Terör tüm dünyada ülkeleri kasıp kavuruyor. Daha doğrusu terör gelişmiş ülkeler tarafından finanse edilerek gelişmekte olan veya geri kalmış ülk

Terör tüm dünyada ülkeleri kasıp kavuruyor.
Daha doğrusu terör gelişmiş ülkeler tarafından finanse edilerek gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerin hizaya çekilmesinde kullanılıyor.
Terörden en fazla zarar gören ise şüphesiz İslam coğrafyası, özelde ise Ortadoğu ülkeleri.
Gelişmiş ülkelerin elindeki bu aparat çok kullanışlı olarak kendileri tarafından kullanılıyor.
Türkiye’de yıllarca bu terör örgütlerinin kanlı eylem sahalarından biri oldu.
Bunda yapılan yanlışlar olduğu gibi ülke üzerine oynanan oyunların etkisi çok daha fazla.
Belimizi doğrultmak için ayağa kalkmaya çalışırken bir şekilde terörize edilmiş grupların saldırılarına maruz kalıyoruz.
Geçmişte Asala terör örgütünün yaptıkları daha silinmemişken akabinde Pkk terör örgütü kurularak sahaya sürüldü.
Sistem bir terör örgütünün işlevselliğini kaybettiğinde diğerini yerine sürmeyle devam etti.
Diğer taraftan Sol eksenli terör örgütleri de işin tuzu biberi oldu.
Sol görüşlü terörist yapılar daha çok devlet yöneticilerini hedef alırken pkk gibi yapılar halkı ve güvenlik kuvvetlerini hedef seçiyordu.
Sanki birileri tarafından bunlara görev taksimi yapılmış ve bu örgütlerde sözde bağımsız hareket ederek(!)kuklacının talimatına göre görev yapmaya başlamışlardı.
Ancak son dönemde ortaya çıkan terör yapıları işin renginin değiştiğini göstermektedir.
Fetö ve Daeş gibi terör yapıları bilinen terörist eylemlerin dışına çıktı.
Birisi devlet olma(!) bahanesiyle Ortadoğu coğrafyasını kan revan içinde bırakıp Batı ve ABD’nin bunu bahane ederek bölgeye yerleşmesine sebep oldu.
Fetö ise Pensilvanya’dan ABD ve Batı desteğiyle Türk Devletini teslim almak için görevlendirildi.
Şimdilik bu görevi akamete uğrasa da yurtdışı desteğinin sürmesinden dolayı ve kripto örgüt elemanlarının deşifre olmamasından dolayı bu amaçlarından vazgeçmiş değiller.
Devlet bu konuda ağır aksak ilerlemeye devam etmektedir.
Çaycıyı, bekçiyi, düz memuru tespit edip ihraç eden devletin içine ne hikmetse hiç Fetöcü sızamamış durumda(!)
Terör bu coğrafya da bitmedi muhtemelen e bitmeyecek.
Çünkü terör üzerinden devletlere istediğini yaptıran akıl, diğer taraftan bunlara ve tehdit altında bulunan devletlere ciddi miktarda silah satışı yapmaktadır.
Çünkü dünya silah piyasasının büyüklüğü “2 trilyon doları” aşmış durumdadır.
Ortadoğu ve İslam ülkeleri Batı için en karlı silah pazarlarıdır.
Sadece Suudi Arabistan yıllık “100 milyar dolar” parayı silaha yatırmaktadır.
Dünyanın en büyük 100 silah şirketinin 41’i ABD’de ve bunların 28’i Yahudi.
2 Trilyon dolarlık silah sektörünün %80’i bu şirketler tarafından kontrol edilmektedir.
“Arap Baharı” diye lanse edilen ancak yeni bir dizayn olduğu belli olan oluşum sonucu ABD’li silah şirketlerinin karı %200, satışları %142 ve marka değerleri %42 artmış durumdadır.
2015 yılındaki “2 trilyon dolarlık” silah sektörüne rağmen “12 milyon insan” açlık ve yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetti.
Bu yüzden İslam ülkeleri ve Ortadoğu sürekli terörize edilip, istedikleri şekle sokuluyor.
Çünkü yeni haritalar çizilirken ABD “bu haritaları ben çizerimin” hesabında.
Buna en büyük ayak bağı ise Türkiye.
Bu yüzden geçmişte birçok darbe ve terörle hizaya sokulmak istenen Türkiye için yeni hazırlık ekonomi ölçekli yapılmaktadır.
Mehmet Akif’in;
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da züldür bu rezil istila...
Dizelerinde ki gibi yedi düvel Türkiye’ye saldırı halindeler.
Amaç Recep Tayyip ERDOĞAN’ı devirip Türkiye’yi çok parçalı bir yapıya sokabilmek.
Ve her parçayı kendilerine bağlayıp istedikleri gibi yönetebilmek tek amaçları.(İzmir’i ayırıp AB’ye sokalım diyen milletvekilini görünce amaçlarına yaklaştıkları ortada)
Bunu yapamadıkları için de kudurmaları her gün arttıkça artıyor
15 Temmuz işgal planının boşa çıkmasının ardından perde arkasında İngiltere’nin olduğu ABD ve Almanya’nın şimdiki hedefi de ekonomik terör.
Bir türlü tuş edemedikleri Türk milleti ve Türk devletini bu kez de içerideki baronlarıyla ekonomik yönden zayıflatmak peşindeler.
Dolar’ın artışının bu kadar yükselmesinde ABD seçimlerinin etkisi muhakkak var ama esas içerdeki “Tasmalıları” aracılığıyla yüklü miktarda parasını “Dolar” yapanların peşine düşülmelidir.
Bu milletin kolay kolay teslim olmayacağını, “Fahrettin Paşa”gibi gerekirse “çekirge” yiyip müdafaasının sonuna kadar gideceğini Batı hala çözebilmiş değil.
Bakmayın önünde “Prof” yazan ama aslında “KOF” olan tasmalıların yaptığı yorumlara.
Onlar aldıkları kemiklerin hakkını vermek için canhıraş bir şekilde çalışıyorlar.
Büyük bir sancı çekilen bu dönem aslında “Bir Milletin Ayağa Kalkmasının” sancısıdır.
300 yıllık bekleme süreci sona ermiştir.
Kimin varisi olduğumuzu, davamızın ne olduğunu, tek gayemizin “ilay-ı kelimetullah” olduğunu bize filmlerle, kitaplarla, eğlencelerle unutturduklarını sandılar ama millet 15 Temmuz’da “Yeniden Dilirişe” karar verdi ve bu batının bütün hesaplarını bozdu.
Şimdi devlet “DEVLET”oldu ve Milleti ile buluştu.
Şimdi yenidünya düzeni dedikleri düzen kurulurken bizde bu minvalde “Devlet-i Ali Osmani”nin mirasçıları olarak yolumuza devam edeceğiz.
1000 yıllık “Kutlu Yürüyüş” ilelebet sürecek ve sürmek zorundadır.