ANKARA

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, yaptığı açıklamada, Fırat Kalkanı Harekatı için bilgi verdi ve "Operasyonun öncelikli amacı sınır güvenliğimizin sağlanması ve buradaki terör unsurlarının bütünüyle temizlenmesidir. Zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü adeta aynı kefeye koyan onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez." ifadelerini kullandı.
"PYD ile anlaşma söz konusu değil"

Bir gazetecinin, "Amerika'dan yapılan, Merkez Kuvvetler Komutanlığından yapılan bir açıklama var. Türkiye'nin PYD ile anlaşarak bir çatışmasızlık ortamı yarattığı ifade ediliyor. Böyle bir anlaşma var mı?" şeklindeki sorusuna Kalın, şöyle cevap verdi:

"Dün basına yansıyan şekliyle PYD ile anlaşma falan söz konusu değil. PYD, PKK'nın Suriye uzantısı olarak bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu yapıyla, bu örgütle, bunun o koluyla, bu koluyla herhangi bir ilişkisi, anlaşması, vesairesi söz konusu değildir. Dolayısıyla biz baştan beri Fırat Kalkanı operasyonuyla ilgili hedeflerimizi çok net bir şekilde koyduk. Şu soruyu tekrar burada soralım, DAİŞ'le yürütülen, Cerablus ve güneyinde yürütülen bu mücadeleden PKK ve uzantıları, YPG, PYD dahil olmak üzere neden rahatsızlar? Eğer amaç DAİŞ'le, DAİŞ terörüyle mücadeleyse, bunlar o bölgede ne yapıyorlar?"

Söz konusu bölgede PYD, YPG veya başka unsurların Fırat'ın doğusuna geçmedikleri müddetçe Türkiye için hedef olduklarını kaydeden Kalın, Münbiç operasyonuyla beraber Amerikalıların bizzat kendilerine söylediği ve ilan ettiği bir takvimin bulunduğunu aktardı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şöyle devam etti:

"Neydi o? Münbiç operasyonu sırasında YPG unsurları Münbiç'e girmeyecek çünkü Münbiç ağırlıklı olarak bir Arap şehridir. Yerel unsurlar oranın yönetimini ele alıp güvenliğini sağlayacaklar ve YPG ile diğer unsurlar da derhal Münbiç'ten çekilecekler. Şimdi bakın iki haftadan fazla bir süre geçti. Üçüncü haftaya girdik, her seferinde 'biraz daha zaman' şeklinde birtakım şeyler gündeme getiriliyor. Halbuki bize söylenen başta, bu operasyon başlar başlamaz bunların çekileceği. Bırakın Münbiç'ten çekilmeyi Cerablus sınırına doğru gelmeleri de YPG'nin, PYD'nin orada fiili durum yaratarak adeta bölgeyi işgal etme yaklaşımının, fırsatçılığının örneklerinden bir tanesidir. Dolayısıyla burada, doğusuna çekildiler mi, çekilmediler mi, vesaire konularını ilgili birimlerimiz zaten takip ediyorlar. Sahadaki bu gelişmelere bağlı olarak biz, Fırat Kalkanı operasyonunu kendi önceliklerimiz çerçevesinde, sınır güvenliğimizi sağlamak amacıyla ve bölgedeki Suriyelilerin, Kürt olur, Arap olur, Türkmen olur fark etmez. Can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla belirlediğimiz öncelikler ve takvim çerçevesinde uygulamaya devam edeceğiz."
"400 küsür kilometrekarelik alan başarılı bir şekilde temizlendi"

Suriye ile Türkiye'nin uzun bir sınırı olduğuna dikkati çeken Kalın, daha sonra ise oluşabilecek terör tehditlerine karşı gerekli tedbirleri almaya devam edildiğini bildirdi.

Kalın, "Öncelikli konu Cerablus'tan başlamak üzere bu bölgenin temizlenmesidir ki şu an itibariyle zaten 400 küsür kilometrekarelik alan gayet başarılı bir şekilde temizlendi. Bunun devam etmesi, elbette bizim önceliklerimiz çerçevesinde 90 kilometrelik hat üzerinde gerçekleştirilecektir. Tabii ki sahadaki gelişmeleri de çok yakından takip ettiğimizi tekrar ifade etmek isterim." dedi.

