İNSANLARIN HATALARINI TOLORE ETTİKÇE BANA OLAN SAYGILARINI YİTİRMEYE BAŞLADIKLARINI GÖRDÜM.

Siz onların hataları görmezden geldiğinizde karşınızdaki kişi yaptığının doğru ve kabul edilebilir veya dayanılabilir olduğu düşüncesine girip size karşı aynı olumsuz davranışları sergilemekte bir sakınca görmez. Sizin onu her zaman tolore edeceğiniz fikri beyninde sabitleştiği ve bunu deneyimlediği için başka birine asla yapmayacağı, yapamayacağı tavırları size karşı rahat ve umursamazca sergiler. Köpek ve sahip ilişkisine de benzetilebilir ve olgu. Bu kimi zaman şiddet olabilir, kimi zaman bağırma, azarlama, hakaret ve kısıtlama... Her fırsatta seni ezikler, her şeyine bir kusur bulur. Yani sen köpek oldukça o sahip olur.

Her defasında da sınırları biraz daha zorlar, sürekli ve durmadan daha fazla ve daha umursamaz bir şekilde üzerine gelir.

Bir kadının bu şekilde istismarı daha kolay bir durumdur. Toplum da gerek dini, gerek örfi sebeplerle erkeğe bu misyonu yüklemiştir ve erkek te bunu vazife edinmiştir gururla. Önce mini etek giyme ile başlayan küçük, tatlı kıskançlık müdahaleleri dozunu yavaş yavaş artırarak kara çarşafa kadar gidebilecek bir kısıtlamaya evrilir. Sen kendini şartsız koşulsuz teslim ettikten sonra karşındaki elbette bu "hak" denilen teslimiyeti dibine kadar kullanmaktan geri kalmayacaktır. Çünkü sen sustukça o kendini hükümran hisseder. "Hayır öyle olmasın, şöyle olsun. Ben onu sevmiyorum, bu olsun. Orayı sevmem, buraya gidelim. O yemeği sevmem, bunu yiyelim,. O günah, bunu içelim" şeklinde tamamen kendi istek, inanç ve arzularına göre şekillendirmeye başlar hayatını. Senin ne istediğinin, ne hissettiğinin bir önemi kalmamıştır. Kendi yaşam biçimini dayatmaya başlar. Kendi fikir ve düşüncelerine itaate zorlar. Rab'binin sana nefesinden üfleyerek verdiği hür irade çarpık inanç şekilleri yüzünden mutlak teslimiyet vaziyetine evrilmiştir.

Sevgi zaten çoktan bitmiş, artık saygı da kalmamıştır. Bu; onun için varla yok arasında, sadece hizmetine yarayan ve fikirlerini onaylamakla mükellef, kişilik ve niceliğinden arınmış, kul'a dönüşmüş bir insan olduğun noktadır. Bu bir milattır. O kişi her kimse, artık hayatı dışarıda yaşar. Eğer eşiniz veya seks ilişkiniz olan biri ise kendine başka partnerler bulur, boynuzlanır durursunuz. Arkadaşım, dostum dediğiniz biri ise; başka arkadaşları ile vaktine geçirir, aklına bile gelmezsiniz. Patronunuz ise; yaptığınız hiç bir iş gözüne görünmez, eskiden sürekli sizi azarlayan ve aşağılayan insan artık başka çalışanlarına yoğunlaşmaya başlar. Anneniz, babanız, evladınız, kardeşiniz veya herhangi bir akrabanız ise; aynı evin içinde, aynı aile içinde iki yabancı olursunuz. Ne hastalığınız, ne mutluluğunuz, varlığınız, yokluğunuz umurunda değildir.

Bu son noktadır. Buradan geri dönüş, telafi, düzelme, af, özür olmaz. Siz ne kadar bağlı olduğunuzu düşünseniz de o sizin ipinizi çoktan koyvermiş... Artık bu densiz ve hadsiz ile anlamsız bağınızı koparma vaktiniz gelmiş ve hatta gecikmiştir. Kopartın ve kurtulun bu yükten. Kimseyi çekmek zorunda değilsiniz.

GÜNAHSA DA ALLAH AFFEDER. SİZ KARARINIZI VERİN RAB'BİNİZ SİZİ ESİRLER. O' ki, hiç bir kulunun eziyet içinde olmasına rıza gelmez. Sevap ve günahınızın sorgusunda yalnız O'nunla muhatapsınız, hiç bir kulu ilgilendirmez.

Ben böyle yapıyorum. Hatta son noktaya gelmesine izin vermeden ikinci hatadan sonra bağları kopartıp atıyorum.

ARTIK HATA KABUL ETMİYORUM, YÜZLERİNE SÖYLÜYORUM VE HAYATIMDAN SİLİYORUM.

Böyle yapmak gerek; SİL GİTSİN, SEN DEĞERLİSİN.

Yalancı mıyım?