TBMM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Hz. Hüseyin'in 1375 yıl önce Kerbela'da şehit edildiğini, İslam dünyasının bu acı olayı unutmadığını söyledi.

Zalime karşı mücadele eden Hz. Hüseyin'in hiç unutulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Zalimler tarihin hiç bir döneminde egemen olmadılar, sadece geçici dönem egemen oldular. Tarih onların yerini çöp sepeti olarak belirledi. Hz. Hüseyin 1375 yıldır herkesin gönlündeki tahtta. Bu acı olayı insanlık tarihi hiç unutmayacak" dedi.

"Sosyal devleti unuttuk"

Kılıçdaroğlu, sosyal devlet kavramının 1961 Anayasası ile beraber anayasada yer aldığını anımsattı.

Sosyal devleti, "devletin, insanileştirilmesi, vatandaşa hizmet götürmesi, vatandaşın sesini dinlemesi" olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, sosyal devlet denilince akla Bülent Ecevit'in geldiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, işçi hakları, emeğin hakkı, grev hakkının, Ecevit döneminde çalışma yaşamının ayrılmaz parçası olduğunu dile getirdi.

Anayasa'nın, "Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir" şeklinde değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerinden biri olmasına rağmen sosyal devletin unutulduğunu savunan Kılıçdaroğlu, bu maddenin gereğinin yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.

Sosyal demokrat iktidar dönemlerinde, sosyal devletin daha güçlü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Sosyal devleti ayağa kaldırmak bizim görevimizdir. İşsizlik, yoksulluk mu var, üretim mi yok, görev sosyal devletindir" dedi.

Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi'nin bir kararında yaptığı sosyal devlet tanımını okuyarak, "Mahkemenin tanımladığı sosyal devlet acaba Türkiye'de var mı? Tanımda geçen, ferdin huzur ve refahı var mı? Var diyen çıkarsa Yalvaç, Ermenek, Soma, Davutpaşa'ya gitsinler, ürününü satamayan Dörtyol'a gitsin, sosyal devlet oralarda var mı baksınlar" diye konuştu.

"Yerin, adresin belli"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bonzai, uyuşturucu, kadına şiddettin temel nedeninin işsizlik, sosyal devletin Türkiye'de hayata geçirilmemesi olduğunu öne sürdü.

Gelir dağılımını, sosyal devletin dengeleyeceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, 2000 yılında Türkiye'nin en zengin yüzde 10'luk diliminin servetin yüzde 66'sına sahipken, bu oranın şimdi yüzde 78'e çıktığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bunun sosyal devlet değil, bir toplumun vahşi kapitalizme teslim edilmesi süreci olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, sosyal devletin, hukuk alanında da kendini göstermediğini ifade etti. Sosyal devlette işsizin, "işsizliğimi, yoksulluğumu gider, alın terimin karşılığını ver" deme hakkına sahip olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sosyal devleti, Türkiye olarak gündemimizden çıkardık. Uygar bir toplum olacaksak, devlet vatandaşına hizmet götürecekse bunun yolu sosyal devleti yeniden inşa etmekten geçiyor. Kim inşa edebilir, hükümeti gördünüz, 12 yıldır iktidardalar. İşsizliği, uyuşturucuyu, haksızlıkları önlediler mi, adaleti sağladılar mı; hiçbiri yok. O zaman oturup düşüneceğiz, kim bunları yapabilir. CHP olarak, şimdiye ve tarihimize, Ecevit'e bakın. Sosyal devleti kim getirdi, sosyal devletten yana politikaları kim üretti? Sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz, işsizliği, yoksulluğu, bu ülkenin kaderi olmaktan çıkaracağız. Herkese iş. İş mi istiyorsun, bir gün iş bulabilir miyim diyorsun, yerin, adresin belli, gelip CHP'ye oy vereceksin. Eğer parti olarak sana iş bulamazsak, hesabını benden soracaksın.

