük bir fark yok.

  • Bir tarafta daha canlı bir izleyici var.

  • Evet. Seyirciyle oyuncunun etkilenme kısmı çok keyifli. Dizilerde, kamera karşısında tekrar şansı var ama onun dışında oyunculuk açısından baktığınız zaman benim için bir fark yok. Oyunculuk oyunculuktur diye bakanlardanım. Teknik açıdan farklılıklar var. Kamera açılarını bileceksiniz.



  1. En çok hangi tür yapımlarda rol almayı istersiniz? Korku, romantik – komedi, dram?



  • Dram çok oynadım. Komedi bir kere oynadım, onda da en iyi komedi kadın oyuncu ödülünü aldım. (Gülerek) O yüzden komedi oynamak isterim bir kere daha. Korku zaten ülkemizde çok çekilebilen bir yapıda değil. Tiyatro sahnesinde korku ne kadar olabilir onu hiç bilemedim.

  • Aksiyon diyebiliriz.

  • Aksiyon olabilir, severim. Rol iyi olduktan sonra, hikaye iyi olduktan sonra hepsine sıcak bakıyorum.



  1. 2016 yılında ‘Aktris Sevtap Çapan’ adlı oyun tecrübelerinizi, biyografinizi anlatan kitabınız çıktı. Bu kitabın ortaya çıkma fikri nasıl doğdu?



  • Hamdi Gültekin yazarı. Aktör Mert Turak kitabını yazdığında bana hediye etmişti. ‘Ben de ne kadar güzel demiştim. Keşke bütün şehir tiyatrosu oyuncuları için yapılabilse böyle bir çalışma, herkesin böyle bir kitabı olur. Ansiklopedi halinde bizden sonraki kuşaklara aktarılabilir. Ne kadar güzel bir çalışma’ demiştim. Bir süre sonra Hamdi Bey, ikinci kitabında beni konu alacağını söyledi. Çok heyecanlandım. Tamamen Hamdi Bey’in fikriydi. ‘Benimle anılarını paylaşır mısın?’ dedi. Ben günlük tutan biriyim. O günlükteki anılarımı paylaştım. O da kitabında yer vermiş.



  1. İleride kendi kaleminizden dökülen romanlar, tiyatro ile ilgili yazılardan meydana gelen kitaplar yazmayı düşünür müsünüz?



  • Aklımda bir fikir var. Oyunculukla ilgili bir kitap yazmayı düşünüyorum. Ben rol rol ben (Gülerek) Hatta adını bile şu anda koymuş durumdayım. Oyunculuğun bütün püf noktalarını anlatan, kendi tecrübelerimi de aktarabileceğim bir kitap. Bizim Türk tiyatrosu olarak bir ekolümüz yok. Biz hep yabancı ekolleri almış, başka metotları ve ekoları takip eden bir oyunculuk yapıyoruz. Bunlardan da bahsedebileceğim, bizim ekolümüzün nasıl geliştirilebileceğine dair konular içerecek bir çalışma yapmayı düşünüyorum. Yakın bir zamanda.



  1. Yanlış hatırlamıyorsam en son sizi ekranlarda Kalbim Seni Seçti dizisinde konuk oyuncu olarak izlemiştik. Ekranlarda sık görünmemenizin nedeni tiyatroya ağırlık vermeniz olabilir mi?



  • Tiyatroya ağırlık vermem biraz sekte vurdu fakat sistemin değişmesi daha çok neden oldu. Sistemdeki yapının biraz değişmesiyle alakalı olduğunu düşünüyorum, çünkü ben hala buradayım. Yeteneğimden bir şey kaybetmiş değilim. Yaşımın da bir problem olduğunu zannetmiyorum. Sebebinin ne olduğunu bilmiyorum ama evet, şu anda dizi sektöründen uzağım.

  • Siz girmek istiyorsunuz. Kendi tercihiniz değil.

  • Tabi ki! Kendi tercihim değil ama şu şartlarda, bugünkü durumda ne kadar sağlıklı olunur bilmiyorum. Çalışmalar, sürenin uzunluğu, biraz zor.  Süreler çok uzun ve ben bunu onaylamayanlardanım.

  • Kimse onaylamıyor zaten (Gülerek)

  • Evet. Neden hala ilerliyor bilmiyorum. Senaristlerde karşı çıkmıştı bir ara ama bir şey değişmedi. Ayaklandılar ama sonra oturdular tekrar. Yine de iyi bir projede yer almak isterim. Vatanım Sensin mesela, benim için iyi bir proje. O tarz projelerde, yeni projelerde yer almayı tabi ki isterim. Özledim çünkü.



  1. Fazla dizi izleyen birisi misiniz? Çok okurum, çok izlerim diyebilir misiniz?



  • Diyebilirim. Türk yapımlarda, yeni çıkanlara mutlaka bakıyorum fakat tamamını izlemiyorum. Birkaç tanesini takip ediyorum. Daha çok yabancı dizileri izliyorum çünkü süreleri 45 dakika – 60 dakika arası. Eskiden, benim bu sektöre girdiğim zamanki sürelerde. Daha keyifli, daha heyecanlı bir de onlar sinema filmi gibi çekiyorlar. Hayatın ritmi içinde seyrediyorsunuz onların dizilerini.

