Türk Silahlı Kuvvetleri 1939 yılından bu yana bilinçli bir biçimde, önceden düşünüp tasarlayarak, bilerek ve isteyerek. hiç bir darbe girişiminde b

Türk Silahlı Kuvvetleri 1939 yılından bu yana bilinçli bir biçimde, önceden düşünüp tasarlayarak, bilerek ve isteyerek. hiç bir darbe girişiminde bulunmamıştır. O kadar iddialıyım bu konuda! Diğer bir ifadeyle ülkemizde yapılan tüm darbelerin sorumluları Siyasi İktidarlardır!..
Zira Uluslar Arası Antlaşmalara imzayı basanlar onlardır.
Kısaca birkaç örnek verelim. Hani son dönemlerde pohpohluyorlar, yere göğe sığdıramıyorlar ya Adnan Menderes’i!..Alın size “bebek, köpek davası” dışında başka bir açıdan Adnan Menderes!..
Kendileri aynı zamanda toprak ağasıdırlar!..Ama, Toprak Reformunu engelleyerek, kendisi gibi toprak ağalarını meclise taşımış ve acımasızlardan oluşan devleti de bu günlere miras bırakmıştır!..
Bu nedenle Güneydoğu sorununu içinden çıkılamaz hale getiren kişidir de O!
Esas bu yapılanın adıdır, darbe!..
Bizleri NATO ve benzeri Uluslar Arası Siyasi kuruluşlara da sokanlar onlardır!.
NATO’ya girmemizle birlikte Ahtapotun (!) kolları ülkemizin en önemli kurumlarının içine nüfus etmiştir, ne yazık ki!.. Buda her on yılda bir yapılan ve böyle giderse de yapılacak olan yeni darbelerin kapılarını aralamaya devam demektir!
Bu konuyu uzun uzadıya anlatacak değilim. Görüşüme karşı çıkanlar, gerçek tarihi tespitleri yapanların kitaplarını okumalı ve düşünmelidirler, nerede yanlış yapılıyor diye!..
Altı bölümdür dile getirmeye çalıştıklarım, Türk Silahlı Kuvvetlerinin darbe teşebbüsünde dahi bulunmayacağı üzerinedir!..
Sineksiz bir dünya düşünemediğimiz gibi, özellikle ele geçirmek için yanıp tutuşulan bu coğrafyada terörsüz bir dünya düşünmek de imkansız gibidir!..
O nedenledir ki, terörün kökünü kazımak mümkün değildir. Ancak kararlı olunduğu ve silahlı güçlere olur olmaz müdahale edilmediği takdirde terörün etkinliği en aza indirgenir.
Şimdide, Türk Silahlı Kuvvetlerini edilgen duruma getirmek amacıyla malum güçlerce! Anayasamızın 117-118 maddelerinde yapılan değişikliklere bir göz atalım!..
*Asker darbe yapar endişesiyle Milli Güvenlik Kurulu;, başbakan yardımcıları ile adalet bakanı da dahil edilerek sivil ağırlıklı hale dönüştürülmüştür.
*Yasal değişiklikten önce MGK Genel Sekreterleri, Orgeneral-Oramiral rütbesindeki Silahlı Kuvvetler mensupları arasından Genelkurmay Başkanı’nın inhası ve Başbakan’ın teklifi üzerine atanırken, son değişiklikle MGK Genel Sekreteri önce sivilleştirilmiş, daha sonra da Başbakan’ın teklifi, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atanması sağlanmıştır.
*Yine 1982 Anayasasında Millî Güvenlik Kurulu kararları, öncelikle dikkate alınması gereken kararlar iken, yapılan değişiklikle Tavsiye Nitelikli kararlara dönüştürülmüştür..
Nedenini anlamak zor olmasa gerek!....
*Ayrıca kurul’un olağanüstü toplanmasında Genelkurmay Başkanı’nın teklif etme yetkisi de kaldırılmıştır.
Bu değişikliklerin yapılmasını şart koşan, dayatan dış mihrakların bana göre niyeti: *Ülkenin hür ve bağımsız yaşamasının yegane teminatı olan askeri; bu kuruldan arındırarak, ülkeyi korumak ve kollamakla ilgili görevlerini en aza indirmektir. NOKTA!..
Devam edecektir..