Termal kaplıcalar için gittiğim Kütahya’da şehir turu yaparken, karşılaştığım birisine: “ Burada gezilecek görülecek ne var” diye sorduğumda

Termal kaplıcalar için gittiğim Kütahya’da şehir turu yaparken, karşılaştığım birisine: “ Burada gezilecek görülecek ne var” diye sorduğumda sıralamaya başladı: “ Ulu Camii, Kütahya Kalesi, Arkeoloji Müzesi, Çini Müzesi ve Macar Evi” dedi. İçlerinde en çok dikkatimi Camiler değil Macar evi çekti. Aklıma muhtemelen Avusturya ve Rusya baskısından XIX. Yüzyılda kaçan Macar ve Lehistan’lı milliyetçiler geldi. Başladım aramaya. İl merkezinde, dar sokaklar ve yıkık dökük evler arasından zorlanarak, Macar Evini buldum. Çölde vaha gibi idi. Etrafındaki eski binaların yanında görkemi ile öne çıkıyordu.

Müze yapılan bu şatafatlı binanın ise en güzel tarafı ücretsiz olarak gezilebilmesiydi. Lajos Kossuth (1802-1894) ve yüz elli arkadaşı 17 Ağustos 1849 yılında Macaristan’dan ayrılarak, önce Vidin’e oradan Şumnu’ya geçerek, Avusturya ve Rusya’nın önünden kaçarak

Osmanlı Devletine sığınmışlardı. Osmanlı Devleti ise bu misafirlerini kendileri için daha da güvenli olan Anadolu’nun merkezi konumundaki Kütahya’ya yerleştirdi. Her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı gibi onlara gerekli desteği de verdi. Hatta Rusya, Lajos Kossuth’u kendilerine iade etmelerini istediği Osmanlı Padişahı I. Abdülmecit Han, Rusya’ya şu tarihi cevabı vermiştir: “Saçlarının bir teline zarar gelmesini istemeyiz. Tacımı, tahtımı veririm ama devletime sığınanları asla vermem demiştir.” Lajos Kossuth ailesiyle birlikte XVIII. Yüzyıldan kalma Hamdi Bey’e ait bahçe içerisindeki iki katlı, yedi odalı ahşap konağa yerleştirildiler.1850-1851 yılları arasında bu güzide konakta kalan Lajos Kossuth bulunduğu koşullara uygun olarak, bir öndere, krala yaraşır bir biçimde ağırlandı. Lajos Kossuth emrinde Türk subaylarda vardı. Bu subaylar nöbetleşe görevlerini ifa ediyorlardı. Lajos Kossuth günlük 10-12 saat çalışıyor. Türk devlet adamlarına İstanbul’daki İngiliz ve diğer ülkelerin büyük elçilerine uzun politik ve inceleme yazıları yazıyor ve gönderiyordu. Bir yandan da Türkçe öğrenerek, Türkçe dilbilgisi kitabı yazdı. Batıdaki gelişmelere hazırlanarak İngilizcesinide yine bu konakta geliştirdi. Lajos Kossuth Macar anayasasıtasarısınıda bu evde yazdı ve geliştirdi. Lajos Kossuth Türkler ile anısını su sözlerle dile getirmiştir: “Bugünkü hayatımı ve hürriyetimi Avusturya ve Rusya’nın baskılarına rağmen beni ve arkadaşlarımı muhafaza eden Türklere borçluyum. O Türkler ki yüksek hislerle ve insan haklarına saygılı oluşları ile hiçbir  tehdide boyun eğmediler. Türk milleti bu yönüyle üstün bir güce sahiptirler. Türkiye’nin bugün ve istikbalde var olması Avrupa’nın ve insanlık âleminin yararınadır. Ben Türklerde gördüğüm lütuf ve saygının hatıraları ile yaşayacağım” demiştir. 22 Ağustos 1851  yılında Lajos Kossuth ve arkadaşları önce İngiltere’ye oradan da Amerika’ya gitti. Daha sonra ise İtalya’nın Torino kentine geçip bu kente yerleşti. Hayatının sonuna kadar ( 20 Mart 1894 ) Macaristan’ın bağımsızlığı için mücadele etti. Ecdadımızın en zor siyasi dönemlerinde bile kendisine aman dileyen kimselere tüm zorluklara rağmen göğüs gerebilme şeref ve onurunu gösterebilmiştir. Ocağa düşen insana silah kalkmaz şiarı ile hareket etmiştir. Bugün ecdada söven, ağzı salyalar saçarak hakaret eden sözde insanlara ithaf olunur.