Türkiye, güçlü, büyük devlettir. Türkiye'nin daha da güçlü olması lazım. İşsizlik bizim kolumuzu, kanadımızı, gücümüzü kırıyor. Yoksulluk da aynı şekilde. Sözüm söz, CHP'nin sözü, işsizliği tarihe gömeceğiz. Üniversite gençleri arasında işsizlik oranı yüzde 30. O anne, babalar hangi umutlarla çocuklarını üniversiteye gönderdi. Üniversite mezunu olup çocuğu işsiz olan anne babalara sesleniyorum; işsizlik denen beladan kurtulmak istiyorsanız, sosyal devleti ayağa kaldırma sözü veren CHP'ye geleceksiniz."

"Senin çocuğunun nesi var?"

Kılıçdaroğlu, bir ülkede işsizlik varsa orada derdin, kadına şiddetin de olduğunu vurguladı.

Her türlü haksızlığın işsizlikten kaynaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, işsiz kalan toplumun, baskıcı rejimlerin arka bahçesi haline geleceğini kaydetti.

Toplumun, inanç, etnik kimlik, yaşam tarzı eksenli bölündüğünü savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kardeşim, etnik kimliğin, yaşam tarzın, inancın ne olursa olsun benim görevim sana iş bulmak. Senin evinde aş olmalı, senin evinde tencere kaynamalı. Bir evde huzur olmazsa, memlekette huzur olur mu? Huzurun yolu iş bulmaktan geçiyor. Ne 74 krizinde, ne 2001 krizinde hiç bu kadar işsizlik olmadı. Kimin çocukları işsiz? Vatandaşlarımız bu soruyu sorsun. Senin çocuğun işsiz, onların çocukları işsiz değil, çalışmıyorlar. Onların çocukları yatak odalarına kasalar, dolarlar koyuyorlar. Onların çocuklarının gemileri, paraları, vakıfları, rüşvet merkezleri var. Senin çocuğunun nesi var? Unutma, senin çocuğunun CHP'si var.

Kahramanmaraş'ta orman idaresi 11 işçi alacak, 2 bin 305 kişi başvuruyor. Senin düşünme zamanın kardeşim, üzerindeki ölü toprağını atma zamanı. Senin çocuklarının yatak odalarında boy boy kasalar yok, senin çocuklarının yandaşları yok. CHP olarak baştan beri söyledik, yandaşa değil, vatandaşa hizmet edeceğiz, temel hedefimiz bu. Alın terini sömüren devlet sosyal devlet olabilir mi? Devleti kim yönetiyor? AKP, ne adaleti ne kalkınması var. Adalet olsaydı Türkiye şimdi farklı yerdeydi, kalkınma olsaydı 2,5 milyon insan işsiz olmazdı. Adı var kendisi yok."

Sinevizyondan ailelerin açıklaması

CHP Grup Toplantısında, Ermenek'teki maden kazasının ardından bazı ailelerin açıklamaları sinevizyon ekranından yansıtıldı.

Bir annenin, "Oğlum yüzme bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?", bir babanın, "Gitti mi benim oğlan şimdi", bir eşin, "Borçluyuz, kredi çektik, bitirdiler bizi, 3 aydır maaş yüzü görmedik" şeklindeki açıklamalarının dinletildiği toplantıda Kılıçdaroğlu, "Bunu dinleyince bu ülkede sosyal devletin olmadığını, çaresizliği, umutsuzluğu görüyorsunuz" diye konuştu.

Maden faciasının sadece Türkiye'ye özgü olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, kömür rezervinde dünyada Almanya'nın birinci, Türkiye'nin 28. sırada yer aldığına işaret ederek, Almanya'da son 30 yılda yeraltında 3 işçinin öldüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu "Bizim kaderimiz mi? Niye Almanya'da, ABD'de, İngiltere'de olmuyor da bizde oluyor? Böyle bir tabloyu 21. yüzyılın Türkiyesi'nin hak ediyor mu? diye sordu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Kadın kardeşlerime sesleniyorum; yerin altına inen sizin eşleriniz, size akşam ekmek getirmek, çocuklarına umut aşılamak, huzur içinde yaşamak için oraya iniyorlar, ölüleri gelsin diye değil sevinçleri gelsin diye oraya gidiyorlar. Böyle bir iktidarı ne kadar ayakta tutacaksınız siz. Bütün kadın kardeşlerime sesleniyorum, ister başın açık, ister örtülü, ne fark eder orda insanlar öldükten sonra. Evinde huzur, yeraltında çalışan insanlar için güvence mi istiyorsun artık yerini, adresini belli et. Elini vicdanına koy, artık CHP de. Sizin acınızı sömürmek istiyorlar, izin vermeyin" görüşünü dile getirdi.

