Samanlıkta iğne aramaktan zordur. Tanıdığını sandıklarının, belirsizliğini çözmek. Çözemediğin yetmezmiş gibi bir de sen düğümlenirsin. Sahi, insanlar değişir mi? Hiç sanmıyorum. Kimse değişmez. Doğalarında yoktur.

Seni yanıtmış olmak adına, her geçen gün bir çentik atarlar. Ama değişmezler. Siyahın içinde beyazı bulmaya çalışmak kadar zordur, değişimlerini istemek ve beklemek. Hamurunda ne varsa odur. Onlara göre ise, değişmeleri yanlıştır. Çünkü inançları gibi oturmuştur davranışları. İnandıklarından vazgeçemezler kolay kolay. Üzerine derisinden sonra giydiğidir.

Bütün bunlar bana Franz Kafka' yı anımsattı; Baba baskısıyla geçen ömrü, hayatını ıskalamasına neden olmuştu. Ağır çocukluk ve ağır gençlik dönemi ona kendisini bir böcek gibi hissettirmişti. Öğretilenler, öğretenin davranışıyla pekiştiğinde, kişinin davranışlarına dönüşür. Bu sürecin sonucu da kalıcı hasarlar bırakır.

Kitaplarla defalarca serüvenden serüvene seyahat etmişsinizdir. Ama bazıları iç sesinizi haykırır. Franz Kafka eserleri de bende o hissi yarattı. Bireylerin hayatlarındaki herkesten önce anne ve babalarını bu denli örnek alması ilerisi için zaman zaman iyi sonuçlansa da çoğu kez olumsuz sonuçlanabiliyor.

“Armut dibine düşer.” ne de güzel söylemiş atalarımız! Sadece atasözlerimizle dahi bir rota çizsek; eminim ki doğru yolu bulabiliriz. Günümüzdeki problemlerin neredeyse tamamını ebeveyn hatalarına bağlarsam bana umarım çok kızmazsınız. Bugün bir evlat ne olursa olsun. Annesi ve babasından alır. Tabii ki çevresel faktörlerde etkilidir. Ancak genele bakıldığında erkeklerin, babalık dürtülerini kapatma çabalarını küçük bir çocuğa karşı kullanması ne kadar doğru? 

Dünyadaki insanların içerisinde en çok güven duyulması gereken anne ve babadır. Ama gelin görün ki en tehlikeli kitleyi de onlar oluşturuyor. Sizi bir canavara dönüştürebilirler. Sadece birkaç kelimede yapabilirler bunu. 

Yıllar sonra tüm bu sürece dayanamayıp uzaklaştığınız taktirde ise, ‘Hayırsız Evlat’ damgası yersiniz. Acımasızlığa bakar mısınız? Önce sizi kendilerine benzetir sonrada bu benzerlikten rahatsız olurlar. Yanınızda ağız dolusu yalanlar söyleyip, sizin yalanlarınıza tahammül edemezler. Oysa belki de birkaç dakika önce misafirinize evde olmayacağınızı, evinizde kahve içerken söylediğinizi duydu o çocuk.

Biz insanlar enteresanız. Yaparız, söyleriz. Aynıları bize dönünce öfkeleniriz. Sadece verdiklerimizi alırız. Bu yazıya denk geldiyseniz; önerimi dikkate alın lütfen! Öğrettiklerinizi fiilen uygulayın. Suya yazı yazmıyor, hanenize çentik atıyorsunuz. Bilin istedim.