Diyojen gündüz vakti elinde fenerle Atina sokaklarında dolaşırken onun bu halini garipseyen birkaç kişi yanına gelir. İçlerinden biri, 'Gece olsa elin

Diyojen gündüz vakti elinde fenerle Atina sokaklarında dolaşırken onun bu halini garipseyen birkaç kişi yanına gelir. İçlerinden biri, 'Gece olsa elinde fenerle dolaşmanı anlarız ama gündüz vakti hiç fenerle dolaşır mı insan?' der. Bunun üzerine Diyojen zifiri karanlıkta, yüzlerini zor seçiyormuşçasına feneri yukarı kaldırır ve şöyle cevap verir 'İnsan arıyorum!'
Kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik yaşam biçiminin öncülerinden Sinop'lu çileci düşünür M.Ö. 412 - M.Ö. 320 yılları arasında yaşarken onu elinde fener gündüz vakti dürüst insan aramaya iten sebepler nelerdi?
İnsanı erdemli yapmaya yaradığı için yalnızca bilgeliğe değer veren Diyojen’in felsefesi ile arayışı örtüşmese de krallar taçlarını, şanlarını geride bıraktı, iyiliklerini yanlarında götürdü.
Her iyide ve yanlışta olduğu gibi insanlığı kazanmak zordu kaybetmek ise çok kolay şayet erdemden bahsediyorsak. Artık çoktan kendimiz olmayı aştığımız bir bütün olarak algıladığımızı düşünürsek bu denge bozulmazdı.
Tek bir yaşamımız var. Hal böyle olunca tercihlerden ve seçimlerden geriye kalan yalnızca insanlıktan başkası değil. İnsanın zamanla işi çok olsa da tercihin ömrü var yaşı yok.
Düşünce ve görüntü kirliliğinden seyredilmez hale gelen yüzlerce televizyon kanalından, gazeteden birini seçmek de bir tercih meselesidir. Öyle ise her tercih bir diğerinden vazgeçiş midir?
Arthur Schopenhauer kirpi örneğini verir: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi toplum gereksinimi insanları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır.”
Aynı manzaraya başka bir çerçeveden baktığımızda, gözümüzü odaklandığımız manzaradan aldığımızda bize gösterilen, sunulan yerine diğer ayrıntıları görebiliriz. İnsan ancak hayatında olmazsa olmazları bir kutuya kaldırdığında kendi kendine kalabilir. Tamamen insan olması özgür iradenin korunması açısından önemlidir. Bir şeyden vazgeçmek bir yenilgi değildir. Ait olmaktan, bir parçası olmaktan vazgeçmek cesarettir, tercih ise özgürlüktür.