"İnsanı sevmiyor musun sen?"

Kılıçdaroğlu, Ermenek'lilerden acılarının sömürülmesine izin vermemelerini istedi.

Ermenek'teki maden işçilerinin eşlerine, "Ölen sizin erkeğiniz, onların değil. Onlar, eşlerini saraylarda oturtuyorlar, senin ödediğin vergilerle" diye seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Din, iman edebiyatı yapıyorlar, onlara da inanmayın. Sizi kandırıyorlar. Diyor ki yüksek tepelerde oturan birisi; 'Efendim bize önceden haber verseydiniz, biz tedbirleri alırdık.' Ağabeysi söylüyor bunu. Alttaki de şunu söylüyor: 'Bakın, Ulaştırma Bakanı sizin bakanınız ona söyleyin. Keşke söyleseydiniz, biz de önlemini alırdık.' Bereket versin gazeteci arkadaşlarımız var. Hürriyet'ten Hacer Boyacıoğlu bir haberinde yazdı. Ermenek'teki madende çalışan işçiler 124 kez yazmışlar, 'burada insan hakkı ihlal ediyorlar.' Bir değil, iki değil, 10 değil, 50 değil, 100 değil, 124 mektup yazmışlar. Ses? Duvara yazıyorlar. İnsanlar toprak altında kalıyor, onlar korumalarıyla oraya geliyorlar. Sizin orada ne işiniz var? O ölenlerin kanları sizin yakanızdadır bunu asla unutmayın."

CHP'nin, yeraltında çalışan işçiler için yaşam odası yapılmasının zorunlu hale getirilmesi için yasa teklifi verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu teklifin, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milletvekillerinin oylarıyla reddedildiğini söyledi.

Kendilerine, 1 katrilyon 370 trilyona saray yaptıranların, işçilerin yaşam odası yapılması için para ayırmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Kendisine, beyefendi bin odalı saray yapıyor. Hala uyanmayacak mısın değerli kardeşim?" diye konuştu.

CHP iktidarında aklı kullanacaklarını, insana değer vereceklerini, sosyal devleti ayağa kaldıracaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, böylece, insanların yer altına güvenle ineceğini söyledi.

Isparta Yalvaç'taki trafik kazasında çoğu kadın mevsimlik işçilerin öldüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sosyal devlet nerede? Bu sosyal devleti kim ayağa kaldıracak? Bu iktidar nerede? Bunlar neden bu insanların sorunlarıyla ilgilenmezler? Hiçbirisinin sosyal güvencesi yok. İnsanı sevmiyor musun sen arkadaş? İnsanı ancak cebinde para olduğu zaman mı seversin sen? Sana rüşvet verdiği zaman mı sen o insanı seversin?" dedi.

"Sigara içen gençlere kızıyorsunuz, eyvallah kızın. Hiç itirazım yok. Ceza yazmışsınız, yazın. Kapalı yerlerde sigara içilmez" diyen Kılıçdaroğlu, "Peki o bakanların çocukları, kapalı mekanlarda rüşvet alırken neden itiraz etmiyorsun?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, 76 milyon insanın son ferdi uyanıncaya kadar, bildiklerini anlatmaya devam edeceğini kaydetti.