  • Fazla uzunlukta kaybediliyor diyorsunuz.

  • Evet. Konu dağılıyor. Bizim dizilerimizi seyrederken ben, reklam süresinde ne seyrediyordum onu unutuyorum (Gülerek) Mucize yaratıyoruz aslında. Dizi sektöründe, her kademesinde çalışanlar şu anda mucize yaratıyorlar.

  • İnşallah güzel yerlere gittiğini görelim.

  • Yok. şöyle mucize yaratıyorlar; bir sinema senaryo süresinde her hafta yazılıp, her hafta o çekiliyor. Normalde iki ay, iki buçuk ay sürer o senaryonun çekimi. Filmine göre değişir ama ortalama olarak söylüyorum. Burada her hafta, iki buçuk ayda çekilebilecek bir işin senaryosunu beş günde yazıp, beş günde çekiyorlar. Bir günü de montaj yani.



  1. Bıçak gibi kesilip atılan diziler hakkında ne söylemek istersiniz? Ekran başında oturulan zaman mı çoğaldı yoksa ayın başında başlayıp ayın sonunu göremeyen diziler mi türedi?



  • Yanlış seçimler ya da belki özellikle yapılıyordur. Bilemiyorum ama dersine iyi çalışılmadan yapılan işler olarak bakıyorum. Bunun zararı sadece çalışan ekiplere çünkü onlar bir iş yarım kaldığı zaman paralarını alamıyorlar kanaldan. Çünkü bitmiş oluyor. Zaten bir bölüm, iki bölüm içeride kalıyor. O yüzden olan ekiplere oluyor. Yeni bir işe başlamaları için –oyuncu açısından söylüyorum- artık başka diziler zaten start verdiği için belki bir sezon oturmak zorunda kalıyor o oyuncu. Teknik ekip biraz daha şanslı. Onlar yeni ekiplere monte edilebiliniyor.



  1. Ekranlarda kazanılan ücretler mi daha fazla tiyatro sahnelerinde kazanılan ücretler mi?



  • Ekranda kazanılan ücret daha fazla ama yine de komik teklifler de gelebiliyor. Yani, başrol oyuncularına verilen ücretlerin ben çok olduğunu düşünüyorum. Bana verilse de çok olarak düşünürüm, çünkü çok büyük bir uçurum var arada. Ana castın içindeki diğer oyuncuların hakkı yenmiş oluyor ya da başrolden sonra gelen yan oyuncuların. Bir çocuğunda yetmiş, seksen bin Türk lirasının hak eden bir alt yapıya, oyunculuk kalitesine filan sahip değil bazı oyuncuların.



  1. Hayatınızda oynadığınız roller arasında kendinize benzer oynadığınız bir rol oldu mu?



  • Olmadı.



  1. Son yıllarda tiyatroda izleyici koltuklarında bir azalma görüyor musunuz? Toplum sahne kültürünü yitiriyor mu?



  • Toplum birçok anlamda kültürel değerlerini yitiriyor. Çok uzunca bir süredir böyle bir durum yaşanıyor. Kültürüne sahip çıkması gerekir ama bunu başka yönlerden sahip çıkmaya çalışıyor. Yanlış bir yolda ilerlediğimizi düşünüyorum. Sanata gelene kadar –sanat zaten doğru ve düzgün bir yerde duruyor çünkü- başka şeylerin iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğitime ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ailelerinde bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sanatın da herkesin yapabileceği bir şeymiş gibi görünmemesinin öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. O potansiyel tabi ki herkeste vardır ama herkes yapamaz. Bu normal şartlarda kendiliğinden elenir ama günümüzde bu elenemiyor çünkü birileri birilerini tutuyor. Yanlış kişiler yanlış kişileri tutuyor. Sektörde bir kirlilik var. Ülkemizin her sektöründe bir kirlilik var. Bunun çözümü, çaresi bir an önce bulunmalı.



  1. Kendini tiyatroya adamış iyi bir oyuncu olmayı isteyen genç yetenekler için hangi sözleri söylemek istersiniz?



  • Düşünsünler. Türkçe dil olarak düşünsünler çünkü bir şeyleri değiştirebileceklerine inanıyorlarsa bu mesleğe adım atsınlar. Artık gereken bu sanatımız için. Türk tiyatrosunun, Türk sinemasının bir ekole ihtiyacı var. Bu çığırları açabileceklerse adım atsınlar bence.

  • Yoksa kalsınlar diyorsunuz.

  • Kalsınlar çünkü bir faydaları olmayacaktır. Sadece kendilerini ünlü olmak için bu işe girmek isteyen çok kişiden biri olarak kalacaklardır. Düşünsünler, hayal etsinler, iyi şeyler kursunlar ve inansınlar. Bu mesleği sevsinler. Ünlü olmak için girmesinler. Benim takdirim bu.

Editör: TE Bilisim