Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "1982 Anayasası'nı yapanlar, 'Bir gün gelir de Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur' diye bu anayasayı yapmadılar. Şimdi tek adamlıktan vesaire bahsediyorlar. Tek adamlıktan bahsedenler 104. maddeye baksınlar.” dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “1982 anayasasını yapanlar, 'Bir gün gelir de Turgut Özal cumhurbaşkanı olur' diye bu anayasayı yapmadılar. 'Bir gün gelir de Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur' diye bu anayasayı yapmadılar. Şimdi tek adamlıktan ve saire bahsediyorlar. Tek adamlıktan bahsedenler 104. maddeye baksınlar.” dedi.

Kurtulmuş, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Platformu Derneğince Eskişehir Osmangazi Üniversitesi toplantı salonunda düzenlenen “Milli Seferberlik Nedir?” konulu konferansta konuştu.

Derneğin Eskişehir Temsilciliği’nin üyelerine konferans için teşekkür eden Kurtulmuş, konuşması öncesinde izletilen videodan dolayı da tebriklerini ifade etti.

Türkiye’nin, uzun bir zamandır tam manasıyla istiklalini kazanabilme mücadelesi verdiğini ve ülkenin geçmişten bugüne her konuda çok mesafe aldığını hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“15 Temmuz akşamında bu ülkenin tarihi boyunca gördüğü en ağır ihanete karşı sokakları, caddeleri, meydanları doldurarak yumruklarıyla, göğsünü siper ederek, bu hainane saldırıyı durduran bütün milletimize ve özellikle canlarını bu vatan uğruna, Allah yolunda feda ederek şehit olan bütün kardeşlerimize bir kere daha şükranlarımızı ifade ediyor, Allah’tan rahmet diliyorum. Meydanlara çıkıp şehit olamasa da gazilik rütbesine kavuşan milyonlarca insanımızı da Rabb'imizin, Hazreti Peygamber ile Hazreti Hamza ile şehitlerin zümresiyle birlikte haşretmesini niyaz ediyoruz.”

Türkiye’nin 16 Nisan’da bir halk oylamasına gideceğine anımsatan Kurtulmuş, kampanyaya da başladıklarını, dün Afyonkarahisar’da bugün de Eskişehir’de programlar yaptıklarını anlattı.
“Sistem, çatışma ve vesayet üzerine kurulmuş”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve anayasa değişiklik paketine ilişkin sunum yapan Kurtulmuş, 1961 ve 1982 anayasalarından beri gelen sistemin, çatışma ve vesayetin üzerine kurulduğuna vurgu yaptı.

Numan Kurtulmuş, sistemin, siyasi aktörler arasında, siyasi kurumlar arasında, devletin kurum ve kuruluşları arasında çatışmayı esas aldığını; yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı olmasının erkler ayrılığı prensibi değil, erkler çatışması prensibi üzerinde oturduğunu söyledi.

Sistemin "millete güvenilmediği için millete karşı kendisini garanti altına alacak mekanizmalarla donatıldığını” aktaran Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Çünkü ortada bir sandık var. Ne olur ne olmaz... 'Bu sandığı ortaya koyarsak, bu millete güvenilmez. Bu millet ya davulcuya ya da zurnacıya kaçar’ diyerek sandığa ortaya koymuşlar ama adı demokrasi olan bir sistemi tam manasıyla bir vesayet sistemine dönüştürerek, yani milletin oylarını birtakım mekanizmalarla kontrol ederek Türkiye’de siyasi sistemi, çatışma üzerine kurmuşlar. 1960’tan bu yana bu sistem içi çatışmalar dolayısıyla çok sayıda siyasi parti kapatılmış. 68 siyasi parti kapatılmış. Çatışmacı sistem, sadece parti kapatmakla kalmamış başbakanları asmış, başbakanları iktidardan etmiştir.”