"Hukuk devletinde kaçak saray olmaz"

Sosyal devletin, "her kuruşun hesabını veren devlet" olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Dedim ki; bu saraya gitmeyin, giderseniz kirlenirsiniz. Çünkü, kaçak saray. Hukuk devletinde kaçak saray olmaz. Daha doğrusu 21. yüzyılın Türkiyesi'nde, 3 milyon insan işsizken, padişah bozuntusu birisi kendisine saray yaptı. Bunların bir dönem başında bir bakanın da olduğu TOKİ vardı. Hani dedi ya 'o talimat verdi biz de yaptık, istifa edecekse ben değil, onun istifa etmesi lazım.' O TOKİ. Aylık olarak çıkan dergisi var, o dergide bu yüksek rakımlı tepede oturan bir başyazı yazmıştı. Yazının bir cümlesi şöyle; 'Sonuna kadar, son nefesimize kadar sorumluluk bilinciyle çalıyoruz.' Allah söyletti. Baktılar ki bu var, apar topar dergiyi toparladılar. Atatürk Orman Çiftliği arazisi, Ankara'nın göbeğinde yeşil alan, insanlar gidip piknik yapıyorlar. Tuttunuz yüzlerce ağacı katlettiniz, kendinize saray yapıyorsunuz."

Sarayın yapımında usulsüzlük ve yolsuzluk bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Sayıştay denetçilerinin rakamlarına göre, yapılan işlerde müteahhite, birim fiyattan yüzde 230 ile 1915 arasında değişen oranlarda fazla para ödendiğini ileri sürdü.

Bu sırada, bir partilinin "Hırsız var" diye bağırması üzerine Kılıçdaroğlu, "Valla hırsız var diye bağırın, onlar zaten itiraz etmiyorlar ki. Afyonluları da kutluyorum. Haftasonu toplantı yaptılar malum, Afyonlulara çağrı yapmışlar, 'aman dikkatli olun hırsızlar bölgeye geldiler' diye" karşılığını verdi.

"Bu iktidar bitmiştir artık"

İktidar sahiplerinin, her kuruşun hesabını vermek zorunda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kul hakkı yememek zorundadır devleti yöneten adam. En büyük günah bu. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum; Madem ki kul hakkı yemek en büyük günahtır, en büyük günahı işleyene neden oy veriyorsun kardeşim sen? 'Çalıyor, ama iş de yapıyor.' Müslümanlıkta böyle bir kural yok, çalmayacaksın, adam gibi iş yapacaksın" dedi.

Hesap vermenin onurlu insanların işi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeraltında insanlar çalışıyor, hayatları pamuk ipliğine bağlı. Yer üstünde insanlar çalışıyor, hiçbir güvenceleri yok. Sen bunları bir tarafa atıyorsun, o yoksul insanların vergileriyle kendine bin odalı saray yapıyorsun. O sarayı, CHP iktidarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'ne tanzim edeceğiz. Bu iktidar bitmiştir artık. Bu iktidarın Türkiye'ye acı ve göz yaşından başka vereceği hiçbir şey yoktur. Lüks içinde yaşıyorlar, gırtlaklarına kadar dolarlarla dolmuş durumdalar. Benim derdim onlar değil, benim derdim bu ülkedeki işsiz insan. Her evde, tencere kaynayacak, huzur olacak derdimiz o. Eğer biz bunu yapabilirsek, o güzel Türkiye'yi yeniden kazanacağız."

"2,5 milyon işsize kulak tıkanıyor"

Kavga ve ayrışmaların doğru olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bu iktidardan kurtulması lazım demokratik yollardan. Sandığa gideceğiz ve bitireceğiz. Bu işin kuralı budur. Bu terazi, bu sıkleti çekmiyor. Bu hükümetin artık gitmesi lazım. 'Yeter' dememiz lazım, 'yeter söz milletindir' dememiz lazım" diye konuştu.

Hükümetin telaşının 2 milyon Suriyeli'ye iş bulmak olduğunu, Türkiye'deki 2,5 milyon işsize kulak tıkadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi Ortadoğu bataklığından, işsizlikten, yoksulluktan kendilerini kurtaracağını söyledi.

Türkiye'ye aile sigortasını getireceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, kimsenin başka bir kişiye el avuç açmayacağını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde, ilk yapacaklarının "siyasi ahlak yasasını" çıkarmak olduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak : AA
Editör: TE Bilisim