TV, tablet ve telefon başında geçirilen süre boyunca çocuklarımız keşfetmekten uzaktır. Görsel hareket çocuğun dikkat

TV, tablet ve telefon başında geçirilen süre boyunca çocuklarımız keşfetmekten uzaktır. Görsel hareket çocuğun dikkatini çeker ve bilginin daha kolay hatırlanmasını sağlar. Dolayısıyla TV öğrenmeyi kolaylaştırır ancak sürekli ve sınırlama olmadan TV izlemek yaratıcılığı engeller. Ebeveynler, süre sınırı koyarak sizin kontrolünüzde TV bir eğitim aracına dönüştürülebilir. Bunu yaparken çizgi filmlerin dayattığı algının dışında doğru değerlendirmeler mantıklı sınırlamalar şarttır.


Günün büyük bir bölümünü TV, tablet ve telefon başında geçiren bir çocuğun gelişiminde ki birçok süreç olumsuz etkilenmektedir. 0-3 yaş arasında yoğun TV izleyen ve tablet kullanan çocuklarda otizm ve otizm benzeri yaygın gelişimsel bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu bunların başında gelir. TV saniyede birden fazla görüntü değiştirdiği için çocuklarda hızlı hareket etmekte olan nesnelere daha fazla odaklanmayı öğreniyorlar. Sabit objeler onlara hitap etmiyor. Örneğin kitap okumak onlar için sıkıcı bir aktivite haline gelebiliyor. TV ve tablet karşına zaman sınırı olmadan bırakılan çocuklarda anlama güçlüğü, konuşma geriliği, ses çıkarma ve cümle kurma gibi fonksiyonların gelişiminde gecikmeler meydana geldiği görülmektedir. Anlaşıldığı gibi TV’nin en önemli ifade aracı olan dilimiz üzerinde olumsuz etkileri vardır. Türkçenin yanlış kullanılması yine olumsuz etkilerindendir. Çocuklarımızın izlediği çizgi filmlerin neredeyse tamamı yabancı kaynaklıdır. Çocuklarımız kendi kültür değerleri ile değil de başka ülkelerde ortaya çıkartılan kahramanların değerleriyle büyüyor. Kendi kültürümüze yabancı büyüyen çocuklarımızın yozlaşmasına sebep oluyoruz.


Enerjilerine yetişemiyorum biraz oyalansın diye karşına oturttuğumuz TV, tablet, bilgisayar oyunları ve telefonla maalesef saatlerini geçiriyorlar. Küçük yaştan itibaren hızlı hareket eden objelere odaklanmayı öğreniyorlar. Çocuklarımızın geleceğine başarısızlığı biz anne ve babalar olarak kendi ellerimizle sunuyoruz. Böylece yaşıtlarına göre öğrenme kapasitesi daha geride olan çocuklar yetiştirmiş oluyoruz. Özellikle bebeklerin ve çocukların reklamlara olan duyarlılığını fark etmişsinizdir. Daha kısa ve hareketli olan reklamların sloganları da hayli dikkat çekicidir. Etrafımız mutlu hayatlar vaat eden ve bu hayata ulaşmanın tek yolu o ürüne sahip olmaktan geçtiğine inanan çocuklarla dolu. Hedef kitlesi çocuklar olan bu reklamlarda marka giyinmenin moda olduğu, sürekli tüketime odaklı bir nesil yetişiyor. Üç boyutlu ve hareketli bu dünyaya anne babalık görevini transfer ediyoruz. TV’nin ideal ebeveyn modeli tanımları vardır. TV çocuğunu mutlu etmek adına en sevdiği oyuncağı alan anne ve babaları sıklıkla görüyoruz. Burada çocuğa verilen mesaj ne kadar çok şeye sahip olursa o kadar mutlu olacağını sanıyor. Satın alma eyleminin bu kadar kolay olduğunu düşünen çocukta istediklerini anne ve babası almadığında hayal kırıklığı oluşmasına sebep oluyor. TV’den gözünü ayırmayan çocuk oyun oynamaktan bile yoksun kalıyor. Etrafında ki insanlarla iletişim kurmayan çocuk kalabalık ortamlardan çabuk sıkılıp asosyal bireylere dönüşüyor. Sosyal ilişkiler konusunda yetersiz olan çocuklar da özgüven eksikliği ve endişe genel sorunlar arasındadır. Bunlar gibi burada yazmadığım daha bir çok zararları olan ekranlardan çocuklarımızı uzak tutmalıyız ve ebeveynlerin kontrolünde sınırlı sürede ekran karşısına geçmelerine müsaade etmeliyiz.