ANKARA

Genelkurmay Başkanlığından, Ege Denizi'nde düzensiz göç ile mücadele görevi yürüten TCG Gökova fırkateyninin, "NATO bayrağı olmadan Ege Denizi'ne açılamaması" iddiasının gerçeği yansıtmadığı ve dezenformasyondan ibaret olduğu bildirildi.

Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, TCG Gökova'nın, "NATO bayrağı' değil 'NATO flaması' olarak adlandırılan ve geminin bayrak direği haricinde bir yere toka edilen bir sembol" taşıdığına dikkat çekildi.

Açıklamada, boyutu bayraktan küçük olduğu belirtilen söz konusu flamanın, NATO emrinde görev yapan unsurlarca, görevli gemilerin milli bayraklarına ilave bir sembol olarak bulundurulduğu ifade edildi.

"TCG Gökova, şanlı Türk bayrağımızı geminin her taraftan görünür yeri olan bayrak direğinde 24 saat kesintisiz olarak ve şerefle dalgalandırmaktadır." ifadesine yer verilen açıklamada, "Bayrağımız her zaman olduğu gibi Sayın Genelkurmay Başkanımızın ziyareti esnasında da gemimizde dalgalanmaktaydı. NATO emrinde görev yapsa dahi tüm gemiler kendi milli bayraklarıyla ve bağlı olduğu ülke isimleriyle anılmaktadır." denildi.

"Gerçeği yansıtmıyor"

TCG Gökova fırkateyninin, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı unsurlarına ilave olarak, bölgede faaliyet gösteren NATO'yla ittifak dayanışması kapsamında destek sağlamak amacıyla görev yürüttüğüne dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"TCG Gökova, NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 (SMNG-2) Komutanı taktik kontrolünde görev yapması hasebiyle NATO flaması toka etmekle birlikte, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın tam komuta yetkisinde görevlerini icra etmektedir.

TCG Gökova, NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 görev periyodunu tamamlamayı müteakip diğer harp gemilerimiz gibi milli kontrolde sadece Ege Denizi'nde değil, görev tevdi edilen tüm denizlerde harekat icra etmeye devam edecektir. Bu kapsamda, 'TCG Gökova'nın NATO bayrağı olmadan Ege Denizi'ne açılamaması' bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır ve dezenformasyondan ibarettir."

Açıklamada, NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nda alınan karar gereği, NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 unsurlarının 12 Şubat'tan itibaren Ege Denizi'nde "düzensiz göç ile mücadele" kapsamında görevlendirildiği hatırlatıldı.

Bu kapsamda, Ege Denizi'nde, Almanya Deniz Kuvvetlerinden Tuğamiral Jörg Klein'ın komutasındaki sancak gemisi FGS Bonn, Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden HS Spetsai fırkateyni, kısmi olarak destek sağlayan HS Aittitos ve HS Krateos karakol gemileri, İngiltere Deniz Kuvvetlerinden RFA Fort Victoria, Hollanda Deniz Kuvvetlerinden HNLMS Van Amstel ve Türk Deniz Kuvvetlerinden TCG Gökova'nın faaliyetlerini sürdürdüğü bildirildi.

Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığının, Ege Denizi'nde düzensiz göçün önlenmesine yönelik, Yunanistan'ın ilgili kurumlarıyla koordinasyon halinde görev yürüttüğü de açıklamada yer aldı.

Ege'de Umut Harekatı

İç savaş ve çatışmalar sonucu Suriye'den kaçan göçmenlerin özellikle Ege Denizi'ni kullanarak Yunanistan üzerinden Avrupa'ya geçme girişimleri sonucu, çok sayıda üzücü olayın yaşandığına işaret edilen açıklamada, bunun engellenmesi amacıyla, Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından Ege Denizi'nde yürütülen "düzensiz göç ve insan kaçakçılığı ile mücadele faaliyetleri"nin 1 Mayıs 2015 tarihinden itibaren, "Ege'de Umut Harekatı" adı altında yoğunlaştırılarak artırıldığı bildirildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve diğer kolluk kuvvetlerinin gayretlerin desteklenmesi amacıyla 11 Mart 2016 tarihinden itibaren modern karakol gemileri, deniz karakol uçakları, helikopterler ve keşif gözetleme sistemleriyle 7 gün 24 saat kesintisiz olarak faaliyet icra edilmektedir. Görev tabiatına en uygun su üstü platformu karakol gemisidir. Asgari 3 karakol gemimiz Sahil Güvenlik unsurlarıyla birlikte Ege Denizi'nde karakolda bulunmaktadır.

Türkiye sahillerine yakın mesafede bulunan çok sayıdaki adanın mevcudiyeti sebebiyle göçmenlerin dakikalarla ifade edilebilecek zaman diliminde Yunanistan'a geçişleri dikkate alındığında, yoğun milli gayretler ile yürütülen Düzensiz Göç ile Mücadele Harekatı'nın zorlu şartlarda icra edildiği aşikardır."