ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve beklenmeyen bir hızla Taliban'ın yönetimi ele geçirmesi Radikal İslamcı ve cihatçı hareketler tarafından "tarihi bir zafer" olarak kutlanıyor. Uluslararası güvenliği tehdit edebilecek bir ortamı oluşturan ve milyarlarca dolar değerindeki Amerikan askeri teçhizatını Taliban’ın el koymasına göz yuman ABD, üstlendiği dünya jandarmalığı ceketini çıkarıp Afganistan’da yenildi mi yoksa geride kasti olarak ‘terör yuvası’ mı bıraktı?

Taliban’ı kısaca tanımlayacak olursak ; 2001 yılına kadar Afganistan’da iktidar sahibi olmuş, ardından oluşturulan Afgan hükümetine karşı gerçekleştirdiği terör eylemleri ile adından söz ettirmiş , yozlaşmış ve izahı olmayan kurallarını yaymak amacıyla sivilleri ve hükümet güçlerini hedef alan kanlı eylemler gerçekleştirmiştir.

Bu kısa tanımı Taliban için uygun buluyorum.

ABD’nin 2001 yılında Afganistan’ı işgal etmesi ise 11 Eylül saldırılarının mimarı olan El kaide’nin Taliban’a yakın olması ve Afganistan’ı dünyayı hedef alan terör örgütlerinin konuşlandığı bir bölge haline getirmiş olmasıydı. Diğer taraftan da “İslamcı Terörist “anlayışının tüm dünyaya duyurulması açısından karşılıklı hazırlanan kanlı bir operasyondu.

Afganistan’da terör faaliyetlerinin yuvası haline gelmesi ve örgütlenmenin etkin bir şekilde kolaylıkla oluşmasının sebebi aslında daha çok tarihi ve sosyo-politik yapısı ile alakalı. Yapı itibariyle %42 Peştu %27 Tacik %9 Hazara ve %9 Özbek ve %13 diğer etnik kökene sahip toplumdan oluşmakta ve yaşayan halkın kendini tanımlaması da buna göre şekilleniyor.

Yani Afganistan’a şu anki şartlarda gittiğiniz zaman “Afgan’ım” diyeni bulmak biraz zor gibi. Şimdi hep beraber düşünelim. Bizim Afgan olarak bildiğimiz,  ülkemize akın akın gelen göçmenler Peştun mu, Tacik mi yoksa Özbek mi?

 Bu çeşitli etnik kökeni bir arada tutan ise şeriat kuralları ve Radikal İslam anlayışı.

 Afganistan’ın içinde bulunduğu coğrafi özellikleri ve iklim koşulları her ne kadar ekonomisine katkı sağlamayacak koşulda olsa da ; çok sayıda etnik unsurdan meydana gelmesi nedeniyle terörizmin büyümesi ve genişlemesi açısından oldukça verimli bir toprak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Şimdi merak edilen Türkiye ile birlikte uluslararası toplumun Taliban’a karşı alacağı tutum ne olacak? 

Bu konuda elbette ülkelerin Taliban’ın vaatlerini ne derecede koruyacağını izleyerek bir sonuca varmaları bekleniyor. Bununla ilgili yoğun diplomasi trafiği geçtiğimiz günlerde başladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron; ABD Başkanı Joe Biden, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ve G20 Dönem Başkanı İtalya Başbakanı Mario Draghi ile görüşerek Taliban yönetimine karşı uluslararası toplumun alacağı tutumu konuştu.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Moskova'ya gitti, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Biden ve Putin'in yanısıra İtalya Başbakanı Mario Draghi ile de görüşerek G7 ve G20 mekanizmalarının işletilmesi için diplomatik girişimlerde bulundu.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Uluslararası toplum düşünedursun; Taliban ve ABD ile ilgili dikkat çeken detaylardan biri aslında her şeyin sinyalini veren Afganistan Barış görüşmeleriydi. Talibanı Rusya ve  Türkiye dahil pek çok ülke tarafından "terör örgütü" olarak görülürken 2020 yılı şubat ayında ABD ile uzun bir sürecin ardından Afganistan’a barışı getirme antlaşması imzalandığını biliyorsunuz.

 Bu antlaşmanın Taliban için bir başarı olduğunu günümüze geldikçe Taliban’a sağladığı iktidar alanı ile birlikte görmekteyiz. Ancak tanınmış bir terör örgütüyle uzlaşı sağlamak amacıyla bir devletin masaya oturması egemen ve laik ulus devletler açısından başarısızlık göstergesidir. Aslında ABD’nin yenilgisini konuşacaksak işte tam da bu noktada konuşmamız gerekiyor.

Anlaşma Afgan halkının refahına ve lehine yönelik olması beklentisinde gerçekleşmişti ama  hala ülkedeki terör eylemlerine yönelik nasıl bir etki bıraktığı tartışmalıdır. Bunu önümüzdeki kısa bir zaman içerisinde zaten göreceğimizi söyleyebilirim.

Peki Türkiye’nin Taliban'ın ideolojisi ile ortak bir ideolojide olması mümkün mü? 

Taliban aşırı modernizm karşıtı ve medrese eğitimlerinden harmanlanan açıkçası İslam’daki şeriat anlayışını dahi gerçek anlamda yansıtmayan katı , bölünmez bir anlayışı var.

Uluslararası kamuoyunun gözünü boyamak amacıyla yapılan güncel açıklamaları ve verdiği sözlere yönelik tutumunun nasıl olacağı konusunda olumlu bir görüşüm yok.

Şeriat hukukuyla yönetilen, insan hakları ve kadın haklarını ayaklar altına alan, kanlı birçok eylemin faili olan Taliban ile aynı ideolojide olup, olmamayı ve aynı cümlede bunu kıyaslamayı bile ülkeme hakaret sayarım.

 Laik bir devletin,  İslami Cihadı ‘ilahi sorumluluk’ olarak adlandıran ve günümüz modern çağda cihad anlayışını desteklememenin büyük bir günah olduğunu kabul eden bir güruhla benim ülkemin ideolojisi aynı olamaz.

 Bakınız, çok yakında ülke çıkarından bağımsız ve uluslararası toplumun ortak hareket anlayışından kopuk zihniyetlerin ,İslam dinini yüceltmektense daha da körelten bakışı  adı altında Şeriat’ın güzelliklerinden bahsedeceklerini göreceksiniz.

Sanayi devrimini bırakın,ilk çağ medeniyetlerine dönmeyi hayal ettirecek kadar yandaş akıllara çağrım; yeni oluşan Taliban iktidarında kendilerine şimdiden yeni kadrolar edinmeleridir.

Tanınmayı bekleyen terör örgütü devletinde yer almak için şanslarının çok yüksek olduğunu söylemek istiyorum.

 Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bünyesinde cihatçı zihniyetlerin değil; aydınlık geleceğe umutla bakan , çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmayı ilke edinen ancak hor görülen, emeği , gençliği, hayatı çalınan,hakkı yenilen, mağdur olmuş, küsmüş ama yine de sonuna kadar vatan aşkıyla yanıp tutuşan gençlerin var olması gerekir.

Kadınlara zulüm eden kafasına göre dini kurallar oluşturan büyük oyunun küçük piyonlarını destekleyenlerin ve destekleme gayretinde propaganda yapanların, şehit kanıyla yıkanmış , zorlu mücadele kazanılmış bu topraklarda yeri yoktur.

 Adresleri Afganistan’dır.

Giderken şeriatçı ve  'göçmen' görünümlü kardeşlerinizi de almayı unutmayın…