Kurumlar arasındaki çatışmalara da örnek veren Kurtulmuş, imam hatip liselerinin önündeki katsayı engelinin kaldırılması için AK Parti hükümetinin aldığı kararın, yüksek yargıdan geri döndüğünü anımsattı.
“Karşı çıkacaksan 104. maddeye karşı çık”

“Milletin birlik içerisinde ortak bir hedefe yürümesini hazmedemedikleri için çatışmayı temel alan bir siyasal sitemi hem 1961’de hem 1982’de anayasanın içine yerleştirerek önümüze bir sistem koydular.” diyen Kurtulmuş, sistemin değişmesi zamanının geldiğini ifade etti.

Sözün de kararın da millette olduğunu dile getiren Kurtulmuş, anayasadaki değişiklikle yönetimdeki çift başlılığı önlemek istediklerini vurguladı.

Çift başlı yönetimden hayır gelmeyeceğini aktaran Kurtulmuş, geçmiş dönemlerde cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında yaşanan sorunlara ilişkin örnekler verdi, değerlendirmelerde bulundu. Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“1982 Anayasası'nı yapanlar, 'Bir gün gelir de Turgut Özal cumhurbaşkanı olur' diye bu anayasayı yapmadılar. 'Bir gün gelir de Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olur' diye bu anayasayı yapmadılar. Şimdi tek adamlıktan vesaire bahsediyorlar. Tek adamlıktan bahsedenler 104. maddeye baksınlar. 104. madde tamamen askeri vesayet mantığıyla yazılmıştır. Öyle bir cumhurbaşkanı kurgulamışlar ki her türlü yetkisi var, yargı üzerinde, yükseköğrenim üzerinde, hükümeti değiştirme yetkisi, herhangi bir milletvekiline başbakanlık verme yetkisi var. Sistemi 1982’de kuranlar, davulu sivillerin sırtına, boynuna, tokmağı da kendi ellerine almak üzere bu sistemi kurmuşlar. Kenan Paşa, ömrübillah cumhurbaşkanı olmak için bu anayasayı yaptırdığı için 104. maddeyi böyle yazdırmış. Eğer karşı çıkacaksan 104. maddeye karşı çık. Ona karşı çıkmazsın, şimdi parlamentodan 339 oyla çıkmış ve 16 Nisan’da halkın önüne gelecek bu teklifteki cumhurbaşkanını halk seçsin ama hesap da versin değişikliğine karşı çıkarsın.”
“Devran dönmüş ve çok büyük mesafe alınmıştır”

Anayasa değişiklik paketine karşı olanlara yönelik eleştirilerini aktaran Kurtulmuş, “Bazen kendi aramızda konuşurken, bu Kenan Evren ve anayasayı yazanlar eğer bir gün Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağını bilselerdi böyle bir anayasa yazmazlardı. Kendilerine göre bir anayasa yazdılar. Nereden bilsinler ki millet, duruma vaziyet edecek ve bundan sonra kendi içerisinden birisini cumhurbaşkanı yapacak? Allah’a şükür, devran dönmüş ve çok büyük mesafe alınmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ne olduğu ve Türkiye’ye neler kazandıracağı” konusunda da bilgiler vererek değişikliği yapılan anayasa maddeleri hakkında konuştu.

Muhalefetin “Cumhurbaşkanı sabah kalkar, kafası bozuk olursa meclisi fesheder” iddiasını da değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Yok böyle bir şey. Kusura bakmayın, CHP’li arkadaşalar hiç cumhurbaşkanlığı koltuğunda CHP’li birisinin oturacağını düşünmüyorlar. Millet de zaten vermeyecek, bunu da biliyorlar. Arkadaşlar, devlet işi, boş laf üretme yeri değil, ciddi bir iştir. Hiçbir cumhurbaşkanı çok zor şartlar ortaya çıkmadığı sürece meclisin yenilenmesini istemez, hiçbir meclis, siyaseten bir kitlenme durumu olmadığı sürece meclisin yenilenmesini istemez."