Bir başka gazetecinin "Türkiye'nin Suriye'de son dönemdeki başarılar konusundaki değerlendirmesi nedir, özellikle ABD'den ve Avrupalı müttefiklerinden gelen son açıklamalar çerçevesinde şu anda hangi stratejik hedefler izleniyor?" sorusunu da yanıtlayan Kalın, Türkiye'nin öncelikli hedefinin Suriye sınırında DAEŞ, YPG ve benzeri terörist yapılanmanın ortadan kaldırılması olduğunu vurguladı.
"Operasyon devam edecek"

Türkiye'nin YPG'nin Fırat'ın doğusuna çekilme konusunda yeni bir süre verip vermediğinin ve bun gerçekleşmediğinde de Menbiç harekatının başlatılıp başlatılmayacağının sorulması üzerine Kalın, Türkiye'nin söylediğinin bu noktalardan çekilmeleri ve bölge yönetiminin yine bölge halkına bırakılması olduğuna işaret etti. "Bunun tarihini, takvimini, öyle yaparlar, böyle yaparlar bu onların bileceği iştir." diyen Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz kendi belirlediğimiz hedefler çerçevesinde bu operasyonu devam ettiriyoruz. Önceliklerimiz orada var olduğu müddetçe ve ihtiyaçlarımız karşılanana kadar, terörle mücadele noktasında ve sınır güvenliği noktasında biz tatmin edici bir noktaya ulaşana kadar kendimiz açısından bu operasyon devam edecektir. Orada tabii ki bir başka aslında önemli nokta daha ortaya çıkmış oldu bütün bu yaşananlar neticesinde. Özellikle son 1,5 yıldır Batı medyasında gündeme getirilen, 'Suriye'de DAİŞ'e karşı savaşan tek etkili ve güvenilir güç YPG'dir' efsanesi de aslında Cerablus operasyonuyla çökmüş oldu. Demek ki ılımlı Suriye muhalefetine doğru dürüst destek verildiği zaman, diğer gruplar desteklendiği zaman DAİŞ'e karşı onlar da son derece etkili mücadele verebiliyorlar. Bu ister Münbiç'te olsun ister Cerablus'ta olsun ister Rakka'da olsun ister El-Bab'ta olsun... DAİŞ'in yayıldığı Suriye topraklarındaki hangi noktada olursa olsun, demek ki bu muhalefet desteklendiği zaman Suriyelilerden oluşan bu gruplarda DAİŞ'e karşı etkili bir mücadele verebilirler."
"FETÖ örgütü ile mücadele kararlı ve kapsamlı bir şekilde yürütülüyor"

Kalın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra darbeciler ve FETÖ örgütü ile ilgili olarak mücadelenin kararlı ve kapsamlı bir şekilde yürütüldüğünü belirterek, "Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde de bu süreç hiç bir taviz vermeden kararlı bir şekilde yürütülecektir. Ta ki devlette bu hukukun üstünlüğü, liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkeleri net şekilde tesis edilene kadar." ifadesini kullandı.

Kalın, FETÖ'nün yıllarca, bu ilkeleri istismar ederek, bu ilkeleri kendi lehine kullanarak adeta devleti ele geçirmeye çalıştığını ancak millet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayetli liderliği sayesinde bu planların boşa çıktığına dikkati çekti. Kalın, "Şimdi yapılan da olayın vahametiyle ve şiddetiyle mütenasip bir biçimde, bu pisliğin artık temizlenmesi ve devletin yeniden yapılandırılması ve bu tür hadiselerin, sızmadır, darbedir, paralel yapılanmadır gibi hadiselerin tekrar yaşanmaması için gerekli adımların atılmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
G20 Zirvesi

İbrahim Kalın, bu pazar başlamak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'de yapılacak olan G-20 toplantısına katılacağını belirtti.

Küresel ekonomik gelişmeler, kapsayıcılık, geçen yıl Antalya'da yapılan G20 bağlamında ele alınan konuların yine G20 liderler zirvesinde etraflı bir şekilde ele alınacağını aktaran Kalın, G20'nin ekonomi gündeminin yanı sıra önemli bir de siyasi gündeminin bulunduğunu bildirdi.

Kalın, şöyle dedi:

"Dolayısıyla bizim geçen sene özellikle terör, terörle mücadele, mülteciler sorunu gibi konularda gündeme getirdiğimiz konuları da biz yine Sayın Cumhurbaşkanımızın sunumlarında, müdahalelerinde gündeme getireceğiz. Tabii ki bu vesileyle gerek zirvede, gerekse ikili görüşmelerinde Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe girişimini ve FETÖ ile mücadeleyi de anlatma fırsatı bulacak.

Cumhurbaşkanımızın aynı zamanda yoğun bir ikili görüşme trafiği olacak. Bugün itibarıyla kesinleşmiş olanları sizinle paylaşmak istiyorum. Programlar devam ediyor, muhtemelen bu sayı bir hayli artacak. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ile, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ile, Japonya Başbakanı ve AB başkanları ile görüşmeleri olacak, BM Genel Sekreterini kabul edecek. Ayrıca, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi ve İtalyan Başbakanıyla da dörtlü toplantı planlanıyor."
Erdoğan-Obama görüşmesi

G20 Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Obama ile gerçekleştireceği görüşmede, Fetullah Gülen'in iadesi ile konunun da gündeme getirilip getirilmeyeceği sorulan Kalın, Erdoğan-Obama görüşmesinde bu konunun da gündeme geleceğini ama görüşmede aynı zamanda uzun bir konular listesinin de bulunduğunu bildirdi.

Kalın, "Uzun bir gündemimiz var. FETÖ'nün iadesi meselesi de elbette gündeme gelecek. Geçen hafta burada bulunan ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden'la yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bu konuyu elbette biz tekrar gündeme getireceğiz. Tabii ki Sayın Biden, konuyu, buradaki görüşmeleri, bizim bakış açımızı, kendisine sunduğumuz hususları Başkan Obama ile paylaşmıştır. O da belli bir hazırlıkla mutlaka gelecektir." diye konuştu.

Türkiye'nin beklentisinin Gülen'in iadesi olduğunu vurgulayan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İade edilme süreci yaşanırken de gene suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde öncelikle gözaltı yapılmasıdır. Bu da anlaşmada bulunan bir husustur. Mahkeme kararını verene kadar da ABD'nin atabileceği bir takım adımlar var çünkü bu terör örgütü şu anda orada elini kolunu sallayarak kendisinin bu suç imparatorluğunu yönetmeye devam ediyor. Basın, finans, okullar vesaire üzerinden bu faaliyetlere devam ediyor. Tabii ki buna göz yumulması kabul edilebilir bir durum değil. Bunları gene Sayın Obama ile yapacağımız görüşmede dikkatlerine getireceğiz."
Adil Öksüz'ün yakalanmasına yönelik çalışmalar

Kalın, FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" olduğu öne sürülen Adil Öksüz'ün hala neden yakalanamadığı ve korunduğuna yönelik bugün bir gazetede yer alan köşe yazısı hatırlatılarak Öksüz'ün yakalanmasına yönelik çalışmaların ne aşamada olduğu sorusu üzerine ise "Bu kişinin darbenin kilit isimlerinden biri olduğu konusunda en ufak bir tereddüt yok. Şu ana kadar çıkan bilgiler, belgeler, görüntüler, bağlantılar ve verilen ifadeler de zaten bunu teyit ediyor. Şu anda çok kapsamlı bir arama çalışması devam ediyor. Ben eninde sonunda adaletin önüne çıkartılacağından eminim." dedi.

Kalın, Öksüz'ün yakalanması ile ilgili güvenlik, istihbarat, dış misyonlar, diplomatik kanalların tamamının harekete geçtiğine işaret ederek, "Onun gibi başka bu işin içerisinde olan isimler vesaire de çıkabilir. Bununla ilgili en kısa sürede derdest edilmek suretiyle adaletin önüne çıkartılacak. Böylece milletimiz ve dünya da bu terör örgütünün, bu kült hareketinin gerçek yüzünü bu vesileyle görmüş olacaklar." ifadesini kullandı
"Türkiye'nin güvenliği, bölgenin, bölgenin güvenliği Avrupa'nın güvenliğidir"

Kalın, "Aynı anda üç terör örgütüne karşı mücadele eden bir ülkenin bu samimi gayretlerini başka yerlere çekmeye çalışmak tabii ki ne dostluk ilişkileri ile ne de anlamlı ve doğru bir güvenlik konseptiyle bağdaşabilir. Türkiye'nin güvenliği, bölgenin güvenliğidir. Bölgenin güvenliği aynı zamanda Avrupa'nın güvenliğidir, başka bölgelerin güvenliğidir. Türkiye'yi zaafa uğratarak kendilerine siyasi çıkar elde etmeye çalışanlar aslında bu konseptlerini, bu bakış açılarını artık ciddi bir şekilde gözden geçirmek durumundadırlar." diye konuştu.